Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/725 E. 2018/1428 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/725
KARAR NO : 2018/1428
KARAR TARİHİ: 29/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2018
NUMARASI : 2016/339- 2018/53 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine faturalara dayalı cari hesap alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket mimarlık hizmeti veren bir şirket olup, dava dışı … Ltd. Şti isimli firmanın restoranında, özellikle dış mekanda kullanılması kaydı ile kollu ve kolsun sandalye tedarikini davalıdan sağladığını, ancak adı geçen firmanın teslim aldığı malın ayıplı olduğunu iddia ederek iade faturası düzenlediğini, sözlü olarak davacı tarafla iletişime geçildiğini, ortada ayıplı ifa söz konusu olmasına karşın davacının haksız olarak müvekkili aleyhinde takip başlattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, dava konusu hem açık hem kapalı alandaki sandalyelerin boyalarının attığı, oturma yerlerinin ayrıldığı, oturulamaz hale geldiği, bu kusurların astar boyanın uygun ve yeterli yapılmamış olmasından kaynaklandığı, diğer bir ifadeyle kullanım hatasından kaynaklanmadığı ve gizli ayıp olduğu, somut olayda ayıp ihbarı ile ilgili davalı taraf tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de davacı tarafça tanık dinlenmesine açıkça rıza gösterilmediği, bu durumda davalının sözlü olarak ihbarda bulunulduğunun usulünce yapılmış bir ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceği, takipten önce davacının davalıyı temerrüde düşürmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 10.106,52 TL asıl alacak üzerinden iptali ile asıl alacağa takipten tahsil tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 2/2. maddesi uyarınca faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ayıp ihbarı için yasada şekil şartı öngörülmediğini, somut olayda gizli ayıp olup, bunun ihbarına yönelik olarak tanığının dinlenmemesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, faturalara dayalı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, davalı taraf davacı ile arasındaki akdi ilişkiyi ve alacağı inkar etmemiş, satın aldığı malları kendi alıcısına gönderdiğini ve fakat alıcı tarafından malların ayıplı olduğu yönünde ihbarda bulunulup iade faturası gönderildiğini bildirmiş, ayıbın ihbarının ispatı yönünden ise tanık beyanına dayanmıştır.
Satım akdinin kurulduğu ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” düzenlemesi mevcuttur.
Madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür.
Bu durumda, davalı alıcı tarafından yukarıda anlatılan TTK’nın 18/3. maddesindeki usule göre, maldaki ayıpla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüklerinin süresi içerisinde ve kanunda belirlenen usule uygun yerine getirilmediği gibi, bu konuda karşı tarafın açık muvafakati olmadan tanık dinlenemeyeceğinden ilk derece mahkemesince ayıp ihbarına yönelik olarak tanık dinlenmemesi ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığının kabulünde isabetsiz bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 517,80 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29/11/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.