Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/722 E. 2019/100 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/722
KARAR NO : 2019/100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI : 2015/1444 E- 2018/139 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … arasında yapılan satış sözleşmesi neticesinde müvekkilinin alıcının satın aldığı ürünlerin ihracatı için … ile vesaik mukabili taşıma sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği 14/02/2015 tarihinde malların teslimat adresi olan İsveç’e gönderilmek üzere müvekkilden teslim alındığını, taraflar arasında düzenlenen 13/02/2015 tanzim tarihli konşimentoda malın ödeme karşılığında teslim edileceği açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, davalı taşıyıcı tahsil kaydını dikkate almayarak malları alıcıya teslim ettiğini, müvekkilinin uğradığı zararın ihtarname ile davalı taraftan tahsili talep edilmesine karşın herhangi bir yanıt alınmadığını, alacak tahsil edilmemesi nedeniyle müvekkilinin mal bedelini tahsil edememesi nedeniyle uğradığı 12.363,50 EUR zararın davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında malların vesaik karşılığı dava dışı … firmasına teslim edilmesi yönünde herhangi bir anlaşma bulunmadığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete bu yönde verilmiş herhangi bir talimat da bulunmadığını, müvekkili şirketin, davacı tarafından kendisine teslim edilen emtiayı zamanında, tam ve eksiksiz bir şekilde dava dışı … firmasına teslim edilmesini sağladığını ve yükümlülüklerine uygun hareket ettiğini, davanın, dava konusu malların fiili teslimini sağlayan acente … firmasına ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkilinin bu taşımaya ilişkin navlun ücretini … firmasına kesildiğini, davacı firma ile dava dışı alıcı … firması arasında yapılan anlaşma gereğince, asıl taşıma işinin … firması tarafından yerine getirildiğini, vesaik mukabili bir taşıma söz konusu ise ve ödeme teyidi alınmadan teslimat yapılmışsa bunun sorumluluğunun müvekkilinde olmadığı gibi müvekkiline yönelik dava açılmasının mümkün olmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında; ”… Davanın, taşıma sözleşmesi uyarınca vesaik mukabili yapılması gereken mal tesliminin ödeme teyidi alınmadan yapılmış olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, ancak davacının İsveç’te faaliyet gösteren … ünvanlı şirkete ihraç ettiği ve gümrük işlemlerini 14/02/2015 tarihli gümrük beyannamesine kayden ‘vesaik mukabili’ ödeme şekline göre tamamladığı 12.363,50 Euro bedelli malı, davalının, göndereni davacı şirket alıcısı ise … olarak göstermek suretiyle …sayılı CMR’ye kayden İsveç’e gönderdiği, davalının düzenleyip imzaladığı CMR’nin 14 ve 15. bölümünde davalıya teslim edilen malın bedelinin ödeme şeklinin CAD ve kıymetinin 12.363,50 Euro olduğunun açıkça belirtildiği, ayrıca CMR’ye gümrükten çekilmeden önce bankadan teyit alınması gerektiğine dair kayıt da konulduğu, CMR alıcısı … tarafından davalıya veya onun İsveç’teki acentesine veya fiili taşıyıcıya verilmiş malın ithalatçısına teslimine dair bir banka talimatı veya cirosu veya bedel transfer yazısının bulunmadığı, davalının veya acentesinin veya son taşıyıcının malı ithalatçı emrine teslim etmekle, vesaik mukabili olarak ihraç edilen mal bedelinin ödenme garantisini ortadan kaldırmış olduğu, CMR 17/3. maddesi uyarınca taşıyıcının çalıştırdığı kişilerin veya taşımanın yapılması için hizmetinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri esnasındaki ihmallerinden dolayı sorumlu olduğu, bu durumda CMR 34. maddesi uyarınca taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu gibi CMR 36/son fıkra uyarınca taşıyıcılardan biri aleyhine dava açılmasının da mümkün olduğu, fiili taşımayı kendisi yapmadığı halde hak sahibine tazminat ödeyen taşımacı, ödediği tazminatı zarar sorumlusu diğer taşıyıcıdan geri alma hakkına sahip ise de bu durumun ancak taşıyıcıların birbirleri ile hasım olmaları halinde söz konusu olabileceği, hak sahibine karşı tek bir mukavale ile gerçekleşen taşımalarda taşıyıcıların müteselsil sorumluluğunu etkilemeyeceği, dava konusu taşıma işine ilişkin fatura karşılığında alıcı tarafından davacıya ödeme yapıldığına dair bilgi ve belgeye de rastlanılmadığı, dolayısıyla davacının mal bedelini tahsil edememesinden doğan zararından CMR 21. maddesi uyarınca davalının sorumlu tutulabileceği, davalı tarafın mali rapora itirazında dile getirdiği alıcının faturaya yasal sürede itiraz edip etmediğinin tespiti ve davacının faturadan dolayı KDV alıp almadığının tespiti yönündeki taleplerinin de haklı görülmediği, davacının alacak talebinde haklı olduğu, bunun yanında dava dilekçesinde talep edilen faiz türü belirtilmemiş olmakla birlikte CMR 27. maddesi uyarınca ancak %5 oranında döviz faizi istenebileceği ” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Doğduğu iddia edilen zararın kaynağının davacı ile müvekkili şirket arasındaki taşıma anlaşması olmadığını, davacı ile dava dışı … firması arasında satış sözleşmesi mevcut olup … ile müvekkil şirket arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, müvekkili şirketin dosyada husumet eksikliği bulunduğunu, uyuşmazlığın müvekkili şirket bakımından usulden reddi gerekirken kabulüne yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşımaya ilişkin Halkalı Gümrük Müdürlüğünün 14.02.2015 tarihli gümrük beyannamesinde emtianın teslim şeklinin FCA teslim şekli olduğu açıkça yazıldığını, gümrük beyannamesinde ve A-TR belgesinde yazılı olduğu şekilde, davacının talimatına uygun olarak emtianın alıcı firmaya teslim edildiğini, davacı tarafça müvekkilinin CMR 21. maddesine göre sorumlu olduğu iddia edilmişse de gönderen davacının emtiaya ilişkin bilgi ve tüm resmi belgeleri eksiksiz ve usulüne uygun olarak düzenlemesi şart olup, gönderen davacının maddeye aykırı davranışı ve kusurundan dolayı meydana gelen zarardan dahi taşımacıya karşı sorumlu olduğunun düzenlendiğini, davacının tasıma konusu malı vesaik mukabili ödemeli olarak gönderdiği ile ilgili bilgi ve talimatının olmadığı hususunun davanın her aşamasında beyan edildiğini, FCA teslim şeklindeki satıcının emtia üzerindeki menfaati ve yükümlülüğü emtianın yükleme yerinde taşımacıya teslimi ile son bulduğunu, söz konusu teslim şekline göre davacının öncelikle emtia üzerindeki menfaatinin ispatlanması, aksi halde davanın bu sebepten de aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne yönelik verilen kararın da yasaya ve usule aykırı olduğunu, Davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki taşıma ilişkisi, taşıma konusu malın müvekkil şirkete teslimi ile başlamış olup gümrük beyannamesi ve A-TR belgesinde yer alan alıcı kaydına uygun olarak emtianın alıcı firmaya teslim edilmesi ile sona erdiğini ve bununla sınırlı olduğunu, taraflar arasında herhangi bir sözleşme akdedilmediğini ve taraflar basit bir taşıma sözleşmesinden farklı bir hususta muatabakat imzalamadığını, kaldı ki davacı tarafından vesaik mukabili ödeme ve teslime ilişlin müvekkil şirkete yöneltilen herhangi bir talimatı da olmadığını,Taşıma işleminin müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, … firması tarafından yapıldığını, bu şirkete söz konusu davanın ihbarına ilişkin bütün belgeler açık ve anlaşılır bir şekilde onaylı tercümeleri ile mahkemeye sunulduğunu, ancak bunların dikkate alınmamış ve tercüme evrakı sunulmadığının kabulü ile ihbar taleplerinden vazgeçmiş sayıldıklarına yönelik karar verildiğini, Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi taşımada, davalı taşıyıcının, vesaik mukabili teslim kaydına uymayarak malı alıcısına teslim etmesi ve davacının mal bedelini tahsil edememesi nedeniyle oluşan zararın davalı taşıyıcıdan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamındaki her iki tarafça imzalanmış ve kaşelenmiş CMR belgesinden anlaşılacağı üzere, taşıma konusu mal vesaik mukabili olarak davalı taşıyıcıya teslim edilmiştir. Bu husus her iki tarafın da bilgisi dahilindedir. Yine dosya kapsamındaki 14/02/2015 tarihli gümrük beyannamesinde vesaik mukabili ödeme şeklindeki kaydın yer aldığı da görülmektedir.Davalının düzenleyip imzaladığı … sayılı CMR’nin 14. ve 15. Bölümünde davalı taşıyıcıya teslim edilen malın bedelinin ödeme şeklinin CAD (Cash Against Documents – Vesaik Mukabili) ve kıymetinin de “12.363;50 Euro” olduğunun sarahaten belirtildiği; ayrıca “gümrükten çekilmeden önce bankadan teyit alınması” gerektiğine dair CMR’ye kayıt da konulduğu anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davalının mal bedelinin ödendiğine dair vesaikleri almadan malları teslim etmesinden dolayı davacının zararının olup olmadığı ve varsa zarardan kimin sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Malların bedelinin ödendiğini gösteren vesaik mukabili malın teslim edilmesinin veya taşınan emtianın teslimi anında bedelinin ödenmesinin kararlaştırıldığı taşımalarda, taşıyıcı bu hususlara uymadan malı teslim etmesi halinde davacının bu nedenle uğradığı zararı CMR’nin 21. maddesi uyarınca tazminini talep edebilir. Bu durumda gönderen taraf, malların teslim edilmiş olmasına rağmen alıcıdan mal bedelini tahsil edemediğini ispatla yükümlüdür. Vesaik mukabili satılan malların varma yerine ulaştığında, alıcı firmaya ihbar edilmesi, firmanın fatura bedelini muhabir bankaya ödeyerek taşıma senedinin ikinci nüshasını alıp, tasarruf hakkı sahibi olarak malları davalı taşıyıcıdan teslim alması ve taşıyıcının da taşıma senedini banka cirosuyla elde eden alıcıya malları teslim etmesi gerekirken tüm dosya kapsamından görüldüğü üzere, bu işlemler yapılmadan ve mal bedeli tahsil edilmeden malların alıcıya teslim edildiği, dosya kapsamına göre davacının mal bedelini alıcıdan tahsil edemediği ve böylece zararın varlığının kanıtlandığı anlaşıldığından, davalının CMR Konvansiyonu’nun 21. maddesi gereğince mal bedeli kadar sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmaktadır. Bunun yanında ATR belgesinin alıcıya verilmiş olmasının da taşıma sözleşmesindeki vesaik mukabili kaydını hükümden kaldıracak nitelikte bulunmadığı sonucuna da ulaşılmaktadır.Davalının, taşıma işleminin müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, … firması tarafından yapıldığını, bu nedenle davalının sorumlu olmadığını savunmuş ise de davalının akdi taşıyıcı olup fiili taşımayı başka bir firmaya yaptırmış olması, davalıya sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü, CMR’nin 17/3. maddesi uyarınca taşıyıcı, çalıştırdığı kişilerin veya taşımanın yapılması için hizmetinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri esnasındaki ihmallerinden dolayı kendi kusuru gibi sorumludur. Davalı vekilini bu konudaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekili, fiili taşıyıcı şirkete davanın ihbar edilmesi talepleriyle ilgili olarak, ilk derece mahkemesinin usule aykırı karar verdiğini iddia etmişse de ilk derece mahkemesince 15/02/2018 tarihli duruşmada belirtildiği üzere, davalı vekilince söz konusu tebligat masrafının yatırıldığı ancak yeni tercümelerinin sunulmadığı dosyadan anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin bu konudaki kararı isabetli bulunmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-a)Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b)Bakiye 1.962,71 TL istinaf nispi harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına.3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/01/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24/01/2019