Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/79 E. 2018/259 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/79
KARAR NO : 2018/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2017
NUMARASI : 2014/997- 2017/774 E.K
DAVANIN KONUSU :Ortaklıktan Çıkma
Taraflar arasındaki şirket ortaklığından çıkma davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin iki ortağından biri olduğunu, diğer ortak …’ın davalı şirketin müdürü olduğunu, davalı şirketin vergi borçlarından dolayı müvekkilinin aracının üzerine haciz konulduğunun öğrenildiğini, davalı şirkette uzun zamandan beri ortak olan müvekkiline şimdiye kadar kar payı dağıtılmadığını, şirketin sürekli zararda gösterilip borca batık hale getirildiğini, davalı şirketin ortağı ve müdürü olan ….’ın geçimini bu şirketten sağladığını, davalı şirket ortaklar kurulunun 25.05.2010 tarihli kararı ile şirket sermayesinin 10.000-TL’den 200.000-TL’ye çıkarıldığını, ancak sermaye artışındaki bu kararın altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin sermaye artışından haberdar olmadığı gibi vermiş olduğu bir vekaletnamenin de bulunmadığını, o tarihlerde yurt dışında öğrenim gördüğünü, ayrıca şirket defter ve kayıtlarının incelenmesi girişiminin engellendiğini, davalı şirkete ve şirket yetkilisi diğer ortağa keşide edilen ihtarnameden sonuç alınmadığını, haklı nedenlerin oluştuğunu ileri sürerek davacının ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.12.2014 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL ayrılma akçesinin tahsili istenmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin eski ortağı …’un hissesini satın alarak şirkete ortak olduğunu, ancak davacının hisse devir bedelini ödemediğinden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, iki ortaklı limited şirketlerde ortaklardan birinin şirketten çıkmasına izin verilmesini isteyemeyeceğini, sermaye artırımına ilişkin kararın usulüne uygun olarak alındığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, sözkonusu kararın altındaki imzanın davacının babası .. .’ya ait olduğunu, o tarihte davacının yurt dışında öğrenim gördüğünden dolayı babası …’nun kendisinde davacının vekaletinin bulunduğunu belirterek karara katıldığını, dolayısıyla sermaye artırım kararındaki imzanın davacıya ait olmadığı gibi müvekkili tarafından atılmadığını, müvekkilinin atfı kabil kusurunun bulunmadığını, davacının ortaklıktan kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bir kez bile şirkete gelmediğini, iddiaların haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı şirketin %50 hisse sahibi ortağı olduğu, davalı şirketin 23/10/2015 tarihi itibariyle 93.198,09 TL veri borcunun bulunduğu ve sahte belge kullanmaktan dolayı hakkında vergi inceleme raporu düzenlendiği, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumuna da borcunun bulunduğu, şirketin öz varlık değeri ile borçlarının mahsubunda şirket değerlerinin negatif olduğu, borca batık olması nedeniyle ayrılma akçesinin hesaplanmasının mümkün olmadığı ve davacının şirketten ayrılma talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf sebeplerinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyette ticaret hukukçusunun bulunmadığını, ortaklıktan çıkma için haklı nedenlerin bulunduğunu, davanın kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını ispat edemediğini, davasında haksız olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle TTK.’nın 638/2.maddesi uyarınca haklı sebeplerle limited şirket ortaklığından çıkma isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, şirketin borca batık olduğundan dolayı ayrılma akçesinin hesaplanmasının mümkün olmadığı, ortaklıktan çıkma talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacının çıkma talebi TTK.’nın 638/2.maddesine dayalı olup, davacı, çıkma için haklı sebeplerin mevcut olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Anılan maddede haklı sebeplerin neler olduğu tanımlanmamış ve sayılmamıştır. Hangi sebeplerin haklı sebep olduğu konusunda kollektif şirketlere ilişkin TTK.’nın 245.maddesindeki tanımdan kıyasen yararlanmak mümkündür. Anılan maddedeki tanımlamaya göre, haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Aynı maddede örnek kabilinden bazı haklı sebep halleri sayılmış olmakla birlikte bunlar sınırlı değildir. Burada sayılan örneklere göre bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi haller haklı sebepler olarak sayılmıştır. Ancak asıl tanım yukarıda açıklandığı şekilde birinci fıkrada yapılmıştır.
Bu hukuki açıklama ışığında somut olayda, davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin 25.05.2010 tarihli ortaklar kurulu kararında davacı ortak adına atfen atılı imzanın davacıya ait olmadığı davalının kabulünde olduğu gibi, davalı şirketin ertelenmiş vergi ve sgk borçlarının bulunduğu, sahte belge kullanmaktan dolayı şirket hakkında vergi inceleme raporunun düzenlendiği, sürekli zarar eden şirketin borca batık olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre, davacı ortak yararına haklı çıkma sebeplerinin somut olayda oluştuğunun kabulü gerekir.
Bir sermaye ortaklığı olarak kabul edilen limited ortaklıkta, bir ortağın çıkmasına karar verilmesi için mahkemeye başvurulması durumunda talep edilmezse bile ayrılma payının tespiti yapılmalıdır. Zira, Bu pay bir nevi tasfiye payıdır. Yani çıkan ortak için tasfiye payının yerine geçmektedir. Bu nedenle bu hak, farazi tasfiye payı olarak ifade edilmektedir. Çıkma ile ortaklık, sadece çıkan ortak için sona erdiğinden, ona düşen payın verilmesi amaçlanmaktadır, zira diğer ortaklar için ortaklık ilişkisi devam etmektedir. Bu bağlamda ayrılma payını, ortaklıktan ayrılan ortağa esas sermaye payını ve bu payın ona sağladığı ortak sıfatını kaybetmesine karşılık kendisine ödenmesi gereken değer olarak kabul etmek gerekir (Bkz. Yrd. Doç. Dr. Nihat TAŞDELEN, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Limited Ortaklıklarda Çıkma Çıkarılma ve Fesih, Ankara 2012, sf. 179 vd.).
Ne var ki, şirket öz varlığının eksi olarak ortaya çıkması nedeniyle rapor tarihi itibariyle davacının ayrılma payı bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının haklı nedenlerle ortaklıktan çıkma koşulları somut olayda gerçekleştiği halde şirketin borca batık olması nedeniyle çıkma sonucunda davacı ortağın payına ekonomik anlamda herhangi bir değer isabet etmemektedir. Dolayısıyla davalı şirketin borca batık olması ortaklıktan çıkmaya engel teşkil etmez.
HMK 33.maddesi uyarınca hukuki değerlendirme mahkemeye ait olduğundan ve aynı Yasanın 282. maddesi uyarınca mahkeme bilirkişinin oy ve görüşüyle bağlı olmadığından bu konudaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 17/10/2017 tarih, 2014/997 Esas; 2017/774 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda davanın esası hakkında Dairemizce karar verilmesine, bu doğrultuda ;
1-Davanın, TTK.’nın 638/2.maddesi uyarınca kısmen kabulü ile davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına,
2-Ayrılma akçesi ödenmesi talebinin reddine,
3-a) Alınması gerekli 35,90 TL harcın, davacı tarafından yatırılan peşin tarçtan mahsubu ile artan 75,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
b) Davacı tarafından harcanan 35,90 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c) Davacı tarafça harcanan posta ve tebligat gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.828,50 TL ( ayrıntısı Uyapta kayıtlı) yargılama giderinden %50 kabul oranına göre 2.914,25 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı tarafından yapılan sarfedilen 24,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına(%50-%50) göre, 12,00 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
e)Davacının kabul edilen talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 2.180,00 TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
f)Davacının reddedilen talebi yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 2.180,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
g)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin istinaf harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça harcanan 85,70 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
7-Gerekçeli kararın bir örneğinin Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/03/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.