Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/830 E. 2019/375 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/830
KARAR NO : 2019/375
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2017
NUMARASI : 2015/474E 2017/910K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalının yıllardan beri ticari ilişkiler içinde olduğunu, davalının bu ticari ilişkiden ve cari hesaptan kaynaklanan 39.093,96 TL borcunu ödemediğini, borcun ödenmesi hususunda yapılan sözlü görüşmelerden sonuç alınamadığını beyanla 39.093,96 TL cari hesap alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiyi gösteren cari hesap ekstreleri incelendiğinde 29/05/2015 tarihi itibari ile davacı şirketin, davalı müvekkili şirketten alacaklı olmadığını, bilakis borçlu durumunda olduğunu, ayrıca yine taraf şirketler arasında imzalanan 28/10/2013 tarihli mutabakat formu da incelendiğinde alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafın, davalı şirkete borçlu olduğunu kabul ettiğini, dolayısıyla işbu davanın kötü niyetle ikame edildiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davalı tarafça ibraz olunan 28/10/2013 tarihli mutabakat formunda davacının 08/10/2013 tarihi itibariyle davalıya 3.347,53 TL borcunun bulunduğu hususu belirtilmiş ise de; davalının ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmadığı, yapılan bilirkişi incelemesinde dava konusu alacağın dayanağını oluşturan faturaların davacı tarafça ibraz olunan ticari defter ve kayıtları ile davalının Temmuz 2013 dönemi BA formlarında kayıtlı olduğu gözetilerek 28/10/2013 tarihli mutabakat formuna itibar edilmemiş, davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 23.364,56 TL cari hesap alacağının bulunduğu, fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulüne…” karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının cari hesaptan kaynaklanan 23.364,56 TL tutarındaki alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı vekillleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkiline ait 39.093,96 TL fatura alacağının tahsili amacıyla dava açıldığını, mahkemece bilirkişi raporunda belirtilen 23.364,56 TL tutarındaki alacağa ilişkin olarak kısmi kabul kararı verildiğini,Müvekkilinin alacağının dava dilekçesinde belirttiği tutarda olup, bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlar gözönüne alınmadan verilen kısmi ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bu aykırılığın istinaf incelemesinde kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Taraflar arasında, 28.10.2013 tarihinde akdedilen ve tarafların özgür iradeleriyle imzalanan mutabakat formunda 08.10.2013 tarihi itibariyle davacının, davalıya 3.347,53 TL borcunun bulunduğunu kabul ve beyan ettiğini, Davacının kayıtları incelendiğinde mutabakat formunda belirttiklerinin tam aksine 08.10.2013 tarihi itibari ile hesaplarının 40.067,46-TL davalı şirketten alacaklı olduğunu, ancak aradan geçen iki yıllık süreçte dava tarihi itibari ile müvekkilinin 15.729,40-TL fatura düzenlemesinin ardından, davacı şirketin müvekkiline 13.000,00-TL ödeme yapmış olduğunu, yine davalı müvekkil şirketin 12.938,70-TL’lik düzenlemiş olduğu faturaya mahsuben davacı şirketçe bu tutar mukabilinde ödeme yapılarak fatura borçlarının kapatılmış olduğunu, Davacı firmanın alacaklı olduğunu iddia ettiği davalı şirkette, sözde alacaklı olduğunu belirttiği dönemde dahi ödeme yaptığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,Davacının ticari defterlerinin gerçeği yansıtmadığını, her ne kadar ticari defterlerinin elinde olmayan sebeplerle ibraz edememiş olsalar da şirketin muhasebe kayıtlarından 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arasını gösterir cari hesap ekstresinin ilk derece mahkemesine sunduklarını, cari hesap ekstresinin de savunmalarını doğrular mahiyette olduğunu, Açıklanan bu nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari alım satımdan doğan bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne- kısmen reddine karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davadaki talep, davacının davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle oluştuğunu iddia ettiği 39.093,96 TL cari hesap alacağının, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan talebinden ibarettir.Dava konusu alacağın cari hesap alacağından kaynaklandığı, davacının davaya konu edilen altı adet faturayı ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, davacı defterlerine göre davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 39.093,48 TL alacaklı göründüğü, bu altı adet faturadan 1971667 no.lu 07.05.2013 tarihli 2.230,20 TL tutarlı ve 197269 no.lu 07.06.2013 tarihli 6.672,90 TL tutarlı faturalarda teslim alan bölümünde … isim ve imzasının bulunduğu, 2013 yılı Ba formlarından anlaşılacağı üzere davacı yanın düzenlemiş olduğu toplam 411.369,00 TL(KDV hariç) tutarlı 4 adet faturanın tamamının davalı tarafından bildirildiğine dair belgeler sunulmuş olmakla birlikte, dosya kapsamında 28/10/2013 tarihli mutabakat belgesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Bu mutabakat mektubunun incelenmesinde; 08/10/2013 mutabakat tarihi itibariyle davacının davalıya 3.347,53 TL borcunun bulunduğunun tarafların kabulünde olduğu, söz konusu mektupta her iki tarafında kaşe ve imzalarının olduğunun anlaşılmaktadır. Davalı yanca dayanılan 28/10/2013 tarihli mutabakat belgesinde davacı şirket kaşesi üzerine atılan imzanın davacı yanca inkar edilmediği, mutabakat belgesinin taraflar arasında düzenlendiği, bu mutabakata göre davalının davacıdan alacaklı olduğunun tarafların kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu mutabakat belgesini hükümden düşürecek bir savunma ve buna dair kanıt davacı tarafça sunulmamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, davacının iş bu davaya konu alacak talebinin dayanağı olan faturalar, 28/10/2013 mutabakat tarihinden öncesine ilişkindir. Mutabakat belgesinde her iki taraf, cari hesabın tümü itibariyle alacak borç mahsubu yapmak suretiyle sonucu tespit ettikleri, bu nedenle mutabakat belgesindeki beyana itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak, mutabakat belgesi, mutabakat tarihi itibariyle cari hesap sonucunun tespitinde milat olarak alınmalıdır. Artık, mutabakat tarihi öncesindeki işlemleri tarafların tasfiye ettiğinin kabulü gerekir.Anılan mutabakat belgesiyle, mutabakat tarihi itibariyle davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığı, aksine davalının alacaklı olduğu, yargılama aşamasındaki ticari defter incelemesinde, davalı ticari defterlerinde, davacının mal alışverişi ve ödemelerine ilişkin kaydın bulunduğu, davacının davalıya ödemeler yaptığı anlaşılmaktadır. Karşı taraftan alacağı olan davacının, buna rağmen davalıya ödeme yapması da ticari hayatın gerçekleriyle örtüşmemektedir.Bahsi geçen sebeplerle, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak dairemizce davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davacının istinaf başvurusu yönünden;1- HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılmış olan istinaf harçlarının hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafın yaptığı istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,B-Davalının istinaf başvurusu yönünden; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 667,63 TL harçtan mahsubu ile artan 623,23 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’deki esaslara göre belirlenen 4.650,34 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İstinaf yargılaması yönünden;a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davalı tarafından yatırılan 399,01 TL istinaf nispi peşin harcının talep halinde davalıya iadesine,c-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 14/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.