Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/710 E. 2018/1427 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/710
KARAR NO : 2018/1427
KARAR TARİHİ: 29/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2018
NUMARASI : 2016/68- 2018/87 E.K
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 15.01.2015 tarihli açık satış noktası sözleşmesi gereğince, davalının sözleşme süresince müvekkili şirketin pazarlama, dağıtım ve satışını yaptığı bira ürünlerini satmayı ve bulundurmayı, faaliyetlerini kısmamayı ve bira satışını azaltacak davranış ve eylem içerisine girmemeyi ve çeşitli başkaca yükümlülükleri kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı olarak iş yerini devretmek suretiyle ihlal ettiğini, bu durumun İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/159 D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca, müvekkili şirket tarafından davalının iş yerinin işletilmesine katkıda bulunmak üzere 75.000,00 TL katkı desteği yapıldığını, davalının sözleşme hükümlerinden birini ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı ile birlikte iadesi etmesi gerektiğini ileri sürerek, 75.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin geçerlilik süresinin 01.01.2015-31.12.2016 tarihleri arası olduğunu, belirli bir süre sonra taraflar arasındaki mal alım-satımı ve nakit akışının durduğunu, dolayısıyla sözleşmenin fiili olarak tarafların iradesi doğrultusunda sona erdiğini, buna dayalı olarak müvekkilinin işletmesini devrettiğini, sözleşme yükümlülüklerinin bir yıl boyunca yerine getirildiği göz önüne alınarak talep edilen katkı payının sözleşmenin uygulandığı kısmına uyarlanarak indirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı işletmecinin sözleşmenin devir yasağına ve ürünlerinin bulundurulmasına ilişkin hükümleri ihlal ettiği, sözleşmenin 20. maddesi uyarınca ödenen katkı bedelinin ihlal durumunda tümden iadesinin kararlaştırıldığı, her iki taraf da tacir olup basiretli tacir ilkesi uyarınca bu sözleşme hükmü davalıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu, dolayısıyla kıstalyevm usulüne göre sözleşmenin uygulandığı süreye göre indirim yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne 75.000,00 TL katkı bedelinin ödeme tarihi 16/03/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı faiz kanununun 2/2 maddesi uyarınca değişir oranlardaki avans esasına göre işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, genel işlem şartlarına göre müvekkili aleyhine olan sözleşme hükümlerin geçerli olmadığını, taraflar arasında ticari ilişkinin fiilen durduğunu, buna dayalı olarak işletmenin devredildiğini, talep edilen miktar fahiş olup, sözleşmenin uygulandığı süreye göre bedelden indirim yapılması gerektiğini, nitekim dosyada alınan bilirkişi raporunda bu yönde hesaplama yapıldığını ve fakat mahkemece buna itibar edilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekilini istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeyi ihlal ettiğinden kendisine ödenen katkı bedelinin tamamını sözleşme hükümlerine göre iadeyle hükümlü olduğunu, her iki tarafın tacir olduğunu, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, satış noktası sözleşmesinin haklı nedenle feshi ile ödenen katkı payının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında satış noktası sözleşmesinin akdedildiğini, davalının işletmesini üçüncü kişiye devrederek sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ederek ödenen katkı payının iadesini istemiş, davalı ise, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin fiilen durduğunu, sözleşmenin sona erdiği inancıyla işletmenin devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Somut olayda, taraflar arasında 01.01.2015 – 31.12.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere satış noktası sözleşmesinin akdedildiği, davacının sözleşme kapsamında davalıya 75.000.00 TL katkı payı ödemesi yaptığı, davalının en son 30.10.2015 tarihinde alım yaptığı ve sonradan işletmesini devrettiği ihtilafsız olup, davalının sözleşmenin tarafı olunmadığına yönelik istinaf sebebine itibar edilmediği gibi, her iki tarafın da tacir olması karşısında somut olaya genel işlem şartlarının uygulanmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sözleşmenin 6. maddesinde; “İşletici, şirkete önceden bildirip yazılı onayını almadan sözleşme süresince faaliyet alanını ve nev’ini değiştiremeyeceğini, işyerini başkasına devir ve temlik edemez,…” denilmiştir. Bu durumda, davalının sözleşmeye konu işyerini sözleşme süresi içinde üçüncü bir kişiye devretmek suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığının kabulü gerekir.
Yine sözleşmenin 20. maddesinde; “İşletici, sözleşme süresi içerisinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden herhangi birini ihlal etmesi veya ilgili mevzuata aykırılıktan kaynaklanan nedenler ile faaliyetine son verilmesi veya askıya alınması gibi nedenler ile işbu sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde, kredi ve/veya katkının kendisine henüz ödenmemiş kısmını talep etme hakkını yitireceği gibi şirket veya bayi/distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten ve/veya bayi/distribütörden almış olduğu nakit veya nakit bazlı mali katkılar ile kredi ve diğer her türlü sabit yatırım harcamalarının tümü ile kendisine uygulanan iskonto tutarlarını verdiği tarihten itibaren işlemiş faizi de dahil olmak üzere T.C. Merkez Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket ve/veya bayi/distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi … kabul ve taahhüt eder.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Hal böyle olmakla beraber, somut olayda, davacı, sözleşmenin 31.12.2016 tarihine kadar süreceği inancıyla katkı payı ödemesi yapmıştır. O halde, sözleşmeye aykırılık halinde ödenen katkı payının iadesinin, sözleşmenin karşılıksız kalan süresi bakımından hesaplanması gerekir. Başka bir ifadeyle, sözleşme süresinden önce sona erdiğinden, davacının iade talep edebileceği tutarın kıstelyevm usulüne göre, yani oranlama yapılarak hesaplanması gerekir. Çünkü davacı, sözleşmenin hayatta kaldığı dönemde istediği iktisadi menfaati elde etmiş; sözleşmenin bakiye süresi için elde edememiştir. Bu bakımdan, salt davalı tarafça haklı nedenle sözleşmenin feshine sebebiyet verilmiş olması, satış faaliyetlerini artırmak amacıyla verilen katkı payının tamamının iadesini gerektirmez. Bu durumda oranlama yapılması, tarafların sözleşmeye yansıyan gerçek iradelerine uygun olacaktır. Bu uygulama, denkleştirici adalet prensibinin bir gereği olup, sözleşmenin bu ilke ışığında yorumlanması gerekir. Aksinin kabulü davacı yararına haksız kazanç oluşturacaktır.
Dosyada alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında 01.01.2015 -31.12.2016 tarihine kadar geçerli olmak üzere açık satış noktası sözleşmesi akdedildiği, dolayısıyla davalıya verilen mali katkının 730 günlük sözleşme süresi için ve davalının da satışlarını artırması için verilmesi karşısında davacının 302 gün alım yapılması sebebiyle elde ettiği menfaat diğer ifadeyle mali katkının verilme sebebinin sözleşme uygulandığı dönemde ayakta kaldığı gözetildiğinde sözleşmenin kalan süresine tekabül eden kısmının kıstelyevm usulü çerçevesinde hesaplandığında, davacının alabileceği miktarın 43.972,60 TL olabileceği belirtilmiştir.
O halde, sözleşmeye aykırılık halinde ödenen katkı payının kıstalyevm usulüne göre belirlenmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının bu yönden düzeltilmesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden bir karar verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile 43.972,60 TL’nin, ödeme tarihi olan 16/03/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 3.003,76 TL harçtan peşin alınan 1.280,82. TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.722,94 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 5.186,92 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 3.723,24 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 1.314,32 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından harcanan 94,50 TL posta ve tebligat masrafı, 600 TL bilirkişi masrafı; delil tespiti giderleri 300 TL bilirkişi ücreti, 195,40 keşif harcı toplamı olmak üzere toplam 1.189,90 TL’den ibaret yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre hesaplanan 697,63 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
8-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
9-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından yatırılan peşin istinaf harcın talep halinde davalıya iadesine,
10-Davalı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 31,50 TL ile 98,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 128,60 TL istinaf yargılama giderinin kabul ve red oranına göre belirlenen 54,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
12-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29/11/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, kabul ve reddedilen alacak miktarına göre, karar her iki taraf yönünden kesindir.