Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/810 E. 2019/537 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/810
KARAR NO : 2019/537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2014/293E. 2017/260K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bayilik Sözleşmesi- İntifa Hakkının Erken Terkininden Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; akaryakıt istasyonu için davalılar ile 17.08.2007 tarihli İntifa Hakkı Tesisi ve Yatırım Hakkındaki Protokol akdedildiğini, söz konusu intifa protokolü ile müvekkili şirket lehine tapuda tesis edilecek olan 16 yıllık intifa bedeli karşılığında, dava konusu akaryakıt istasyonunun üzerinde bulunduğu taşınmazdaki hisseleri oranında davalılara 2.900.000 USD+KDV ödenmesinin kararlaştırılmış olduğunu, akabinde müvekkili şirket lehine intifa hakkının tapuya tescil edildiğini ve işbu intifa bedelinin taşınmazın malikleri olan davalılara tapu kaydındaki hisseleri oranında ödendiğini, imzalanan Bayilik Sözleşmesi tahtında …. olarak faaliyet göstermekte iken Rekabet Kurulu tarafından uygulanan önceki emsal kararlar ve yerleşik uygulamanın değiştirilmiş olduğunu, bu sebeple taraflar arasındaki intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararlarında grup muafiyeti kapsamında öngörülen süreyi aşan kısmının ifasının hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini, taraflar arasındaki 17.08.2007 tarihli İntifa Hakkı Tesisi Vaadi ve Yatırım Hakkında Protokol uyarınca davalılara intifa hakkının süresi sonuna kadar ifa edileceği inancıyla ve İntifa bedeli olarak verilmiş bulunan tutarın, intifa hakkının ifa edilmeyecek olan süresinin toplam süreye olan oranı mantığıyla yapılacak hesaplama neticesinde bulunacak kısmını, ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak ticari reeskont faiziyle beraber davalılardan talep edilmiş olduğunu belirterek, söz konusu taşınmazın %90 oranında hissesine sahip olan Davalılardan … sözleşmelerin kullanılamayacak olan dönemine isabet eden kısmı için 2.498.816,38 TL, taşınmazın %10 hissesine sahip olan diğer Davalı … ise kullanılamayacak olan döneme isabet eden kısmı için 277.645,77 TL talep edildiğini, yapılan ödemenin bir kısmının teminat mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle tahsil edildiğini, ayrıca terkine ilişkin tapu harç ve masraflarının müvekkili şirket tarafından karşılanmış olması nedeniyle 230.673,23 TL tutarındaki intifa terkinine ilişkin tapu harç ve masraflarının davalıların sorumluluğunda olduğunu belirterek, intifa sözleşmesinin ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü ile hesap edilmiş olan kısmın denkleştirici adalet prensibi uyarınca uyarlanarak hesaplanmış toplam 572.945,25 TL’nin davalılara hisseleri oranında intifa bedeli ödemesi yapılmış olması nedeni ile 277.645,77TL’nin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’den, 295.299,48TL’nin de … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nden dava tarihinden itibaren işleyecek Avans Faizi ile birlikte tahsiline, söz konusu intifa hakkının müvekkil şirket tarafından tapudan terkin edilmek zorunda kalınmış olması nedeni ile ödenmek zorunda kalınmış olan tapu harç ve masrafları toplamı olan 230.673,23 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; …San. ve Tic. A.Ş.’nin dava konusu gayrımenkulde kiracı olduğunu, işbu davanın iki ayrı davadan oluştuğunu, tapu harcı iade davasında davacının taraf olarak sıfatı olmadığını, davacının ibraz ettiği delillerden anlaşıldığına göre; … adlı bir şahısın, , Süleymanpaşa Vergi Dairesine “Tapu K. Harç” açıklamalı bir ödeme yapmış olduğunu, bu ödemenin konusunun davacının intifa hakkını tapudan bila bedel fek etmesi sonrasında, …A.Ş. adına tahakkuk eden tapu harcı olduğunu, müvekkili … A.Ş.nin mecurda kiracı olduğunu, çıplak mülkiyet sahibinin …A.Ş. olduğunu, müvekkilinin taraf ehliyeti bulunmadığını, … adlı tanımadıkları bir şahsın, … A.Ş. adına yaptığı ödemeyi müvekkillerinden talep eden kötüniyetli davacı aleyhine HMK.m.329/1 hükmünün uygulanması gerektiğini, intifa terkin alacağı bakiyesi davasının halen İstanbul 8. Asliye Ticaret 2014/753 esas sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, davacının İstanbul 35. Ticaret Mahkemesinin 2014/231 esas dosyası ile, “itirazın iptali, takibin devamı ve İcra inkar tazminatı davası” açmış olduğunu, (İstanbul 8. Asliye Ticaret 2014/753 esasa dönüşmüştür) görülmekte olduğunu, davacının davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davanın dava şartı yokluğundan da reddi gerektiğini belirterek, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; intifa terkin harcının … tarafından müvekkilince verilen intifa terkin vekaletine dayanılarak ödenmiş olduğunu, İstanbul 8.ATM’nin 2014/753 esas sayılı dosyasında müvekkilinden alınmış olunan akaryakıt ürünlerinin bedelleri sebebiyle doğmuş bulunan alacaklarının konu edildiğini, dolayısıyla derdestlik itirazının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki intifa protokolü ve akabinde tapuya şerh edilmiş olunan intifa hakkının kanuna uygun şekilde tesis edildiğini, aradaki protokolün 4. maddesinde 2.900,000 USD+KDV’nin intifa bedeline ilişkin kararlaştırıldığının açıkça düzenlenmiş olduğunu beyan etmiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; Av…. karşı tarafın vekili sıfatıyla hareket etmiş olduğundan davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, ancak davalıların intifa terkin harcının talebi açısından pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, İstanbul 8.ATM’nin 2014/753 esas sayılı dosyasının eldeki davayla konu ve tarafları aynı olduğundan derdestlik itirazları olduğunu, intifa bedeli adı altında verilen paranın sabit yatırımlı inşaat bedeli olduğunun davacının cevaba cevap dilekçelerinde açıkça anlaşıldığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacının davalı … AŞ’ye 16 yıllık intifa bedeline mahsuben 2007 ve 2008 yıllarında 3 ayrı fatura için 2.610.000,00 USD + KDV karşılığı 3.178.170,00 TL + KDV dahil faturayı defterlerine kayıt ederek, adı geçen fatura bedellerini davalı şirketin banka hesaplarına havale ederek ödediği, davacı tarafından davalı …. Tic AŞ adına 2.117.641,00 TL + KDV Toplam 2.488.816,38 TL süresinden önce sona eren intifa bedeline ilişkin fatura düzenlendiği, davalı ….. Tic AŞ tarafından verilen toplam 3 adet teminat mektubunun 21/08/2013 tarihinde banka hesaplarından 2.190.000,00 TL tazmin edilerek davalı firma adına düzenlenen yolsuz kalan intifa bedelinden düşüldüğü, davacının davalı …. Tic AŞ’den yolsuz kalan intifa bedelinden kaynaklanan 295.299,48 TL alacağı bulunduğu, Davacının davalı … Ltd Şti’ne 16 yıllık intifa bedeline mahsuben 2007-2008 yıllarında toplam 3 ayrı fatura için 290.000,00 USD + KDV karşılığı – 353.130,00 TL + KDV dahil faturayı ticari defter ve kayıtlarına işleyecek adı geçen fatura bedellerini, bu davalının banka hesaplarına havale edilmek suretiyle ödediği, davacı tarafından yine bu davalı adına 235.293,00 TL + KDV toplam 277.645,74 TL süresinden önce sona eren intifa bedeline ilişkin fatura düzenlendiği ve davacının davalı …. Ltd Şti’nden süresinden önce sona eren, yolsuz kalan intifa bedeline ilişkin 277.654,74 TL alacağı bulunduğu belirtildiği anlaşılmıştır. Yapılan tüm incelemeler neticesinde, geçersiz kalan süre için intifa bedelinin sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayanarak akdin tarafı olan davalılardan hisselerine düşen ve ticari defter ve kayıtlarına göre teminat mektup bedellerinin mahsubundan sonra karşılıksız kalan intifa bedellerinden kaynaklı olarak davalı …… A.Ş nin 295.299,48 TL diğer davalı …. Ltd. Şti nin ise ; 277.654,74 TL bakiye borçları olduğu ve davacının bu şirketlerden bu miktar alacaklı olduğu anlaşıldığından, bu miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne, Harçlar Kanununun uygulanması ile Kanunun 58. Maddesine göre, kanunda sayılan işlemler dışında yapılan işlemlerde harcın mükellefi lehine işlem yapılmış olanlar, tapu harcının mükellefi olduğundan, harcın kuru mülkiyet sahibi tarafından ödenmesi gerektiğinden, davalılardan talep edilmesi mümkün olamayacağından, bu talebin reddine karar vermek gereği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 277.654,74TL intifa bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ….. Ltd. Şti.’nden; 295.299,48 TL intifa bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …… A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Dava konusu intifa hakkının rekabet mevzuatı çerçevesinde süresinden önce sona ermesi ve bu nedenle de intifa hakkının terkin edilmesi zorunluluğunun hasıl olmasının, davalıların lehine bir işlem olduğunu, bu nedenle kuru mülkiyet sahibinin de bu harcın ödenmesinden sorumlu olmasının davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını,Müvekkili şirket tarafından ödenen ve ilk derece mahkemesi tarafından reddedilen intifa terkin harcı alacağı hakkında alacağın varlığı yönünden bir red kararı verilmediğini, sadece davalılardan talep edilemeyeceğine karar verildiği ortada iken kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bu red kararının herşeyden önce husumet nedeniyle bir red kararı olması gerektiğini ve bu durumda da Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılar lehine nispi vekalet ücreti hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen red kararının, redde yönelik verdiği kararın ve bu karar çerçevesinde davalılar lehine hükmedilen nispi vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin redde ilişkin kararının kaldırılarak davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İntifa hakkının süresinden önce sona ermesi nedeniyle müvekkillerinin sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını, teminat mektubunun paraya çevrilmesi suretiyle yapılan kısmi tahsilatın hukuka aykırı olduğunu,Müvekkillerine ödenmiş olan bedelin, davacı tarafın teminat adı altında almış olduğu teminat mektuplarının paraya çevrilmesi yoluyla tahsil edilmiş olup müvekkilinin maliki olduğu dava dışı istasyona ait mal alımından kaynaklanan cari hesaptan mahsup edilmesi ihtarlarına rağmen, müvekkillerince kabul edilmeyen ve muaccel olmayan bir borç olan intifa bedelinden haksız olarak mahsup edildiğini, Davacı tarafın, 26.12.2012 tarihinde … seri numaralı KDV dahil 2.498.816,38 TL tutarlı fatura düzenlediğini ve davalıya tebliğ ettiğini, müvekkili tarafından iş bu faturanın süresi içerisinde davacı yana noter kanalıyla iade edildiğini,Davacı taraf elinde bulundurduğu teminat mektuplarını keyfi bir şekilde intifa hakkı bedeline saymış olup kalan kısmı için de iş bu davayı açtığını, ancak bu durumun açıkça yasaya aykırılık teşkil ettiğini, çünkü intifa bedellerinin iadesi bir sebepsiz zenginleşme konusu olup, yıl bazında hesaplama yapılarak iadesi talep edilecek bir husus olmadığını,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/17471 E. 2015/8137 K. sayılı, 02.06.2015 tarihli kararında da görüleceği üzere, intifa bedellerinin iadesi için öncelikle yatırım adı altında verilen bu bedellerin taşınmaz üzerinde halen kullanılıp kullanılmadığını, kullanılıyor ise taşınmaza ne kadar değer kattığı tespit edilerek sonuca varılması gerekirken davacı taraf hiç bu hususları gözetmeksizin bir rakam belirlemiş ve bunu teminat mektupları ile tahsil etmiş olduğunu beyan ettiğini, dağıtıcı firmalar akaryakıt istasyonları ile sözleşme akdederken intifa bedeli adı altında bir bedel ödeyeceklerini, bu intifa bedeli akaryakıt istasyonlarına hibe edilen bir bedel olmadığını, intifa hakkı tesisi karşılığında ödenen paraların işletme ile ilgili tüm giderlerin yapılması amacıyla verildiğini, bu bedel ile akaryakıt istasyonları dosyada mübrez sözleşmelerde görüleceği üzere dağıtıcı firmanın belirlemiş olduğu pompa, giydirme yatırımları, idari bina, otomasyon, konopi, jenaratör, dolum odaları v.s sair giderleri karşıladığını ve istasyonu dağıtıcı firmanın istediği şekle getirdiğini, sözleşmenin feshi halinde de bu yapılan harcamaların gayrimenkule değer katıp katmadığının, kattı ise ne kadar kattığının hesaplanarak bedel üzerinden mahsup edilmesi gerektiğini, Müvekkilleri tarafça ödenen bedellerin; sözleşmenin 5. maddesinde açıkça bildirildiği üzere, öncelikli şart olarak istasyonun yeniden düzenlenmesi ve tadilatı, intifa hakkı süresince istasyonda yapılacak bakım ve onanmlarda kullanılmak ve bu yoldaki giderlere katılmak amacıyla bayiye ödenmesi söz konusu olduğunu, Davacının bakiye alacak iddiasının, mahkeme kararının aksine “likit olmadığı”nın açık olduğunu, Davacı tarafın gerek kullanılmayan intifa bedellerine ilişkin düzenlemiş olduğu fatura gerekse bu bedelin bir kısmının ödenmiş olduğunu iddia ettiği tarihlerde tapuda kayıtlı bulunan intifa hakkının terkin edilmediğini, Davacı tarafın müvekkil şirkete ödemiş olduğu intifa bedelinin faturalandırıldığı göz önüne alındığında davacının elde etmiş olduğu vergi iadesinin de mahsup edilmesi gerektiğini, Müvekkili şirketin teminat mektubunun nakde çevrilmesi yoluyla davacı şirkete yapmış olduğu ödemeyi 26.12.2012 tarihinde … seri numaralı KDV dâhil 2.498.816,38-TL tutarlı “12.03.2009 tarihli rekabe” açıklamalı faturaya mahsup ettiği, intifa bedelinin iadesi olarak varsaydığının iddiasının kabulü mümkün olmadığını, çünkü davacı taraf söz konusu faturayı kendince düzenleyerek müvekkili şirkete tebliğ etmiş müvekkili şirketin de süresi içerisinde noter kanalı ile davacı tarafa iade ettiğini,Dava konusu olayda ise yine davacı … A.Ş. intifa yatırım bedeline ilişkin fatura düzenleyerek müvekkili şirketlere gönderdiğini, müvekkili şirketlerin iş bu faturaları iade ettiğini, davacı taraf bu hususu dava konusu yapmak yerine, elinde bulundurduğu ve müvekkili şirketin mal alımından kaynaklanan fatura bedellerine mahsup edilmesi talepli ihtarnamesine karşın intifa bedeline mahsup ettiğini savunmuş ve kalan kısmı için istinaf incelemesine konu iş bu davayı açtığını, kullanılmayan intifa bedellerinin iadesine ilişkin yerleşmiş Yargıtay İçtihatları hiçe sayılarak, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince herhangi keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan, ödenmiş olan intifa bedelleri ile gayrimenkule yapılan yatırımın gayrimenkule değer katıp katmadığı tespit edilmeden yalnızca davacı tarafın yaptığı gibi yıl bazlı bir hesaplama kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak davanın tümünün reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, Rekabet Kurulu kararı gereğince intifa hakkının süresinden önce son ermiş olması nedeniyle, davacı tarafından davalılara ödenmiş olan intifa hakkı bedellerinin bakiye süreye isabet eden kısımlarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri tahsili ve intifa terkini için yapılan harç ve tapu masraflarının tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince, intifa bedelleri yönünden davanın kabulüne, tapu harç ve masrafları yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekilleri, yasal süreleri içinde istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerince ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;İntifanın tesis edildiği taşınmazda ödenen intifa bedelinin kullanılmayan kısmına tekabül eden bölümün istenebilmesi için öncelikle somut olay bakımından intifa hakkının tapudan terkin edilmiş olması gerekir. Bu husus dava şartı olan ve re’ sen gözetilmesi gereken bir husustur. Dosya içerisinde 02/10/2007 tarihli … yevmiye numaralı intifa hakkı tesisine ilişkin resmi senet bulunduğu görülmektedir. 18/08/2011 tarihli … yevmiye numaralı belge ile davaya konu intifa hakkının terkinin talep edilmiş olduğu, terkinin yapıldığı anlaşılmaktadır.Dosya kapsamındaki 17/08/2007 tarihli intifa tesisi vaadi ve yatırım hakkındaki protokolün incelenmesinde; taraflardan … Tic. AŞ, …. San. Tic. Ltd Şti ‘nin malik sıfatının bulunduğu, bu tarafların … AŞ ile söz konusu protokolü imzalamış oldukları, protokol konusunun … İli, … İlçesi, … ada,… parselde kain taşınmaz üzerinde … ve Servis İstasyonu ile ilgili olarak intifa hakkı tesisi, akabinde bu taşınmaza maliklerin yapmak zorunda olduğu yatırımların standardının belirlenmesi ve finansman desteği sağlanmasından ibaret olduğu, söz konusu protokolde, …A.Ş.’nin dilediği üçüncü kişilere kullanma ya da kiralama hakkı verebileceğine ilişkin düzenleme de yapıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu İntifa Protokol kapsamında davacı şirket lehine tapuda 16 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiği, görülmektedir.24/04/2013 tarihli bayilik sözleşmesinin incelenmesinde ise; taraflarının … A.Ş. ve …. San A.Ş. olduğu, söz konusu sözleşme ile bayi sıfatı bulunan …. A.Ş.’nin … İli, … İlçesi, … ada, … parselde kain istasyon adresinde petrol ürünlerinin ve ….A.Ş.’nin öngöreceği motorlu araç ve gereçler ile diğer malları bayi olarak işletmeyi üstlenmiş olduğu görülmektedir. … …A.Ş. ve …..A.Ş. bayilik sözleşmesine ek protokol ile aradaki bayilik ilişkisinin devamında uyulacak kuralları düzenleme altına almışlardır. Dosya kapsamındaki taşınmaza ilişkin tapu kaydı incelendiğinde, dava açılış tarihinden önceki tarih olan 28/09/2012 tarihinde davalı ….A.Ş.’nin … İli, … İlçesi, … ada, …parselde kain istasyonun el değiştirmiş olduğu ve yani malikin dava dışı … Anonim şirketi olarak görüldüğü anlaşılmaktadır.İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/753 E sayılı dosyasının incelenmesinde taraflarının ve sözleşme ilişkisinin aynı olduğu, bahsi geçen hukuki ilişki kapsamında davalı … AŞ.’ nin akaryakıt alımından kaynaklı borcunu ödememesinden dolayı davalılara karşı icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak olarak da 43 adet faturanın gösterildiği, dava konusunun takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, yargılama aşamasında alınan ek raporda davalılar tarafından davacıya verilmiş bulunan 3 adet teminat mektubunun tazmini neticesi tahsil edilen tutar olan 2.190.000 TL nin akaryakıt alım satımından kaynaklı fatura alacağından mahsup edilmediği, intifa hakkının sona ermesi üzerine kullanılamayan süreye ait intifa bedeli iadesi amacıyla davalı … adına keşide edilen 26.12.2012 tarihli 2.498.816.38 tl tutarında fatura keşide edilmiş olduğu, 2.190.000 TL’nin bu faturadan mahsup edilerek geri kalan kısmın tahsili amacıyla İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/293 E sayılı davası üzerinden yapılan yargılamanın halen devam ettiğine ilişkin değerlendirme yapılmıştır. İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/753 E sayılı dosyasında yargılama neticesi dosya kapsamında alınan kök ve ek raporlara itibar edilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/753 E sayılı dosyasında davacı iddiasını akaryakıt satımından kaynaklı olarak keşide edilen fatura borcunun kendisine ödenmediği iddiasına dayandırmıştır. Eldeki davada ise uyuşmazlık ise intifa bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Sonuç olarak dava konuları farklı olduğundan derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Davacının, davalılardan, bakiye dönem için intifa bedeli talep hakkının bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekir. Kendilerine intifa bedeli ödenen davalıların, davadan önce taşınmaz üzerindeki kuru mülkiyet haklarını … devrettikleri, taşınmazın artık maliki olmadıkları anlaşılmaktadır.Dosyada örneği bulunan 18.08.2011 tarihli tescil istem belgesinde, “…Yukarıdaki özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğum intifa hakkının tamamından bedelsiz olarak, çıplak mülkiyeti adına terkinini talep ederim” şeklinde davacı beyanı yer almaktadır. Davacı, bu beyanı ile intifaya yönelik haklarını saklı tutmamış olup, dava dışı çıplak mülkiyet sahibi … lehine intifa hakkını terkin ettirmiştir. Bu beyanı uyarınca davacı, bedelsiz intifa terkininden sonra, kalan süre yönünden herhangi bir talepte bulunamaz (Yargıtay 19.HD’nin 15/05/2018 tarih, 2016/19995 E. 2018/2720 K sayılı ilamı). Bu nedenle, davcının, intifa süresinden bakiye döneme isabet eden kısım için intifa bedelinin iadesine ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu kaleme ilişkin alacak talebinin kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalılar vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle kabul edilmiştir.Davacının istinaf talebi açısından;Dosyanın incelenmesinde; intifa terkinine ilişkin tapu harç ve masrafları için ödenmiş olan 230.673,23 TL’nin dosyada belgelendirildiği, … isimli şahsın ödeme yaptığı, vergi tahsil alındısı şeklindeki belgede ”mükellefin beyanı üzerine tahsil edilmiştir” ibaresinin bulunduğu, mükellefin adının o esnada tapuda malik olan …Anonim Şirketi olarak göründüğü, .. …Anonim Şirketinin vekili olduğuna ilişkin vekaletname bulunduğu, … eldeki davanın davacısının vekili sıfatıyla da hareket ettiği ve ödemenin davacı tarafından yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus davalının davacının replik dilekçesine ilişkin beyanlarını içerir 13.05.2015 tarihli dilekçesinde de kabul edilmiştir. O halde intifa terkinine ilişkin olarak açılmış bulunan davada davacının aktif dava ehliyeti bulunmaktadır.İlk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, tapu harç ve masraflarının sorumlusu, lehine işlem yapılmış olan tapu malikidir. Çıplak mülkiyet sahibi olan tapu maliki, intifa hakkının terkini ile tam mülkiyet sahibi olmaktadır. Bu durumda, harç ve masrafların sorumlusu da yasa gereği tapu maliki olmalıdır. Davalılar, terkin esnasında tapu maliki olmadıklarına göre, tapu harç ve masraflarından sorumlu tutulamazlar. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince bu kalem yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin bu konudaki istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemişir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır. İntifa terkinine ilişkin masrafın lehine işlem yapılan kuru mülkiyeti sahibi tarafından ödenmesi gerektiği yönündeki kararın, husumet yokluğuna işaret edip etmediği üzerinde durumalıdır. Bu noktada eldeki davada işin esasına girilerek karar verilip verilmediği hususunun aydınlığa kavuşturulması önem taşımaktadır. Çünkü, mahkemece işin esasına girilip inceleme yapılarak esastan karar verildiğinin anlaşılması durumunda nispi vekalet ücreti verilmesi gerekecektir. İntifa terkinine ilişkin masrafın lehine işlem yapılan kuru mülkiyeti sahibi tarafından ödenmesi gerektiği, davalıların bu sıfatları bulunmadığından esasen intifa terkinine ilişkin tapu harç ve masraflarına yönelik olarak davalılara karşı açılmış davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekmektedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının 5. bendinde AAÜT uyarınca takdir olanan 19.789,85 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine yönelik karar tesis edilmiş olsa da 2017 Yılı AAÜT’ye göre maktu vekalet ücreti 1.980,00 TL olduğundan ve az yukarıda bahsedildiği gibi nispi vekalet ücreti miktarı maktu vekalet ücretini geçemeyeceğinden, bu ret kalemine ilişkin vekalet ücretinin maktu olması gerektiğine ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir.Açıklanan bu gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, işin esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-a)Bakiye intifa süresine isabet eden intifa bedelinin tahsiline ilişkin alacak talebinin reddine,b)İntifa terkini nedeniyle yapılan tapu harç ve masraflarının tahsiline ilişkin alacak talebinin pasif husumet ehliyeti (davalı sıfatı) bulunmadığından, husumet nedeniyle reddine,2-a)Alınması gerekli 44,40 TL harcın, peşin yatırılan toplam 13.723,80 TL harçtan mahsubu ile artan 13.679,40 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,b)Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,c)Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde sarfedilen10,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ç)Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A….T.’ne göre; esastan reddedilen intifa bedeli talebi üzerinden hesaplanan 36.867,91 TL nispi ve husumet nedeniyle reddedilen kalem için 2.725,00 TL maktu olmak üzere toplam 39.592,91 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, d) Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,4-İstinaf yargılaması yönünden;a)Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan toplam 4.741,65 TL peşin istinaf harcının talep halinde davalılara iadesine,c)Davalılar vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,d)Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,e)Davacı vekili tarafından yatırılmış olan 35,90 TL peşin istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,f)Kararımızın mahiyetine göre, davacı vekili tarafından yapılmış olan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,g-Duruşma açılmadığından, istinaf aşaması için avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11/04/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.