Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/798 E. 2018/1511 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/798
KARAR NO : 2018/1511
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2015/685- 2017/1038 E.K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin Azerbeycan vatandaşı olup Türkiye’de yaşadığını, Türkçe okuma yazmasının olmadığını, ev almak amacıyla 23.05.2015 tarihinde emlakçı dava dışı…ile görüştüğünü, müvekkiline istediği nitelikte daire gösterebilmesi için prosedür gereği birkaç evrak imzalaması gerektiği beyan edilmesi üzerine, Türkçe okuma yazması olmayan müvekkiline bir kaç belge imzalatıldığını, müvekkilinin gösterilen daireleri kendi geliri ve ihtiyacına uygun olmadığını belirterek davalıya teşekkür ederek ayrıldığını, davalı taraf ile müvekkili arasında emlakçı sıfatıyla bir kaç ev gezdirmek dışında başkaca bir ilişkinin olmadığını, müvekkilinin davalıya borcunun olmamasına karşın davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibine başlatıldığını ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında gayrimenkul alım satım komisyon sözleşmesi imzalandığını, ancak sonradan davacının kendisine gösterilen daireyi almaktan vazgeçtiğini, cayma durumunda sözleşme gereği ödenecek komisyon bedeline karşılık olarak dava konusu bononun düzenlendiğini belirterek davanın reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yanlar arasında iki ayrı taşınmaz için sözleşme düzenlendiği, ancak bu sözleşmelerde taraf edimlerinin tam olarak tespit edilmediği, davacının taşınmaz alımından vazgeçtiği, bunun için kendisinden dava konusu bononun alındığı, taraflar arasında düzenlenen belgelerin esasında yer göstermemeye ilişkin olduğu, sözleşmenin tam olarak kurulamadığı, her iki taşınmazın çok kısa süre sonra üçüncü kişilere satışının gerçekleştirildiği, yanlar arasında sözleşme kurulduğu varsayılsa bile düzenlenen senedin bu sözleşmenin karşılığı olabilecek tutarda olmadığı, davalının ücrete hak kazanmadığı, cayma bedeli ödenmesi için kurulmuş bir sözleşmenin de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisi ve sözleşmenin yazılı geçerlilik şartının sağlandığını, ancak davacının sonradan taşınmaz alımından vazgeçtiğini, bononun sözleşmede kararlaştırılan komisyon ücretine karşılık verildiğini, hükme esas alınan raporun denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının devamlı savunmasını değiştirdiğini, buna muvafakat edilmediğini, müvekkilinin hulus ve saffetinden yararlanılarak dava konusu bedelsiz bononun alındığını, davalının kötü niyetli hareket ettiğini belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkiline daire gösterildiğini, Türkçe okuma ve yazması olmayan müvekkilinin hulus ve saffetinden yararlanarak dava konusu bononun alındığını, davalının müvekkiline yalnızca yer gösterdiğini ancak müvekkilinin sonradan geliri ve ihtiyacını gerekçe göstererek alımdan vazgeçtiğini, bedelsiz bononun takibe konu edildiğini iddia etmiş, davalı ise taraflar arasında imzalanan alım satım ve simsarlık sözleşmesi gereğince davacıya yer gösterildiğini, ancak davacının sonradan alımdan caydığını, komisyon ücretine karşılık olarak dava konusu bonoyu verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Somut olayda dava, kambiyo senedi niteliğinde bulunan bono nedeniyle başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine yönelik ise de taraflar arasında bono metninden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki temel ilişkinin irdelendiği dosya kapsamıyla sabittir.
6502 Sayılı Yasa 27/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6502 Sayılı Yasanın 3/ı bendi; ”Sağlayıcı: Kamu düzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ” ifade etmektedir.
Aynı maddenin k bendi uyarınca, “‘Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ” ifade etmektedir.
Aynı maddenin l. bendi uyarınca, ”Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu düzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ” olarak tanımlanmıştır.
Bu durumda, davalının ticari amaçla davacıya simsarlık hizmet verdiği, 6502 Sayılı Yasa kapsamında sağlayıcı konumda olduğu, davacının da aynı yasa kapsamında tüketici sıfatını haiz olduğu ve sözleşmeye konu taşınmazın mesken olduğu ihtilafsız olduğuna göre, dava tarihi itibariyle 6502 Sayılı Yasa yürürlükte olup davacı ile davalı arasındaki tüketici işleminden kaynaklanan iş bu davaya bakma görevi, anılan yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemesine aittir.
İlk Derece Mahkemesi görevsiz olduğu halde işin esasına girip hüküm verdiğinden, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın derhal görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde iadesine,
4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın görevli İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK. 353/1.a ve 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.