Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/622 E. 2018/1522 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/622
KARAR NO : 2018/1522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/737 Esas – 2017/1278 Karar
KARAR TARİHİ: 17/11/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın aktif husumet nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, tasfiye sonucu sicilden terkin edilmiş olan …Ticaret Limited Şirketi’nin %25 oranında hissedarı olduğu, ortağı olduğu şirketin davalıya satıp teslim ettiği takip dayanağı faturadaki malların parasının ödenmediğini, ortağı olunan ve tasfiye ile terkin olan şirketin 18.03.2011 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca davalıdan hissesi oranında 18.732,50 TL alacak talep hakkı bulunduğunu, davalının alacağın tahsili için başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı itiraz ile takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe itirazının İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptaline ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 17/11/2017 tarihli, 2016/737 Esas – 2017/1278 Karar kararında: “…Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın, davacı …’un eski hissedarı olduğu …. Ltd. Şti.’nin davalı şirketten olan alacağının tahsili amacıyla başlatılmış icra takibine yapılan itirazın iptaline yönelik olduğu görülmüştür. Davacının eski hissedarı olan …. Ltd. Şti. tarafından şirketin tasfiye sürecine girmesi sebebiyle şirkete ait demirbaş eşyanın … Ltd. Şti.’ne satış yapıldığı hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacının hissedarı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’nin 27/04/2011 tarihinde ticaret sicil gazetesine tasfiyesini tamamlayarak terkin edildiği celp edilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça davacının ortağı olduğu dava dışı ticaret sicilden terkin edilmiş … Ltd Şti’nin 18/03/2011 tarihinde almış olduğu 2011/2 sayılı ortaklar kurulu kararı ile TTK’nun 543. mad uyarınca söz konusu şirketin yapmış olduğu demirbaş satışından dolayı … Tic. Ltd. Şti.’nden olan alacağını TTK 543 mad. uyarınca şirket ortaklarına payları oranında dağıtılmasına şeklinde karar alındığı belirtilerek, söz konusu hakkın şirket ortağı olan davacıya geçtiği ileri sürülmüş ise de söz konusu belgenin düzenlendiği iddia edilen tarih olan 18/03/2011 tarihinde 6762 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu, 6762 sayılı TTK’nun 543. maddesinin ortaklara ait idare ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin kollektif şirketlere ait hükümlerin uygulanacağına yönelik düzenlemenin bulunduğu, yine ortak olmayan müdürün azli hususunun düzenlendiği, bu belgenin düzenlendiği iddia edilen ve şirketin tasfiyesinden çok sonra 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 543. maddesinde ise tasfiye sonucu dağıtmanın düzenlendiği, tasfiye sonrası şirketin borçları kapandıktan sonra kalan varlığın esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler nispetinde dağıtılacağının düzenlendiği, dolayısıyla 18/03/2011 tarihinde alındığı ileri sürülen karardaki gibi bir düzenlemenin mevcut olduğu, ancak henüz bu tarihte 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girmediği gibi mecliste görüşmesinin dahi yapılıp kabul edilmediği, bu husus dikkate alındığında, 18/03/2011 tarihinde düzenlendiği iddia edilen ortaklar kurulu kararının gerçekte şirketin tasfiyesinden önce düzenlenmiş bir ortaklar kurulu kararı ve buna yönelik alınmış bir karar olmadığı, daha sonra dava açılacağı sırada sonradan düzenlenmiş uydurma bir belge olduğu, bu itibarla davalı şirketten gerçekte alacaklı olan … Tic. Ltd. Şti. tarafından açılmış bir dava olmadığı gibi TTK’nun 547 mad. uyarınca terkin edilmiş şirketin tasfiye yapılacak bir mal varlığının bulunması halinde, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirketin yeniden ihyası gerektiği, ayrıca dava dışı sicilden terkin edilmiş şirket tarafından davacıya yapılmış bir usulune uygun bir temlik bulunmadığı gibi, şirketin tasfiyesi ve terkini döneminde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 447 mad. uyarınca usulune uygun alınmış bir karar da bulunmadığı, bu itibarla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığı…” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda, davalı vekilince de katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
18.03.2011 tarihli müvekkili ile diğer ortağın imzaladığı 2011/02 sayılı kararın uydurma bir belge olmadığını, ancak söz konusu belgede taraflar o dönemde devredilmiş olup maddelerin sehven yanlış yazıldığını, bu durumun muvazaa niteliği taşımadığını, kaldı ki davalının borcunu kabul ettiğini ve kendileriyle anlaşmak üzere iletişime geçtiğini, cevap dilekçesinde ve diğer beyanlarında hükme konu edilen husumet yokluğu itirazı yapmadığını,
İlk derece mahkemesince, tasfiye olan şirketin TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye edilecek bir mal varlığının bulunması durumunda ek tasfiye yapılması gerektiğinin belirttiğini, ancak müvekkilinin, şirketin alacak hakkının temliki nedeniyle şirketin ihyası yoluna gidilmediğini,
HMK’nın 115. maddesine göre dava şartı noksanlığının giderilmesi için kendilerine süre verilmesi gerektiğini,
Söz konusu alacak hakkının bir faturaya dayandığını ve davalı şirketçe faturaya süresinde itiraz edilmediğini, yani faturanın kabul edildiğini, zaten davalının böyle bir borcun olmadığını ileri sürmediğini,
Şirket ortaklarının payları oranında şirket alacaklarını talep hakkına sahip olduklarını,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde;
Davacının yargılama makamlarını aldatmaya çalışarak usulsüz belge üreterek kötü niyetli davranışta bulunduğunu, suç oluşturacak şekilde belge üreterek, söz konusu belgeyi de mahkemeye sunarak davacının açıkça kusurunu ve kötü niyetini gösterdiğini, bu nedenle müvekkili lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönüyle düzeltilmesine, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacının ortağı olduğu ve sonra tasfiye ile takip-dava tarihi öncesinde sicilden terkin edilmiş olan dava dışı şirketin, davalıya sattığı ürünler nedenliyle alacaklı olduğu, buna göre davacının hissesi oranında davalıdan alacak talep edebileceği iddiasıyla davalı hakkında başlatılan takibe yöneltilen itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, mahkemece davanın aktif dava (husumet) ehliyeti yokluğundan reddedildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf, davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, tarafların ileri sürdüğü istinaf sebepleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 18/03/2011 tarih, 2011/02 nolu ortaklar kurulu kararında, tasfiyesi yapılan şirketin, davalı şirketten 74.930,00 TL alacağı olduğu, bu alacağın henüz tahsil edilmediği belirterek alacağın TTK’nın 543. maddesi gereğince şirket ortakları arasında payları oranında dağıtılmasına dair olduğu anlaşılmıştır.
Dava dışı şirketin tasfiyesinin, 18/03/2011 tarih 2011/1 nolu karar ile kapatıldığı, dilekçe ekinde sunulan ve davaya dayanak yapılan kararın ise 18/03/2011 tarihli, 2011/2 nolu olduğu, 2011/02 nolu kararın, şirketin tasfiyesi kapatıldıktan ve tüzel kişiliği sona erdikten sonra alındığı sabittir. Kaldı ki bu karar içeriğinde o tarihte yürürlükte bulunan ve atıf yapılan TTK ilgili maddesinin de tasfiye ile ilişkisinin bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un ilgili maddesinin tasfiye ile ilgisinin olduğu anlaşılmaktadır. 2011/02 nolu kararın, sonradan dava açılmak üzere düzenlendiğine dair ilk derece mahkemesinin gerekçesi yerindedir.
Dava ve takip dayanağı faturanın, davacının ortağı olup takip ve dava tarihi itibariyle tasfiye ile terkinle tüzel kişiliği sona eren dava dışı …Limited Şirketince davalıya düzenlendiği, alacağın ayrı tüzel kişiliği bulunan … ve Ticaret Limited Şirketinin davalıya sattığı mallara ilişkin alacağına ilişkin olduğu, bu nedenle davacı şirket ortağının davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, aktif dava (husumet) ehliyeti mahkemece resen dikkate alınacak hususlardan olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.
Davanın reddi gerekçesi de gözetildiğinde, davanın husumet yönünden reddedilmiş olması karşısında, kötü niyet tazminatının yasal koşulları bulunmadığından, davalı vekilinin davacının takipte kötü niyetli olduğu gerekçesiyle kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekeceği yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, ayır ayırı reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,
2-Davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13/12/2018
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, istinafa konu tutara göre karar kesindir.