Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/831 E. 2019/376 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2018/831
KARAR NO : 2019/376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2018
NUMARASI : 2015/744 E.2018/121K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile beş yıldır kömür alışverişi yaptıklarını, davalının davacı şirketi geçmişe dönük olarak borçlandırdığını ve davalının daha önce almış olduğu … Bank Aspendos Şubesinin 26.08.2014 tarih … Nolu 50.000,00 TL bedelli banka teminat mektubunu 19.08.2015 tarihinde paraya çevirdiğini, bunun üzerine davalıdan bedelin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, taraflar arasında bu yönde bir anlaşma olmamasına rağmen davalının 31.07.2015 tarihli … nolu 30.841,09 TL bedelli kur farkı faturasını keşide ederek gönderdiğini, bu faturanın iade edildiğini belirterek, davacının hesap kayıtlarına göre 17.980,44 TL olan borç miktarı düşüldükten sonra bakiye 32.019,56 TL alacağın 19.08.2015 tarihinden geçerli olmak üzere en yüksek banka faizi oranıyla birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; kömür sektörü ithalata dayalı olduğundan toptan satışların döviz olarak USD cinsinden yapıldığını, faturaların ise TL cinsinden düzenlendiğini, kur farkından kaynaklanan cari farkların kur farkı faturası düzenlenerek mali kayıtlara aktarıldığını, davacı şirketin 31.07.2015 tarihli … nolu kur farkı faturasını haksız olarak iade ettiğini, bunun üzerine Kadıköy …. Noterliği 08.09.2015 tarih … yevmiye no ile faturanın tebliğ edildiğini, davacının ihtarname keşide etmesi üzerine kendilerince de davacı yana ihtarname gönderilmiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Taraflar arasında kömür alım satımından kaynaklı cari hesaba dayalı ticari ilişki olduğu, davacının davalıya verdiği … Bank Aspendos şubesinin 26/08/2014 tarih 50.000 TL bedelli banka mektubunu 19/08/2015 tarihinde paraya çevirdiği , teminat mektubunun nakde çevrilme gerekçesinin ise davalının kur farkından dolayı alacağı bulunduğunu iddia ettiği , bu davada ; davacının davalıdan kur farkı bedeli talep edip edemeyeceği ve edecek ise bunun miktarı ve haksız tahsili varsa bu miktarın iadesinin tespitine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde verilen kök raporda kur farkının istenebileceği ancak buna ilişkin belgelerin sunulmadığının belirtildiği ,verilen ek raporda ise tarafların ticari ilişki süresince kesilen faturalarda zaman zaman kur farkının uygulandığı bu haliyle taraflar arasındaki ticari ilişkide bu yönde teamül oluştuğu, davalının kur farkı faturası düzenleyerek davacının defterlerine kayıt edip ödemiş olmasının, davacının davalıya kur farkı ödeyeceğinin kanıtı olarak değerlendirildiği, bu yönde kanaate ulaşıldıktan sonra tarafların ticari defter ve belgelerindeki fatura tarihleri ve kısmi ödemelerin mahsubu yapıldıktan sonra davalı şirketin 01/01/2014 ile 31/07/2015 dönemi arasındaki geç ödemeden kaynaklı kur farkı alacağının 13.576,34 TL olarak hesaplandığı, keza davalı şirketin cari hesap bakiyesi ile birlikte davacıdan 31.556,78 TL alacaklı olduğu kabul edildiğinden, davalı şirketin 19/08/2015 tarihi itibari ile teminat mektubunu paraya çevirmiş olduğundan teminat mektubu bedelinden davalının alacaklı olduğu miktarın çıkarılması sonucu 18.443,22 TL nin davalı tarafından haksız tahsil edildiği, bu miktarın davacıya iadesinin gerektiği, bunun dışında bilirkişi raporunun 2.ek raporunda yapılan ve farklı bir sonuca ulaşılan hesaplama tekniğinin dikkate alınmadığı da gözönüne alındığından neticeten, davanın kısmen kabulü ile 18.443,22 TL nin davacı ihtarının davalıya tebliğ edildiğine dair belge sunulmamış ise de bu ihtara davalının verdiği cevaba göre belirlenen 15/09/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Yargılama aşamasında alınan raporda yapılan inceleme sonucunda ihtilafın 31.07.2015 tarih ve …. nolu ve 30.841,09 TL tutarlı kur farkı faturasından kaynaklandığını, diğer tüm kayıtların örtüştüğünü, taraflar arasında evvelce kur farkı uygulamasının da yapıldığını, kayıtlar arasında 31.12.2013 tarih ve … nolu ve 32.622,93 TL tutarlı kur faturasının da yer aldığını ve davacı tarafında da kur farkının kayıtlara işlenerek muhasebeleştirildiği tespit edildiğini, taraflar arasında kur farkı uygulamasının da yapıldığını ve kur farkı taleplerinin haklı ve yerinde olduğunu, ancak fatura mesnedinin hesaplanması aşamasında maddi hataya düşüldüğünü ve bu sebeple varılan sonuun hatalı olduğunu,Bilirkişilerce, taraflar arasında 31.12.2013 tarihli kur farkı faturası düzenlendiğinin beyan edildiğini, bu nedenle 01.01.2014 tarihinden sonraki cari hesaba ilişkin hesaplama yapıldığını, ayrıca hesaplama yapılırken de davacı tarafın evrak bazında yapılan vadeli ödemelerini ise kayıt tarihlerini baz aldıklarını, fiilen gerçekleşen ödeme tarihlerini baz almamış olduklarını, bu nedenle bilirkişilerin, döviz kurlarındaki oynamalar nedeniyle doğan kur farklarını raporlarında yansıtamadıklarını, Birinci ek raporda 01.01.2014 tarihinden sonraki döneme ilişkin cari hesabın incelemesi yapılmış olduğundan hatalı olarak davacının 18.443,22 TL alacaklı gösterildiğini, ikinci ek raporda ise yeniden yapılan hesaplama sonucunda yine hatalı valör uygulaması nedeniyle davacının 15.431,37 TL alacaklı gösterildiğini, oysaki cari hesap açılış tarihinden itibaren bir bütünlük içerisinde hesaplama yapılması haline davacıya bir borcun bulunmadığını, savunmalarını ispatlamak amacıyla dosyaya, davacıya ait cari hesaba ilişkin döviz bazında tutulmuş hesap hülasasının sunulduğunu,İlk derece mahkemesinin davalı itirazlarını göz ardı ederek, eksik incelemeye dayalı olarak davayı sonuçlandırma cihetine gittiğini, ancak hatalı bir şekilde ilk raporda yer alan davacı lehine yüksek hesaplanmış olan raporu kabul ederek hüküm kurmuş olup, ikinci ek raporda yer alan hesaplamayı kabul etmediğine ilişkin herhangi bir somut gerekçe göstermeden bu rapordaki verileri kabul etmeme yoluna gittiğini, Davacıya 1.103.039,17 USD tutarında mal satışı gerçekleştirilmiş olup davacının yapmış olduğu ödemelerin o tarihteki kurlar baz alınmak suretiyle yapılan tahsilatın bu miktara denk olduğunun açık olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin yapılmış bir tahsilat bulunmadığından davacıya karşı herhangi bir ödeme yükümlülükleri bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER 1-Bilirkişi incelemesine esas tomar halinde faturalar,2-04/10/2016 tarihli bilirkişi raporu,3-21/09/2017 tarihli ek rapor ve tüm dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ihtilaf 31.7.2015 tarihli 30.841.09 TL miktarlı kur farkı faturasından kaynaklanmaktadır.İlk derece mahkemesince davanı kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında, vade farkı istemlerinde olduğu gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte, yapılan yargılama neticesi alınan bilirkişi raporunda somut uyuşmazlıkta, kur farkı istenebileceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Kaldı ki bu husus istinafa konu edilmiş değildir. İstinaf incelemesi açısından uyuşmazlık, kur farkı alacağının miktarı noktasında toplanmaktadır.Dosyanın incelenmesinde; daha önceden de ithal kömür alımı nedeniyle davalı davacıya 31.12.2013 tarih … nolu 32.622,93 TL miktarlı kur farkı faturası düzenlemiş ve bu faturayı davacı ticari defterlerine kayıt etmek suretiyle ödemiştir. Dosya kapsamındaki 21/03/2017 tarihli ek rapor incelendiğinde; davalı şirketçe, kur farkı faturasının hesaplanmasında hangi faturalara ilişkin ödemelerin gecikmesinden kaynaklandığına ve davacının temerrüdüne ilişkin belgeler sunulmamış olduğundan, cari hesap kaydındaki fatura tarihi ve yapılan kısmi ödemelerin mahsubu ile sonuca gidilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan ek raporda, en son kur farkı fatura tarihi olan 31/12/2013 tarihinden sonraki satış faturaları ve ödeme tarihleri esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Bilirkişinin bu hesaplama yöntemi isabetlidir. Çünkü, en son kur farkı faturasından önceki satış faturaları için daha fazla bir kur farkı alacağı var idiyse, davalının en son kur farkı faturasını ona göre kesmesi gerektiği açıktır. Dolayısıyla 31/12/2013 tarihinden sonraki dönemler için fatura tutarları ve ödeme tarihindeki kurlar esas alınarak yapılan değerlendirme isabetlidir.Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin kararı isabetli olup, davalı vekilince ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 944,89 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.