Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/683
KARAR NO : 2019/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/279 Esas – 2017/1089 Karar
KARAR TARİHİ: 06/12/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Barter üyelik sözleşmesi imzalandığını, Barter alım satım işlemleri yapıldığını, davalı tarafça ödenmesi gereken komisyonun ödenmediğini, bu nedenle İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile cari hesap alacağının tahsili için takip başlatıldığını, davalı tarafça itiraz edildiğini beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı tarafça cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 06/12/2017 tarihli, 2016/279Esas – 2017/1089 Karar sayılı kararında, “…Davalı şirketin davaya cevap vermediği gibi ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, taraflar arasında düzenlenen 22/02/2013 tarihli barter sözleşmesinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yalnız Türk Barter’in belge ve kayıtlarının münhasır geçerli delil teşkil edeceğinin kararlaştırıldığı, böylece taraflar arasında delil sözleşmesinin akdedildiği, davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 5.810,88TL alacağının tespit edildiği, “Davacı tarafça faturalarda belirtilen işlemlere ilişkin dayanak belgelerin dosyaya ibraz edildiği, taraflar arasındaki 27/03/2013 – 28/02/2014 dönemine ve 30/03/2013 – 12/02/2016 dönemine ilişkin barter hesap ekstresinin bilirkişi marifeti ile tetkik edildiği, “Her ne kadar davalı takip borçlusu tarafından yalnızca 2012 yılındaki ticari ilişki kabul edilmiş ve taraflar arasındaki üyelik ilişkisinin elektronik posta marifeti ile sonlandırıldığı iddia edilmiş ise de anılı mailin hangi tarihte düzenlendiği noktasında net bir tarihin yer almadığı, takip dosyasına ibraz edilen metin üzerinde bulunan tek tarihin 07/03/2016 olarak yer aldığı, ayrıca TTK’nın 18. maddesi uyarınca tacirler arasında sözleşmenin feshinde güvenli elektronik imza kullanılması halinde kayıtlı elektronik posta sistemine cevaz verildiği, bu hali ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin mevcudiyeti noktasında ihtilaf bulunmadığı, sözleşmenin süresi ve sona ermesine ilişkin hükümler başlıklı L1 maddesi uyarınca sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, sözleşme bitiminden 30 gün önce taraflardan biri işbu sözleşmeyi feshetmediği takdirde sözleşmenin aynı şartlar ile uzatılmış sayılacağı ve üyenin yeni dönem üyelik bedelini ödeyeceğinin kararlaştırıldığı gözetildiğinde davacı tarafça talep edilen alacak dönemlerine ilişkin (27/03/2013-28/02/2014- 12/02/2016) sözleşme ilişkisinin devam ettiğinin kabulünün gerekeceği, “Anılı tespitler ışığında davacı tarafın takip tarihi itibari ile davalıdan 5.810,88-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu noktadan sonra alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin delil ibraz etmediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 5.810,88-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, takipten önce davalı tarafın temerrüte düşürülmediği ve davacı tarafın işlemiş faiz talebinin de mevcut olmadığı, alacağın fatura ve cari hesap alacağına dayalı olup likit olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne, alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı şirket ile aralarında iş sözleşmesi ile ticari ilişki oluştuğunu, ticari ilişki neticesinde Türk Barter’e olan üyelik aidat ödemelerinin sözleşme gereği …İnşaat Basın Yayın Elektronik Gıda Otomotiv Sanayi Ltd.Şti.’nin temsilcisi … Bey’e yapıldığını, Şirketler arasındaki iş sonuçlandıktan sonra 03.12.2013 tarihinde … Bey’e gönderilen e-mail ile Türk Barter üyeliğinin iptalini bildirdiklerini, ticaret hukukuna göre e-mail ile gönderilen üyelikten ayrılma talebinin tamamen hukuka uygun olduğunu, ilk derece mahkemesinin e-mailin varlığını kabul ettiğini, ancak gerekçeli kararında 08.03.2016 tarihinde itirazları ekinde gönderilen e-mailin hangi tarihte düzenlendiği noktasında net bir tarih yer almadığı belirtilerek üyelikten ayrılma talebinin geçersiz sayılmasına karar verildiğini, hangi tarihte düzenlendiği konusunda net bir tarih olmadığı gerekçesini ileri sürmesi yerine e-postanın mahiyetini sorması gerektiğini, bu konuda yeterli araştırmanın yapılmadığını, Müvekkili şirketin yasal süresi içinde ayrılma talebini Türk Barter şirketine ilettiğini, üyeliğin son bulduğunu, Türk Barter’in 2013-2014-2015-2016 yıllarına ait üyelik aidatı talep etmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını,
Bu nedenlerle, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/279 Esas – 2017/1089 Karar 06.12.2017 tarihli kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalıdan barter sözleşmesi uyarınca aidatalacağı olunduğu ileri sürülerek alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak üzere İİK’nın 67. maddesi uyarınca bu davanın açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 22.02.2013 tarihli barter üyelik sözleşmesi imzalanıp, ticari ilişki bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı şirketin usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde davalıdan takipte istenen asıl alacak tutarı kadar barter sözleşmesi hükümlerine göre aidat ve komisyon alacağı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, taraflar arasındaki barter sözleşmesinin, davacının Ege Bölge sorumlusu … isimli kişiye 03.12.2013 tarihli gönderilen elektronik mail ile iptal edildiğini, bu şekilde sözleşmenin taraflarına tanıdığı yetki ve hak kapsamında sözleşmeyi ve üyeliklerini iptal ettiklerini, buna ilişkin gerekçeli kararda tarihi okunamadığı belirtilen elektronik mail örneğini de sunduklarını, buna göre davacının üyelik aidat ve komisyon alacak talebinin yerinde olmamasına rağmen aksinin kabülün yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.Sözleşmenin süresi ve sona ermesine ilişkin hükümler başlığı altında L/1 maddesinde “Sözleşme süresinin 1 yıl olduğu, sözleşme bitiminden 30 gün önce taraflardan birinin sözleşmeyi feshetmemesi halinde sözleşmenin aynı şartlarla uzatılmış sayılacağı ve üyenin yeni dönem üyelik bedelini ödeyeceği” şeklinde düzenlenmiştir. Yine sözleşmenin L/3 maddesinde “Üye borçlarını ödemiş olmak ve alacaklarını tahsil etmiş olmak suretiyle cari hesabın sıfır bakiye verdiği hallerde zaman kısıtlaması ile bağlı olmaksızın sözleşmeyi feshedebileceği” şeklinde düzenlenmiştir.Davalının iptale dayanak gösterdiği 03.12.2013 tarihli e-posta TTK’nın 18/3. maddesinde sayılan belgelerden olmadığı gibi, davalı yanca 03.12.2013 tarihli gönderildiği ileri sürelen mailden sonra, 28.02.2014 tarihinde alıcı barter işlemi yapıldığı davacı defter kayıtlarıyla anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davalının 03.12.2013 tarihli mail ile üyelik işleminin iptal edildiği, buna göre davacıya komisyon ve aidat ödeme borcu bulunmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 322,21 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17/01/2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.