Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/608 E. 2019/167 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/608
KARAR NO : 2019/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2017
NUMARASI : 2015/1104 2017/763
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …. Bankası ile … Tic. A.Ş. arasında kredi sözleşmesi yapılmış olduğunu ve buna istinaden davacı tarafından çek ve senet ciro edildiğini, söz konusu sözleşme dahilinde borçlarını ödemekte zorlanan … Tic. A.Ş. hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünce takip başlatıldığını ve takip sonucunda satış işleminin gerçekleştirilmesi ile borcun sona erdiğini, borcun bitmiş olmasına rağmen davalı bankanın senet ve çekleri iade etmeyerek, bunlarla Kocaeli … İcra Müdürlüğünde …. E. sayılı dosya ile mükerrer bir takip başlattığını, davalının bakiye borç için 1. sırada bulunan ipoteğini paraya çevirmek yerine, 500.000 TL’lik taşınmazı satışa çıkarmasının hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine, Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün …. Esas nolu dosya ile başlatılan takipte müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkili şirkete ait satışa çıkarılan …. ili … ilçesi … Ada, …. Parseldeki taşınmazın satışının durdurulmasına, satış ile ilgili olarak taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı şirket ve dava dışı … Tic. A.Ş.’nin huzurdaki davadan önce, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/220 Esas sayılı dosyası ile yine huzurdaki davaya konu edilmiş olan kambiyo senetlerine dayalı takip açısından borçlu olmadıklarının tespitini istendiğini, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen red kararının kesinleştiğini, davacının Kocaeli 2. icra hukuk mahkemesi nin 2005/114 E sayılı dosyası ile dava konusu takibe ilişkin Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına konu kambiyo senetleri uyarınca borçlu olmadığı yönünde itirazda bulunduğunu ve itirazının reddine karar verildiğini, davacının, aynı konudaki kesin hükümlere rağmen işbu davayı açmış olduğunu, takip konusu kambiyo senetlerinin keşidecisi davacı olup, lehdarının ise dava dışı diğer borçlu … Tic. A.Ş. olduğunu, davalı bankanın dava konusu bonoları dava dışı borçludan ciro yoluyla devralmış olduğunu ve takibe konu ettiğini, davacının, dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığı yönündeki şahsi def’ileri davalı meşru hamile karşı ileri süremeyeceğini, senedin davalı tarafından iktisabında bir kusur ya da hilenin varlığı da iddia edilmediğine göre, şahsi def’ilere dayalı bu davanın meşru hamil davalıya karşı açılması hukuken mümkün olmadığını, davaya taraf olmayan bir senet borçlusu adına diğer bir senet borçlusunun borçsuzluk def’inde bulunmasının usulen mümkün olmadığını, kanuna aykırı ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, kesin hükme rağmen ve kambiyo hukukuna hakim ilkelere aykırı şekilde talepte bulunulduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARIININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”13/12/2002 tarihli davalının kaşe ve imzasını taşıyan belgeye iş bu davadaki her iki tarafın delil olarak dayandığı ve delil olarak sunduğu, davacının 11/05/2017 tarihli dilekçesinde 13/12/2012 tarihli belge içeriğini kabul ettiği ve dava konusu senetlerin 13/12/2012 tarihli belgede bulunmadığını, dava konusu senetlerin 16/08/2002 tarihli akit uyarınca verildiğini iddia ettiği ancak davacının bunu ispat edemediği, 18/04/2017 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun ve yeterli olduğu, tarafların her ikisinin delil olarak dayandığı 13/12/2002 tarihli belgenin borç tasfiye protokolü niteliğinde olduğu, davacının davalıya 27/03/2007 tarihi itibariyle 196.436,33 TL kredi borcu bulunduğu, ipoteğin praya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonucunda ipotek paraya çevrilerek 14/05/2007 tarihi itibariyle davalı banka tarafından 107.886,60 TL tahsil edildiği, tahsilat tarihi olan 14/05/2007 tarihi itibariyle davacının davalıya 92.614,53 TL borcu kaldığı, davacının dava konusu takip ve talep konusu senetler nedeniyle borçlu olmadığını ispat edemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı …. Bankası arasında 16.8.2002 tarihinde kredi sözleşmesi yapıldığını ve ….Şirketinin işbu sözleşme uyarınca davalı tarafa birden fazla kıymetli evrak ciro ettiğini, yaklaşık dört ay sonra 13.12.2002 tarihinde taraflar arasında “borç tasfiye protokolü” düzenlendiğini, bu protokolün ilk sözleşmede verilen senetlerin iadesi amacıyla yapıldığını, ancak davalı tarafın bu senetleri müvekkiline iade etmediği gibi iptal de etmediğini, davalı tarafın, tasfiye protokolünde belirtilen teminatlar arasında, ilk sözleşme ile verilen senetleri belirtmediğini, bu şekilde bu senetleri kullanmaktan vazgeçtiğinin açıkça kabul edildiğini, Davalı banka, tasfiye protokolünün yapılması ile geçerliliğini yitiren senetleri iade yahut iptal etmeyerek kötüniyetli davrandığını, davalı banka, 18.6.2002 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kendisine verilen, düzenleme tarihleri 5.5.2002, vadeleri 17.2.2003 ve 17.3.2003 tarihli iki adet 10.000,00 TL’lik bonoları tahsilde tekerrür gözetilmeden Kocaeli … İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı dosyasından 14.3.2005 tarihinde kötüniyetli olarak takibe koyduğunu, bu takibin 3.2.2009 tarihinde yenilenmiş ve …E. numarasını almış, daha sonra 2. kez yenilenerek …E. sayısını aldığını, bunların yanında genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen 7.6.2002 düzenleme tarihli, vadesi 17.1.2003, 17.2.2003 ve 17.3.2003 tarihli üç adet 4.500,00 TL’lik bonoları da Kocaeli… İcra Müdürlüğü …. E. sayılı dosyasından takibe koyduğunu, Mahkeme kararına esas alınan 18.4.2017 tarihli bilirkişi raporunda, tasfiye protokolü kapsamında verilen çeklerin tahsil edilip edilmediği dikkate alınmadığını ve bu konuda herhangi bir tespit yapılmadığını, davalı tarafın bu çekleri daha önce tahsil ettiğinden takip dayanağı yapmadığını, tahsil edilen bu çeklerin miktarı düşüldüğü takdirde asıl alacağın 36.300,00 TL olduğunu, Davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün ….sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gittiğini, 140.000,00 TL ipotek alacağı yerine 107.886,60 TL kısmı tahsil ettiğini, ayrıca alacaklının bu tahsilatla ilgili herhangi bir fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığını ve ipotek rehin açığı belgesi de almadığını, bu sebeple borcun tüm ferileriyle birlikte sona ermiş olduğunu,Takip konusu senetlerin tahsil edildiğine ilişkin 1.10.2013 tarihli tahsil ve ibraname, mükerrer takibe konu olan, alacaklısı ….Tic. A.Ş. olan senetlerin müvekkili şirket tarafından ödendiğini ortaya koyduğunu,Bilirkişi raporunun hatalı olarak hazırlanmış olup bu raporun karara esas olmasının da hatalı olduğunu,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkilinin Kocaeli …. İcra Müdürlüğü …. E. sayılı dosyası ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine, satışın durdurulmasına, satışla ilgili olarak taşınmaza ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, kambiyo senedine dayalı takibe karşı İİK’nın 72. madesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. …. A.Ş. ile dava dışı ….A.Ş. arasında kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeden doğan borcuna karşılık, davacının ….. emrine keşide ettiği kambiyo senetlerinin, …. tarafından davalı bankaya ciro edildiği, …A.Ş.’nin söz konusu kredi borcunu ödeyememesi üzerine davalı bankanın icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır.Dava konusu Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; takibin önce Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün…. Esas numarasında 14.03.2005 tarihinde başlatıldığı, takibin iki adet bonoya dayalı olduğu, bonoların incelenmesinde keşidecisinin davacı … A.Ş., lehtarının dava dışı …A.Ş. olduğu, her iki bononun da dava dışı … A.Ş. tarafından davalı … Bankasına beyaz ciro ile ciro edilmiş olduğu, takip alacaklısının davalı banka, borçluların ise dava dışı …. ve davalı …. olduğu, takibe konu bonoların her birinin 10.000.000.000 eTL tutarında olduğu ve vadelerinin 17.02.2003, 17.03.2003 olduğu anlaşılmaktadır. Bu takip dosyasının daha sonra yenilenmek suretiyle 2013/10176 Esas sayısını aldığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere menfi tespit talebine konu icra takip dosyası kambiyo senedine dayalıdır. İİK’nın 167.maddesi uyarınca, alacağı kambiyo senedine dayanan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, rehni paraya çevirmeden önce kambiyo senedine dayalı takip yapabilir. Davacı vekilinin, rehin paraya çevrilmeden kambiyo takibi yapılamayacağına ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir. Davacı istinaf dilekçesinde 13.12.2002 tarihli protokolle borcun yenilendiğini, bu nedenle bonolara dayalı olarak takip yapılamayacağını, çünkü yenilemeyle bu bonoların da iadesi gerektiğini ileri sürmektedir. Dosyada örneği bulunan 13.12.2002 tarihli protokol incelendiğinde, bu belgenin davalı bankanın tek taraflı beyanından ibaret olduğu ve dava dışı …. borcunun yeniden yapılandırılması konusunda anlaşma sağlandığı, yeni bir ödeme planı hazırlandığı, ipotek tesisinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yine bu belgede ipotek tesisi halinde teminat çeklerinin iade edileceği ……’ye hitaben bildirilmiştir. Yeni ödeme planı belgeye eklenmiştir. Bu belgede, davacının keşidecisi olduğu bonoların iade edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Temel ilişkideki yeniden yapılandırılması, bu borcun ödenmesini temin amacıyla verilen kambiyo senetlerini hükümden düşürmez. 13.12.2002 tarihli belgede de bonoların iade edileceğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. Nitekim Kocaeli 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2005/114 E. sayılı dosyasında da davacılar ….. A.Ş.ve …. A.Ş.tarafından davalı …. aleyhine, aynı iddialarla açılan takibin iptali (icranın geri bırakılması) davasında mahkemece: “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ancak karşı tarafa olan borçlarını 13.12.2002 tarihinde yapılan anlaşma gereği yeni vadeye bağlanarak imhal edildiğini, borcun 35.000,00 YTL’ye düştüğünü, borca binaen Bebek’teki bir gayrimenkul üzerine birinci derecede ipotek verildiği, bu şekilde takibe dayanak 17.02.2003 ve 17.03.2003 tarihli bonolara ilişkin İİK 169/a.maddesi gereğince borcun itfa veya imhal veya borcun olmadığını yazılı belge ile ispatlayamadığı, zamanaşımı itirazının ise duruşmada yaptığı itibar edilen uzman bilirkişi raporuna göre alacaklı tarafından talep edilen birikmiş faiz miktarının, birikmiş faiz alacağı miktarından az olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu kararın temyiz edildiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre borcun yenilenmesi sonucu kambiyo senetlerinden doğan borcun sona erdiğine dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalının kesin hüküm itirazına konu ettiği Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/220 Esas sayılı dosyasında: davacılar …. … A.Ş., …. ve …… A.Ş. tarafından, davalı …. aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacılar ….ve ….Tic. A.Ş. tarafından açılan davanın HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği; davacı …… yönünden ise “Taraflar arasında yapılan protokol gereğince verilen kambiyo senetleri ve borç tasfiye protokolü gereğince kredi bakiyesinin geri ödenmesinin kararlaştırıldığı, Kocaeli …..İcra müdürlüğünün ….. (yeni esas ……) ve 712 esas sayılı dosyalardaki kambiyo senetlerinin borcun tasfiyesi ile alakalı olduğu Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde bilirkişiden …alınan 31.08.2012 tarihli rapora göre ipoteğin paraya çevrilmesiyle elde edilen tahsilat düşüldükten sonra son tahsilat tarihi olan 14.05.2007 tarihi itibariyle 92.614,53 TL kredi borcu kaldığı tespit edildiğinden, bu borç miktarına göre icra takiplerine konu kambiyo senetlerinin teminat fonksiyonu devam ettiği, alacaklının takip talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davacı …..Tic. A.Ş.tarafından açılan menfi tespit davasının reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, kesin hüküm itirazına konu dava dosyasında, incelememize konu dosyanın davacısı olan …….A.Ş. tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden, kesin hüküm itirazı yerinde değildir. Ancak anılan dosyada kredi borçlusu olup bonoları ciro eden ve bu sıfatla bonolar nedeniyle de sorumlu olan ….in davalı banka aleyhine açtığı menfi tespit davasında, bakiye 92.614,53 TL borç bulunduğu gerekçesiyle menfi tespit talebinin reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanması sonucu kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili istinaf başvurusunda ve davadaki iddialarında, dava dışı kredi borçlusunun davalı bankaya borcunun kalmadığını iddia etmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/220 E. sayılı dosyasında davalının bakiye borcunun bulunduğu kesin hükümle tespit edilmiş olup dosyamızdaki davacının bu tarihten sonra bir ödeme iddiası bulunmamaktadır. Nitekim dava dosyasında ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre de kredi borçlusu ….. bakiye borcunun devam ettiği, davacının bu konudaki istinaf sebep ve gerekçelerinin ve davada ileri sürdüğü borcun sona erdiği iddiaların yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili dosyaya sunduğu 11.05.2017 tarihli dilekçe ekinde “ödeme ve ibra protokolüdür” başlıklı 01.10.2013 tarihli bir belge sunarak bonolara dayalı borcu dava dışı ….. ödemek suretiyle borcu sona erdirdiğini ileri sürmüştür. Bu belge sadece dava dışı …. tarafından imzalanmış, her zaman düzenlenebilecek nitelikte bir belgedir. Davacının, davalı banka tarafından aleyhine başlatılan bir icra takibi mevcut olduğu halde, bonoyu elinde bulundurmayan dava dışı …. A.Ş.’ye ödeme yaparak davalı bankaya olan borcundan kurtulması da hukuken mümkün değildir. Bonoya bağlı borç için ödeme, kıymetli evrakta hakkın senede bağlı olması nedeniyle (TTK m.645), ancak bonoyu ibraz eden alacaklıya yapılabilir. Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür (TTK m.646 f.1). Senedi elinde bulundurmayan dava dışı lehtara yapılan ödeme, davacıyı borçtan kurtarmaz. Bu nedenlerle, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.