Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/685 E. 2018/1554 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/685
KARAR NO : 2018/1554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/670 Esas – 2017/112 Karar
KARAR TARİHİ: 06/02/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/154 E. sayılı dosyası ile 19.12.2013 tarihinden geçerli olmak üzere davacı şirketin iflasına karar verildiğini, iflas tasfiyesinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, iflas idaresince davacı müflis şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda bilirkişi tarafından müflisin alacaklı olduğu üçüncü şahıslar ile alacak miktarlarını içeren bilirkişi raporunun iflas dosyasına ibraz edildiğini, iflas idaresince İİK’nın 229. maddesi gereği masanın vadesi gelmiş ve bilirkişi raporu ile tespit edilmiş alacaklarının tahsili için müflis şirketin borçlularına karşı icra takibi başlatılmasına karar verildiğini, bu karar gereği bilirkişi raporunda borçlu olarak tespit edilen davalı aleyhine de ilamsız icra takibine başlandığını, ancak davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak takibe itirazda bulunduğunu, bu sebeple de huzurdaki itirazın İptali davasını açma zarureti doğduğunu belirterek, davalı borçlunun haksız, hukuka aykırı ve müvekkilin alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 06/02/2017 tarihli, 2015/670 Esas – 2017/112 Karar sayılı kararında, “…HMK m. 84 ve devamı maddelerde düzenlenen teminat, hukuki nitelik açısından HMK m. 114/1-ğ’de açıkça belirtildiği gibi bir ilk itiraz değil dava şartıdır. Dava şartları mahkeme tarafından esas hakkında incelemeye girişmeden önce araştırılır ve dava şartlarının varlığı tespit edildikten sonra esas hakkında tahkikata başlanılır. Buna göre davacının teminat yükümlülüğünün bulunup bulunmadığına mahkeme, davanın esasına girişmeden önce re’sen karar verir. Mahkeme tarafından davacının teminat yatırması gerektiğine karar verildikten sonra mahkememiz tarafından re’sen belirlenmiş olan olan teminat miktarı belirlenen kesin süre içerisinde davanın sasına girilmeden önce yatırılmak zorundadır. Aksi halde dava usulden reddedilir. Somut davadaki gibi teminat yükümlülüğü dava şartları arasında yer aldığı için davalı tarafından ileri sürülmese bile davacı veya davaya katılan bakımından yargılama giderlerini karşılamak üzere teminat yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilecektir. Davanın esasına girildikten sonra teminat gösterme yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin ortaya çıkması halinde bu dava şartı eksikliğinin sonradan teminat göstermek yolu ile giderilmesi mümkün olduğundan, bu eksikliği tamamlaması yani teminat göstermesi için davacıya uygun bir kesin süre verilmiş, davacı vekili davalının vekili olmadığından teminat yatırmaya gerektirecek hal olmadığı itirazında bulunarak teminatı yatırmamıştır. Davalının bu itirazı yasanın getiriği zorunluluk karşısında dinlenmemiştir. Mahkememizce belirlenen teminat gösterme yükümlülüğünün davacıya verilen kesin süre içerisinde yerine getirilmemesi nedeniyle HMK’nun 88. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde davanın usulden reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesinin davanın esasına girdiğini ve dosyada bilirkişi raporu alındığını, 11.04.2016 tarihli raporda müflis şirketin davalıdan alacaklı olduğunun açıkça belirlendiğini,
Bakırköy … İflas Müdürlüğünün … İflas dosyasından alınan bilirkişi raporunda da müflis şirketin davalıdan alacaklı olduğunun gözüktüğünü, hal böyleyken davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince müflis şirketin teminat yatırması gerektiğinden bahisle davayı usulden reddettiğini, oysaki huzurdaki davada karşı tarafın vekili olmaması sebebiyle davalı tarafın muhtemel yargılama giderinin doğmasının mümkün olmadığını,
Açıklanan nedenlerle Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/670 E sayılı, 2017/112 K. Sayılı, 06.02.2017 tarihli kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi gerekçesinde de vurgulandığı üzere, davacı şirket hakkında iflas kararı verildiği, müflis şirketin alacaklı olduğu ileri sürülerek davalıya dava yöneltildiği hususları ihtilafsızdır. HMK’nın 84 vd. maddelerinde düzenlenen teminat, hukuki nitelik açısından HMK’nın 114/1-ğ maddesi uyarınca dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamısında mahkemelerce resen gözetilecek hususlardandır.
Yargılama sürecinde mahkemece, davacı vekiline, sonuçları hatırlatılmak suretiyle takdir edilen teminatı depo etmesi için usule uygun kesin süre verildiği, ancak davacı vekilince teminat şartının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Yargılama sürecinde verilecek kararın kesinleşmesine kadar geçecek süreçte davalının vekille temsili her zaman mümkün olabileceği gibi, yine aynı süreçte davalı yanca gider yapılması da mümkündür. Buna göre davacı vekilinin davalının vekille temsil olmadığı, bu durumda davalının muhtemel yargılama giderlerinin doğmasının mümkün olmayacağı ileri sürülüp, teminat şartının yerine getirilmemesinin davanın usulden red gerekçesi yapılamayacağı yönündeki istinaf başvuru nedeni yerinde değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.