Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/661 E. 2018/1597 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/661
KARAR NO : 2018/1597
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/748 Esas – 2017/472 Karar
KARAR TARİHİ: 20/06/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 09/04/2012 itibariyle üç yıl geçerli finans maaş sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalının her bir personeli için birer vadesiz mevduat hesabı açtırarak personel maaşlarını belirtilen hesaplara yatırması şartıyla davalıya 26/06/2012 tarihinde 7.500,00-TL ödendiğini, ancak davalının 31/12/2014 tarihinden itibaren sorumluluklarını yerine getirmediğini, ödenen promosyonun faizi ile iadesi için gönderilen ihtarnameye cevap vermediği gibi Kocaeli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile yaptıkları takibe de itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve en az %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında dava dilekçesinde bahsi geçen konuda iki adet sözleşme imzalandığını, birinci sözleşmenin taraflarca sonlandırıldığını, karşılıklı olarak bu sözleşmenin feshedildiğini, ilk yapılan sözleşmeden dolayı herhangi bir borçları olmadığını, daha sonra taraflar arasında yeniden sözleşme yapıldığını, ancak müvekkili şirketin bu hesapta hiçbir bankacılık işlemi yapmadığını, davacı bankaya borçları olmadığını, itirazlarının haklı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 20/06/2017 tarihli, 2015/748 Esas – 2017/472 Karar sayılı kararında: “…Yapılan yargılamada toplanan tüm deliller, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 09/04/2012 tarihinde finansmaaş sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile; davalı firmanın 3 yıl süre ile 80 adet personeli için bankada maaş hesabı açtırarak personellerinin maaş ödemelerini bankada açtıracağı bu maaş hesaplarına yatırılmasını sağlayacağı, bunun karşılığında davacı bankanın da davalıya 7.500,00 TL tutarında maaş promosyonu ödeyeceğinin kararlaştırılığı, davacı banka tarafından 7.500,00 TL promosyon bedelinin 26/05/2012 tarihinde davalı şirkete ödendiği, ancak davalı tarafça personellerinin maaşlarının sözleşmede kararlaştırıldığı üzere belirtilen işçi sayısı ve süre kadar davacı banka hesabına yatırılmadığı, taraflar arasında aktedilen sözleşmenin 17. maddesi uyarınca davalının kendisine ödenen promosyon bedelini sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren bankanın kısa vadeli kredilere uyguladığı faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte iadesi gerektiği anlaşılmıştır.
Tespit olunan bu hususlar kapsamında; yapılan takipte istenen asıl alacağın davacı banka tarafından davalıya sözleşme uyarınca ödenen promosyon bedeli olup, takip tarihine kadar işlemiş faizin de davacının talep ettiği faiz tutarından fazla olduğu, bu nedenle davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar vermke gerekmiş, alacak likit olduğundan, davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine de karar verilmiş, ayrıca bilirkişi raporu ile işlemiş faizin davacı talebinden 120,64 TL fazla olduğu tespit olunmakla bu miktar yönünden davanın ıslah edilerek 120,64 TL’nin alacak olarak talep edildiğinden ıslahen ileri sürülen bu talebin alacak talebi olarak görülüp, bu miktar talebin de kabulüne karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davanın dayanağı olan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, zira davacı vekilinin davasını sözleşmenin 17. maddesine dayandırdığını, ancak kök bilirkişi raporunda da saptandığı üzere (5. sayfa, değerlendirmeler bölümü) müvekkili şirketin piyasanın olumsuz koşulları nedeni ile 01.10.2013 tarihinde kapandığını, tüm işçilerin işten çıkartıldığını, işçisi olmayan bir şirketin, maaş ödemeleri yapmasının düşünülemeyeceğini, müvekkili şirketin iyi niyetli olup, davacı bankaya karşı suistimalinin söz konusu olmadığını,
Diğer taraftan taraftan promosyonun, firmaların potansiyel müşterilerine kendilerini tanıtmak ve ürünlerini pazarlamak amacıyla kullandığı etkili bir tanıtım aracı olduğunu, gelişen dünyamızda firmaların kendilerini ya da ürünlerini tanıtmak ve müşterilerinin beğenisine sunmak için kullandıkları en etkili yöntemlerden bir tanesi olduğunu, promosyon ürünleri olarak, çakmak, kalem, defter, takvim, para vs. olabildiğini, davacı bankanın da maaş ödemelerinde kendi bankasının tercih edilmesi karşılığında promosyon olarak 7.500 TL vereceğini beyan ettiğini, taraflar arasında bu konuda her ne kadar sözleşme tanzim edilmiş ve bir takım şartlar ortaya konmuş ise de promosyonun sebepsiz zenginleşmeye konu edilemeyeceğini, bağış hükümlerine tabi olduğunu, zira müvekkili firmanın promosyon nedeni ile davacı banka ile çalıştığını, tüm maaşları uzun süre bu bankadan ödendiğini, şirket kapanınca işçilerin iş akitlerinin feshedildiğini, dolayısı ile maaş ödemelerinin de durduğunu, promosyonun, sebepsiz zenginleşmeden bahisle bankanın geri istemesinin Borçlar Yasasının temel hükümlerine aykırı olup bir hakkın suistimalinden öte olmadığını, diğer taraftan pormosyon olarak verilen bir paraya ilişkin davada icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu,
Yukarıda izah edilen nedenlerle Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2017 tarihli, 2015/748 Esas – 2017/472 Karar sayılı ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kaldırılmasına, talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından, davalının, taraflar arasında 09.04.2012 tarihli imzalanan finansmaaş sözleşmesindeki taahütlerini ihlal ettiği gerekçesiyle, davalıya ödenen promosyon tutarının faizi ile tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Tarafların kabulündeki 09.04.2012 tarihli sözleşme hükümlerine göre davalının üç yıl boyunca ve 80 adet personel maaşının davacı banka aracılığıyla yapacağını taahüt ettiği, karşılığında davacının 7.500 TL promosyon ödemesi yaptığı, davalının personel maaşlarını sözleşmede kararlaştırılan süre ve personel sayısınca davacı hesaplarına yatırmadığı hususları ihtilafsızdır. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesindeki düzenleme uyarınca davacı banka, davalıya sözleşme uyarınca ödediği promosyon bedelini yine sözleşmede belirlenen ve bilirkişi tarafından hesaplanan faiz tutarı ile davalıdan tahsilini talep edebilecektir.
Tarafların tacir olduğu da dikkate alındığında, davalı vekilinin davalı şirketin piyasa olumsuz koşulları nedeniyle 01.10.2013 tarihinde personellerini çıkarmak durumunda kaldığı, bu yönüyle iyi niyetli olduğu, promosyon ödemesinin bağış hükümleri kapsamında geri istenemeyeceği yönündeki istinaf nedenleri, sözleşme hükümleri dikkate alındığında, yerinde görülmemiştir.
Davalının ödemesi gereken tutarın likit ve belirlenebilir olduğu gözetildiğinde, hükümde davalının inkar tazminatına mahkum edilmesi de yerinde olup, bu yöne ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 604,67 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27/12/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.