Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/620 E. 2018/1435 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/620
KARAR NO : 2018/1435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1070 Esas – 2017/717 Karar
TARİH : 15/09/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı bankadan kullanılan kredinin teminatı olmak üzere keşidecisi üçüncü kişi olan çekin verildiğini, keşideci tarafından çek bedelinin ödenmeyeceğinin anlaşılması üzerine, çek tutarının kendileri tarafından bankaya ödenerek çekin geri alındığını, geri iade alınan çekin banka tarfından süresinde ibraz ile karşılıksız şerhi verilmediğinin anlaşıldığını, bu surette müvekkili tarafından çek borçlularına kambiyo takip olanağının ortadan kalktığını, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığının kabulü gerekeceğini ileri sürerek, bu şekildi meydana gelen zararının tazmini amacı ile davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçtiklerini, davalının borca haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, davalı tarafa zararın tazmini hususunda yapılan başvurulara cevap verilmediğini belirterek, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davacının, davalı bankaya, çekin ibraz edilmemesi nedeniyle zarara uğradığı gerekçesi ile husumet yöneltmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının çeke ilişkin keşideciye doğrudan başvurup çek bedelini tahsil edebileceğini, müvekkil bankaya ödeme emri göndermesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının keşideci aleyhine alacak davası açmadığını, genel haciz yolu ile takip de yapmadığını, doğrudan müvekkiline zarara uğradığı iddiasıyla müracat edemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine ve %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 15/09/2017 tarihli, 2015/1070 Esas – 2017/717 Karar kararında: ” …. Daha da önemlisi, davacının iddia ettiği zararın doğabilmesi için, çek bedelinin asıl borçludan (keşideciden) talep edilemez hale gelmesi ve bunun bankanın kusurundan kaynaklanmış olmasının gerektiği, zira bu davanın aslında, bir rücu davası niteliğinde olup asıl borçlunun çek keşidecisi olduğunu, davacının bankaya olan borcunu ödediğine göre, hemen çeki alıp süresinde ibraz ederek keşideci aleyhinde kambiyo takibi yapabileceği gibi, süresinde ibraz etmemiş olsa dahi, keşideci ile arasındaki temel ilişkiye dayalı bir alacak davası veya süresinde ibraz edilmeyen çekin yazılı delil başlangıcı sayıldığı için adi takip başlatılabileceğini ya da keşideciye karşı sebepsiz zenginleşme davası açabileceğinden,
Netice olarak davacı tarafından davalı bankaya çek verilmesinin, davacının kullandığı krediye teminaten verildiğinin tartışmasız olduğu, davacının çek bedelini dolayısıyla bedele karşılık kredi borcunu ödemiş ise de ödeme anında bu çeki bankadan almadığı gibi bu çek ile ilgili ibraz, karşılık varsa tahsilat, yoksa karşılıksızlığın tespiti gibi bir işlem yapılması yönünde de davalı bankaya herhangi bir talimat vermemiştir. Böyle bir durumda bankadan, çeki ödeme için ibraz etmesini ve karşılıksızlığın tespitini talep etmesini beklemenin hukuken yerinde olmayacağı kanaatine varıldığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkili tarafından banka şubesine verilmiş herhangibir muamelesiz işlem yapılması şeklinde yahut çekin yazdırılmaması şeklinde açık ya da zımni, yazılı ya da sözlü herhangi bir talimatı bulunması halinde banka şubesi çeke karşılıksızdır kaşesi vurmamaktaki sorumluluktan sıyrılamayacağını, müvekkilinin bu yönde bir talimatı bulunmasa bile sorumluluğun banka şubesine ait olduğunu,
Müvekkilinin bankaya çeki ibraz süresinden çok önce teslim ettiğini, müvekkilinden defalarca özür dilendiğini ve bu durumun bankanın hatasından kaynaklandığının şube çalışanları tarafından kabul edildiğini,
Raporun değerlendirmeler kısmının 2. maddesinde müvekkilinin keşideciden çek bedelini tahsil etmeye çalışmadan davalı bankadan talep etmesinin haksız olduğunun belirtildiğini, ilk derece mahkemesince her ne kadar gerekçe kısmında rapordan bahsetmeden başka bu hususla ilgili değerlendirme yapmamış olsa da kendilerinin bu konu hakkındaki itirazlarını yinelediklerini ve öncelikle davalı bankanın kusurlu işlemi nedeniyle davaya konu çek ibraz süresi içerisinde karşılıksızdır kaşesi vurulmadığı için kambiyo vasfını kaybettiğini, kambiyo takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla bankanın yapması gereken işlemi yapmadığı için müvekkilinin kanuni yollara başvurmamışken raporda müvekkiliyle ilgili bu yollara gidilmeden bankaya müracaat edilmesinin haksız olduğu şeklinde bir değerlendirmenin doğru olmadığını, bilirkişilerin adeta bankanın kusurlu davranışı ile kambiyo vasfını yitiren ve cirantalara karşı takip hakları da bulunmayan ve bir çekle ilgili tüm zararlara müvekkilinin katlanması gerektiğini söylediklerini, TMK m.2 gereği herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uyması gerektiğini,
İlk derece mahkmesinin, bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazları dikkate almadığını, halen aktif olarak uygulamanın içinde bulunan ve benzer olaylarda bankacılık uygulamasını da değerlendirebilecek ticari kredilerde uzman bir bankacının da bulunduğu bilirkişi heyetine dosyayı tevdi edilmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı bankaya, keşidecisi üçüncü kişi olan çeki, bankadan kullandığı kredilerin teminatı olarak verdiğini, çekin keşideci tarafından ödenmeyeceğinin anlaşılması üzerine çek tutarının bankaya ödendiğini, kredi teminatı olarak bankaya sunulan çeki geri aldığında, davalı banka tarafından süresinde ibraz ve karşılıksız işlemleri yapılmadığının anlaşıldığını, bu suretle kambiyo haklarının zayi olup, kendisi açısından çekin çek sorumlularından tahsili imkanının yitirildiğini, çekin tahsil imkanı kalmamasının bankanın kusurlu işleminden kaynaklandığını ileri sürerek, davalıdan çek bedelinin tahsili için başlattığı takibe davalı tarafından yöneltilen itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptalini talep etmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK’nın 282. maddesi uyarınca, bilirkişi raporu mahkemece serbestçe değerlendirileceğinden ve dosyadaki veriler karar vermek için yeterli olduğundan, davacı vekilinin eksik incelemeye ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
İDM gerekçesinde de yer verildiği üzere, davacının ibraz süresi geçen çekten ötürü çek borçlularına müracaat edip, çek borçlularından tahsil imkanı kalmadığı durumda zarara uğramış olacaktır ve bundan sonra davalı bankaya sorumluluk davası yöneltilebilecektir. Bundan sonra davalı bankanın zarardan sorumlu olup olmadığı tartışılabilir. Davacı tarafından dayanak çekin keşidecisinden tahsil olanağı kalmadığını kanıtlamaksızın davalı bankaya dava açtığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde değildir.
İDM karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29/11/2018
KANUN YOLU : HMK.362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.