Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/607 E. 2019/95 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/607
KARAR NO : 2019/95
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2016/23 E- 2017/1202 K.
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptalidavasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kuruluşundan sonra % 51 hissesinin … Holding A.Ş.’ye satıldığını, bu satıştan sonra ortaklar arasında sorunlar başladığını, büyük hissedar … ve diğer yabancı ortakların kurucu ortaklardan … ile birlikte hareket etmeye başladıklarını, müvekkillerinin bu grup tarafından planlı olarak yönetimden uzaklaştırılmaya çalışıldığını, farklı tarihlerde gönderilen e-maillerle müvekkiller üzerinde baskı kurulduğunu, müvekkillerinin şirket içindeki çalışmalarının diğer ortaklar tarafından engellendiğini, 2014 yılı Kasım ayı içinde müvekkillerinin ve sorumluluğundaki personelin şirket içinde kullanılan aktivite raporlama sistemine girişlerinin engellendiğini, … şirketini oluşturan IDM-HP-SAP grubu olduğunu, yeni şifrelerin sadece IDM VE HP gruplarına verildiğini, müvekkillerinin oluşturulduğu … grubuna verilmediğini, Ortak …’ ın şirket harcamaları için kullanımına sunulan kredi kartının hiç haber verilmeden ve gerekçe gösterilmeden iptal edildiğini, müvekkillerinin 10/02/2015 tarihine kadar yönetim kurulu (YK) üyesi olmalarına rağmen yapılan ödemelerden, yapılan sözleşmelerden, satışlardan, kesilen faturalardan, toplanan gelirlerden 2014 yılı Mayıs ayından beri haberdar edilmediklerini, Olağanüstü Genel Kurulun (OGK) kendi gündem maddeleri ile 10/02/2015 tarihinde yapıldığını, bu OGK kararlarının iptali için İstanbul Anadolu 8. ATM’nin 2015/119 E. sayılı dosyası ile dava açılmış olup halen derdest olduğunu, şirketin diğer ortaklarının azınlık hisselerine sahip müvekkilleri aleyhine müşterilere kötüleme yapıldığını, muhasebe müdürü …’ ın finanstan sorumlu üye olan …’ a bilgi ve belge vermesi gerekirken talep edilen hiçbir belge ve bilgiyi vermediğini, müvekkillerinin başında bulunduğu sap departmanı çalışanlarına mobbing uygulandığını, altısının işten çıkarıldığını, diğerlerinin istifaya zorlandığını ve sonuç olarak 26/11/2015 tarihli Genel Kurulda…departmanının kapatılmasına müvekkillerinin onay vermemesine rağmen oy çokluğu ile karar verildiğini, toplantı öncesinde detaylı mizan ve belge sunulmadığını, diğer ortakların bilgi, belge, defter, sözleşmeleri saklayıp müvekkillerine vermediğini, şirket adına alınan teminat mektuplarının nerelerde kullanıldığının ve çekilen kredilerin bilgisinin verilmediğini, 2013 yılı kârı 890.000,00 TL iken 2014 yılı kârının 160.000,00 TL’na düştüğünü, belirterek, 26/11/2015 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların iptaline, ileride telafisi güç sorunlar doğurması ihtimali yüksek olması sebebiyle genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bilgi teknolojileri sektöründe danışmanlık veren müvekkili şirketin 2009 yılında beş ortak tarafından kurulduğunu, şirketin % 51 oranındaki hissesinin 12/03/2013 tarihinde … Yatırım Holding A.Ş. tarafından devralındığını, bundan sonra altı ortaklı olarak faaliyetine devam ettiğini, davacıların ortak olmanın yanında müvekkili şirkette hizmet akdi sona erene kadar …Hizmetleri ve Yöneticisi-Danışmanı sıfatıyla SGK’lı çalışan olarak görev yaptıklarını, davacıların en son tarihli genel kurula kadar şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, tüm ortaklarca imzalanan mutabakat tutanağı uyarınca davacıların şirkette beş yıl boyunca çalışmaya devam etmeyi taahhüt ettiklerini, yine dava konusu edilen bir önceki 10/02/2015 tarili olağanüstü genel kurul toplantısına kadar davacıların … yazılım hizmetleri sunan müvekkili şirketlerin kendilerinin sorumlu oldukları … tarafındaki müşterilerin neredeyse tamamını ayartmak, kendi kurdukları… firmasına yönlendirmek suretiyle şirkete büyük zararlar verdiklerini, şirketin yönetim kurulu üyesi olarak uymakla zorunlu oldukları sadakat yükümlülüklerine hiçbir şekilde riayet etmediklerini, davacıların haklı nedenle fesih ve tazminat davasına konu eylem ve işlemleri nedeniyle yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluklarının doğabileceği çekincesi ile 10/02/2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyeliğine aday olmadıklarını, bu suretle yönetim kurulu üyeliklerinin son bulduğunu belirterek, davacıların huzurdaki davayı ikame etmekle kötü niyetli oldukları cihetle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dosya kapsamındaki tüm delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre, somut uyuşmazlığa konu davalı şirketin 2014 yılına ait olup 26/11/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan; şirketin 2014 yılına ait bilançosunun onaylanmasına ilişkin 4 nolu, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 nolu ve kâr dağıtımına ilişkin 6 nolu kararlarının TTK’nın 445. maddesi uyarınca iptallerine, genel kurulda alınan diğer kararların iptali talebinin reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
İlk derece mahkemenin, “peşinen muhalefete” ilişkin beyan ve cevaplarına itibar etmeyerek davacıların usul, yasa ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı muhalefet şerhlerinin uygun bulmasının tamamen hatalı olduğunu, karardaki kısmen kabule ilişkin kısımların kaldırılması gerektiğini,Davacıların tamamen kötü niyetli olarak, müzakerelere katılmadan, dinlemeden ve sorgulamadan zaten toplantıda ne karar alınırsa alınsın muhalefet etme amacıyla toplantıya katıldıklarını, bunun gözardı edilmesinin tamamen hatalı olduğunu,Dava konusu edilen genel kurulun 2014 dönemine ilişkin olduğunu, davacıların şubat 2014’e kadar şirketin birinci derecede imza yetkili yönetim kurulu üyeleri olduklarını, bu dönem için bilgi alma değil tam aksine bilgi verme yükümlülüğünde bulunduklarının tamamen gözardı edildiğini, davacıların 2014 yılı mali/finansal kayıtları açısından bilgi alma değil verme yükümlülüğünde olan kişiler olduğunu, Dağıtılmayan kârın, tam da dağıtılmama gerekçelerine uygun olarak sermayeye ilave edildiğini ve tüm ortakların kar payı üzerindeki hakları sermayeye dönüşerek her türlü haklarının korunmasının sağlandığını, davacıların şirketi en az 3 milyon TL zarara uğrattığını, haklarında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuyla ilgili ceza ve bir çok tazminat davasının derdest olduğunu, böyle bir tabloda kâr dağıtılmamasının tüm ortakların ve şirketin menfaati olduğunu, Daha genel kurulun başında peşinen muhalefet eden davacıların, şirkete ilişkin ticari/mali/finansal bilgilere sahip olmadığını kabul etmenin somut deliller karsısında mümkün olmadığını, şirketin muhasebe sorumlusu … tarafından davacılardan …’a her türlü ticari bilgi ve belgenin gönderildiğini kanıtladığını, davacıların bilgi alma ve inceleme hakkı baştan beri yasaya uygun şekilde kullanabildiklerini, azınlık haklarının ihlalinin kesinlikle sözkonusu olmadığı gibi davacıların müvekkili şirketin haklarına ağır derece tecavüz ettiklerini, genel kurulun her türlü kurala uygun olarak gerçekleştirildiğini, zorunlu olmayan bakanlık temsilcisi ve bağımsız denetime dahi yer verildiğini, davacıların birici derecede imza yetkilisi yönetim kurulu üyesi olmaları nedeniyle zaten baştan beri her türlü bilgi ve belgeye sahip olduklarını, bu sayede kurdukları paravan şirkete her türlü haksız maddi çıkarları aktardıklarının sabit olduğunu, davacıların ibra edilmemelerinin de son derece doğru olduğunu,
24.03.2017 tarihinde gerçekleştirilen genel kurulda, şirketin sermayesi 1.084.350 TL’den 3.084.350 TL’ye çıkartıldığını, şirketin iyi yönetilmiş, faaliyetlerine devam etmiş ve elde edilen “kar” sermayeye ilave edilerek, dürüstlük kurallarına da tam olarak uygun hereket edildiğini,İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/4809 soruşturma nolu soruşturma dosyasında düzenlenen iddianame uyarınca davacılar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 155/2. maddesi kapsamında görevi kötüye kallanmak suçlamasıyla İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/407 E. sayılı ceza davası açıldığını,Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca, davalı şirketin 26/11/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı sadece davalı şirket vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davanın reddedilmiş olan bölümü yönünden davacıların bir istinafı bulunmamaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı şirket vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirmesi zorunludur. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesinin veya ret oyu kullanılmasının, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarındadır (Bkz. Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı ilamı). 26/11/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararlarda davacının usulune uygun muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Davacı, gündem maddesi görüşülürken maddeye yönelik olumsuz görüşünü tutanağa geçirmişse de oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olduğuna dair bir beyanda bulunmamıştır. Oylama öncesi görüşme esnasında toplantıya katılan üyenin öneriye karşı olduğunu belirtmesi, alınan karara muhalif olduğu anlamını taşımaz (Yargıtay 11.H.D’si 2014/818 E. 2014/2043 K sayılı emsal kararı). Bir ortağın şirket genel kurulunda alınan kararın veya kararlarının iptalini talep edebilmesi için; toplantıda hazır bulunan ortağın karara olumsuz oy vermesi ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi şarttır. Davacı toplantıda hazır bulunduğuna göre, 4,5,6 nolu gündem maddeleri ile alınan karara olumsuz oy vermesi ve oylamadan sonra muhalefet şerhini tutanağa geçirmesi zorunludur. Oysa ki TTK 446/1.maddesi gereğince davacının alınan karara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Dava açabilme şartı (özel dava şartı) gerçekleşmediğinden, istinaf incelemesine konu olup genel kurul gündeminin 4,5 ve 6. maddeleri ile alınan karara yönelik davacının iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır. Neticeten, usulüne uygun muhalefet şerhinin bulunması dava şartıdır. Dava şartları kamu düzenini ilgilendirdiğinden ve HMK’nın115/1. maddesi uyarınca mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, davalı vekilini istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL maktu red harcından, peşin olarak yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-İstinaf yargılama giderleri yönünden;
a) Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,
c)Davalı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 48,70 TL dosya gönderim ücreti toplamı ola 146,80 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
d)İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
10-Karar kesinleştikten sonra, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/01/2019 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.