Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/807 E. 2019/330 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/807
KARAR NO : 2019/330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI : 2015/619E- 2018/87 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirket ile taşımacılık konusunda ticari faaliyette bulunduğunu, ancak hak ettiği alacağını alamadığını, bu nedenle davalı şirkete karşı icra takibine geçtiğini, davalı şirket yükünün Novorossjisk-Rusya Federasyonundan, Quinzhou-Çin’e taşıma işinde müvekkilinden hizmet aldığını, 39.150,00 USD bedelli navlun faturasının bir kısmını ödediğini, bakiye 16.516,00 USD’lik kısmını ise ödemediğini, davalı firma itirazında navlun faturasının bir kısmını ödemesine rağmen aldığı hizmeti inkar durumuna geçtiğini, faturalara konu taşıma hizmetlerini müvekkilden almadığı iddiası ile takibe itiraz ettiğini, davalı firma yetkilisi yapılan hizmeti inkar etmesine rağmen taraflarına 8.425 USD bedelli iade faturası göndermiş ise de müvekkili firma tarafından bu faturanın davalıya Kadıköy …. Noterliğinin … yevmiye no 26 Ekim 2015 tarihli ihtarnamesi ile iade edildiğini, yapılan itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptaline, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkarılmasına rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Açılan davanın navlun sözleşmesi ve taşıma işi için düzenlenen 39.150,00 USD bedelli navlun faturasından bakiye kalan 16.516,00 USD kısmının ödenmediği iddiası yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının davalı yan için taşıma işleri organize ettiği, davacının 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı ve lehe delil olduğu, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemede, davacının, takip tarihi itibariyle 17.001,72 USD alacaklı görüldüğü, ancak, taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin sözleşme veya teamül olmadığından davacının 493,72 USD tutarındaki vade farkı faturası alacak hesabından mahsup edilmesi gerektiği, bu durumda, davacının, takip tarihi itibariyle(17,00l,72- 493,72=) 16.503,00 USD alacaklı görüldüğü, incelenen cari hesap ekstresinde; davalının 4 adet navlun faturasını tebliğ aldığının anlaşıldığı, davalının 09.06.2015 tarihli ve 49.000.-USD miktarlı navlun faturasının bedelini 22.06. 2015 tarihinde tam olarak 49.000.-USD olarak ödediği, davalı, 09.06.2015 tarihli 18.500,-USD bedelli fatura için bir ödeme yapmadğı, ancak 22.06.2015 tarih ve 35,184,-USD miktarlı navlun faturasının bedelini 27.07.2015 tarihinde tam olarak 35.134.-USD olarak ödediği, yine davalının 28.07.2015 tarih ve 39.15o USD tutarlı faturaya karşılık 41.142,-USD ödeme yaptığı, ancak, davalının ödeme yaptığı 17.08.2015 tarihi itibariyle davacıya olan cari hesap borcu 57.650.-USD olup, söz konusu ödemenin cari hesaptan mahsup edilmesi ile davalının borcunın 16,508,-USD kaldığı, davalının, davacının adına düzenlediği 09.06.2015 tarih ve 18.500.-USD miktarlı faturayı tebliğ almasına ve kabul etmesine karşın, bu faturadan kaynaklı iade farkı olduğu iddiasıyla faturayı teslim aldığı tarihten yaklaşık 3 ay sonra 15.09.2015 tarih ve 725221 sayı no.lu 8.425.-USD bedelli iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği, ancak, davacının yasal süresinde bu faturaya itiraz ederek, Kadıköy … Noterliğinin … yevmiye nolu 26.Ekim 2015 tarihli ihtarı ile faturayı davalıya iade etmiş ise de 27.10.2015 tarihli tebliğ şerhinde, adresin yetersiz olduğunun belirtildiği, davacının, söz konusu ihtarname ile davalının düzenlemiş olduğu faturayı kabul etmediğini davalıya açıkça bildirmeye çalıştığı, diğer yandan, davalının davacı ile yazılı mutabakat olmadan iade faturası düzenlemiş olduğu kendisinin açık beyanı olup, davacı tarafından bu husus teyit edilmediğinden, söz konusu fatura bedelinin cari hesaptan mahsup edilmemesi kanaatine varıldığı, iade faturasının TTK m.21 manasında bir iş görme veya mal teslim etmek için değil; hesabın düzenlenmesi ve denkleştirme için ve ancak ‘açık anlaşma varsa’ düzenlenerek hesaptan düşmeye yol açan bir belge olduğu, işlemiş faiz talebi açısından da takip öncesi temerrüt sabit olmadığı için, takip tarihinden öncesi için faiz talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmakla”, davacının davasının kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.508 USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davalının ödeme yaptığı 17.08.2015 tarihi itibariyle davacıya olan cari hesap borcu 57.650,00 USD olup, söz konusu ödemenin cari hesaptan mahsup edilmesi ile davalının borcunun 16.508,00 USD kaldığını,Kök raporda, bilirkişiler 493,72 USD tutarındaki vade farkı faturasının taraflarınca alacak kabul edilmediğini raporlarında beyan etseler de aslen taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair süreklilik ve ticari teamül bulunmadığını, ek raporda da itirazlarına dayanak vade farkı talep edebilecekleri herhangi bir belge ibraz edilmediğini, daha önce vade farkı tahsiline ilişkin de belge ile de ispat olunmadığı gerekçeleri ile vade farkı itirazımızın yerinde olmadığını bu nedenle kök raporda değişikliği gerektiren herhangi bir hususun olmadığını beyan ettiğini,Davada verilen taşıma hizmeti yabancı para cinsinden fatura edilmiş olup davalının bu konu da itirazının olmadığını,Taraflarınca talep edilen faiz temerrüt faizi olup davalının borcunu ödemeyerek temerrüde düştüğünü,Müvekkili ile davalı firma arasında yazılı bir sözleşme bulunmamasına rağmen aralarında sürekli iş yapmalarından ötürü bir ticari teamül oluştuğunu,İlk derece mahkemesinin eksik inceleme ile oluşturulan rapor yönünde vermiş olduğunu belirterek,İlk derece mahkemesince, davanın 675,93 USD’lik kısmının reddi yönündeki kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul …İcra Müdürlüğü… Esas sayılı dosyası.
2-26/011/2015 tarihli iade faturası,
3-26/10/2015 tarihli ihtarname,
4-Konşimento,
5-18/05/2017 tarihli bilirkişi raporu,
6-19/01/2018 tarihli ek bilirkişi raporu,
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, taşıma ilişkisinden kaynaklanan bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarıca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İstinafa konu edilen karanı redde ilişkin kısmının değeri 3.024,20 TL olup, karar, davacı vekili tarafından, bu kısım için istinaf edilmiştir. HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi itibariyle 3.560 TL’ye baliğ olmuştur. Anılan 341. maddenin 4. fıkrası uyarınca, kararda, asıl talebin kabul edilmeyen bölümü 3560 TL’yi geçmeyen taraf da istinaf kanun yoluna başvuramaz. Somut olayda, davanın kabul edilmeyen bölümü bu değerin altında kaldığından, karar, davacı taraf yönünden kesindir.HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Yasa’nın 352/1.b. maddesi gereğince, istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkündür. Bu yasal düzenlemeler ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın karar tarihi itibariyle davacı yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin kararı HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 352/1.b. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07/03/2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.