Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/833 E. 2019/398 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/833
KARAR NO : 2019/398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2018
NUMARASI : 2015/519E 2018/287K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasından takibe dayanak yapılan çekin dava dışı … tarafından kendisine zorla ve tehdit yoluyla cirolattırıldığını, akabinde bu çeklerin davalı … tarafından cirolandığını ve takibe konu edildiğini, davalıların birlikte hareket ederek kötü niyetli takip yapıldığını, bu konuda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/113648 Hz. sayılı dosyasından soruşturma açıldığını, aralarında hiçbir ticari ilişki ve alışveriş olmayan, faaliyet konuları farklı olan iki kişinin aynı gün ödenmek üzere değeri yaklaşık 4.500.000 TL’yi bulan bir bedel ile iş yapması veya nakit para vermesi mümkün olmadığından, takip konusu çek müvekkiline baskı ve zorla ciro ettirildikten sonra davalı tarafından müvekkilinin kabul ve oluru olmadan ilk keşide tarihi olan 16/11/2013, … tarafından paraflanarak, 26/11/2013 tarihinde aynı şekilde paraf atılarak vade tarihinin 16/12/2013 tarihine uzatıldığını, dava konusu çekin 18/12/2013 tarihinde bankaya ibraz edildiğini, cirantaların kabul ve onayı olmadan çek üzerinde cirosu bulunan müvekkilini bağlamadığını, geçerli keşide tarihinden itibaren on günlük süre içerisinde çekin bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını kaybettiğini belirterek, müvekkili aleyhine yapılan kötü niyetli takip nedeniyle icra dosyasına ödenen 263.926 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; …Bankası Yenibosna şubesine ait keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 16/12/2013 olan, … çek numaralı, 1.871.657 TL tutarlı çekin karşılığının ödenmemesi sebebiyle icra takibi yapıldığını, davalı ile alacaklı müvekkili arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığını, cirosu davacıdan sonra gelmiş olsa bile müvekkilinin takip konusu çeki davacıdan almadığını, davacı ile dava dışı … arasındaki ihtilaflar nedeniyle müvekkilinin taraf gösterilmesinin haksızlık olduğunu, çekin ödeme aracı olup borcun tasfiyesi amacıyla verildiğini, ispat külfetinin davacı üzerinde olup çekin davacıdan zorla alındığını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin söz konusu çeki iyi niyetli konumdaki yasal ve meşru hamil olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 Esas, 2017/380 Karar sayılı ilamı ile … ve … tarafından … hakkında tefecilik yapmak suçundan dolayı yapılan yargılama sonunda ‘sanığın tefecilik yaptığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığının tespit edildiği, soyut ve görgüye dayalı olmayan katılan tanıkların beyanlarına itibar edilmemiş sanığın kâr payı almak amacıyla ihalelere katılmak için para verdiği, kazanç sağlamak amacıyla katılanlara ödünç para vermediği kanaatiyle sanığı beraatine’ karar verilmiştir. Karar istinaf incelemesinde geçerek kesinleşmiştir. Takibe konu olan çek … yetkilisi bulunduğu … Ltd Şti tarafından keşide edilmiş şirket yetkilisi ….lehtar olarak cirosu bulunup lehtarın eski eşi ciroladıktan sonra takip alacaklısına geçtiği anlaşılmıştır. Dava konusu olan çekin takip dışı …’a verildiği ihtilaf konusu değildir. Çek ödeme aracı olup borcun ifası anlamında düzenlenir. Davacı dava konusu olan çekin zor ve tehditle alındığını iddia etmiş ise de Cumhuriyet Savcılığına yapmış oldukları şikayette çekin tefecilik sonucu verildiği belirtilmiş ve buna ilişkin kesinleşen Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 Esas, 2017/380 Karar sayılı ilamı ile tefecilik bulunmadığı, kâr payı amacıyla ödünç para verildiği, belirtilmiş olup ceza mahkemesince verilen kararlarda maddi vakıalara ilişkin kısım hukuk hakimini bağlayacağından takibe konu olan çekin tehdit ve zorla alınmadığı, tefeciliğine konu olmadığı, davacı tarafından ödeme aracı olarak ciro edildiği anlaşıldığından davanın reddine… ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
DELİLLER 1-05/02/2016 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı yazı cevabı,2-10/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,3- 09/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,4-10/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,5-17/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı.6-15/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,7-18/02/2016 tarihli İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,8-10/03/2016 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabı,9-03/04/2016 tarihli bilirkişi raporu,10-30/06/2016 tarihli bilirkişi raporu,11-Bakırköy ….İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyası.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesi 2015/611 E. sayılı dosyasında sanık … hakkında Tefecilik Yapmak suçundan verilen beraat kararı, gerekçesi ve sonucunu kesinlikle kabul etmemekle birlikte mahkeme tarafından “…sanığa isnat edilen suçu işlediği yönünde, mahkumiyetini gerektirir, her türlü şüpheden arındırılmış, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine” karar verildiğini, Mahkemenin, ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk mahkemesinin bağladığı gerekçesiyle istirdat davasının reddine karar verdiğini, Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinin amir hükmü gereğince bu yönüyle hatalı olduğunu, zira ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığını, iddialar yönünden hukuk mahkemesinin ayrıca araştırma yapıp değerlendirmede bulunması gerektiğini, bu sebeple mahkemenin davanın reddi kararının ve gerekçesinin hukuken hatalı olduğunu, TTK’nın “Senet Metnindeki Değişiklikler” başlıklı düzenlemesinin 748. maddesinde, “Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar” hükmünün yer aldığını, dava konusu çekin 16/11/2013 keşide tarihi cirantaların kabul ve onayı alınmaksızın 26/11/2013 ve 16/12/2013 olmak üzere iki defa rızaları hilafına değiştirildiğini, cirantaların kabul ve onayı olmadan çek üzerinde yapılacak değişiklik sadece paraf eden keşideci ve ciro silsilesinde en son sırada bulunan alacaklı tarafı bağlamakta olup, cirantalardan olan müvekkili …’ı bağlamadığını, senedin tahrifat ile büründüğü yeni halin, o senedi tahrifattan önce imza etmiş olanlar bakımından yok hükmünde olduğunu, hamilin iyiniyetli olup olmamasının da bu sonucu etkilemeyeceğini, bu sebeple müvekkili tarafından ciro edildikten sonra keşide tarihi ileri tarihli olarak değiştirilmek üzere yapılan tahrifat müvekkilini bağlamadığını,Alacaklı, takip dayanağı çekin ileri tarihli düzenlendiğini İİK’nın 169/a maddesinde belirtilen nitelikte bir belge ile ispatlayamadığına göre, mahkemece borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ikrah altında verilen ve davacıyı bağlamayan çeke dayalı icra takibi uyarınca ödenmiş olan paranın İİK’nın 72.maddesi uyarınca istirdadı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta;. çekin lehtardan sonraki cirantası olan davalı …. kendisinden sonraki ciranta …’a karşı yukarıda bahsi geçen icra dosyasında kendisine ait aracın satışı neticesi yatan 263.926,00 TL’nin en yüksek avans faizi ile iadesini, ayrıca davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmektedir. Dava konusu çekin incelenmesinde; dava dışı …. Şti.’nin keşideci, dava dışı …. lehtar, davacı … lehtardan sonraki ciranta, davalı …’ın ise ….sonraki ciranta olduğu görülmektedir. Dava konusu çek …. yetkilisi bulunduğu … Ltd. Şti. tarafından keşide edilmiş, şirket yetkilisi … lehtar olarak cirosu bulunup lehtarın eski eşi ciroladıktan sonra takip alacaklısına geçtiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesindeki iddiasını, tehdit ve çekin keşide tarihinde tahrifat yapılmış olduğuna dayandırmıştır.Yargılama aşamasında bilirkişi incelemesi yapılmış, dava konusu çekler ile ilişkilendirilebilecek bir ticari ilişki, gerek davacı … davalı arasında, gerekse ticari defterleri incelemeye konu edilen dava dışı şirketler ile davanın tarafları arasında tespit edilememiştir.Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 08/12/2015 tarihli 2015/106510 soruşturma nolu kararı ile …’ın şüpheliler …ve …. yönelik olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/113648 soruşturma sayılı dosyasında …. 1.871.657,00 TL bedelli çeki ( eldeki istirdat davasına konu edilen çek ile aynı çektir) ticari borç nedeniyle almış olması sebebiyle tefecilik suçuna iştirak ettiğine dair ve bedelsiz senet kullandığına dair yeterli şüphe oluşmadığından takipsizlik kararı verilmiş olduğu görülmektedir. Yine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/113648 soruşturma dosyası üzerinden müşteki …. şüpheli …’a yönelik tefecilik yapmak, bedelsiz senedi kullanmak suçlarından ötürü … hakkında yeterli şüphe oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu görülmektedir.Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 esas sayılı dosyasında ise, …. ‘nın şikayetçi sıfatının bulunduğu, sanık … hakkında tefecilik suçunu işlemiş olduğundan bahisle yargılama yapıldığı, sonuç olarak sanığın tefecilik yaptığına dair bir bulguya rastlanmadığından sanığın ihalelere katılanlara para vermekteki amacının kâr payı almak olduğu yönünde kanaat oluşmakla, sanık hakkında beraat kararı verildiği görülmüştür. Eldeki somut uyuşmazlığa ilişkin dava dilekçesi incelendiğinde; çekin keşide tarihinin keşideci tarafından düzeltilerek paraf edildiği, imzanın keşideciye ait olduğunun kabul edilmesi nedeniyle bu işlemin tahrifat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Dava konusu çekin düzenleme tarihinde düzeltme yapıldığı ve düzeltmenin yanında paraf imzasının bulunduğu görülmektedir. Çekin düzenleme tarihindeki düzeltmeye ilişkin paraf imzasının keşideciye ait olmadığı yönünde bir iddia mevcut değildir. HMK’nın yukarıda belirtilen 207. maddesi uyarınca çek üzerinde değişiklik yapılması için keşidecinin parafı yeterli olup diğer borçluların onayı ve parafı aranmaz. Belirtilen sebeplerle çekin düzenleme tarihinde yapılan düzeltme geçerli olup, çekin süresinde ibraz edildiği ve ciro zincirine göre davalının alacak hakkının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu çekin 18/12/2013 tarihinde bankaya ibraz edildiği, bu tarihten önce bankaya ibraz edilmediği, davacının dava konusu çekin keşide tarihinin sonradan düzeltildiğini bu şekilde ispat edemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde değildir. … keşidecinin yetkili temsilcisi olduğu, aynı zamanda lehdar sıfatının bulunduğu, çekte keşidecinin bizzat lehdar dahi olabileceği, başka bir ifadeyle çekin, keşidecinin emrine dahi tanzim olabileceği, bu durumda keşidecinin yetkilisinin ciro silsilesinde yer almasının hukuken mümkün olduğunun kabulü gerekecektir.Yukarıda anlatılan sebeplerle davaya konu edilen çek kambiyo özelliğini yitirmemiştir.Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esaslar açısından hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve fiilin hukuka aykırı olduğuna yönelik saptamayla hukuk hakimi bağlıdır. Ceza mahkemesinin delil yetersizliğine dayalı beraat kararı da hukuk hakimini bağlamayacaktır. Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 esas sayılı dosyasında, sanığın ihalelere katılanlara para vermekteki amacının kar payı almak olduğu gerekçesine dayalı beraat kararı verildiğinden, hukuk hakiminin bu nitelendirmeyle bağlı olduğu söylenebilecektir.Diğer taraftan, davacı, davaya konu çekin tehdit veya zorlama ile verildiğine dair somut bir kanıt da sunmamıştır. Ayrıca, savcılık nezdinde tefecilik nedeniyle şikayette bulunan davacının bu kez tehdit ve korkutma iddialarını ileri sürmesi çelişkili davranış niteliğindedir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacının istinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/03/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.