Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/803 E. 2019/125 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/803
KARAR NO : 2019/125
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2017
NUMARASI : 2015/423E. 2017/474 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alcak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan dokuz adet ticari kredi kullandığını, bu kredilerin ödemesi devam ederken, davalı ile çalışmasına son vermek maksadı ile kredi tutarlarının tamamını ödemek istediğini, ancak davalı bankanın kalan anaparalar üzerinden % 5 erken kapama komisyonu olan 91.629,31 TL ile birlikte kredilerin teminatı olan taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin fekki için 3.150,00 TL tahsil ettiğini, yapılan bu tahsilatların davacı açısından sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu, hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmadığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalı tarafından haksız tahsil edilen toplam 57.831,71TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri ile müvekkili bankadan, davacının 29/07/2011 tarihinde 2.000.000,00 TL, 13/09/2012 tarihinde 1.729.000,00 TL, 01/11/2010 tarihinde 600.000,00 TL, 25/10/2010 tarihinde 550.000,00 TL, 05/08/2011 tarihinde 650.000,00 TL, 05/08/2011 tarihinde 248.900,00 TL, 16/01/2013 tarihinde 1.799.850,00 TL bedelli krediler kullandığını, davacının bankadan kullandığı ticari kredileri, sözleşme ile hüküm altına alınan süresinden önce kapamak istediğini ve bu nedenle de müvekkili bankaya bütün krediler için toplam 91.629,31 TL tutarında erken kapama ücreti ödediğini, davacının kredileri kullandığı tarihte yürürlükte olan masraf komisyon listesinin “Kredi İşlemler” başlıklı bölümü altında kredi erken kapama ücretinin %5 olarak düzenlenmiş olup, davacıdan alınan masrafların yasal düzenlemelere uygun olduğunu, davacı iş bu kredi ilişkisine girerken bankanın komisyon alma hakkına itiraz etmediğini, davacının krediyi kullandıktan sonra ilgili bedele itiraz etmesinin dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davacının davasının öncelikle bu bakımdan reddi gerektiğini, davacının ipotek fek ücretinin iadesi yönündeki talebinin haksız olduğunu, tacir olan davacının imzalamış olduğu sözleşme ile bağlı olduğunu, davacı haksız şekilde kesintiye avans faizi işletilmesini talep etmiş ise de bunun haksız olduğunu, davacının faiz talebi ve faizin işletilmesini talep ettiği tarihin kabul edilemez olduğunu, davacının haksız zenginleşme amacı taşıdığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Bankalardan getirtilen erken ödemeye ilişkin uygulanmakta olan emsal oranlar ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonunda uygulanması gereken erken ödeme komisyonunun %5 olarak alınmasının uygun olduğu, bilirkişi heyeti her ne kadar %4 oranında kesinti yapılması gerektiğinden bahisle fazladan 18.605,29 TL fazladan tahsilat yapıldığını mütalaa etmiş ise de; gerek davacı bankanın, gerekse başkaca diğer birçok bankanın da % 5 oranında erken kapama ücretleri talep etmekte oldukları, davacının kullandığı kredi miktarları ve erken kapama dönemleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının davalı bankadan aldığı ticari kredilerin erken kapatılması nedeniyle davalı banka tarafından alınan erken kapama ücretinin fahiş miktarda olduğunun söylenemeyeceği nedeniyle bilirkişi raporunun bu konudaki değerlendirilmesin itibar edilmeyerek , ipotek fek ücretinin haksız olarak alındığı kanaatine varılmış ve davanın kısmen kabulüne….” karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın KISMEN KABULÜ ile 3.150,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Genel kural hakimin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığını, ancak, hâkim kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koymadığını, özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile karar veremeyeceğini,Yargıtayın yerleşik uygulamalarının bu tür uyuşmazlıklarda, Türkiye genelinde faaliyet gösteren bankalardan erken ödeme cezasının hangi oranda uygulandığının sorulması ve gelecek yazı cevaplarına göre bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak erken ödeme cezasının fahiş olup olmadığının bu yöntemle tespit edilmesi yönünde olduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalı tarafından uygulanan % 5’lik erken ödeme cezasının fahiş olduğu ve % 4 olması gerektiği yönünde rapor verilmesine rağmen, mahkemece rapor dikkate alınmadan, davanın kısmen reddine karar verilerek % 5’lik erken ödemenin fahiş olmadığına karar verdiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşullarında aranan tüm şartların ilgili sözleşme maddelerinde bulunmadığını, raporda doğru biçimde genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin koruyucu etkilerinden tacir/tüketici ayrımı yapılmaksızın herkesin yararlanacağı ortaya konulduğunu, erken ödeme cezasının varlığına ilişkin sözleşme hükümlerinin yazılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, sözleşme öncesi bilgi formunun sözleşmenin eki niteliğinde olduğunu ve bizzat formun kendisinin de genel işlem koşulları içerdiğini, müvekkilinin ticari hayatın hızı gereği Genel İşlem Koşulları (GİK)’ ndan haberdar olması gerektiğinin belirtildiğini, oysaki aynı raporda GİK’na ilişkin yasanın verdiği koruyucu etkiden tacir/tüketici ayrımı yapılmaksızın herkesin yararlanacağı yazılmış olup, rapordaki bu hususların açık bir çelişki oluşturduğunu, bu sebeplerle erken ödeme cezası ücretlerinin faizi ile birlikte iade edilmesi gerektiğini,Bir an için erken ödeme cezasının geçerli olduğu düşünülse dahi, raporda takdir edilen %4 lük oranının yerinde olmadığını, yargılamada dosya kapsamına çeşitli bankalardan veriler getirtildiğini, buradan çok çeşitli sonuçlar ortaya çıktığını ve hatta piyasada gücü ortada olan 6-7 banka ‘işlem ve müşteri bazında uygulama yapılmaktadır’ demek suretiyle hiçbir oran dahi belirtmediğini, bunların karşılığında heyetçe %4′ lük bir oran takdir edildiğini, bu oranın da fahiş olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın redde ilişkin bölümünün kaldırılarak, davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde:Tacir olan davacının, kendi iradesi ile sözleşme imzalamış olduğunu, ipotek fek ücretinin de kredi dosyası kapsamında doğmuş bir borç olduğunu ve buna ilişkin ödeme yapılmadan dosya borcunun tam olarak kapanmayacağını, bu sözleşmeye dayanarak alınan krediden kesilen ipotek fek masrafının haksız olduğunun ileri sürülemeyeceğini, mahkemenin aksi yöndeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; kararın kabule ilişkin kısmının kaldırılarak, davanın tümünün reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmelerinin erken kapatılması nedeniyle davalı bankaca tahsil edilen erken kapama ücretinin fahiş olduğu ve ipotek fek bedeli alınmasının haksız olduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi kapsamında haksız olarak ve fahiş miktarda erken kapama komisyonu adı altında tahsilat yapıldığını, haksız ipotek fek bedeli tahsil edildiğini iddia ederek haksız tahsilatların iadesini istemiş, davalı banka ise uygulamanın sözleşme ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, erken kapama kesintilerinin sözleşme ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle bu kaleme ilişkin davanın reddine, ipotek fek bedeline ilişkin harcama belgesi sunulmadığından bu kaleme ilişkin talebin kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde:Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerinde Bankanın erken kapama komisyonu alma hakkı bulunduğu belirtilmiştir.Genel işlem koşulları TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK’nın yürürlüğe girmesinden önceki sözleşmelere genel işlem koşullarına dair yasal düzenleme uygulanamaz. TBK yürürlüğe girdikten sonraki dönemde imzalanan sözleşmeler yönünden ise; yasal düzenlemeye göre, genel işlem koşulu içeren sözleşmeler yapılması hukuken mümkündür. Bir hükmün salt genel işlem koşulu niteliğinde olması, onun geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Sözleşme hükümleri konusunda davacının bilgilendirildiği anlaşılmaktadır. TBK’nın 221/2. maddesi uyarınca, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. Somut olayda, bankanın erken kapama ücreti alacağına dair sözleşme hükmünün sözleşmenin niteliğine aykırı olduğundan söz edilemez. Tüm bankalar tarafından benzer kesintiler yapılmakta olup, davacı bu hususu bilmediğini ileri süremez.TBK’nın 25. maddesi uyarınca, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz”. Yani, genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme maddesinin geçersiz sayılması için, hükmün dürüstlük kuralına aykırı olması gerekir. Somut olayda bankanın, davacıya verdiği krediyi temin ederken belli bir maliyete katlandığı dikkate alındığında, erken kapama komisyonu almasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu söylenemez. Bu nedenlerle, davacının genel işlem koşullarına dair istinaf nedenleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesince, diğer bankalarca yapılan emsal komisyon oranları celbedilmiştir. Davalı bankaya göre daha yüksek oranda komisyon alan bankaların da bulunduğu anlaşılmaktadır. Ortalamadan bir puan yüksek komisyon oranının fahiş olduğundan söz edilemez. Buna göre, davacı tarafından yapılan %5’lik kesintinin fahiş olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni de yerende görülmemiştir.HMK’nın 282. maddesi uyarınca, “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” Somut olayda mahkemece uzman bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi tespitleri, emsal banka uygulamaları ve dosya kapsamı ışığında bilirkişi tespitleri değerlendirilerek sonuca gidilmiştir. Mahkemenin bu konudaki uygulamasında ve bilirikişinin vardığı sonuçtan ayrılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığında, buna yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir.Davalı vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde:İlk derece mahkemesince, davalının, ipotek fekkine dair yaptığı masrafların kanıtlanmadığı gerekçesiyle bu kaleme ilişkin dava kabul edilmiştir. Salt sözleşmede bu bedelin alınacağının yazılı olması, kesinti yapmak için yeterli değildir. Davalının, böyle bir masrafı yaptığını, ipoteğin fekki için aracı kuruma böyle bir ödeme yaptığını da ayrıca kanıtlaması gerekir. Somut olayda davalı bu kanıt yükünü yerine getirmediğinden, davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,
2-a)Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,
b)Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,
c)Bakiye 161,37 TL istinaf nispi harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına.
3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31/01/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.31/01/2019
KANUN YOLU :HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca dava değeri itibariyle karar kesindir.