Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/80 E. 2018/694 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/80
KARAR NO : 2018/694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2017
NUMARASI : 2016/257 2017/847
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin Bangkok Thailand merkezli havacılık servisi işi ile uğraştığını, davalının ise Türkiye’de kurulmuş ancak Kazakistan gibi yurt dışı hava limanlarında hizmet veren havacılık şirketi olduğunu, davalının talebi üzerine aralık 2013- Ocak 2014 tarihleri arasında davalıya Thailand uçuş servisi sağlandığını, davalının aldığı hizmet karşılığı 88.381,19 USD ödediğini, bu ödemeye mukabil taraflar arasında oluşan güven ilişkisi kapsamında hizmet vermeye devam ettiğini, davalının 20/02/2014 tarihinden itibaren ödeme yapmadığını, davalının müvekkiline 126.551,45 USD borcu bulunduğunu, taraflar arasında bu konuda yazışmalar yapıldığını, davalı cevabı yazışmalar ile borcunu kabul ettiğini ancak ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı yabancı tüzel kişilik olduğundan öncelikle teminat yatırmak zorunda olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin, Kazakistan merkezli Kazavıatrans havayolu şirketi ve onun uçağını kiralayan tur operatörü … Tur adına yapılan uçuşlarda onun adına ve hesabına davacı ile iletişim kurduğunu ve onlar adına ödeme yaptığını, bu durum davacının bilgisi dahilinde olduğunu, taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığı gibi cari hesap sözleşmesi de bulunmadığını, davacı müvekkilinin ticari defterlerine dayandığından HMK 222.maddesi gereğince müvekkilinin defterlerinde var olan kayıtların davacı tarafından kabul edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; davalı şirketin yasal ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre, davacının takibe konu ettiği bir adet fatura dışındaki diğer faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ait e posta yazışmalarını ibraz ettiği ve bu belgelerin davalıya tebliğ edildiği, davalı verdiği cevabında, faturaların tebliğini kabul etmemesine rağmen yazışmalarda geçen ödemelere ilişkin beyanda bulunduğu, e posta içeriklerinde takibe konu borcun varlığının kabul edilerek ödenmesinin taahhüt edildiği gerekçesiyle itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın bilinebilir ve likit olması gerekçesiyle %20 oranında da inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili 16/11/20217 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde;
Bilirkişinin, müvekkilinin defterlerini incelediğini, takibe dayanak faturaların müvekkili defterlerinde kayıtlı olmadığını, Thailand kapsamında alınan hizmetin muhatabının taşıyıcı … Tur olduğunu ve faturaların bu şirkete kesilmesi gerektiğini,
E mail yazışmalar ekinde taraflarına faturaların gönderilmediğini, faturaların müvekkili tarafından kabul edildiğine dair belge bulunmadığını, yazışmalardan müvekkilinin doğrudan bir ödeme taahhüdünde bulunmadığını, … firmasından gelecek ödemeye bağlı olarak davacıya ödeme yapılacağının beyan edildiğini,
Taraflar arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesi bulunmadığını,
Ticari defterler ve bilirkişi raporuna göre, müvekkilinin borçtan sorumlu olmadığını, yapılacak ödemelerin taşıyıcı firmadan ödeme gelmesi halinde gerçekleştirileceği açıkça ifade edilmişken müvekkilinin tazminattan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, alacağın likit de olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
29/11/2017 havale tarihli dilekçesinde; aynı iddialarını tekrarla, taraflar arasındaki yazışmaların ikrar olarak kabul edilemeyeceğini, mevcut bilirkişi raporu ve sivil havacılık kuralları gereğince muhatabın taşıyıcı firma olduğunu, müvekkili şirketin borçlu olmadığını, bu sebeple müvekkili aleyhine hüküm kurulamayacağını,
Ticari defterlerin lehlerine delil olduğunu, ticari defterlere göre davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı şirket, Tayland’da yer hizmeti vermekte olup, dava dışı … Turizm, Kazakistan merkezli Kazavıatrans hava yolundan uçak kiralayarak Kazakistan Thialand uçuşlarını gerçekleştirmektedir.
Davacı, davalı şirkete bu kapsamda hizmet verdiğini, hizmet bedelinin bir kısmını davalı tarafından ödendiğini belirterek davalı aleyhine icra takibi yapmıştır. Davalı ise davacıya borcunun bulunmadığını, hizmetin dava dışı şirketlere verildiğini, kendisinin bu şirketler adına ve hesabına davacı ile iletişime geçtiğini, dava dışı şirketlerden yapılan tahsilatları davacıya ödediğini, takibe konu faturaların defterlerine kayıtlı olmadığını, e posta yazışmalarında borcu kabul etmediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Takibe konu faturalardan sadece bir adedi davalının ticari defterlerine kayıtlıdır. Davalı defterlerine göre, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu ve cari hesapta biriken borcun ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı e mail yazışmalarını dosyaya ibraz etmiş, bu belgeler davalıya tebliğ edilmiştir. Davalı bu belgelere karşı 14/03/2017 tarihli beyanında, faturaların müvekkili adına düzenlenmesini kabul etmediklerini, faturaların e mail yazışmaları ile müvekkiline gönderilmediğini, davacı ile dava dışı şirketler arasındaki ticari ilişkiye müvekkilinin aracılık ettiğini, dava dışı şirketler tarafından ödeme yapılması halinde kendilerinin de davacıya ödeme yaptıklarını ve durumu e mail yazışmaları ile davacıya bildirildiklerini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da tartışıldığı üzere, davacı tarafından davalıya bir kısım e mailler gönderilmiş, davalı da cevabi mailler göndermiştir.
Davalının cevabı maillerinde, gecikme nedeniyle özür dilendiği, tahsilat problemi yaşandığı, sorunun çözüldüğü, ödemelerin 1-2 gün içerisinde yapılacağı, gecikme nedeniyle özür dilendiği belirtilmiştir. Davacı tarafından 19 Martta ve 24/06/2014 tarihinde gönderilen e maillerde takibe konu borç miktarı açıkça belirtilmiş, davalı bu maillere cevap vermiş ancak davacı maillerinde belirtilen miktara bir itirazda bulunmamıştır. Davalı, 14/03/2017 tarihli dilekçesinde, maillerin içeriklerini inkar etmemiştir. Aksine müvekkili ile davacı arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığını, borçtan sorumlu olmadığını savunmuştur.
Takibe konu faturalardan bir adedi hariç diğerleri davalının ticari defterlerine kayıtlı olmasa da taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunmaktadır. Davalının defterlerinde, takibe konu olmayan ve davacı tarafından düzenlenen faturalar kayıtlı olup bu faturalara istinaden zaman zaman ödemeler yapılmıştır. Bu ödemeler dikkate alındığından takibe konu faturaların taraflar arasındaki hizmet kapsamında düzenlendiği anlaşılmaktadır. Zaten davalı, davacı ile aralarındaki bu ilişkiyi inkar etmemektedir. Davalı, dava dışı şirketler ile davacıyı bir araya getirdiğini, davacının bu şirketlere hizmet verdiğini, dava dışı şirketler tarafından ödeme yapıldığında davacının hizmet bedelinin ödendiğini beyan etmiştir. Ancak davalının bu savunmasını destekler mahiyette dosyada delil bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki yazışmalarda borç miktarının açıkça belirtildiği, davalının bu borç miktarına itirazının bulunmadığı, üçüncü kişilerce ödeme yapılması halinde davacıya ödeme yapılacağının belirtilmesi karşısında, ilk derece mahkemesince verilen karar isabetlidir. Alacak likit olduğundan inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu sebeple davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 18.767,60 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
6-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, temyiz yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.