Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/644 E. 2018/1557 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/644
KARAR NO : 2018/1557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/697 Esas – 2018/84 Karar
KARAR TARİHİ: 16/02/2018
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya uluslararası hava taşıma hizmeti verdiğini, hizmeti sonucu 31/10/2015 tarihli 12.708,34-TL tutarında fatura ve noter ihtar masrafına ilişkin 31/12/2015 tarihli 124,14-TL tutarlı 2 adet fatura keşide edildiğini, davalı tarafın fatura bedellerini ödememesi sebebiyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının kendisine gönderilen ödeme emrinde belirtilen borca, faize ve yetkiye itiraz ederek icra takibini haksız ve kötü niyetli bir şekilde durdurduğunu, icra takibinin taşıyıcının işyerinin bulunduğu yerde açılmış olduğundan yetki itirazının yerinde olmadığını, takibe konu faturalara süresinde itiraz edilmediğini ve borç tutarının kesinleştiğini belirterek, takip tarihinden önce talep edilen işlemiş faiz tutarından feragat ederek, davalının takipte istenen asıl alacak tutarı 12.832,48 TL yönünden itirazının iptali ile takibe kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin ticaret odasında tescilli merkezinin Tuzla/İstanbul olduğunu, takip ve davada yetkili mahkeme ve icra dairesinin Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, eldeki davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, taraflar arasında gerek yazılı gerekse de sözlü yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, dolayısıyla Bakırköy icra dairesinin ve mahkemelerinin yetkili olduğuna dair iddiaları yasal ve akdi dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, huzurda ikame edilen davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davası olduğunu, itirazın iptali davalarının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların tamamının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, faturaya konu yükleme siparişi veya taşıma talimatının müvekkili şirketçe verilmediğini, taşıma talebi veya talimatının malların alıcısı WV Slovakya tarafından verildiğini, davacının taşıma talimatını aldığı müşterisinden tahsil edemediği parayı müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, müvekkili şirketin, davacı DHL’den taşıma noktasında herhangi bir talepte bulunmadığı, fiyat teklifi istemediği, davacı ile herhangi taşıma sözleşmesi imzalamadığını, bu nedenle davacı yanca düzenlenen 31/10/2015 tarihli A-747069 no.lu 12.708,34 TL’lik faturaya itiraz edildiğini ve davacıya iade edildiğini, müvekkilinin, alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek, öncelikle mahkemenin yetkisine itirazlarının kabulü ile dava dosyasının yetkili-görevli Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, bu itirazlarının reddedilerek esasa girilmesi halinde ise davacının yasal dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine, haksız kötü niyetli takip yapan davacı aleyhine takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yükümlü kılınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 16/02/2018 tarihli, 2017/697 Esas – 2018/84 Karar sayılı kararında: “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın itirazın iptali davası olduğu görülmektedir. İcra dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, itirazın iptali davasında davanın açılmasına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı gözetilerek davalının bu hususa ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı süresinde yetki itirazında bulunmakla, dava navlun alacağının tahsili istemine ilişkin olup navlun alacağının para borcu olması sebebiyle 818 BK’nun 73.maddesi gereğince alacaklının ifa zamanında mukim bulunduğu yerde ödenmelidir. Davacının adresi itibariyle Bakırköy İcra Müdürlüklerinde takip yapılmasına engel bir durum bulunmadığından davalının yetki itirazının reddine, kararın huzurdaki davalı vekiline tefhim edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşıma sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafça alacağa dayanak gösterilen taşımaya ilişkin 31/10/2015 tarihli A-747069 no-lu 12.708,34-TL tutarında faturanın davacının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu görülmüş, davacının sahibi lehine delil niteliğinde olan 2015-2016 yılı ticari defterlerine göre icra takip tarihinde davacının davalıdan 12.283,48-TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davalı yanca meşruhatlı tebligata rağmen ticari defter belgeler ibraz edilmediğinden anılan faturaların davalı yan defter ve kayıtlarında görünüp görünmediği, görünüyor ise ne şekilde göründüğü tespit edilememiştir.
Fatura, tek başına akdi ilişkinin varlığını ispat edemez; ancak akdin ifası ile ilgili hususların ispatında delil kuvvetinde olur. Temel borç ilişkisinin ispatı ve ispat yükü, esas itibarıyla genel hükümlere (HMK m. 187-293) tâbidir. Yargıtay ilamlarında da bu hususa yer verildiği görülmektedir. Buna göre; Yargıtay 19.HD.’nin 2010/9165 E. ve 2011/4317 K. sayılı ilamında; somut olayda, davalı akdi ilişkiyi inkar ettiğine göre, davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekir. Fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. “Yargıtay 19. HD’nin 2005/3425 E. ve 2005/12441 K, sayılı ilamında; ” Fatura, tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. Bu durumda davacının dava konusu malların davalıya satıp teslim ettiğini yazılı delille kanıtlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Eldeki dava dosyasında davalının açıkça cari hesap ilişkisini ve akdi ilişkiyi inkar ettiği anlaşılmaktadır bu haliyle davacının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ve açık hesaba dayanak faturaya konu taşıma hizmetinin verildiğini ispat edemediği, mahkememizce sabit görülmekle davanın reddi yoluna gidilmiş, dava reddedildiğinden davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddi yoluna gidilmiş, davacının takip yapmakta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat taleplerinin reddi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin, davalı ile aralarında oluşan cari hesap ilişkisine istinaden davalıya yasa ve uluslararası kurallar çerçevesinde hizmet verdiğini ve haklı olarak da verilen hizmetle ilgili olarak oluşan bedelin ödenmesini talep ettiğini, buna dair konşimentolar incelendiğinde davalı tarafından taşıma hizmetinin alınmış olduğunun görüleceğini, verilen hizmet neticesinde, faturalardan oluşan borcun ödenmemesi üzerine, müvekkili şirketçe takibe konu faturaların ödenmesi için Bakırköy … Noterliği’ nin 21.12.2015 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, Yargıtayın yerleşmiş içtihadına ve TTK’nın 21/2. maddesine göre tebliğden itibaren sekiz gün içerisinde itiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayılacağını ve borç tutarının kesinleştiğini, davalının takip konusu alacağın tamamına, faiz ve ferilerine, yetkiye yapmış olduğu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğundan, takibin 12.832,48 TL asıl alacak yönüyle devamı gerekmekte iken aksi yönde karar ihdası usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişi heyetinden alınan 01.12.2017 tarihli raporda, tarafların ticari defterlerinin yanlar lehine delil vasfı taşıdığı, müvekkili şirketin ticari kayıtlarında davalının 12.832,48 TL alacaklı gözüktüğünü, davalı tarafın davaya konu iki adet faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, süresi içerisinde itiraz edilip iade edildiğini, sonuçta, davacının davalıdan herhangi bir bedel talep edilemeyeceği kanaati ile rapor oluşturulduğunu, bilirkişi raporunu bu haliyle kabul etmediklerini, davalı tarafın kayıtlarında mevcut faturalarının kayıtlı olmaması alacağın varlığını ortadan kaldırmayacağını, davalı tarafa yasa ve uluslararası kurallar çerçevesinde hizmet verilmiş ve haklı olarak da verilen hizmetle ilgili olarak oluşan bedelin ödenmesini talep edildiğini, nitekim, taşıma bedelinin talep edildiği hava yolu taşıma hizmetinin yapıldığı bilirkişi raporu ile sabit olmakla birlikte, hava taşıma uzmanı bilirkişisinin işbu hizmet bedelinin alıcının sorumlu tutulacağına ilişkin saptamalarına katılmalarının mümkün olmadığını,
Taşıma hizmetinin davalı tarafa verilmiş olup haklı olarak da hizmet bedelinin ödenmesi talep edildiğini,
TTK’nın 850/2. maddesi uyarınca, taşıyıcı taşıma sözleşmesiyle eşyayı taşıyıp gönderilene teslim etmeyi üstlenirken, gönderen de taşıyıcıya taşıma ücretini ödeme borcunu üstlenmiş olacağını, yine TTK’nın 870/4. maddesine göre de taşıma ücreti eşyanın sayısı, ağırlığı veya başka ölçüyle gösterilen miktarına göre kararlaştırılmışsa taşıma ücretinin hesaplanmasında, taşıma veya yük senedindeki kayıtların doğru olduğunun varsayılacağını,
İlk derece mahkemesince reddedilen 124,14 TL’lik bedel noter ihtarname masrafının bizzat davalının borcunu ödememesinden kaynaklanmakta olup haklı olarak istenilen bu masraf kalemine ilişkin taleplerinin de reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından, davalıya verilen uluslararası hava taşıma hizmeti nedeniyle navlun alacağı için düzenlenen 31/10/2015 tarihli 12.708,34 TL tutarında fatura ve noter ihtar masrafına ilişkin 31/12/2015 tarihli 124,14-TL tutarlı fatura olmak üzere iki adet fatura nedeniyle oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yöneltilen itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı tarafından yurt dışı alıcısına ihraç edilen ürünlerin, davacı tarafından yurt dışı hava yolu taşıması ile alıcısına teslim edildiği ihtilafsızdır.
Dosyaya sunulu deliller ile bilirkişi raporundaki tespitler ışığında, davacı tarafından düzenlendiği anlaşılan AWB-Hava Yük Senedi üzerinde taşıma hizmet ücretinin kimin tarafından ödeneceğine dair ibare bulunmadığı gibi davalı imzasının da bulunmadığı, buna göre taraflar arasında akdi ilişkinin kanıtlanmadığı, EXW- Ex Works teslim kaydına göre davacı taşıyıcının yurt dışında yerleşik alacı firmanın taşıma ücretinden sorumluluğunu benimsediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20/12/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.