Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/834 E. 2019/373 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/834
KARAR NO : 2019/373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2016/1019E 2018/222K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı …Ltd. Şti. arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine istinaden … nolu ticari kredi, … nolu ticari oto kredisi ve ….ile … nolu şirket kredi kartları kullandırıldığı, davalı …., Genel Kredi Sözleşmesi, … nolu krediye ait ödeme planı ve kredi kartı üyelik sözleşmesini eş muvafakatnamesi kapsamında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, dava dışı asıl borçlu … Lojistik Ltd. Şti.’nin müvekkili bankaca tespit edilen adrese Kartal …. Noterliğinin 12/07/2016 tarih ve … nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, borç ödenmeyince de alacağın tahsili amacıyla müvekkil banka tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret mahkkemesinin 2016/1217 D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, ancak davalı borçlunun 06/10/2016 tarihinde verdiği dilekçe ile borca ve faizi itiraz ederek takibin durdurduğunu beyan ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı takip dosyasından takip konusu yapılan alacağa davalı tarafça yapılan itirazın iptaline ve takibin devamı ile takip konusu meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; 6098 sayılı yeni Türk Borçlar kanunun 583. maddesinin kefalet sözleşmelerinde şekle ilişkin esasların “şekil” başlıklı maddesi uyarnıca, “kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağını, genel kredi sözleşmesinde kefil imza sayfası incelendiğinde, her iki kefile ait kefalet tutarı ve kefalet tarihinin aynı kişi tarafından doldurularak imzalandığını, müvekkiline ait müteselsil kefil olarak doldurulan kısımdaki kefalet tutarı ve kefalet tarihinin müvekkil tarafından yazılarak imzalanmadığını, sözleşmenin genelinde ve 6. maddesinde kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmediğini, davacının genel işlem koşulları içeren bankanın tip sözleşmesi kefil imza sayfası müvekkiline imzalatılarak sorumluluk yüklemeye çalışıldığını, ancak bu imzaları da usulsüz biçimde boşlukları kendileri tarafınan doldurulan formlara aldıklarını, müvekkilinin bahsi geçen kefalet miktarı ve tarihinden haberi olmadığını ve yine sözleşmelerin davalıyala müzakere edilmeksizin imzalatıldığını, yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile el yazısı kısımlardan geçerlilik koşulu ihtiva eden bölümlerin müvekkil tarafından yazılmadığının anlaşılacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Dosya içerisinde bulunan Hesap Özeti, Hesap Ekstre örneğinden kredi borçlusunun bu krediler kapsamında davalı bankadan kredi kullandığı, bu kredilerden dolayı davacı bankanın kredi borçlusu dava dışı … Ltd. Şti.’ne çektiği ihtarname ile hesabı kat ettiği görülmüştür. Bankacı bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen denetime açık ve dosyaya sunulan delil ve ekstre örnekleri ile uyumlu bilirkişi raporu ile davalının kefili olduğu kredi sözleşmelerinden dolayı kefaleti nedeniyle borçlu olduğu tespit edilmiş olduğundan, davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, Ticari Destek Kredisine ilişkin alacak yönünden, 4.678,96 TL asıl, 605,15 TL işlemiş faiz, 30,25 TL faiz BSMV’si olmak üzere toplam 5.314,36 TL alacak üzerinden devamına, bu alacağa ilişkin asıl alacağa takip tarihinden itibaren %48 akdi temerrüd faizi uygulanmasına, Oto Kredisi yönünden yapılan takibe ilişkin 22.422,68 TL asıl alacak, 3.120,64 TL işlemiş faiz, 156,03 TL faiz BSMV’si olmak üzere 25.699,35 TL üzerinden devamına, bu kredi yönünden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %48 akdi temerrüd faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip talebinde yer alan her iki alacağa ilişkin alacaklar likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Sadece dilekçelerin özeti çıkarılarak ve salt bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bulunan yanlışlıklar da bu sebeple ilk derece mahkeme kararına yansımış olup hukuka aykırı hüküm kurulduğunu,Her şeyden önce ilk derece mahkemesince yapılan yargılamanın her aşamasında borca dayanak belge olduğu ileri sürülen kefalet sözleşmesinin geçersizliği ve dosyanın grafoloji uzmanına tevdine yönelik talep ve itirazlarda bulunulduğunu, netice itibariyle gerek dilekçeler aşamasında gerekse tahkikat aşamasında bu itirazları dile getirmelerine rağmen ilk derece mahkemesinin, bu savunma sebeplerini yok saydığı gibi gerekçeli kararında da itirazlarının neden nazara almadığına yönelik hiç bir açıklama yapmadığını, bunun yerine yalnızca bilirkişi raporunu olduğu gibi gerekçeli kararına eklemekle yetindiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde müvekkili tarafından imzalandığı iddia edilen kefalet sözleşmelerindeki kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi ibarelerinin müvekkilin eli ürünü olmadığını,Davacı banka şubesince kefalet sözleşmesinin imzasız dökümünün verildiğini, bilirkişi tarafından imzasız kefalet sözleşmesinin neden hesaplamalara dahil edildiğini anlamadıklarını, ilk derece mahkemesinin de bilirkişi raporunu yeterince incelenmeden neden hükme esas aldığına anlam verilemediğini, müvekkili aleyhine hükmedilen kredilerden birinde imza dahi yokken diğerinde de TBK’nın 583. maddedeki unsurları taşımıyorken her iki kredi yönünden de takibin devamına karar verilmiş olup, kararın bu haliyle yanlış ve hatalı olduğunu, Dava dosyasında bulunan kefalet sözleşmesinde müvekkilinin adresinin “… /İstanbul” olarak bulunmakla birlikte, kat ihtarı çekilen adresin ise “…/İstanbul” olduğunu, çekilen kat ihtarnamesinin farklı bir daireye gittiğini ve bila tebliğ ile geri döndüğünü, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini,Kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafından çekilen kat ihtarnamesinde ödeme için müvekkiline verilen süre makul sınırların çok altında olduğunu, ödeme için müvekkiline 24 saatlik bir süre verilmiş olup bu süre kabul Medeni Kanun 2. maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini,İlk derece mahkemesi tarafından genel işlem koşuluna yönelik itirazların dikkate alınmadığını, söz konusu matbu sözleşmedeki imza harici sözleşmenin geri kalan kısmı davalı banka çalışanları tarafından boşluk doldurmak suretiyle tamamlanmadığını, İlk derece mahkemesi tarafından hükmedilen alacağa uygulanan %48 oranındaki akdi temerrüt faizinin fahiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin bilirkişi tarafından uygun görülen ve takdir edilen faiz kararını kopyalayıp yapıştırmakla yetindiğini, özel uzmanlık gerektirmeyecek bu konuda dahi takdir yetkisini kullanmaktan imtina edildiğini,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini sitemiştir.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Genel Kredi Sözleşmesinin, IX. 2.4.de özetlendiği üzere, şirket kredi kartları, 19.08.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olan Şirket Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesi kapsamında kullandırılmış bir kredi türü olduğunu, bu nedenle davalının şirket kredi kartlarından sorumluluğu bulunmakla birlikte, ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek, kararın kaldırılarak, davalının … ve … no.lu şirket kredi kartlarından sorumlu tutulması ve yaptığı itirazların iptali ile takip talebindeki şartlarda takibin devamına, bu iki şirket kredi kartı nedeniyle icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalı …nın kefil sıfatıyla imza attığı ileri sürelen, asıl borçlusu “…Limited Şirketi” olan 19/08/2013 tarihli sözleşmesinin ve bu sözleşme kapsamında 03/09/2013 tarihli şirket kredi kartı üyelik sözleşmesinin konu edildiği icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalının genel kredi sözleşmesine ilişkin olarak kefalet sözleşmesindeki kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi ibarelerinin müvekkilin el yazısı ürünü olmadığına dair süresinde cevap dilekçesinde beyanda bulunduğu, ancak bu hususa ilişkin hiçbir araştırma yapılmadan hüküm verildiği, davalının bu yöndeki iddiasını istinafta dile getirdiği anlaşılmaktadır. Davacı bankanın, 12.07.2016 tarihinde davalılara keşide ettiği … no’lu ihtarnamenin; dava dosyasında bulunan tebliğ evraklarının tetkikinden, ihtarnamenin …. Ltd. Şti. ve … tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatalarının mevcut olduğu, fakat davalı … tebliğine dair dava dosyasında, bir belge bilgi tespit edilemediği görülmektedir. İlk derece mahkemesince davalının savunma sebepleri hiç tartışılmadan, her iki tarafın göstermiş olduğu deliller gereği gibi toplanıp inceleme yapılmadan karar verilmiştir. HMK’nın hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen 27. maddesi uyarınca, bu hak kapsamında taraflar, açıklama ve ispat hakkını ve mahkemenin, bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini isteme hakkına sahiptir. Bir tarafın savunma sebepleri yok sayılarak ve hiç değerlendirme yapılmaksızın hüküm verilmiş olması, adil yargılanma hakkının bir görünümü olan hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder niteliktedir. HMK’nın 353/1.a.6. maddesine göre, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Yasa maddesinde, taraflarca gösterilen delillerin hiç toplanmaması veya hiç değerlendirilmemesinden söz edilmiş olup, bu durumun sadece taraflardan biri hakkında gerçekleşmesi, bu yasa maddesinin uygulanması için yeterlidir (Murat Özgür Çiftçi, Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, Ankara 2016, Sayfa 441).Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, tarafların esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın, yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-Taraflarca istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 14/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.