Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/627 E. 2019/76 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/627
KARAR NO : 2019/76
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/177 Esas – 2017/828 Karar
KARAR TARİHİ: 07/12/2017
DAVA : Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … (…İNŞAAT A Ş.)’nin %40 hissesinin davalı …’a aitmiş gibi genel kurul toplantısına ilişkin son hazirun cetvelinde hatalı bir kayıt düşüldüğünü, taraflarınca yapılan araştırma sonucunda, hatalı alarak hazirun cetvelinde davalı … ismi yanına yazılmış %40 hissenin, gerçek sahibinin kendileri olduğunun anlaşıldığını, bir aile şirkeli olan … İnşaat A.Ş.’de şirket hisseleri için “nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi” bastırılarak hissedarlara dağıtıldığını, TTK’nın konuyla ilgili 489, 490, 494 ve 499. maddelerine güre payın devri için gerekli olan işlemlerin: “devir beyanı, ilmühaberin ciro edilerek devralana teslimi, yönetim kurulunun payın devrini onaylayan kararı, pay defterine kayıt” olduğunu, somut olayda davalı yönünden bu işlemlerden hiçbirisinin mevcut olmadığını, hazirun cetveli ile pay defterine şirket muhasebecileri tarafından bazı kayıtlar düşülmüşse de bunlardan hiçbirinde Yönetim Kurulunun onayı ve/veya imzasının bulunmadığını, dava konusu olayda; yurtdışı firması İntersatin… İnşaat A.Ş.’de % 85 hissenin sahibi iken, bu hissenin %10’unu …’a, %l0’unu …’ye, %40’ını …Hizmetleri A.Ş.’ye, kalan %25’ini de başka iki farklı hissedara devrettiğini, … Hizmetleri A.Ş.’nin devralmış olduğu %40 hissenin % 15’ini …’a, %15’ini …’ye, kalan %10’unu da başka iki farklı hissedara devrettiğini, bu şekilde devir aldıkları hissenin oranının %50 olduğunu ve son hazirun cetvelinde kendilerine ait olan %50 hissenin, %40’ının davalı …’a aitmiş gibi hatalı bir kayıt düşüldüğünü, yurtdışı firması Intersatin ….Ş.’nin, nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi’nin arkasını bu devirlere uygun olarak ciroladıklarını ve hisse senetlerinin zilyetliğini de taraflarına verdiklerini, davalı … ile aralarında hisse devri konusunda herhangi bir sözleşme imzalanmadığını ve kendilerine herhangi bir bedel ödenmediğini, şirkete ait pay defterinde de şirket Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış bir kayıt bulunmadığını, nama yazdı pay senetlerinin devrinde ciro+zilyetliğin devri ve hisse bedelinin ödenmesi şartları gerçekleşmeden, davalı yana geçerli bir hisse devir işleminin varlığından söz etmenin mümkün olmadığını belirterek; öncelikle, davaya konu …’nin, %40 hissesinin, dava sonuna kadar üçüncü kişilere devir ve temlikinin, üzerinde herhangi bir hak tesisinin önlenmesi amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesine, …’nin davalı adına kayıtlı %40 hissesinin, davalı yana devrinin yokluğunun, hükümsüzlüğünün ve hisselerin taraflarına aidiyetinin tespitine, davaya konu % 40 hissenin, % 20’sinin müvekkil … adına, diğer %20’sinin ise müvekkili … adına pay defterine kaydı ile ortaklığının devamına, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde, davaya konu %40 hissenin bedellerinin tespiti ile bu bedellerin %20’sinin müvekkili … adına, diğer %20’sinin ise müvekkili … adına devir bedeli olarak davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili … vekili savunmasında özetle; davacıların, dava dilekçesinde dava konusu olarak gösterdikleri şirket hisselerinin nama yazılı muvakkat hisse senedi ilmühaberi olduğunu ileri sürmelerine rağmen Mahkemeye sundukları hisse senedi ilmühaberlerinin hamiline yazılı olmasının dahi davanın reddini gerektirdiğini, zira, davacılarının nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere (bedeli tamamen ödenmiş olsa bile) hamiline yazılı ilmühaber çıkartmasının TTK gereğince olanaksız olup bu dilekçe ekinde sunulan hazirun cetvelleri, toplantı tutanakları, Ticaret Sicil Gazetesi tescil ve ilanları incelendiğinde, davacıların iddiasının dayanaktan yoksun olduğunun ortaya çıkacağını, şöyle ki; anılan şirketin toplam hissesinin 344.500 adet olup 23.05.2008 yılı hazirun cetveline göre genel kurul toplantısının toplam 344.500 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, 27.07.2011 yılı hazirun cetveline göre genel kurul toplantısı toplam 344.500 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, 16.04.2013 yılı hazirun cetveline göre genel kurul toplantının, toplam 344.500 hissenin temsili ile gerçekleştirildiğini, hazirun cetveli ve toplantı tutanaklarına göre, tüm hazirun cetvellerinde ortaklık ve sermaye yapısının şirket pay defterine ve kayıtlara uygun olduğunun Yönetim Kurulu üyeleri, Denetçi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiserinin imzaları ile kayıt altına alınarak, Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan olunduğunu, işbu dilekçe ekinde sunulan İstanbul 1. ATM’nin 2013/336 E. – 2016/326 K. sayılı kararıyla da davanın haksız ve kötüniyetle açıldığının ortada olduğunu, gerekçeli karar incelendiğinde, davalı müvekkilinin %40 hissedar olduğunun ve bu pay üzerinden hisse bedelinin ödeneceğinin şirket merkezinde tüm kayıtların incelenmesiyle kanıtlandığını beyanla; davacıların iddialarım ispat edecek hiçbir yasal belge sunulmadığından, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Şirket vekili savunmasında özetle; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …sicil numarasına kayıtlı olarak faaliyet gösteren şirketin hisseleri için nama yazılı hisse senedi ilmühaberinin bastırılarak hissedarlara dağıtıldığını, davacıların, davalı şirkete Beyoğlu …. Noterliğinden keşide etmiş oldukları 22.02.2017 tarih ve …y. sayılı ihtarnameyle davaya konu %40 hisseye ait hisse senedi ilmühaberlerinin ciro yoluyla kendilerine geçtiğini bildirerek, hisse senedi ilmühaberlerini ibraz ettiklerini ve %40 hisse ile ilgili haklarının kullandırılmasını ihtar ettiklerini, bahsi geçen ihtar üzerine diğer davalı …’a, Beyoğlu …. Noterliğinden keşide edilen 28.02.2017 tarih ve …y. sayılı ihtarnameyle, “Üçüncü şahıs … tarafından firmaya ihtarname keşide edildiğini, %40 hisse ile ilgili pay devrinin …’a nasıl yapıldığı, pay devri ile ilgili herhangi bir sözleşme yapılıp yapılmadığı, … ile …’nin hisse senedi ilmühaberlerini ciro ederek pay senedinin zilyetliğini …’a verip vermediğinin 3 gün içinde bildirilmesi, hisse senedi ilmühaberi var ise aynı süre içerisinde İlmühaber aslının da firmaya ibrazının” ihtar olunduğunu, diğer davalı …’ın, bu ihtara karşı, Beşiktaş …. Noterliğinden keşide etmiş olduğu 06.03.2017 tarihli ve … y. sayılı ihtarnameyle verdiği cevabında; “İhtarname ile açıklanan nama yazdı hisse senetleri ile dava edilen hisse senetlerinin öncelikle nama yazdı hisse senedi mi yoksa hamiline yazılı hisse senedi mi olduğunun belirlenmesinin gerektiğini ve İstanbul 1. ATM nin 2013/336 saydı dosyasının incelenerek aradaki büyük çelişkinin şirket yönetimince bir kez daha gözden geçirilmesi…’’ gerektiğinin bildirdildiğini ve dava konusu %40 hisse ile ilgili herhangi bir hisse senedi ilmühaberi ibraz edemediğini belirterek, şirketin %40 hissenin kime ait olduğu konusunun yargılamayı gerektirdiğinden, davacılararın talepleri ile …’ın itirazlarının mahkemece değerlendirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 07/12/2017 tarihli, 2017/177Esas – 2017/828 Karar sayılı kararında, alınan bilirkişi raporlarına atıf yapmak ve emsal olduğu Yargıtay kararları yapıştırılmak suretiyle, “… Belirtilen genel kurul kararında da açıklandığı üzere, davanın konusunun zaten genel kuruldaki hamile yazılı ilmühaberlerin davacıda mı davalıda mı olduğu yani buna göre tespit istemine ilişkindir. Davalı başından beri bu ilmühaberleri sunmamıştır. Son beyan dilekçesinde de sunmamıştır. Dolayısıyla HMK.nın 145/2.maddesinde belirtilen davalının kusurundan kaynaklanan bir durum olmadığı, ayrıca yargılamayı geciktirme amacı taşıdığından bu itibarla davalının talebi yerinde görülmemiştir. Tüm bu belirtilen konular ve yargıtay kararlarına göre, davacıların hamile yazılı ilmühaberlerin sahibi olduğu, davaya konu şirketin aile şirketi olup ve ilmühaberleri davacı taraf sunduğundan bu yönden hisse senetlerinin davacılara ait olduğunun tespiti cihetine gidilmiş diğer talepleri ise reddedilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı …’a ait şirketteki 344.500 payın %40’ın yarısına isabet eden 68.900 payın davacı …’a, 68.900 payın davacı …’ye ait olduğunun tespitine, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davanın müvekkili üzerinde görünen %40 hissenin, genel kurul toplantısına ait son hazirun cetvelinde hatalı kayıt bulunduğu gerekçesiyle davacılara ait olduğunun tespiti istemli açıldığını, davacıların %40 şirket hisselerinin kendilerine ait olduğu iddialarının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davaya cevap dilekçeleri ekinde sunulan 2008, 2011 ve 2013 yılları genel kurul toplantılarına ilişkin tüm hazirun cetvellerinde ortaklık ve sermaye yapısının şirket pay defterine ve kayıtlara uygun olduğunun Yönetim Kurulu üyeleri, Denetçi ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiserinin imzaları ile kayıt altına alınarak, Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilanına ilişkin belgelerin mahkemeye sunulduğunu, ancak ilk derece mahkemesinin her nedense bu belgelerin gerçek olup olmadığını dahi araştırmadığını, Müvekkili … tarafından İstanbul 11. ATM’nde 2013/336 Esas numarasıyla açılan ticari şirket fesih istemli davada mahkemenin 19.04.2016 gün ve 2016/326 K. sayılı kararıyla, müvekkilinin söz konusu şirkette %40 hissedar olduğuna karar vererek, davacının şirketten çıkmasına ve bu pay üzerinden hisse bedelinin müvekkiline ödenmesine hükmedildiğini, İstanbul 11. ATM’nin şirket merkezinde tüm kayıtların incelenmesi ile düzenlenen bilirkişi raporuna karşı ne şirket ne de davacıların hisse oranlarına karşı hiçbir itirazda bulunmadıklarını, ilk derece mahkemesinin tüm bunları görmezden gelerek karar verdiğini,
İlk derece mahkemesince celselerde kendilerinden senetlerin sunulmasının istenildiğini, müvekkilinin boşanma davası nedeniyle ev değişikliğinden dolayı bulunamayan %40 hisse senetlerinin bulunması nedeniyle yaptıkları yazılı beyanın, mahkeme tarafından reddedildiğini, İlk derece mahkemesinin 145. maddeye dayanarak verdiği kararın kabul edilemez olduğunu, davanın tespit davası olduğunu ve hisse senetlerinin kimde olduğunun belirlenmesi davacı tarafın fotokopi olarak sunulan geçici hisse senedi ilmühaberlerinin yok hükmünde olmasına neden olacağını, bu talebin yargılamayı geciktirici amaç taşıması yönündeki gerekçenin de kabul edilemez olduğunu, davanın esas unsuru olan müvekkilindeki %40 hisse senetlerinin mahkemece incelenmeden verilen kararın eksik incelemeye dayanılarak verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan davada, davalı gerçek kişinin diğer davalı şirketteki hisselerinin kendilerine ait olduğunun tespitine, bu talebin yerinde görülmemesi halinde hisselerin devir bedeli değerinin davalı gerçek kişiden tahsilinin talep edildiği, davanın yapılan yargılaması sonunda mahkemece yazılı gerekçe ile tespit talebinin kabulüne karar verildiği, bu karara karşı davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince bilirkişi kök ve ek raporları alınmış, kararda bu raporlardan alıntılar yapılmıştır. Ayrıca, emsal olduğu gerekçesiyle adet Yargıtay kararından alıntı yapılmıştır. Mahkemece, davacıların ilmuhaber sunduğu, davalının sunmadığı, bazı genel kurul hazirun cetvellerinde pay defterine uygunluk bulunduğu konusunda yönetim kurulu onayının bulunmadığı, HMK’nın 145.maddesi uyarınca davalının pay senedi ya da ilmuhaber sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsurudur.Somut olayda ilk derece mahkemesi, bilirkişi raporundaki hangi tespitleri esas aldığını, savunma sebeplerini nasıl aştığını ortaya koymamış, davalının delil olarak dayandığı genel kurul kararlarını, hazirun cetvellerindeki kayıtları, pay defterindeki kayıtları tartışmamıştır. Davalı adına kayıtlı payların en baştan itibaren nasıl elde edildiği, nasıl tedavül gördüğü, bu kayıtların kimden ve hangi hukuki sebeple elde edildiği hususları denetlenebilir bir şekilde ortaya konulmamıştır. Davalı uhdesindeki payların, davaya konu ilmuhaberlerle ilgisi gerekçeli bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bilirkişi raporlarındaki belirsizliklerin, özellikle kök raporun sonuç bölümünün 1. ve 2. maddelerindeki belirsizliğin nasıl aşıldığı tartışılmamıştır. Mahkemece ek rapor alınmasına dair kararda, TTK’nın 416 ve 417.maddesine göre değerlendirme yapılması istenmişse de 416. madde çağrısız genel kurula, 417.madde ise hazır bulunanlar listesine (hazirun cetveline) ilişkindir. Ek raporda bu belirsizlikler açıklanmamış, mahkemece de nihai hükümde gerekçelendirilmemiştir.HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Somut olayda davalının savunma sebepleri ve gösterdiği deliller gerekçeli olarak tartışılmadan, denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan karar verilmiştir.Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, davanın kabulüne dair gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak ve emsal olduğu ileri sürülen bir kısım yargıtay kararlarına yer verilerek hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle HMK’nın 297. maddesindeki zorunlu unsurları içeren bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararın veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/01/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.