Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/671 E. 2018/1598 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/671
KARAR NO : 2018/1598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/1130Esas – 2018/59 Karar
KARAR TARİHİ: 22/01/2018
DAVA : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkil şirket ile yapmış olduğu iş akdinde yer alan rekabet yasağı ilkesine aykırı davrandığını, davalının müvekkilinin iş yerinden istifasının hemen sonrasında müvekkilinin 10 yıllık müşterisini kaybettiğini, ardından davalının müvekkili ile birebir aynı işi yapan rakip şirket… firmasına sigortalı çalışan olarak giriş yaptığını ve öncesinde müvekkili adına çalıştığı … Hotel’de işine devam ettiğini, .. A.Ş. İle… arasında hizmet sözleşmesi kurulmasını sağladığını, böylece müvekkilinin 10 yıldır yaptığı işi kaybettiğini ve büyük maddi kayıp yaşadığını, davalı işçinin hizmet akdi sonlandıktan sonra rekabet yasağını ihlal ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 5000,00 TL maddi tazminatın, akdin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle, müvekkilinin davacı şirketten davacı tarafın iddia ettiği gibi başka bir şirkette çalışmak için ayrılmadığını, müvekkilinin davacı şirketçe fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, asgari geçim indirim hakkının ödenmemesi ve yıllık izin hakkı olan 14 günden sadece 7 gününün kullandırılıp kalan izinlerin kullandırılmaması nedenleriyle ve bu surette haklı nedenlerle ayrıldığını, müvekkilinin ödenmeyen yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve asgari geçim indirimi alacağı ve kıdem tazminatı alacağı için Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 2017/129 E. sayılı dosyasında dava açtığını ve davanın derdest olduğunu, davacı şirket ile dava dışı … A.Ş. arasındaki teknik bakım sözleşmesinin feshedilmiş olmasının müvekkili ile hiçbir ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 22/01/2018 tarihli, 2016/1130 Esas – 2018/59 Karar sayılı kararında: “…Somut olaya gelindiğinde davalı her ne kadar sözleşme süresi içinde başka bir şirkette çalışmaya başlamış ise de eylemlerinin davacının ticari faaliyetine zarar verici nitelikte bir eylem boyutuna ulaşmadığı, davacının bu eylem nedeniyle zarar gördüğünü ispat edemediği sonucuna varılmıştır.
Davacıya ait iş yerinde bir yıl boyunca çalışması nedeni ile edindiği mesleki bilgilerin ve tecrübelerin sır kapsamında değerlendirilmediği, bu durumun hayatın normal akışı içinde gerçekleştiği, davalının davacıyla aynı alanda faaliyet gösteren … şirketinde yıldan sonraki bir sürede çalışmaya başlamasının çalışma hürriyetinin bir gereği olduğu, iş verenin hizmetinde çalışan bir işçinin çalışma süresince doğal olarak edinmiş olduğu bilgi birikimini ve teknik gelişmesini yeni çalıştığı şirkette veya kendi adına kuracağı bir işletmede kullanması bu bilgi ve tecrübelerden faydalanması kişisel gelişim kapsamında değerlendirilmiş, bunun aksinin değerlendirilmesinin ise işçinin yılların getirdiği tecrübe ve birikimi geri kalan ömrü süresince kullanamayacağı sonucunu doğuracağı gibi söz konusu sözleşme incelendiğinde yer bakımından bir sınırlamanın getirilmediği anlaşılmış olup bu hükmün davalı işçinin çalışma hürriyetini kısıtlayıcı olduğu kanaatine varılmış olup ayrıca dava tarihinde yürürlükte olan TBK 420. maddesine göre hizmet sözleşmesinde sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olacağı, düzenlemesi de nazara alındığında, bir işletmede çalışan işçilerin, o işletme ile olan iş ilişkileri sona erdikten sonra çalıştıkları aynı sektörde olan başka bir işletmede çalışmaya başlamalarında veya işverenin bu işçileri işe almasında TTK 54 ve İş Kanunu 23. Maddesi göre hukuka aykırılık, dürüstlük kuralına aykırılık, iktisadi rekabetin su istimaline yol açan bir durum olmadığı, davacının 26/04/2013 tarihli sözleşmesinin 1 yıllık süresi dolduktan sonra coğrafi bölge sınırlamasının tam olarak tespit edilemediği böyle bir bölge sınırlamasının rekabet anlamında sayılmayıp çalışma hürriyetini engellediği gibi davacı şirkette bir yılı aşkın süre sonunda olduğu gibi işçinin işi gereği tecrübe edinip gelişimini sağladığı işçinin özel ve teknik bir mesleki bilgi verildiğine dair delil olmadığı söz konusu yeniden aynı konuda iştigal eden bir şirkette işe başlamasının TTK 54. madde anlamında davalının davacı şirketin bilgilerini davacı şirket aleyhine kullanmadığını ispat edemediği gibi davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu cezai şart davasında dinlenen tanık beyanlarında davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı şirket aleyhine hareket ettiği iddiası haksız rekabete neden olabilecek bir durum olmadığı hakkaniyet ve dürüstlük kuralları bakımından değerlendirildiğinde davacının iddiaları subut bulmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemenin vermiş olduğu kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, dolayısıyla kararın hukuka uygun olmadığını ve müvekkilinin haksızlığa uğradığını, çünkü müvekkilinin davalının rakip şirkette çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra davacının daha önce müşterisi olan … Hotel’de ( …A.Ş.) görevlendirdiğini, davalının iş bu hoteldeki görevini tek başına yapabilecek bilgi ve tecrübeye sahip olmadığından ilk zamanlar davalının yanına dosyada tanıklık da yapan … adında diğer işçisini de yardıma gönderdiğini, davalının diğer işçi …’un da yardımıyla zamanla tecrübe edindiğini, zamanla tek başına hotele teknik bakım ve onarım hizmeti verebilecek hale geldiğini, davalının 20.01.2015 tarihinde istifa dilekçelerini ve ibranamelerini imzalayarak müvekkili iş yerinden kendi istek ve arzusu ile ayrıldığını, bu sıralarda …A.Ş. ile yeniden sözleşme yenileme görüşmeleri yapan müvekkilinin, Saykar’ın aniden sözleşmeyi feshetme isteği karşısında şaşkınlığa uğradığını, feshin arkasındaki asıl sebebi çok daha sonra öğrendiğini,
Davalının 23.01.2015 tarihinde sigortalı olarak … İletişim A.Ş.’de işe başladığını ve bu sefer yeni şirket eliyle fakat eski çalışma yeri olan …Hotel’de çalışmaya devam ettiğini, 20.01.2015’de davalının, davacı şirketten istifa ettiğini, 21.01.2015’de müvekkili ile …. arasındaki bakım ve onarım sözleşmesinin feshedildiğini, 23.01.2015’de davalının …’da işe başladığını, 01.02.2015’de …’ın … ile yeni bakım ve onarım sözleşmesi imzalandığını, izah edilen olaylar zincirine rağmen halen hakkaniyet ve dürüstlük kuralları bakımından iddialarının sübut bulmadığını ifade etmenin hukuka aykırı olduğunu,
Rakabet yasağı ve sadakat yükümlülüğünün de işte tam burada devreye girdiğini, sadakat yükümlülüğünün amacının işletmeleri korumak olduğunu, müvekkilinin 10 yıldır hizmet ettiği müşterisini kaybettiğini,
Davalıdan memnun olan …’nın, davalının yanında kalması ile istediği şirketle daha uygun fiyata çalışma özgürlüğü elde ettiğini, zira artık …nın yanında işi bilen davalı olduğundan bu hizmeti daha uygun olarak alma kudretine eriştiğini, artık müvekkilden aldığı hizmet bedelini yüksek bulan…’nın, davalı sayesinde müvekkili ile aynı işi yapan bir başka şirketten daha uygun hizmet almaya başladığını, söz konusu olaylar zincirinde bir tek müvekkilinin zarar gördüğünü ve saf dışı bırakıldığını,
İlk derece mahkemesinin ayrıca sözleşme maddesinde yer alan rekabet yasağı için coğrafi sınırlandırma olmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu ifade ettiğini, oysa söz konusu sözleşmede yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyetli bir şekilde sınırlandırıldığını,
Müvekkili şirketin teknik servis onarım ve bakım hizmeti verdiğini, şirket sahibinin …un işi gereği çalışanlarını kendisini temsil için müşterileri ile samimi ilişkiler içine soktuğunu, davalıyı müşterisi …’nın içerisinde görevlendirdiği gibi diğer işçilerini de günler boyu periyodik olarak müşterilerine gönderdiğini, böylece müvekkilinin işçileri aynı davalı … gibi müşterileri ile sıkı ilişkiler kurabildiğini, davalı işçinin müvekkilin müşterisi olan … ile sıkı ilişkiler kurup ve bu kurduğu ilişkiyi kendi lehine çevirerek müvekkilini zarara uğrattığını,
İlk derece mahkemesi tarafından müvekkilinin … ile olan 10 yıllık sözleşmesinin feshedilmesinin müvekkili açısından zarar olmadığı şeklinde yorumuna katılmadıklarını, davalının kendi hür iradesi ile imzaladığı sözleşmeye aykırı davrandığını, rekabet yasağı ve sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği hususunun somut olayda gün gibi açık olduğunu, iş bu olayda müvekkilinin 10 yıllık müşterisini kaybetmekle zarara uğradığını, ancak davada kısmi olarak 5.000 TL talep edildiğini, bu taleplerinin de mahkeme tarafından reddedildiğini, dosyaya sundukları faturalardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin …’ya kestiği son faturanın aylık 3.690 TL olduğunu,
İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Davacı, davalının 09.12.2013 tarihinde teknik servis elemanı olarak işe başlayıp, hizmet sözleşmesi imzaladığını, işveren şirket müşterisi r… Ltd. Şti. bünyesinde faaliyet gösteren … Hotel’ de teknik bilgi elemanı olarak görevlendirildiğini, 20.01.2015 tarihinde kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığını, akabinde davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firma olan …’da çalışmaya başladığını, yeni şirket eliyle davacının müşterisi olan .. Hotel’deki işine daha yüksek maaşla devam etmeye başladığını, davalının işten ayrılması akabinde davacı şirket müşterisi … A.Ş.’nin davacı ile arasındaki periyodik bakım sözleşmesini de feshettiğini ileri sürmüş ve taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin 9. maddesinde öngörülen rekabet yasağına aykırı davrandığından sözleşmenin 11. maddesi uyarınca öngörülen cezai şart tutarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 TL cezai şartın tahsilini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamından, taraflar arasında akdedilmiş olan 09.12.2013 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi mevcut olup, davalının davacıya ait işyerinden 20.01.2015 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığı ve dava dışı Neocom şirketinde çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu “hizmet akdi” başlıklı sözleşmenin 9. maddesinde rekabet yasağının düzenlendiği, 11. maddesinde de cezai şart olarak davalının 2 yıllık bürüt maaş tutarının belirlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşme tarihi ve iş akdinin feshi tarihi itibariyle uyuşmazlık 6098 sayılı TBK hükümlerine tabidir.
Somut olayda sözleşmede, işçinin rekabet yasağı karşılığında işverenin herhangi bir karşı edim üstlenmediği anlaşılmaktadır. TBK’nın 420/1. maddesi uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. Burada söz konusu olan kısmi geçersizlik olup sadece ceza koşulu geçersizdir.
Olayımızda, rekabet yasağını ve buna bağlı olarak ceza koşulunu düzenleyen sözleşmede, sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği, bunun karşılığında işverene bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşmedeki ceza koşulu geçersiz olup, geçersiz sözleşmeye dayalı alacak talebi yerinde değildir.
Açıklanan bu hukuki gerekçelerle, ceza koşulu içeren sözleşme hükmü geçersiz olup bu geçersizlik, hakimin müdahalesiyle giderilebilecek nitelikte bir geçersizlik değildir. TBK’nın 420/1.maddesindeki düzenleme emredici bir hüküm olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca resen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmayıp, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362.a maddesi uyarınca, dava konusunun değeri itibariyle karar kesindir.