Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/821 E. 2019/250 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/821
KARAR NO : 2019/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2017/560Esas- 2017/1187 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın görevsizliğine ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında mevduat sözleşmeleri bulunduğunu, İstanbul ….İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyasından borçlunun yaptığı itiraz neticesinde açılan itirazın iptali davasında müvekkilinin … nolu hesabında tasarruf altına aldığı paraların davalının kanuni yükümlülüklerine aykırı olarak muhtelif tarihlerde 9 farklı işlemle temsilci ve tasarruf yetkisi olmayan bir kimseye yararlandırdığı iddiası ile geri verilmeyen 156.352,23 USD (608.319,64 TL) alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18/12/2017 tarihli dilekçesiyle, tüketici sıfatını haiz müvekkilinin şahsi hesaplarına ilişkin olarak sehven mahkememizde dava açtıklarını, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Tüketici mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının hesabında gerçekleşen işlemlerden yaklaşık 5 yıl sonra haberdar olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının hesaplarından para çekenin ortağı …( …. ) olduğunu, yapılan 9 farklı işlemin davacının bizzat kendi talimatı ile aynı zamanda sahibi olduğu … Ltd. Şti.’nden %10 ortağı olan …. (…) tarafından gerçekleştiğini, davacı hesaplarına … tarafından 2006-2016 yılları arasında takip tutarından çok daha fazlası yatırılmış olduğundan ve davacının da söz konusu para yatırma işlemlerine herhangi bir itirazı olmadığından, davalının zararı söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi yapması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 3/1-k maddesinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi ; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış olup , aynı yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli kılınmıştır.”Davacı banka ile davalı gerçek kişi arasında tüketici ilişkisi mevcuttur. Yargıtay 20. HK dairesinin 2015/1612 E – 5386 K sayılı kararı da aynı yoldadır.”28/05/2014 tarihinde Tüketici Kanunu nun yürürlüğe girdiği, 6502 sayılı Tüketici kanununun 3/k-l ve 73. mad. yapılan açık düzenleme ile davanın konusunun bankacılık işleminden kaynaklanan alacak olduğu, dava tarihinin 30/11/2016 olması nedeniyle, dava dosyasında Tüketici Mahkemesinin görevli olacağı anlaşılmıştır.”Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen incelenebilir.Bu nedenle davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulen reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Davacının, bilgi ve iradesi dışında olduğu iddiasıyla 2012-2016 yılları arasında 9 farklı işlemde toplam faiz hariç 123.876-USD’nin müvekkili bankadan tahsilini işlemlerin gerçekleşmesinden yaklaşık altı yıl sonra talep ettiğini, Davacı ile müvekkili banka arasındaki ilk ilişki tarihi 20.12.2000 tarihi olduğunu, davacı ile banka arasında imzalanan sözleşmelerin 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 07.05.2014 tarihinden önceki döneme ait olduğunu, 30.01.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını, Dava konusu işlemlerin anılan Yasa yürürlüğe girmeden sonuçlandığını, davacı ile müvekkili banka arasındaki hizmet sözleşmesinin 6502 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önce kurulduğunu, bu nedenle dava konusu uyuşmazlıkta 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasının mümkün olmadığını, Dava konusu işlemlerde 6502 sayılı Yasa uygulanamayacağından, bankacılık işlemleri TTK’nın 4. maddesi gereği, “mutlak ticari dava” olduğundan görevsizlik kararı yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının mevduat hesabından usulsüz işlemlerle ve yetkisiz kimselerce çekilen paranın tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Davaya konu uyuşmazlık bankacılık işlemlerinden kaynaklanmaktadır. 28.05.2014’te yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesindeki tanıma göre “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesine göre ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir. Yine anılan yasanın 73/1 maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır. O halde, eldeki davanın 28.05.2014 tarihinden sonra açılmış bulunmasına ve somut olayda uyuşmazlığın, davacı tüketicinin tarafı olduğu bankacılık işleminden kaynaklanmasına göre, görevin tayininde sözleşme değil dava tarihi esas salınır. Mahkemece davanın görev yönünden reddine ilişkin kararı isabetli şekilde verildiğinden, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.27/02/2019