Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/795 E. 2019/122 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/795
KARAR NO : 2019/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2018
NUMARASI : 2017/81E. 2018/93K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma sözleşmesinden kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın zamanışımı nedeniyle reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, dava dışı .. SU ile anlaşma yaparak … Su şirketine ait ürünlerin …’dan alınıp İstanbul’a taşınması işini üstlendiğini, nitekim müvekkili şirketin de iş bu taşıma işi için davalı … Nakliye firması ile anlaşma sağlandığını, 26.06.2013 tarihli 24 birim 25.000 litre pet suyun … plakalı araç ile yapılan taşıma işini gerçekleştiren tırın Balıkesir civarında kazaya uğraması nedeniyle, teslim alınan yüklerin Sakarya’da bulunan … Su Hendek fabrikasına boşaltıldığını, dava dışı şirketin meydana gelen zarara istinaden düzenlediği 17.12.2013 tarihli, 383040 fatura no’lu ve 3.730,60 TL bedelli faturanın müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, fatura bedelinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkilince ödenen hasar bedeli, fiili taşıyan sıfatını haiz davalı ….Ltd. Şti.’ne rücu edildiğini, davalı şirket adına hasar bedelini ihtiva eden 3.730,60 TL tutarında fatura kesildiğini, davalı şirketin fatura bedelini ödemekten imtina ettiğini, 10.01.2017 tarihinde itirazın haricen öğrenilmesiyle birlikte itirazın iptali davasını açtıklarını, takip konusu alacağın taşıma işi sonucunda ortaya çıkan hasarlı mal bedellerine ilişkin olduğunu, takip ve dava konusu para borcunun alacaklısı olan müvekkili şirketin idari ve fiili merkezi Maltepe/İstanbul olduğunu, İstanbul/Anadolu icra daireleri ve mahkemeleri söz konusu uyuşmazlıkta yetkili olması sebebiyle yetki itirazının yerinde olmadığını belirterek, takibe yapılan itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin merkezinin Konya olması sebebiyle Konya asliye ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının ispat edemediği taşıma sözleşmesinin para borçlusu davalı şirket olup, sözleşmeye dayandığını iddia ettiği herhangi bir para alacağının da olmadığı göz önüne alındığında, alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunun iddia edilemeyeceğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkili şirketin aleyhinde başlatılan takipte yetki vc borca itiraz ettiklerini, yetkisiz icra müdürlüğünde yapılan takip nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, TTK’nın zamanaşımı başlıklı 855. maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımı süresinin davacı tarafça geçirildiğini, davacının uğradığını iddia etmiş olduğu zarara ilişkin alacak talebinde bulunduğunu beyan ettiği istanbul Anadolu Adliyesi …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra takibinde müvekkili şirketin başlangıçta borçlu olarak gösterilmediğinden 28.04.2014 tarihinde itiraz edildiğini, davacı şirket aynı icra dosyası ile müvekkili şirkete İstanbul Anadolu Adliyesi …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında ödeme emri gönderildiğini, ilk itiraz tarihi olan 28.04.2014 tarihinden 1,5 yıl sonra yeniden ödeme emri gönderilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilince yetkiye ve borca itiraz edildiğini, TTK’nın 855/I.’üncü maddesine göre davacı, müvekkilim şirkete karşı düzenlediğini iddia ettiği ve dilekçe ekinde delil olarak sunduğu 31/12/2013 tarih … numaralı ve 3.730,60 TL tutarlı faturanın esasında … Nakliye adına düzenlendiğini, rücu haklarına ilişkin olarak üç ay içerisinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunma şartının da yerine getirilmediğini, kazanın 26/06/2013 tarihinde gerçekleştiğini, davacının zarara 17/12/2013 tarihli irsaliyeli faturasıyla kani olduğunu, davacı tarafın müvekkilinden söz konusu zararın giderilmesi talebinin ise İstanbul Anadolu Adliyesi…. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı icra dosyasının 12/10/2015 tarihli ödeme emri ile talep edildiğini, taşıma işlerine ilişkin zaman aşımı süresinin davacı tarafça geçirilmiş olduğundan davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, taşıma işine konu edilen suyun, muhafaza edildiği cam veyahut plastik şişelerin kolayca kırılarak zarar görebilmesi taşınan eşyanın niteliğinden kaynaklandığı için zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili hakkında açılan davanın reddi gerektiğini, dava dışı gönderen … ve Ticaret A.Ş.’nin hasar ve zarar tespitini ve bildirimini TTK’mn 889/1. maddesi uyarınca teslim anında yapılması gerekmekte iken, bildirimi davacı firmaya 383040 seri numaralı davacı adına tanzim edilmiş irsaliyeli faturası ile 17/12/2013 tarihinde yapıldığını, davacı şirketin zararı tazmin ettiğine ilişkin belge ve delil bulunmadığından müvekkili şirkete rucu edilemeyeceğini, dava dışı şirket yetkilileri teslim tutanağı ile zarar veya hasarın açık olarak bildirmediğini, davacı dava dilekçesinde söz konusu hasar ödemesinin yapıldığını beyan etmiş ise de ödemenin yapıldığına dair herhangi bir delili dava dosyasına ibraz etmediğini, bu ödemenin yapılmamış olması durumunda davanın reddi gerektiğini, oluşan zararda dava dışı gönderen şirketin yükletme ve ambalajlama konusundaki kusur teşkil eden davranışı ve taşman malzemelerdeki kalitesizliğin neden olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun kast ve taksirinin mevcut olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile TTK’nın 869/1. maddesinde düzenleme bulan talimat alma zorunluluğuna somut olayda uyulmamasının zararın artmasında müterafık kusur teşkil ettiğini, müvekkili aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine, dosya hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın anılan sebeplerden ötürü Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine, kaza olayına ilişkin olarak davacı tarafça herhangi bir zarar tazminatı ödemesinin bulunması iş bu davada dava şartı olduğundan ödeme yapılmaması ihtimalinde davanın dava şartı yokluğundan reddine, davanın … Sigorta A.Ş/ye ihbarına, müvekkili lehine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” TTK’ nın 855. maddesinde, rücu alacaklısının isteminin, borcu ifa ettiği tarihten itibaren başlayacak bir yıllık zamanaşımına tabii olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davacı, 31.12.2013 tarihi itibariyle borcunu ödediğinin kabulü ile, 17.04.2014 tarihli takibin zamanaşımı süresi içinde olduğu görülmüştür. TBK’ nın 154. maddesinde zamanaşımını kesen durumlar düzenlenmiş olup, buna göre, borçlu borcu ikrar etmişse, kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse veyahut alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa zamanaşımı süresi kesilir. Aynı Kanun’un 156. maddesinde de ifade edildiği üzere zamanaşımının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlar. Zamanaşımı icra takibiyle kesilmiş ise alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Somut olaya döndüğümüzde; 17.04.2014 tarihinde başlatılan takip ile zamanaşımının kesildiği, bitiş tarihinin 17.04.2015 tarihi olduğu, belirtilen bu tarihler arasında davacının zamanaşımı süresini kesecek herhangi bir işlem yapmadığı görülmekle…” açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkil şirket ile dava dışı … ve Ticaret Anonim Şirketi, …. Su şirketine ait ürünlerin …’dan alınıp İstanbul’a taşınması hususunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin de iş bu taşıma işinin alt taşıyıcı sıfatıyla gördürülebilmesi için davalı … Nakliye firması ile anlaştığını, davalının, gerekli yükleme bilgilerini dava dışı şirket yetkililerinden aldıktan sonra, taşınacak olan emtianın … Su’ya ait … fabrikasından teslim alınarak İstanbul’da mukim teslim yerine ulaştırması gerekliyken, taşıma işini gerçekleştiren tırın … civarında kazaya uğraması nedeniyle, teslim alınan yüklerin Sakarya’da bulunan …Su Hendek fabrikasına boşaltılması olduğunu, Dava dışı şirket…Su Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin, varış yerine teslim edilmesi gereken emtianın uğradığı hasara yönelik tespitlerini tamamlayarak meydana gelen zarara istinaden düzenlediği 3.730,60 TL bedelli faturayı müvekkili şirkete tebliğ ettiğini ve fatura gereği müvekkili şirket tarafından ödemenin yapıldığını, müvekkilince ödenen hasar bedeli, taşıma konusu emtianın hasar görmesine sebep olan ve fiili taşıyan sıfatını haiz davalıya rücu edilmek amacıyla 3.730,60 TL hasar bedeli kadar fatura kesildiğini,Davalı şirketin dava konusu olayın yukarıda izah edilen şekilde olmasına rağmen fatura bedelini ödemekten imtina ettiğini, davalı şirket aleyhine icra takibine giriştiklerini, haksız itiraz sonucu takibin durduğunu, borçlunun itirazı ve icra müdürlüğü tarafından düzenlenen karar tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğini, bu durumu tesadüfen öğrendiklerini, 10.01.2017 tarihinde itirazın haricen öğrenilmesiyle birlikte itirazın iptali davası açtıklarını, Takip konusu borcun zamanaşımına uğramadığını,Dava dosyasına sunulan 28.06.2013 tarihli tutanak gereğince mezkur hasarın davalı şirket sürücüsünün de imzasıyla tutanak altına alındığını, tespitin o anda mümkün olmaması, nitekim taşınan emteaların pet şişeler içerisindeki su olması sebebiyle hasar ve miktar tespitinin ayrıca yapılacağının bildirildiğini, nitekim zararın gerekli açıklıkla tutanak altına alındığını, hasar ve miktar tespiti gönderen-dava dışı …. Ve Tic. A.Ş. firması tarafından aynntılı araştırma ve tetkikler neticesinde tamamlanmış ve müvekkili şirkete 17.12.2013 Tarihli .. no.lu 3.730,60 TL tutarlı fatura ile yansıtıldığını, Müvekkili şirketin, davalı şirkete 31/12/2013 Tarihli … no.lu 3,730,60 TL tutarlı faturayı “…I” açıklamasıyla davalı şirket adına tanzim edildiğini, 6102 sayılı TTK’nun 21. Maddesindeki “Bir fatura alan kisi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamıssa bu içeriğini kabul etmiş sayılır.” acık hükmüne rağmen davalı tarafça işbu fatura içeriğine süresi içinde itiraz edilmediğini,Müvekkili şirket kayıtlarına geçen ve itiraz edilmeyen işbu fatura bedelinin davalı-borçlu tarafından ödenmemesi üzerine rücu alacaklısı olan müvekkili şirket tarafından, zararın meydana geldiği ve taraflarınca öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde 17.04.2014 tarihinde başlatılan icra takibi ile davalı şirket aleyhine takip başlatılmakta zamanaşımı süresinin kestiğini, Davalı borçlu şirketçe sunulan icra takibine itirazlarda “tebligatın gönderildiği adreste … Nakliye adında bir firma bulunmadığı” belirtilmişse de; “…Nakliye” İle “… Nakliye Hububat İnşaat San. Ve Tîc. Ltd. Ştl.” firmalarının aynı firmalar olduğu konusunda bir İhtilaf bulunmadığını, borçlunun ticari unvanının takip talebinde ve ödeme emrinde eksik gösterilmesi yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca maddi hatadan ibaret olduğunu, her zaman düzeltilmesi mümkün olduğunu,24.02.2016 tarihinde tebliğe çıkartılan ödeme emrine sunulan itiraza binaen, icra müdürlüğünce tanzim edilen itirazlar için karar tensip tutanağında itirazla birlikte tebliğ gideri ödenmiş ise dilekçenin bir örneğinin alacaklı/varsa vekiline gönderilmesine karar verilmişse de; davalı-borçlunun itiraz dilekçesi tebliğ edilmediğinden İİK’nın 67. madde hükmünde yer alan şart gerçekleşmediğinden, bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığını, itirazın 10.01.2017 tarihinde haricen öğrenildiğini ve vakit kaybedilmeksizin 19.01.2017 tarihinde işbu davanın açıldığını, Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, yurt içi kara yoluyla eşya taşıması sırasında emtiada meydana gelen hasar bedelini taşıtana ödemiş olan üst taşıyıcı tarafından alt (fiili) taşıyıcı aleyhine açılmış bir rücuen tazminat davasıdır. Kara yolu taşımaları bakımından zamanaşımı süreleri TTK’nın 855. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre taşıyıcının sınırlı sorumluluğunu gerektiren olağan hasar ve zayi durumlarında zamanaşımı süreci bir yıl iken; kasıt-pervasızfık veya zarar meydana gelme bilinci ile hareketin sebep olduğu zayi ve hasar durumlarında ise üç yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur. TTK m.855/2 hükmü, tam zayi-hiç ulaşmama durumunda zamanaşımı süresinin yükün varma yerine ulaşması gereken tarihte başlayacağını öngörmektedir. Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, aynı maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiş olup, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla, rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.Dosya kapsamı uyarınca emtia hasarlı dahi olsa 28/06/2013 tarihinde alıcısına teslim edildiği ve aynı tarihte hasara ilişkin tutanak düzenlendiği uyuşmazlık dışıdır. Bu durumda, davacı tarafından 17/04/2014 tarihinde girişilen icra takibinin en erken teslim tarihinden başlatılması gereken bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame edildiği ve zamanaşımının bu tarihte kesildiği anlaşılmaktadır. Zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı ve başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle bir yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir. Dosyada mevcut icra takip dosyasının incelenmesinde, davalıya hitaben düzenlenen ödeme emrine 28.04.2014 tarihinde itiraz edilmesi üzerine İcra Memuru tarafından alınan 05.05.2014 tarihli karar ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Gerek borçlunun 28/04/2014 tarihinde borcun tamamına itirazı gerekse de icra memurunun takibi durdurma kararından sonra bir yıllık süre geçtikten sonra 19/01/2017 tarihinde dava açılmış olduğundan ilk derece mahkemesince zamanaşımı nedeniyle davanın reddinde isabetsizlik görülmemiştir (bkz,Yargıtay 11. HD, 06.06.2016 tarih, 2016/798 E; 2016/6249 K sayılı ilamı).
O halde mahkemenin zaman aşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya uygun olmaması sebebiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.31/01/2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.