Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/740 E. 2018/1460 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/740
KARAR NO : 2018/1460
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2017
NUMARASI : 2016/645- 2017/781 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleriince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili firma tarafından davalı firma için İstanbul-Termitau/Kazakistan’a gönderilmek üzere, demir yolu aksamının taşındığını, taşıma işinin tam ve eksiksiz olarak ifa edilmesine karşın davalının müvekkilinin navlun alacağını ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş, bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren 27.04.2017 havale tarihli dilekçesinde, davacının akdi ilişkiyi ve taşıma işini ifa ettiğini ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafça davalı aleyhine yapılan icra takibinde 115.639,92-TL asıl alacak, 1.682,95-TL vade farkı faturası alacağı, 3.426,42-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 120.752,20-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davacı tarafından davalıya tanzim edilen 3 adet fatura tutarı toplamı olan 115.639,92-TL’nin iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından tanzim edilen 1.682,95-TL tutarındaki vade farkı faturasının davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olmadığı, 3 adet fatura tutarı hizmetin davacı tarafça ifa edildiği tespit edilerek davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalı taraftan 115.639,92-TL alacaklı olduğu, taraflar arasında imzalanmış vade farkı ödeneceğine dair bir anlaşma veya davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne dair tebliğ şerhli ihtarnamenin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 115.639,92-TL alacak üzerinden iptali ile takibin bu tutara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 2/2 md. uyarınca %10,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
A-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın dayanaklarından olan vade farkı faturasının aslında kur farkından kaynaklandığını, taşıma hizmetinin yabancı para cinsinden fatura edildiğini, vergi mevzuatı gereğince ödeme tarihindeki kur üzerinden TL cinsinden ödeme alınması gerektiğinden kur farkı doğduğunu, bu bağlamda kur farkı için taraflar arasında anlaşmaya ya da teamüle gerek bulunmadığını, işlemiş faiz alacağının da kabul edilmemesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ön inceleme aşamasında yokluklarında bilirkişi incelemesine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, bu ara karara yönelik itirazının gerekçesiz reddedildiğini, davacının akdi ilişkiyi ve taşıma hizmeti verdiğini yazılı belgelerle ispatla yükümlü olduğunu, faturanın akdi ilişkinin varlığına tek başına yeterli olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacı, davalıya taşıma hizmeti verdiğini, karşılığında düzenlenen navlun faturasından ve vade farkından dolayı alacaklı olduğunu iddia ederek alacağın tahsilini istemiş, davalı ise akdi ilişkiyi inkar ederek davanın reddini istemiştir.
Dava konusu icra dosyasında, davacı tarafından davalı aleyhine, her biri 38.546,64 TL tutarlı ve 08.04.2015 tarihli 3 adet navlun faturasına ve 1.682,95 TL bedelli vade farkı faturasına dayalı olarak başlatılan icra takibinde işlemiş faizlerle birlikte toplam 120.752,20 TL’nin tahsilinin istendiği, ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde borca ve ferilere itirazı doğrultusunda takibin durduğu görülmüştür.
Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, akdi ilişkinin ve alacağın varlığına tek başına delalet etmez. Somut olayda ispat yükü davacı alacaklı tarafta olup, akdi ilişkiyi ve alacağın varlığını yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür.
Bu açıklamalar ışığında, davacı tarafça sunulan taşıma belgeleri, davalı tarafça açıkça inkar edilmeyen e-posta yazışmaları ve özellikle dava konusu navlun faturalarının davalının ticari defterlerinde davacı alacağı olarak kayıtlı olması gözetildiğinde, davacının davalıya navlun faturalarına konu taşıma hizmetini verdiğini ispatladığının kabulü gerektiğinden ve bu faturaların davalı tarafça ödendiği ileri sürülmediğine göre, davalının yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davacı tarafça, icra takibinin dayanağı olarak sunulan faturalardan 14.07.2015 tarihli 1.682,95 TL bedelli faturanın vade farkı faturası olarak nitelendirilmiş, aslında bu faturanın kur farkından kaynaklandığı ileri sürülmüş ise de HMK’nın 357. maddesi uyarınca istinaf aşamasında iddia ve vakıalarını değiştiremeyeceği gibi yeni delile de dayanamayacağından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiş, ilk derece mahkemesinin vade farkı faturasına yönelik değerlendirilmesi isabetli bulunmuştur.
Diğer taraftan, davacının icra takibinden önce davalıyı usulüne uygun olarak temerrüde düşürdüğünü ispat edememiş olmasına göre de işlemiş faiz alacağının reddinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, taraflar vekillerinin yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine,
2-Taraflarca yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Bakiye 5.924,52 TL istinaf nispi harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/12/2018 tarihinde oy birliğiyle davacı yönünden kesin, davalı yönünden ise temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:Davacı yönünden, HMK 362/1.a. maddesi uyarınca, reddedilen kısmın miktarına göre karar kesindir. Davalı yönünden ise HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.