Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/656 E. 2019/69 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/656
KARAR NO : 2019/69
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/989 Esas – 2017/1291 Karar
KARAR TARİHİ: 23/11/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Recep Celal Sengü vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davalılar arasında temel bankacılık hizmet sözleşmesi ve kefalet sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, borçların ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borçların ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ve yine aynı icra müdürlüğünün 2016/3806 esas sayılı dosyası ile takipler başlatıldığını, davalıların takiplere haksız olarak itiraz etmesi sonucu takiplerin durduğunu ileri sürerek, davalıların yapmış olduğu haksız itirazların iptaline, inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili savunmasında özetle, davalının Doğal İnşaat firmasından 04/12/2013 tarihinde ayrıldığını, ortak olduğu dönemde davacı banka ile şirket arasında GKS imzalandığını ve davalının adi kefil olduğunu, davalının kefil olduğu kredi sözleşmesinin sadece 10 TL’lik olduğunu, davalı asıl borçlu şirketin, müvekkili ortaklıktan ayrıldıktan iki yıl sonra kredi çekildiğini, bu kredi borcuna da kefil olduğunun kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarihli, 2016/989Esas – 2017/1291 Karar sayılı kararında, “… Davacı bankanın icra takip tarihi itibari ile kullandırılan kredilerden dolayı davalı borçludan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler raporlarında … nolu işleme kart ile kullanılan ticari kredi nedeniyle davacının davalı şirket ve …’tan 22.847,76 TL alacaklı olduğunu diğer davalı …’nün imzasının bulunmaması nedeniyle borçtan sorumlu olmayacağını diğer … nolu kredili mevduat hesabı nedeniyle davacı bankanın davalılardan 3.632,50 TL alacaklı olduğunu mütalaa etmişlerdir.”Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiştir. “Her ne kadar davalı …, kredideki kefaletinin, 04.12.2013 tarihinde sona erdiğini ileri sürmüşse de, ortaklıktan çıkmanın anılan kredide kefaleti sona erdirmeyeceği …” gerekçesiyle davanın kısmen kabul -kısmen reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili, davalı …ve davalı …vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Taraflar arasında 18.05.2010 tarihli ve 21.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalı … 18.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin 10.000,00 TL için, 21.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin ise 40.000,00 TL için müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefaletnameler imzaladığını, 18.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmesine verilen kefaletnamenin Taahhütler başlığı altında düzenlenen 3.1. maddesine göre kefil/kefillerin, genel kredi sözleşmeleri kapsamında kredi alana kullandırılmış ve/veya kullandırılacak nakdi ve gayrinakdi kredilerden doğmuş ve doğacak tüm borçlar ile kredi alanın her ne surette olursa olsun asaleten veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının, bu borçların faiz, temerrüt faizi, komisyon faizi gibi ferileri ile tahsili için gerekli masraflar da dahil olmak üzere geri ödenmesine 10.000,00 TL tutara kadar diğer kefiller ile birlikte müşterek ve müteselsil kefil olmayı kabul ve taahüt ettiklerini, 21.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmesinine kefaletnamenin Taahhütler başlığı altında düzenlenen 3.1 maddesinin de aynı nitelikte olduğunu,Davalı şirketle imzalanan Ticari Kart Sözleşmesi ve işletme kart Taahütnamesi ile şirkete ticari kredi kullandırıldığını, 21.05.2010 tarihli …bank İşletme Kart Taahütnamesi özel şartlar başlığı altında düzenlenen 1 ve 8. maddeleri uyarınca, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin temeli olan 32400439526700011 nolu işletme kart ile kullanılan ticari kredi için …ün kefaletinin kabul edilmemesinin hukuka uygun olmadığını, geçerli genel kredi sözleşmesinin … tarafından imzalandığını, yine sözleşmeler temel alınarak davalı şirkete işletme kart ile ticari kredi kullandırıldığını, doğmuş ve doğacak tüm borçlardan kefil sıfatıyla …’nün de sorumlu olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince hakkında red kararı verilen …yönünden hükmün kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra şirkete kullandırılan kredilerden sorumlu olmaması gerektiğini, sözü edilen borçlardan müşterek ve müteselsil kefil olmadığını, 32400439526700011 nolu ticari kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzası olmadığından sorumluluğu olmadığını, davacının elinden kredi sözleşmeleri, ticrai kart sözleşmeleri varken ve müvekkilinin de imzasının olmadığını, sorumlu olmadığını bilecek veya bilebilecek durumdayken kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, ilk derece mahkemesinin davayı reddetmesine rağmen %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmetmemesinin hatalı olduğunu,Hükmedilen faiz oranının fahiş olduğunu, Kefilin sadece kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limitiyle sorumlu olduğunu, asıl borç belli olmaksızın sadece kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle verilmiş olan kefaletin geçerli olmayacağını, Yukarıda izah edilen nedenlerl yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı l İnşaat…Ltd.Şti. ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, mahkeme kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, faiz oranı ve hesabının yanlış yapıldığını, kötü niyetli olmadığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı banka tarafından davalı asıl kredi borçlusu şirket ile kefili olan diğer davalılardan, kullandırılan kredi alacağının tahsili için başlatılan takibe yöneltilen itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ve inkar tazminatı talepli dava açıldığı, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edildiği anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı yanın istinaf nedenlerinin incelenmesinde: Davacı vekilince davalılardan …nün 18.05.2010 ve 21.05.2010 tarihli genel kredi sözleşmesine verilen kefaletnamenin “Taahhütler” başlığı altında düzenlenen 3.1.maddesine ve yine 21.05.2010 tarihli …bank İşletme Kart Taahütnamesi “özel şartlar” başlığı altında düzenlenen 1ve 8. maddeleri uyarınca, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin temeli olan 32400439526700011 nolu işletme kart ile kullanılan ticari kredi içinde sorumluluğunun bulunduğunu, mahkemece bu takip konusu borçtan davalı …’nün kefaletinin bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden talebin reddinin doğru olmadığı ileri sürülerek karar bu bölümüyle istinaf edilmiştir. Dosyaya celbolunan sözleşme ve taahhütnameler de incelenerek düzenlenen bilirkişi rapor içeriğinde de işaret edildiği üzere; davalı …nün 30.07.2015 tarihli Temel Bankacılık Sözleşmesi ve aynı tarihli borca dayanak kredinin kullandırıldığı Ticari Kart Sözleşmesinde imzasının bulunmadığı, bu sözleşmeleri asıl kredi kullanan şirket adına ve kefil olarak diğer borçlu … tarafından imzalandıkları analaşıldığından ve kefil, ancak imzaladığı sözleşme ve kefalet limiti ile sorumlu olacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Davalı … vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde:Müteselsil kefil olarak imzalanan sözleşme uyarınca asıl kredi borçlusu şirkete 32400439526700008 nolu kredili mevduat hesabından kullandırılan kredi borcundan doğan sorumluluk, şirket ortaklığından ayrılmakla sona ermeyeceğinden, bir başka ifade ile sorumluluk şirket ortağı olmakla bağlantılı olmadığından, davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.Davalının, davalı asıl kredi borçlusu şirketin .. nolu kredili mevduat hesabından kullandığı kredilere müteselsil kefil olduğu, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterildiği surette, taraflar arısında imzalanın sözleşme hükümleri ve bankacılık mevzuatı uyarınca kredi faiz düzenlemeleri kapsamında uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranları yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının uygulanan faiz oranının fahiş olduğu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.Davacı vekilinin bilirkişi raporuna beyanı çerçevesinde müvekkilinden alacak talebi olmadığını, sadece diğer davalılar yönünden alacak talebi bulunduğunun kabulünün gerekeceği, bu kapsamda mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği müvekkili hakkında davanın kabulü yönündeki hüküm bölümünün doğru olmadığını ileri sürerek istinaf nedeni yapılmıştır. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, rapordaki aleyhe hususları kabul etmediği beyanı yanı sıra, rapor içeriğinde davalının sorumlu olacağı borç tutarının da hesaplanıp belirtildiği dikkate alındığında, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
İstanbul Anadolu ,… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi kapsamında davalı hakkında talep reddedilmiştir. Taraflar arısında birden fazla sözleşmeler imzalandığı da dikkate alındığında, davacı bankanın bu takip kapsamında kötü niyeti sabit görülmediğinden ve davalı tarafından kanıtlanmadığından, reddedilen kısım yönünden davalı yararına kötü niyet tazminatı verilmesi gerekeceği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Davalı t…Ltd.Şti ve …’ın istinaf nedenlerinin incelenmesinde:Davalının davalı asıl kredi borçlusu şirketin kullandığı kredilere müteselsil kefil olduğu, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterildiği surette, taraflar arısında imzalanın sözleşme hükümleri ve bankacılık mevzuatındaki kredi faiz düzenlemeleri kapsamında uygulanan akdi ve temerrüt faiz oranları yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle davalı aleyhine İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca inkar tazminatına karar verildiği anlaşıldığından, davalının bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalar doğrultusunda kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,
2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 1.294,67 TL (251,55 TL’sinden davalı …’nün sorumlu olması kaydıyla) nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17/01/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.