Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/629 E. 2019/90 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/629
KARAR NO : 2019/90
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/499 Esas – 2018/206 Karar
KARAR TARİHİ: 22/02/2018
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirket ile davalı arasında yapılan sözleşmeye istinaden davalıya 26.07.2010 tarihli … nolu sevk irsaliyesi ile 20 ton ceviz tipi kömür teslim edildiğini, … nolu 7.000,00 TL tutarlı faturayı düzenleyip teslim ettiğini, davalı satın aldığı kömür bedelini peşin ödemesi gerekirken bu güne kadar ödeme yapmadığını, müvekkili davacı şirketin eski unvanının …. San. Tic. A.Ş. olduğunu, alacağını tahsil etmek için Küçükçekmece … İcra müdürlüğünün…E sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, faturaya 8 gün içinde itiraz etmediğinden faturanın kesinleştiğini, itirazın 31.12.2012 tarihinde yapıldığını belirterek, icra takibine vaki itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında özetle; takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, yetkili icra dairesi ve mahkemenin kendi yerleşim yeri itibariyle Akşehir icra dairesi ile mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacı iddiası kapsamında mal aldığına ilişkin bir kabulünün olmadığını, faturadaki malları almadığını, sevk irsaliyesindeki imzanın davalıya ait olmadığını, sevk irsaliyesinin süresi sebebiyle kabul edilmediğini, dava acarken irsaliyenin delil olarak gösterilmediğini, irsaliyenin sahte olduğunu, faturanın malın teslimine dair başlıca delil olmadığını, davayı kabul etmediğini, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın usulden ve esas yönünden reddine, % 20 oranında inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 22/02/2018 tarihli, 2014/499 Esas – 2018/206 Karar sayılı kararında; “… imza incelemesi için dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumunun 30/03/2016 tarihli raporunda;… inceleme konusu sevk irsaliyesinde …’a atfen atılı imzanın teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen basit tersimli imza olması nedeniyle aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …ın eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediği açıklanmış, dosyada mevcut raporlarda davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu, takibe konu faturadaki kömürün ve faturanın davalıya teslim edildiği, davacı tarafından ispatlanamadığından davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının kabulü ile yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından, geçerli bir takip bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İlk derece mahkemesi kararının eksik inceleme sonucu hatalı olarak verildiğini, huzurdaki davanın, para alacağına ilişkin itirazın iptali davası olduğunu, davalının edimi yönünden borcun ifa edileceği yerin alacaklının ikametgahının bulunduğu Küçükçekmece olduğunu ve icra takibi de mal satış bedelinin ödetilmesi istemiyle yapıldığına göre, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca Küçükçekmece İcra Dairelerinin de yetkili olduğunu, diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun E. 2005/19-63 K. 2005/61 T. 16.2.2005 sayı/tarihli emsal kararının da bu yönde olduğunu, Ayrıca Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/92E sayılı itirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulduğunu ve mahkemenin 2012/474K sayılı kararıyla mahkemenin itirazı kabul ettiğini ve takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığından davayı reddettiğini, bunun üzerine müvekkili davacı şirketin mahkeme kararını temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/ 5135, 2013/7348K sayılı kararıyla sözü edilen kararın bozulduğunu, Sevk irsaliyesinde davalının bizzat şahsi imzasının yer aldığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin davalının bol miktarda ıslak imza örneklerini oluşturmadan ve resmi dairelerden yeterli miktarda imza örnekleri toplamadan eksik dosyayı imza incelemesine gönderdiğini, fakat imzanın davalıya ait olmadığı hususunun kesinlik kazanmadığını, bu durumda ilk derece mahkemesinin davalının yeterli miktarda ıslak imzalarını toplaması veya sevk irsaliyesini delil başlangıcı kabul ederek tanık dinlenilmesine karar verdiğini, tanıkların malın davalıya teslim edildiğini anlattıklarını, diğer taraftan sevk irsaliyesi üzerinde malı teslim eden …’in beyanının alınmadığını, ilk derece mahkemesi kararının bilirkişi raporuna aykırı olduğunu,
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, faturalı mal satışından doğan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, icra dairesinin yetkisiz olduğu, yetkili icra dairesinden ödeme emri gönderilmesinin dava şartı olup bu dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı davacı tarafından başlatılan ve davaya dayanak icra takibine itirazında, alacaklıya borcu olmadığını, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını, yetkili icra dairesinin kendi adresi itibariyle Akşehir icra daireleri olduğunu ileri sürmüştür. Yine davaya cevabında da fatura konusu malları almadığını ileri sürerek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. Davalı vekili 21.11.2014 tarihli beyan dilekçesinde de taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını ileri sürmüştür. Davalı asil 07.12.2015 tarihli talimat mahkemesi beyanında da davacı tarafça delil olarak sunulan sevk irsaliyesindeki imza ve yazının kendisine ait olmadığını beyanla yazı ve imzayı reddetmiştir. Davacı vekilince sunulan 04.02.2016 tarihli beyan dilekçesinde taraflar arasında yazılı ve imzalı bir sözleşme bulunmadığı, taraflar arısında kömür alım satımına ilişkin sözlü anlaşma bulunduğu beyan edilmiştir. Davacı yanca delil olarak dayanılan ve davalı imzası bulunduğu ileri sürülen sevk irsaliyesindeki imzanın alınan adli tıp raporu kapsamında davalıya aidiyetinin de belirlenemediği belirtilmiştir. Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde, davalı tarafın davacıdan alacağa dayanak kömürleri almadığını beyan edip, akdi ilişkiyi inkar ettiği anlaşılmakla, davacının yerleşim yeri olan Küçükçekmece icra dairesinin HMK’nın 10, İİK’nın 50 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca yetkili olduğundan söz edilemeyecektir. Akdi ilişki ihtilaflı olduğundan, yetkili icra dairesi HMK’nın 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri icra dairesidir.Davalının süresinde ve usule uygun olarak icra takibine yöneltiği yetki itirazı nedeniyle, mahkemece davanın, yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddi kararı yerindedir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353.1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.01.2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ : 25/01/2019