Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/670 E. 2019/91 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/670
KARAR NO : 2019/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/397 Esas – 2017/836 Karar
KARAR TARİHİ: 07/12/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında Yakıt Temizlik Sistemi alım satımı konusunda yapılan sözleşme gereğince davalıya 100.142,50 Euro kapora gönderildiği, ancak ilgili malzemenin dava dışı danışmanlık şirketi tarafından finansal kiralama yoluyla satın alınması üzerine verilen kaporanın iadesinin istendiğini, ancak kur farkı ve banka kesintisi bahane edilerek 78.641,28 Euro iade edildiğini, iade edilmeyen kısım için davalı hakkında Körfez İcra Müdürlüğünün 2015/8 esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğnu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının davalıya gönderdiği paranın 99.932,5 Euro olduğunu, para iadesine ilişkin bir anlaşma olmadığını, davalının sipariş üzerine makine temini için … Makine isimli bir firma ile anlaştıklarını, bu firmaya ödeme yapıldığını, elaman çalıştırıldığını, davacının hiçbir gerekçe göstermeksizin alımdan vazgeçtiğini, davacının makine alımını leasing sözleşmesi ile alması nedeniyle davalının da zararı doğduğunu, bu miktarında düşülmesi gerektiğini, hem kur farkı hemde davalının sipariş ettiği makine için gerekli ekipman bedellerinin KDV gibi bir kısım masrafların davacıdan kesilerek, 79.000 Euro olarak iade edildiğini, davacını bakiye bir alacağı kalmadığnı belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 07/12/2017 tarihli, 2015/397 Esas – 2017/836 Karar sayılı kararında; “…Netice olarak sözleşme ifa edilmediğine göre gönderilen paranın iadesi gerektiği, davalının müspet zarar talebinin yerinde olmadığı, menfi zararını mahsup isteyebileceği ancak bunun için somut belge ve bilgi sunmadığı, bilirkişi raporlarına göre de kur farkından dolayı talep edilen zarara ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, dosyaya sunulan delillere göre davacı defterine göre iadesi gereken miktarın 21.290,72 EURO olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, İİK’nun 67/2. Maddesi gereğince yapılan incelemede de davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız olması, ayrıca alacağın likit (belirlenebilir ) olması nedeni ile asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığı üzerinden hesap edilen %20 icra inkar tazminatının da davalıdan tahsiline, davacı takipte kötüniyetli olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği…” gerekçesiyle, icra takibine vaki itirazın 21.290,72 EURO asıl alacak bakımından iptali ile bu miktar asıl alacağa ilk takip tarihi olan 21/04/2014 tarihinden itibaren 3094 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Kamu Bankalarının Euro cinsinden para alacağına bir yıllık mevduat faizi için uyguladıkları en yüksek mevduat faiz işletilerek devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak (62.594,71-TL) üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İlk derece mahkemesince yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hukuka aykırı bir şekilde karar tesis edildiğini, İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde yer alan delillerin ve hukuki nitelendirme kısmının son paragrafında 14.03.2016 tarihli 3. celsede mahkemece yetersiz görülen bilirkişi raporunun sonuç kısmı kopyalanarak bir hüküm tesis edildiğini, Müvekkil ile davacı firma arasında yakıt tankı temizlik sisteminin finansal kiralama ile satın alınacağına ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında böyle bir anlaşma yapıldığı mahkemece kabul edilecekse taraflar arasında sözleşme sona ermediğinden müvekkiline gönderilen paranın da iadesi gerekmeyeceğini, Müvekkilinin öncelikli olarak davacı firma ile sözleşme imzaladığını ve daha sonra aralarında şeker finansal kiralama yoluyla alım yapılacağına ilişkin bir anlaşma yapılmadığını, müvekkili ile davacı ve dava dışı şirket arasında yapılan sözleşmelerin birbirinden bağımsız olduğunu, Davacının haklı hiçbir gerekçesi olmadan hukuka aykırı bir şekilde sözleşmeden döndüğünü ve müvekkilinin uğradığı zararı da karşılamadığını, sözleşmeden dönen tarafın müvekkili olmadığını, müvekkilinin, davacının sözleşmeden dönmesi nedeniyle zarara uğradığını, Yargıtay kararları gereğince bu uğurda müvekkilinin, davacının kusurlu davranışı nedeniyle sözleşmenin sonlandırılması sonucu uğramış olduğu tüm zararlarını talep edebileceğini,Dosya kapsamında alınan iki bilirkişi raporunda da müspet zarar hesabı yapılmadığını, sadece menfi zarara ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğunu, ilk derece mahkemesinin sadece dosyanın çok uzaması nedeniyle karara çıkartması ve bölge adliye mahkemesinin incelemesine bırakması müvekkilimin daha da mağdur olmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca taraflar arasında sözleşme ilişkisinin dönme mi yoksa birinin diğerinin devamı niteliğinde olup olmadığına ilişkin de mahkemece bir tespit yapılmadığından gerekçeden uzak bir karar verildiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafça davalı aleyhine, eksik iade edilen kapora tutarının davalıdan tahsili için başlatılan ve itiraz üzerine duran takibin devamının sağlanması için İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yukarıdaki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 282. Maddesi uyarınca, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporu bu haliyle takdiri delil niteliğinde olup, mahkemece bilirkişi raporundaki tespitler de değerlendirilerek ve gerekçesi yazılarak hüküm kurulmuştur. Buna göre davalı vekilinin mahkemenin bilirkişi raporlarındaki çelişkileri gidermediği ve yetersiz raporlara göre hüküm kurduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.Taraflar arasındaki makine satım ilişkisi kapsamında davacı tarafından davalıya toplam 99.932,00 Euro ödeme yapıldığı, davacının sözleşmeden dönmesi üzerine davalı yanca 78.641,28 Euro nun iade edildiği, 21.290,72 Euro’nun iade edilmeyip, davalı uhdesinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere yapılan bu ödeme TBK’nın 177. maddesi uyarınca kapora olup, sonradan sözleşmenin ortadan kalkması halinde iadesi gerekir. Taraflar arasında satıma konu makinenin sonradan davacının Türkiye’de mukim grup şirketi tarafından leasing yoluyla davalıdan alındığı da ihtilafsızdır. Davalı, sona eren sözleşme uyarınca harcamalar yaptığını, imalatçıya ödeme yaptığını, işçi giderlerine katıldığını, kur farkı ve KDV nedeniyle zarara uğradığını ve satış konusu makineyi davacının sözleşmeden dönmesi üzerine, davacının Türkiye’de mukim grup şirketine satışı ile de satış bedeli farkı yönünden zarara uğradığını, bu bedellerin davacı tarafından gönderilen tutardan düşülmesi suretiyle iade edilen tutarı belirlediğini, buna göre davacının talebinin yerinde olmadığını ileri sürmektedir. Davacı tarafından yargılama aşamasında delil olarak sunulan, şirket yetkililerince imzalandığı ileri sürülen, ancak davalı yanca yazıları sonradan doldurulduğu, tarihsiz olduğu belirtilerek benimsenmeyen kaporanın iadesi anlaşmasını içeren protokolde dava konusu kaporanın davacı şirkete iade edileceğinin belirtildiği görülmektedir. Her ne kadar cevap dilekçesinde davalı vekilince bu belgenin yazılarının sonradan doldurulduğu ve tarihsiz olduğu belirtilerek kabul edilmediği ifade edilmiş ise de belgedeki davalı şirket temsilcisine ait olduğu ileri sürülen imzaya açıkça itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda belgenin üzerinin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun davalı yanca yazılı olarak kanıtlanması gerekirken, buna ilişkin bir kanıt sunulmadığı da dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.Bununla birlikte , alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, davalının menfi ve müspet zarar ve tutarını kanıtlamadığı da dikkate alındığında, davalı vekilinin davacı ile daha sonra makinenin satışı yapılan şirketin farklı tüzelkişiler olduğu, bu nedenle yapılan sözleşmelerin birbirinden bağımsız sözleşmeler olduğunun benimsenmesi gerektiği, aksinin kabulü halinde taraflar arısındaki sözleşmenin sona ermediğinin kabulü halinde davacı yanca müvekkiline gönderilen parayı iade etmesinin gerekmeyeceği, bilirkişilerin yalnızca menfi zarar yönünden inceleme yaptıkları, müvekkilinin tüm zararları talep edebileceği yönündeki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 3.206,88 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24/01/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi gereğince, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliği tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.