Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/716 E. 2018/1429 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/716
KARAR NO : 2018/1429
KARAR TARİHİ: 29/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2018
NUMARASI : 2014/655 -2018/132 E.K
DAVANIN KONUSU: Çek İstirdadı- Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirkete ait işyerinde 15.01.2014 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiğini ve şirket kasasından müvekkili şirkete ait boş çek koçanları ile birlikte müşteri çeklerinin de çalındığını, müşteri çeklerinin davalı şirket tarafından piyasaya sürüldüğünü, hırsızlık olayıyla ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2670 soruşturma numaralı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, dava konusu çeklerin müvekkili şirket adına düzenlenmiş olup sahte ciro edilmek suretiyle piyasaya sürüldüğünü, çekler hakkında çek iptali davasının açıldığını, ancak davalı … tarafından çeklerin icra takiplerine konu edildiğini, davalı … şirketinin çeklere Faktoring Yasası ve Yönetmeliğine uygun olarak edindiğini ispatla yükümlü olduğunu, çeklerin meşru yetkili hamili olmadığını, zira dava konusu çekin arkasında yer alan ciro silsilesinde kopukluk ve sahteciliğin mevcut olduğunu ileri sürerek, dava konusu çeklerin istirdadına ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02.10.2014 havale tarihli ıslah dilekçesinde, dava konusu çeklerin bedellerinin tahsil edilmiş olduğundan çek bedellerinin tahsil edildiği tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davaya konu çeklerin bedellerinin tahsil edildiğini, dolayısıyla çeklerin müvekkili uhdesinde bulunmadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin bir faktoring şirketi olup dava dışı … Kredili Alışveriş…Ltd. Şti. ile müvekkili arasında faktoring sözleşmesinin imzalandığını, dava konusu çeklerin de bu sözleşmeye istinaden ve ticari ilişkiyi gösterir fatura ile birlikte dava dışı müşteri …Ltd. Şti.’nden tevdi alındığını, çek bedellerinin ödenmemesi üzerine icra takiplerine konu edildiğini ve bedellerinin tahsil edildiğini, çeklerdeki ciro zincirinin düzgün olduğunu, çek üzerindeki imzaların sahte olup olmadığının bilinemeyeceğini, yasa ve yönetmeliğe uygun olarak çekleri ciro yoluyla edinen müvekkilinin çeklerin iyi niyetli hamili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı tarafından müvekkili lehine keşide edilen 22.03.2014 tarihli, 3.400,00 TL bedelli çekin müvekkili işyerinden 15.01.2014 tarihinde gerçekleşen hırsızlık olayı neticesinde kasada bulunan diğer çeklerle birlikte çalındığını, çeklerin arkasındaki ciro silsilesinde kopukluk ve sahtecilik olduğunu ileri sürerek çekin tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, çekin müvekkili tarafından icra dosyasında takip alacaklısı faktoring şirketine ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, faktoring işleminin müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu olmak üzere üç tarafının bulunduğu, faktoring işleminin bu tarafları arasındaki ilişkiler yönünden borçlu, faktoring işlemini öğrendiği sırada önceki alacaklısına karşı sahip olduğu def’ileri alacağı faktoring sözleşmesine dayanarak devralmış olan faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, faktoring işleminin yukarıda belirtilen tarafları dışında kalan kambiyo borçluları bakımından ise, yalnızca 6361 sayılı Yasa’nın 9/3. maddesi hükmü uyarınca, faktoring şirketinin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunu ileri sürebileceği, somut olayda dava konusu çeklerde lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı, faktoring mevzuatı uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getiren davalı …Ş.’nin çeklerin yetkili hamili olduğu, TTK’nın 792. maddesi ve 6361 sayılı Yasa’nın 9/3. maddesi gereğince davalı … şirketinin dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu hususunda davacı tarafça yeterli ve inandırıcı delil sunulamadığı, birleşen davada çek bedelini ödeyerek çeki alan keşideciye yönelik istirdat isteminin keşideci tarafından meşru hamile ödeme yapılıp çek bu suretle alınmış olduğundan yerinde olmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı asıl ve birleşen davanın davacısı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilimin rızası hilafına elinden çıkan çeklerde müvekkilimin cirosunun bulunmadığını, çeklerin arkasındaki müvekkili şirkete ait kaşe ve imzanın sahte olduğunu, çeklerde 2. Ciranta olarak görünen … Ltd. Şti.’nin ise kayıtlardaki adresinde bulunmadığını, davalı … ile sözleşme imzalayan …Sistemleri Ltd. Şti. ünvanlı şirketi yetkilisinin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde çeklerdeki imzanın kendisine ait olmadığını, yetkilisi olduğu şirket ile davalı … arasında imzalanan sözleşmeden de kendisinin haberi olmadığını açıkça beyan ettiğini, çeklerde ciro silsilesi kopuk olduğundan zilyedin yetkili hamil sayılamayacağını, faktoring firması çekerin çalıntı olduğunu bildiği halde kötü niyetle çek bedellerini tahsil ettiğini, çekleri usulüne uygun olarak ve tabi olduğu yönetmeliğe uygun şekilde elde etmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar erilmesini istemiştir.
Asıl davanın davalısı Faktoring Şirket vekili, istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çeklerin yasa ve yönetmelik çerçevesinde usulüne uygun olarak ciro yoluyla alındığını, çeklerde müvekkilinin yetkili ve iyi niyetli hamil olduğunu, davacının iddiasını ispat edemediğini belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
1-Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusu yönünden;
HMK’ nın 341/2. maddesi uyarınca miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar yeniden değerleme oranı ile hüküm tarihi itibariyle 3.560 TL’ye baliğ olmuştur.
İstinafa konu edilen miktarın 3.400-TL olması nedeniyle 02/02/2018 tarihli karar kesin niteliktedir. HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda, olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili, aynı Yasa’nın 352/1.b. maddesi gereğince istinaf mahkemesince de karar verilmesi mümkündür.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusu yönünden ise;
Davacı vekili, hırsızlık eylemi sonucunda rızası hilafına elden çıkan ve lehtarı olduğu dava konusu çeklerdeki ciro ve kaşenin sahte olduğu gibi sonraki cirantanın da gerçek bir firma olmadığını, dolayısıyla faktoring şirketi olan davalının işlemlerini yasa ve yönetmelik çerçevesinde usulüne uygun yerine getirmediğini, çeklerin yetkili hamili olmadığını, çekleri kötü niyetle iktisap ettiğini, çekleri icra takibine konu yaparak bedellerini tahsil ettiğini iddia ederek, icra takiplerinde ödenen çek bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, davalı … ise, dava konusu çeklerin yasa ve yönetmeliğe uygun olarak ciro yoluyla edinildiğini, kötü niyetle iktisap edildiğini iddia eden davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davacının davalının çekleri iktisabında kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu çeklerde dava dışı ….ın aval veren, davacının lehtar ciranta olduğu ve sırasıyla … Ltd.Şti., … Ltd.Şti. ve davalı …Ş.’nin cirolarının bulunduğu görülmüştür.
Davalı … ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında faktoring sözleşmesinin akdedildiği, davalı … Sistemleri Ltd.Şti. tarafından dava dışı ….Ltd.Şti. adına düzenlenmiş 29.01.2014 tarihli “Laminant parke” açıklamalı toplam 54.947,88 TL bedelli fatura ile 04.02.2014 tarihli aynı içerikli toplam 65.635,44 TL bedelli iki adet faturaya dayalı olarak dava konusu çeklerin temlik alındığı görülmüştür.
Davacının ticari defter ve kayıtlarında, dava konusu çeklerin ticari ilişki kapsamında keşidecilerinden alındığı ve kayıtlarına işlendiği, davacının kendinden sonraki cirantalarla herhangi bir ticari ilişkisinin, alacak-borç kaydının olmadığı dosyada alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “Faktoring şirketi, Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez.” Aynı Kanun’un 9/3.maddesine göre ise “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”
04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 8/1. madesinde ise; “Faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde, alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi ve diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6361 sayılı Kanun’un 9/2. maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen Yönetmeliğin 8. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, TTK’nın 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir.
Bu durumda, dava konusu çeklerin 6361 sayılı Kanun’un 9/2 ve yukarıda sözü edilen Yönetmeliğin 8. maddesi hükmüne uygun şekilde faktoring şirketine devredilmiş olduğu, dava konusu çeklerde lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğu, herhangi bir kopukluk bulunmadığı anlaşıldığından davalı ……A.Ş.’nin yetkili hamil olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunce, ispat yükü üzerinde olan davacının TTK’nın 792. maddesi ve 6361 sayılı Kanun’un 9/3. maddesi gereğince, davalı … şirketinin dava konusu çekleri kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunduğunu ispatla yükümlüdür.
Davacı tarafça, yargılamada ve istinaf dilekçesinde, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2670 Esas sayılı soruşturma dosyasında, faktoring sözleşmesinin tarafı olan kredi lehtarı … Sistemleri Ltd. Şti. yetkilisinin alınan ifadesinde, faktoring firması ile imzalanan sözleşmedeki isim altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, böyle bir sözleşmeyi imzalamadığını beyan ettiği ileri sürülmüştür.
Oysa davacı, dava konusu çeklerde lehtar ciranta sıfatına haiz ise de çekin temlik nedeni olan faktoring sözleşmesinde herhangi bir sıfatı bulunmadığından anılan sözleşmenin geçersizliğini ileri süremeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, davalı … şirketinin dava konusu çeklerin iktisabında kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davacının bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle; birleşen davada verilen kararın hüküm tarihinde miktar itibariyle kesin olduğundan davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf dilekçesinin reddine, asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A) Birleşen dava yönünden;
1-İlk derece mahkemesinin birleşen davada verilen hükmü HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, HMK’nın 346 ve 352. maddeleri gereğinc davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine,
2-Davacı vekilinin birleşen dava için yatırdığı istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
B) Asıl dava yönünden;
1-Davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Davacı tarafından asıl davaya yönelik yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :Birleşen dava yönünden verilen karar, HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca kasindir.
Asıl dava yönünden HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.