Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/813 E. 2019/251 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/813
KARAR NO : 2019/251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2017
NUMARASI : 2017/83E. 2017/908 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı arasında araç alım satımı ile ilgili olarak bir sözleşme düzenlendiğini, sözleşme esnasında dava konusu senet teminat olarak verildiğini, sözleşmeye göre davacının …plakalı aracı 65.000,00 TL karşılığında davalı …’a sattığını, aracın davacının mülkiyetinde kalması koşulu ile iş bu sözleşmenin imzalandığını, sözleşmedeki sorumlulukların yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere davalı lehine davacı müvekkilinin 65.000,00 TL bedelli 10.08.2012 tanzim tarihli teminat senedi düzenleyerek davalıya verdiğini, davacının 14.06.2016 tarihinde de bir ihtarname çekerek davalıya sözleşmede yer alan ancak henüz ödemediği vergi ve … borçlarını ödemesi ve aracın satışını alması hususunun ihtar edildiğini, davalı tarafından ihtara bir cevap verilmediğini, müvekkilinin sözleşmeye uygun hareket ederek sözleşme gereği aracın kullanımını davalıya teslim ettiğini, bu senet dolayısıyla borcu olmadığının ispatı için davayı açtıklarını beyanla, 10.08.2012 tanzim tarihli 65.000,00 TL bedelli teminat senedi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamışlardır. Müdahale talebinde bulunan … vekili dilekçesi ile; davacılar tarafından İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dosya alacaklısının müvekkiline vermiş olduğu bonodan doğan alacak davasının neticesinin müvekkilinin haklarını da etkileyeceğini, davalının müvekkillerine, davacılara ait … plakalı aracı elinde satış vekaleti ve söz konusu araç bulunduğu halde satarak parasını aldığını, hem de aracın kaydına bilerek haciz koydurtarak devrini engellediğini, bunun üzerine davalıya menfi tespit davası açtıklarını, sonrasında davacının anılan aracın üzerine muvazaalı rehin koydurduğunu, davacıların dava sonuçlanmadan tasarrufun iptaline konu olacak şekilde mevcudunu eksiltmekte kötü niyetini açıkça sürdürdüğünü, davacı ile davalı arasındaki alacak verecek ilişkisinin sözleşmeye bağlı olup olmadığının incelenmesi gerektiğini beyanla, davaya İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü nün … Esas sayılı dosyasında takip alacaklısı vekili olarak davaya katılma talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” 10/08/2012 tarihli harici satım sözleşmesi ile davacı … adına kayıtlı olan … plakalı aracın 65.000,00 TL bedel karşılığından davalı … ‘a satıldığı, ayrıca sözleşmeye ek olarak davacı … tarafından 10/08/2012 tarihinde … ‘a 65.000,00 TL bedelli 26/03/2016 vadeli teminat senedi verildiği, bu senedin araç satış tarihinde iptal olunacağının iade edileceğinin kararlaştırıldığı, bunun yanı sıra Esnaf Odası, Muhasebe, Vergi, … ödemelerinin … tarafından yapılacağının düzenlendiği, her ne kadar … plakalı aracın 10/08/2012 tarihli sözleşme ile satışı resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olsa da, davada sözleşmenin geçersizliğine dayanılmadığı ve yerine getirilen edimlerin iadesinin istenmediği, bu nedenle bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, sözleşmeye göre aracın devrini sağlamak üzere teminat olarak verilen 65.000,00 TL bedelli bononun resmi satış gerçekleştiğinde iadesinin kararlaştırılmış olması karşısında, resmi devrin yapılmamış olması nedeniyle henüz iade koşullarının oluşmadığı, davalının … ‘ne kredi borcunun ödemediğine ilişkin ihtar çekilmiş ise de, ihtar tarihinden yaklaşık 4 ay sonra 10/10/2016 tarihinden rehinin kaldırılması için kooperatif tarafından trafik tescil şube müdürlüğüne yazı yazıldığı, ardından 22/12/2016 tarihinde bahse konu araca yeniden kooperatif lehine rehin hakkı tesis edildiği, buna göre davalıya ihtarın çekildiği 14/06/2016 tarihinde aracın halen rehinli olup davalı … ‘a kayıt ve kısıtlamalardan ari olarak devrinin mümkün olmadığı, bu nedenle ihtarın usulüne uygun çekilmediği ve ifaya davet niteliğinde olmadığı, araç üzerindeki rehin kaldırıldıktan sonra davalı …’a yeniden ifaya davet ihtarı çekilmediği, davacı tarafın kendi edimi olan aracın kayıt ve kısıtlamalardan ari olarak resmi devrini davalıya vermek şeklindeki edimini yerine getirmeden davalı taraftan aracın resmi devrini temin etmek için verilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin istenemeyeceği, zira bononun teminat vasfının halen ayakta olduğu, bu nedenle davalı … yönünden davanın reddi gerektiği, ayrıca davacı … bonoda aval veren sıfatında olup, keşidecinin şahsi def ‘ilerine dayanamayacağı, bu nedenle … ‘in davasının yerinde olmadığı, bunun yanı sıra davalı … ‘ın senette herhangi bir sıfatının bulunmadığı, dolayısıyla eldeki davada taraf sıfatının olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak…” her iki davalı aleyhindeki davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Taraflar arasında 10/08/2012 tarihli sözleşme imzalandığını ve bu sözleşmenin teminatı olması amacıyla davalı …’a 10/08/2012 düzenleme tarihli, 26/03/2016 vade tarihli ve 65.000TL bedelli teminat senedinin verileceği belirtildiğini, ayrıca söz konusu bononun ön yüzüne de senedin teminat senedi olarak verildiği yazıldığını, fakat sözleşme gereği edimlerini yerine getirmeyen davalı kendisine teminat amacıyla verilen dava konusu senedi cirolayarak …a teslim edildiğini, daha sonra … tarafından davacı aleyhine söz konusu teminat senedine dayanarak icra takibine başlanıldığını, Dava konusu senedin ön yüzünde açıkça teminat senedi olarak verildiği yazıldığını, senet metninden kaynaklanan defiler herkese karşı ileri sürülebilen defi niteliğinde olduğunu, bu nedenle senette yer alan teminat kaydının hem açıkça senet metninde yazılı olması ve 10/08/2012 tarihli sözleşmede de açıkça bu senede atıf yapılıyor olması nedenleri ile olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve müvekkillerin borçlu olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, Dosyaya sunulan 10/08/2012 tarihli sözleşmenin 5. maddesi gereğince; aracın kayıt ve kısıtlamalardan ari hale getirilmesinin davalının edimi olduğunu, gerekçeli kararda bahsedildiği gibi müvekkilinin aracı kayıt ve kısıtlamalardan ari hale getirmek ve bu haliyle davalıya devretmek gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını, her ne kadar araca ilişkin vergi, … ödemelerinin davalı … tarafından yapılacağı kararlaştırılmış olsa da davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle bir çok kez ilgili kurumlardan ihbarname alan müvekkillerinin söz konusu ödemeleri de yapmak zorunda kaldığını, bu ödemelere ilişkin makbuzların da yerel mahkeme dosyasına sunulduğunu, Mahkeme kararında aracın kayıt ve kısıtlamalardan ari olarak devrinin gerçekleşmediği ve bu nedenle de senedin teminat vasfının halen ayakta olduğu belirtildiğini, müvekkilleri üzerlerine düşen tüm edimleri yerine getirmelerine rağmen davalının edimlerini yerine getirmemesi ve teminat senedini de kötü niyetli olarak cirolayıp devretmesi nedeniyle icra tehdidi altında kaldığını, Müdahil … vekilinin vermiş olduğu müdahale talepli dilekçede ise söz konusu senedin … yine aynı aracın satışı ile ilgili olarak verilmiş olduğunun belirtildiğini, müdahilin dava konusu senedin ne amaçla düzenlendiğini ve davalıya teslim edildiğini bildiği apaçık ortada olduğunu, Dava konusu senedin hangi ilişkinin teminatı olarak düzenlenmiş olduğunu gösterir sözleşme aslı yerel mahkemeye sunularak senedin teminat senedi olduğu hususu ispatlandığını, ne davalı ne de müdahil tarafından bu sözleşmeye de herhangi bir itiraz gelmediğini, fakat davalının kötü niyetli olarak söz konusu senedi müdahil … devrettiğini ve müdahilin de kötü niyetli olarak dava konusu senedi devralarak icra takibine konu edildiğini, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, harici taşıt satışı nedeniyle verilmiş olan teminat senedine karşı İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır.Davacı ile davalı … arasında harici (resmi şekle uyulmaması nedeniyle geçersiz) araç satış sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşme kapsamında aracın mülkiyetinin davacıda kalacağının, ancak aracın davalı … tarafından çalıştırılacağının, araca ilişkin her türlü vcrgi borç ve cezasının davalı … tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu senedin incelenmesinde senedin üzerinde ”teminat senedidir” şeklinde ibare olduğu, yine diğer davacı … söz konusu senet üzerinde kefil sıfatıyla isim ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.Dosya kapsamındaki 24/01/2017 tarihli araç takyidat bilgisi tutanağından anlaşılacağı üzere, söz konusu araç üzerine rehin konulmuş olduğu, söz konusu rehnin davacı …’in … 22/03/2012 tarihinde almış olduğu krediye istinaden konulduğu, tüm dosya içeriği ve tarafların kabulleri ile sabittir. Bahsi geçen bu kredi davalı tarafça ödenmiştir. Akabinde davacı ikinci bir kredi kullanmıştır. Bu krediye istinaden dava dilekçesinde bahsi geçen araç üzerine rehin konulmuş olup halen devam etmektedir.Davacı ile dava dışı şahıs ve bu şahıs ile davalı arasındaki araç satışları haricen yapıldığı için gerek harici araç satım sözleşmeleri ve gerekse buna dayalı ceza ve teminat niteliğindeki belgeler hukuki sonuç doğurmaz. Geçersiz sözleşmelerde herkes akitinden verdiğini geri isteyebilir. Davacı, dava … davalıdan geçersiz sözleşmeye dayanarak aracın mülkiyetini üzerine almasını ve devir için verilen teminat senedinin iptalini isteyemez. Çünkü, söz konusu senet, davalının davacıya yapacağı ödemelerin, araç devri gerçekleşmezse geri tahsilini teminat altına almak için verilmiştir. Davacı, aldığı ödemeleri iade etmeden senedin kendisine geri verilmesini isteyemez. Bu durumda, senedin teminat fonksiyonu devam ettiğinden, menfi tespit talebi yerinde değildir. Bu nedenle, senet alacaklısı davalı hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmiş olması isabetlidir. Davalı … , dava konusu senet üzerinde herhangi bir sıfatı olmamakla onun hakkında açılan menfi tespit davasının husumet nedeniyle reddine dair mahkemece verilen karar isabetlidir. Senedi ciro yoluyla alan feri müdahil hakkında bu davada hüküm verilemez. Çünkü, senedi ciro yoluyla alın …, davalı konumunda olmayıp, davalı yanında feri müdahil konumundadır. Feri müdahil hakkında hüküm verilemeyeceğinden, onun senedi iktisap ederken iyi niyetli olup olmadığının bu davada tartışılması hukuken mümkün değildir.Açıklanan tüm bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.