Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/645 E. 2018/1475 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/645
KARAR NO : 2018/1475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/250 Esas – 2017/841 Karar
TARİH : 26/10/2017
DAVA : TTK. 530. Maddesi – Şirketin Feshi
Davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılan fesih ve tasfiye davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 4/10 oranında pay sahibi olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … ve … ile kurmuş oldukları şirket yoluyla ”…” isimli derginin yayım hayatına başlaması hususunda iştirakte bulunduklarını, şirket kurulduğunda çoğunluk hissesine sahip müvekkilinin, …’in hisselerini 02.09.2016 tarihinde …’e devretmesiyle azınlık pay sahibi durumuna geldiğini, 10.09.2016 tarihinde ise ….’in hisselerini …A.Ş’ye devrettiğini, bununla birlikte şirketin adresinin müvekkilinin bilgisi haricinde değiştirildiğini, şirketin akıllı ofise taşınarak posta kutusu haline getirildiğini, şirket kayıtlarına ulaşmak ve yapılan işlemleri görmek adına müvekkilinin bilgi alma hakkını kullandığını, bu doğrultuda Beyoğlu …Noterliğinden 07.11.2016 tarihli ihtarının gönderildiğini, ancak muhatabın adresten taşınmış olması sebebiyle tebligatın yapılamadığını, bu arada … hisselerini devralan …A.Ş. temsilcisi … tarafından iadeli taahhütlü mektupla şirketin merkezinin değiştiği ve 30.12.2016 tarihinde bu adreste genel kurul yapılacağının bildirildiğini, genel kurula çağrı konusunda hiçbir usule uyulmamış olmasına rağmen müvekkilinin belirlenen tarih ve saatte genel kurulun yapılacağı adrese gittiğini ve anılan adreste kimsenin olmadığının görülerek tutanak tutulduğunu, şirketin genel kurulunun toplanamadığının açıkça ortada olduğu ve yönetim kurulunun görünürde bulunmasına rağmen fiilen olmadığını, mevcut organ eksikliğinin giderilmesi adına şirketin kayyuma devredilmesi gerektiğini belirterek, TTK’nın 530/1. maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine ve TTK’nın 530/2. maddesi uyarınca gerekli önlemlerin alınmasını talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış ancak herhangi bir savunmada bulunmadığı görülmüştür
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 26/10/2017 tarihli, 2017/250 Esas – 2017/841 Karar kararında, “…Şirketin kuruluşunda …’in yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve ilk 3 yıl için şirketin münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu kararın 18.08.2015 tarihinde sicile tescil ve 24.08.2015 tarihli gazetede ilan edildiği, huzurdaki davanın organ eksikliğine dayalı olarak şirketin feshi istemine ilişkin olup, 10.03.2017 tarihinde açıldığı ve şirketin yetkili temsilcisi olan .. . .’in 3 yıllık temsil yetkisinin henüz sonlanmadığı, zira 18.08.2018 tarihinde 3 yıllık sürenin dolacağı, dava açıldığı tarih itibariyle şirketin temsilcisinin mevcut olup organ eksikliğinin bulunduğundan sözedilemeyeceği, her ne kadar yönetim kurulu üyesi ve şirketi temsil ve ilzama yetkili …’in şirketteki hisselerini 10.09.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile (sicilde 05.10.2016 tarihinde ilan edilen) …A.Ş.’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığı hali hazırda şirket ortağı olmadığı anlaşılsa da TTK’nın 359. maddesinde anonim şirkette yönetim kurulu üyelerinin sayısı ve niteliklerinin açıklandığı ve anılan maddede anonim şirket yönetim kurulu üyesinin şirket ortağı (Eski TTK. 312. maddesinden farklı olarak) olması gerektiğine ilişkin bir ifadenin bulunmadığı, başka bir deyişle anonim şirket yönetim kurulu üyesinin şirkete pay sahibi olmasının zorunlu olmadığı, şirketin yönetim kurulu ve temsilcisinin bulunup, davanın açıldığı tarih itibariyle ve halen şirkette organ eksikliği bulunduğundan sözedilemeyeceği açık olduğundan TTK. 530. maddesine dayalı olarak açılan davanın reddi gerektiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesinin şirket hakkında herhangi bir inceleme ve araştırma yapmadan fiilen bulunmayan yönetim kuruluna rağmen yalnızca şekli inceleme yaparak hukuka açıkça aykırı bir karar tesis ettiğini,
TTK’nın 530. maddesi gereğince dava açıldığında mahkemenin, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabileceğini, kendileri tarafından ikame edilen davanın TTK’nın 530. maddesi kapsamında olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kurulurken yalnızca şekli bir inceleme yapıldığını, yeterli ve detaylı bir araştırma yapılmadığını, salt yukarıda izah olunan husus dikkate alınsa dahi ilk derece mahkemesi tarafından resen araştırma ilkesinin göz ardı edildiğini,
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi tarafından tesis edilen kararın objektif olarak değerlendirebilen bir karar olmadığını,
Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalı şirketin hissedarı olduğu, şirketin görünüşte yönetim kurulu olmasına rağmen fiilen yönetim kurulu bulunmadığı, ayrıca şirketin genel kurulunun toplanamayıp, yapılamadığı ileri sürülerek TTK’nın 530/1-2 maddeleri kapsamında davalı şirketin yönetim kurulunun oluşturulabilmesi ve genel kurulunun yapılabilmesi için tedbiren kayyım atanmasının ve yönetim oluşturulamaması halinde organ eksikliğinden şirketin feshine karar verilmesi istemli açılan davada, mahkemece şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre yöneticisi bulunduğu, organ eksikliği bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 530. maddesinde “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. Dava açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Mahkemece, dava açıldığı tarihte şirketin yönetim kurulu bulunduğu, dolayısıyla organ boşluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, açtığı davada, şirketin fiilen yönetim kurulu bulunmadığı iddiası yanında, davalı şirketin genel kurulunun da toplanamadığını ileri sürmekte olup, buna ilişkin deliller sunulmuştur. Mahkemece bu talep ve iddia kapsamında ileri sürülen deliller değerlendirilmediği gibi, TTK’nın 530. maddesinde yer verildiği üzere; açılan davanın niteliği gereği yönetim kurulunun görüşünün alınmaksızın ve bu yönde davalı şirket yönetim kurulunun dinlenmesi yönünde herhangi bir işlem yapılmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davadaki uyuşmazlık konuları sağlıklı bir şekilde belirlenmeden, davanın esasına etkili delillerin toplanıp değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yönüyle istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılarak, dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;
HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.12.2017
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.