Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/832 E. 2019/468 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/832
KARAR NO : 2019/468
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2014/506 E.2017/1257K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin bir otomobil markasının bayiliğini ve ikinci el otomobil satımı yapan şirket olduğunu, davalının iki adet ikinci el otomobili satmak üzere davacıyı aradığını, davacı şirketin satış danışmanının otomobillerle ilgili davalı tarafından bilgi talebinde bulunduğunu, davalı tarafın bilgilerin İnternet sitesinde ilanlarda belirtildiğini, bunun dışında verilecek bir bilgi olmadığını bildirdiğini, bunun üzerine otomobillerden birinin orijinal olması diğerinin ise sağ ön çamurluk ve arka çamurluğundaki bulanan boya dikkate alınarak satış fiyatında anlaşıldığını, davacı şirketin davalıya 2.000,00 TL kaparo gönderdiğini, davalı tarafın ilanlarda belirttiklerinin dışında başka bir hata ve hasar bulunmayacağı şeklinde bildirimde bulunduğunu, davacı tarafın elemanlarına da aynı bildirimde bulunularak otomobillerin yalnız uzaktan gösterildiğini, davacının davalının büyük bir holdingin yan kuruluşu olmasına, ilanlarda belirtilen özelliklere ve fotoğraflardaki duruma güvenerek satış bedeli için 50.000,00 TL daha havale ettiğini, akabinde kati satışların yapılıp otomobillerin teslim alındıktan sonra serviste yapılan incelemede gizli ayıplar olduğunu ve çok fazla masraf gerektiğinin belirlendiğini, ayıpların tespit edilir edilmez hemen bildirilmeye çalışılmasına rağmen uzun süre muhatap olacak kimseye ulaşılamadığını, ısrarlı aramalar sonucunda davalı şirketin genel müdürlüğüne ulaşılıp ayıp ihbarı yapılarak paranın iadesi ile otomobillerin geri alınmasını talep edildiğini, olumsuz cevap üzerine kasıtlı bir planlı şekilde aldatıldıklarının anlaşıldığını ve bu kez yazılı ihbarda bulunduklarını, ancak cevap alınamadığını, araçlardan birindeki hasarların giderilmesi için 28.776,95 TL diğerinin 3.690,00 TL’lik onarıma ve parça değiştirilmesine gerek bulunduğunu, ayrıca her iki araçtaki değer kaybının 7.7500,00 TL olup davacının toplam zararının 40.186,95 TL olduğunu bildirmiş, 40.186,95 TL’nin ihbar tarihinden işleyecek avansı faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ayıp ihbarının davalı şirkete süresinde yapılmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, satışın yalnız ilanda belirtilen niteliklere ve fotoğraflara göre yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, yapılan pazarlıklı bedelin 55.000,00 Tl’den 52.000,00 TL’ye indirildiğini, araçların hali hazırdaki durumu ile satın alındığının satış sözleşmesinde de belirtildiğini, araçların onarımının yapılmamış olması nedeniyle davacının iddia ettiği gibi bir zararının da bulunmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ”… araçlardaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde bulunmadığı tespit edilmekle ve tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak davacı şirketin görevlendirdiği araç muayene elemanlarının davalı şirkete bu amaçla gittikleri de tartışmasız olup davacı tarafın davalı tarafça araçların muayene ettirilmediği iddiasını kanıtlayamaması karşısında ayrıca taraflar arasında yapılan pazarlıkla fiyatın indirilmesinin de araçların davacı tarafın elemanlarının muayenesi sonucu gerçekleştirildiği, araçların muayene edilmeden satın alınmasının ticari hayatın olağan koşullarına uygun olmadığı, muayene edilmeden alınmış ise ve sözleşmeye göre araçların mevcut durumlarına göre alındığının kabul edilmesi gerektiği karşısında gizli ayıplar dışında açık ayıpların kabullenilerek satın alınmış sayılması gerektiği yanında davacı tarafın yasal prosedüre uygun şekilde sözleşmesini feshetmesinden sonra bedelin iadesini ve sözleşme nedeni ile yaptığı masrafları talep edebileceği, artık araçlardaki ayıptan doğan zararını talep edemeyeceği ve dava konusu yapamayacağı anlaşılmakla davanın reddine ” karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ DAVACI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; 10.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, araçlardaki ayıpların gizli olduğu tespit edildiğini, bu rapora göre satım sözleşmesine konu edilen araçta gizli ayıp olduğunu gösterdiğini, Araçlar 17.06.2011 cuma günü yapılan satışın ardından 18.06.2011 cumartesi günü teslim alındığını, 20.06.2011 Pazartesi günü de incelenmiş, 21.06.2011 tarihinde de ihtarname keşide edildiğini, ayıp ihbarı açık ta olsa, gizli de olsa süresinde olduğunu,Bu bağlamda yerel mahkemenin; araçlardaki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davamızın reddine dair hükümde isabet bulunmadığını,
İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER 1-06/11/2014 tarihli bilirkişi raporu,2-16/05/2017 tarihli bilirkişi ek raporu,3-İhtarname,4-Araç satış sözleşmesi,5-Dekontlar. 6-11/04/2016 tarihli bilirkişi raporu,
GEREKÇE Uyuşmazlık konusunun davacı tarafından davalıdan satın alınan otomobillerin ayıplı olmasından ötürü davacının uğramış olduğu zararların tazmini talebine dayalı alacak davası olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda sunulan deliller dikkate alındığında, davacı … araç bayi ve ikinci el araç satım işi ile iştigal eden tacir olup, TTK 18/2 maddesi uyarınca ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altındadır. Yargıtay 19 HD 2016/10734 E 2017/4683 K 08.06.2017 Tarihli emsal karar içeriği de dikkate alındığında; Davacı ile davalı arasındaki dava konusu araçlara ilişkin resmi satış sözleşmesi 21/06/2011 tarihli olup sözleşmede ”alıcının bu aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı ” şeklinde düzenleme mevcut olup, davacı, aracı mevcut hali ile satın almıştır. Diğer yandan satış ikinci el araç satışı olup satıcı tarafından ayrıca bir garanti taahhüdü verildiği de davacı alıcı tarafından kanıtlanmamıştır. Buna göre davanın reddi kararı yerinde olup, mahkemenin red gerekçesi sonuca etkili olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülemekle, istinaf başvurusunun HMK 353/1- b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28/03/2019