Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/700 E. 2018/1391 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/700
KARAR NO : 2018/1391
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI : 2016/1086 -2018/159 E.K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili firmanın yurtdışından sipariş ettiği iphone 6s marka cep telefonlarının getirilmesine aracılık ettiğini, normal şartlarda 3 – 5 gün süren bu işlemin 22 gün sürmesi nedeniyle müvekkilinin bu zaman zarfında hiç bir işini planladığı gibi yapamadığını, fırsatları kaçırdığını, satış yapamamasından dolayı zarara uğradığı gibi, yeni model olan iphone7 piyasanın sürüldüğünden dava konusu ürünü rayiciyle satma hedefini gerçekleştiremediğini, zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15.01.2018 tarihli ıslah dilekçesinde; cihazların geç tesliminden ve yeni modelin çıkmasından sonra teslimi nedeniyle müvekkilinin dava dışı …’ya aralarındaki sözleşme uyarınca 5.000 TL cezai şart ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, müddeabihi artırılarak toplam 5.000 TL tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taşıma işinde aracı olduğunu, gecikmede kusurunun olmadığını, davacıya süre vaadinde bulunulmadığını, ihbar külfetinin davacı yanca yerine getirilmediğini, davacının zarar iddiasının soyut iddiadan öteye geçmediğini, müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davalının taşıma işleri komisyoncusu olarak davacıyla anlaşmış ise de hava yolu konşimentosunda alıcı kısmında isminin geçmesi nedeniyle davalının taşıyıcının hak ve yükümlülüklerine tabi olduğundan taraf ehliyetinin mevcut olduğu, 21 günlük gecikme ihtilafsız olup, davalının bu gecikmeden sorumlu olduğu, davacının gecikme durumunda Montreal Konvensiyonu’nun 31/2. maddesine göre ihbarı süresi içerisinde gerçekleştirdiği, gecikme nedeniyle davalının sorumluluğunun sınırlı sorumluluk olup, bilirkişi raporunda hesaplanan ve davacı tarafça yapılan ıslah talebiyle bağlı kalınarak davanın kabulüne 1.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 24/11/2016 tarihinden itibaren; ıslahla arttırılan 4.000,00 TL alacağın ıslah tarihi olan 15/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ıslah yoluyla sonradan yeni delil sunulamayacağını, buna muvafakat edilmediğini, davacının zararını ispat edemediği sabitken davanın kabulünün doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, geç teslim edilen emtia nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda, dava konusu 100 adet Apple İphone 6s modeli cep telefonunun Frankfurt/Almanya’dan, İstanbul/Türkiye’ye hava yoluyla taşınmasında emtianın 30.08.2016 tarihinde İstanbul’a intikali gerekirken, Frankfurt havalimanında yer hizmetlerinin yükü yanlışlıkla Paris’e göndermesi nedeniyle emtianın 21 günlük gecikmeyle 21.09.2016 tarihinde İstanbul’a geldiği sabittir. Konişmentoda yer alan davalının taşıyıcının hak ve yükümlülüklerine haiz olduğundan somut olayda taraf ehliyetinin bulunduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık davacının gecikme nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararının ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davalı, emtianın geç teslimi nedeniyle sözleşmeden doğan özenle ifa borcuna aykırı davranmış olup, 19 SDR sınırlı sorumluluğu kapsamında ispatı durumunda gerçek zarar bedelinden sorumludur.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; “…Davacının 23.09.2016-14.10.2016 tarihleri arasında (İphone 7, Türk Piyasasına girmeden) pazarlama imkanına sahip bulunduğu, İphone 7 modeli cep telefonlarının Türkiye piyasasına girmiş olmasının İphone 6s modeli cep telefonlarının Türk pazarında alıcı bulamayacağına delalet etmediği, iphone 6s modeli cep telefonlarının Türk pazarında halen de rahatlıkla alıcı bulabileceği,..İphone 7 modeli cep telefonunun USA’da 07.09.2016-12.09.2016 tarihleri arasında tanıtımına (lansman), 16.09.2016 tarihinde satımına başlanmış olması, 14.10.2016 tarihinde Türk pazarına girmiş olması, 23.09.2016 tarihi itibariyle dava konusu cep telefonlarını elden çıkarmış olan davacının zararına yol açabilecek olgular olarak değerlendirilemeyeceği…” belirtilmiştir.
Bilirkişi raporundan sonra davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesinde, geç teslimden dolayı cezai şart ödemek zorunda kaldığını iddia ederek iddiasını bu bakımdan ıslah etmiş ve delil olarak üçüncü bir firma ile imzalanan satım sözleşmesini ve cezai şart ödemesine ilişkin adi yazılı belgeyi dosyaya sunarak aynı zamanda dava değerini artırmıştır.
Davacı tarafça sonradan ıslah ile birlikte ileri sürülen yeni iddia çerçevesinde delil sunulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta ise de delil olarak sunulan sözleşmenin ve adi yazılı ödeme belgesinin sonradan her zaman düzenlenebilecek adi yazılı belgelerden olması gözetildiğinde, dosya kapsamı itibariyle zararını ispat edemeyen davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulünde isabet görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, işin esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin yatırılan harçtan mahsubu ile artan 62,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3- İlk derece mahkemesindeki yargılama giderleri yönünden;
a)Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
b)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 2.180 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c) Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4- İstinaf yargılaması yönünden;
a) Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
c)Davalı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 31,50 TL ile 98,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 128,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.