Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/603 E. 2018/1550 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/603
KARAR NO : 2018/1550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/845 Esas – 2017/1014 Karar
KARAR TARİHİ: 29/12/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkil şirkete 12.08.2014-10.10.2014 tarihleri arasında antrepo kullanma ücreti ve 12.08.2014 düzenleme 811359 no lu 10.161,22 TL antrepo taşıma vs. ticari işlemlerden dolayı borçlu bulunduğunu, borcun ödemediğini, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyası üzerinden 10.10.2014 tarihinde icra takibine başladıklarını, davalı şirketin haksız ve de dayanaksız olarak takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; dava dilekçesinde anılan 12.08.2014-10.10.2014 tarihleri arasında antrepo kullanma ücreti ve 12.08.2014 tarihli 811359 no lu 10.161,22 TL bedelli fatura nedeniyle alacak talebinin yerinde olmadığını, davaya konu 811359 nolu 10.161,22 TL tutarlı fatura incelendiğinde 31.08.2009 tarihinde antrepoya alınan 1 kap eşyaya ilişkin olduğunu, bu eşyanın faturada belirtildiği üzere 59 ay depoda tutulduğu iddiasıyla ardiye faturası düzenlendiğini, bu hizmetin verildiğinin kabulü anlamında olmamak kaydıyla, 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu, yurt dışı gönderici firmanın davaya da konu olan 1 kap 53 kg ve 38,50 EUR değerinde bedelsiz numune eşyayı davalının talebi dışında göndermiş olduğunu, özet beyan kapsamında olan bu eşyanın 20 gün içinde tasfiye işlemlerinin başlatılması gerektiğini, davacının gümrük mevzuatına aykırı davrandığını ve sonucunda 59 ay beklemeye mukabil ardiye faturası gönderildiğini, yapılan istişare sonucunda varılan mutabakata göre kesilen faturaya karşılık iade faturasının kesilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, akabinde aynı miktarda 29.09.2014 tarih ve 216282 nolu 10.161,22 TL tutarlı iade faturasının davacı şirkete gönderildiğini, ancak davacının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine giriştiğini ve itiraz sonrasında huzurdaki davayı ikame ettiğini belirterek davanın reddine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 29/12/2017 tarihli, 2015/845 Esas – 2017/1014 Karar kararında: “…Tüm dosya kapsamına göre; davalı … yurt dışından ithal amaçlı 5 parça 2.493 kg eşyasını, aynı zamanda nakliyeci de olan davacı ile taşıttığı eşyaları Halkalı Gümrük Müdürlüğü 31/08/2009 tarih ve 49367 sayılı özet beyan tescili ile davacı tarafından işletilen A34000221 kodlu Genel Antreposuna bırakıldığı ve antrepo defterine kayıt edildiği, antrepoya alınan 5 kap eşyadan 4 kap eşyanın alınışından 3 gün sonra Halkalı Gümrüğünce tescille 03/09/2009 tarihinde serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithal edildiği, geriye kalan 1 kap eşya için dosya kapsamına göre bir işlem yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği, davalı …’nun dava konusu emtialarının davacının düzenlenmiş olduğu faturaya göre 59 ay depoda tuttuğunu ve bu süreye tekabül eden antrepo saklama, taşıma vs. ücretlerini talep ettiği görülmüş, 4458 sayılı Gümrük Kanunu incelendiğinde; Gümrük Kanunu’nun 50,46,177 ve 180. maddeleri incelenip somut olayımız dikkate alındığında; davaya konu eşyalara antrepo beyanı verilmediği bu itibarla eşyaların depoda geçici depolanan eşya statüsünde depolandığı, Gümrük Kanunu 46. maddesinde belirtilen süre ile 20 gün sonrasında tasfiye sürecinin kendiliğinden başlamış olduğu, geçici depolama süresinin 20 gün olduğu ve bu sürenin sonucunda tasfiye sürecinin işlemeye başladığı, Gümrükler Genel Müdürlüğünün antrepolarda uzun süre bekleyen eşya başlıklı 2010/41 sayılı genelgesi ile antrepo beyannamesi verilse bile eşyanın antrepoda 6 aydan fazla kalmasının önüne geçildiği, davacı antrepo işleticinin 2010/41 sayılı genelge gereğince eşya sahibine hitaben 20/08/2015 tarihli yazısının bulunduğu, fakat dava konusu eşyanın bu yazıdan çok önce tasfiye sürecine girmesinin gerektiği, davacının antrepo işleticisi sıfatıyla yükümlü olduğu bu süreci başlatmadığı, söz konusu genelgeyi de 2010 yılında işleme koyması gerekirken işleme koymadığı, bu itibarla dava konusu eşyanın antrepoda uzun süre kalması davacı antrepo işleticisinin sorumluluğunda oluduğu tasfiye sürecini zamanında yapmayarak gümrük idaresine liste düzenleyerek bildirmemesi nedeniyle sebebiyet verdiği anlaşılmıştır. Ancak bu yazıya gerek kalmaksızın Gümrük Kanunu ve ilgili genelge uyarınca davacının 31/08/2009 tarihinde eşyayı depolama yerine almasından itibaren 20 gün geçici depolama süresinin olduğu bu sürenin 21/09/2009 tarihinde dolduğu Gümrük Kanunu 46. Maddesinin 2b ve 179.madde uyarına ilgili süreler de geçtikten sonra davacının nihai olarak 01/11/2009 tarihinde tasfiye yönetmeliği hükümlerine göre tasfiyeye başlamasının gerektiği anlaşıldığından, davacının dava konusu emtialar için 63 günlük antrepo saklama ücreti isteyebileceği açıktır. Bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere bu süre için talep edebileceği ücret ise 362,25TL’dir. Davacının davasının bu miktar üzerinden kabulü gerektiğinden itirazının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, davacı taraf icra inkar tazminatı talep etmiş ise de alacak miktarının hesaplamalar sonucunda tespit edilebileceği öngörüldüğünden icra inkar tazminatı red edilmiştir. Davalının kötü niyet tazminatı talebi ise, davacının açık bir şekilde kötü niyetli olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir delil olmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Usulüne uygun olarak tebliğ edilen ve itiraz / iade olmayan faturalara ilişkin alacağın kesinleştiğini,
Öncelikle, müvekkili şirketin serbest deposunda bulunan malların davalının gümrük beyannamesi ile Ülkemize girdiği bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davalının kendi gümrük beyannamesinin aksine 4 kap mal isteğini, gönderen firmanın 5 kap yolladığı iddiasının yine kendisinden sadır beyanname ile çeliştiğini,
Müvekkili şirketin, davalının gümrük beyannamesi ile ülkemize soktuğu 5 kap malı deposunda tuttuğunu, bu mallardan 4 kabının davalı tarafından çekildiğini, 1 kabın ise alınmadığı gibi bu malı istemediklerine dair bir beyanın da müvekkili şirkete iletilmediğini, müvekkili şirketin de serbest antreposunda bulunan bu malı muhafaza yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve davalıya icra takibine konu faturaları gönderdiğini,
Basiretli bir tacirin ticari hayatın gereklerini yerinde ve zamanında yapmasının zorunlu olduğunu, davalı tarafın faturayı kabul ettiğini ve TTK ilgili hükümleri uyarınca 8 iş günü içinde faturaya konu alacağın kesinleştiğini, gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme gerekçeli kararında bu hususa değinilmeksizin oluşturulan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Gümrüklü mallarda Gümrük Kanunu 46.maddesinde belirtilen 20 günlük sürenin uygulanamayacağını, bu sürenin ancak ve ancak kaçak mallar / beyannamesiz sokulan mallar için uygulanacağını,
Huzurdaki davada ihtilafın tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş faturaya ilişkin bir alacak olması gerekirken, müvekkilinin dışında gerçekleşen ve davalının gümrük beyanı ile ülkemize sokulan malların 20 gün içinde iadesi gerekip gerekmediği, müvekkili şirketin tasfiye işlemini başlatma hak ve yetkisinin olup olmadığı hususunda kilitlendiğini, bu konuda ek rapor alınması taleplerinin karşılanmadığını, raporun davalının beyanları üzerine kurulduğunu, dosyayı aydınlatmaktan yoksun olduğunu,
Gümrük Yönetmeliği’nin 389. maddesine göre eşyanın antrepoda kalacağı sürenin sınırsız olduğunu, bilirkişinin davalının gümrük beyannamesi ile ülkemize giren ve antrepoya alınan mallardan 1 kabına ilişkin 20 gün içinde tasfiye sürecinin başlatılacağına dair raporunun tamamen asılsız ve yersiz olduğunu,
Davalının gümrük beyannamesi, ordino talimatı, ATR belgesi ve iade etmemiş olduğu faturalar ile ithal ettiği eşyaların ülkemize alındığı 2009 yılında antrepo beyannamesinin mevzuatta olmadığını ve onun yerine özet beyanname ile malların antrepoya kabul edildiğini, bilirkişi raporu ve bu raporun hükme esas alınması sonucunda, kararın eksik incelemeye dayandığını,
Müvekkiline vekalet ücretinin normal tarifenin altında verildiğini belirterek,
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/12/2017 günlü, 2015/845 Esas, 2017/1014 Karar sayılı usul ve yasaya aykırı kararın istinafen kaldırılmasına ve davalı borçlunun İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/28174 E. sayılı dosyası sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazının iptaline, takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE
Dava antrepo ücret alacağı için faturaya dayalı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 46/2-a maddesi gereğince, eşyanın geçici depolama süresini doldurduğunda aynı Kanun’nun 177. maddesi hükümleri gereğince davacı tarafından yapılması gereken işlemin geçici depolama süresi olan 20 günden sonra başlatılmadığı, davacı tarafça dava konusu eşyanın antrepoda uzun süre beklemesini gerektirecek bir belge ya da antrepo rejimine tabi tutulduğunu gösterir antrepo beyannamesinin verildiği ispatlanamadığından, davacının mevzuat hükümlerine göre tasfiye sürecini başlatma süresi olan 63 gün için ücret talebinde haklı olabileceği, bunun dışında kalan talebin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 11. HD 2015/4167 E 2015/13569 16.12.2015 tarihli emsal karar içeriği de gözetildiğinde: Dava, antrepo hizmetine ilişkin alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda; ”4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 50. maddesi hükmünce 46’ıncı maddeye göre belirlenmiş süre içinde kendilerine gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanım tayini için gerekli işlemlere başlanmamış eşya, herhangi bir adli veya idari takibata konu olmaması halinde 177 ila 180. madde hükümlerine göre tasfiye edilir. Dava konusu eşyanın deniz yolu ile gelmediği ve Yasa’nın 46/2-b maddesinde belirtilen geçici depolama süresi olan 20 gün sürenin dolmasına rağmen eşyanın tasfiye hükümlerine tabi tutulmadığı ve antrepoda uzun süre bekletildiği, eşyanın geçici depolama süresini doldurduğundan aynı Yasa’nın 177. madde hükümlerinin gereğinin zamanında yapılması gerekirken bu işlem antrepo işleticisi davacı tarafından yapılmadığı, yani eşyanın antrepoda uzun süre beklemesine davacının sebebiyet verdiği, davacı alacağının 63 gün ile sınırlı olacağı” belirtilmiş ve mahkemece de işbu değerlendirme doğrultusunda karar verilmiştir.
Ancak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 46/2-a-b maddesinin, “Özet beyan kapsamındaki eşyaya, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanım belirlenerek, buna ilişkin işlemler; deniz yoluyla gelen eşya için özet beyan verildiği tarihten itibaren 45 gün, diğer bir yolla gelen eşya için 20 gün içinde tamamlanır.” şeklindeki hükmü uyarınca, eşya alıcısına belirtilen gün içinde gümrük işlemlerini tamamlama zorunluluğu getirilmiştir.
Bu süre içerisinde gümrük işlemlerini yapmayan davalı alıcının, dava dışı gönderen tarafından talebi olmamasına rağmen gönderildiğini ileri sürdüğü, 1 kap eşyayı derhal gümrük işlemlerini tamamlayarak iade mükellefiyetini yerine getirmediği gibi malların gümrükte dolayısıyla antrepoda kalmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle davalı alıcının kendi kusurundan dolayı meydana gelecek taleplere karşı sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı … gümrük idaresinin tasfiyeyi gerçekleştirmemesi, bu anlamda bir idari işlemi yapmamış olması, antreponun işgaliyesinden dolayı istenecek ücrete engel olmaz.
Diğer taraftan, davacının alacağına dayanak yaptığı ücret faturalarının davalı defterlerine kaydedildiği hususu cevap ve davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesi içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı taraf diğer savunma sebeplerini kanıtlayacak nitelikte bir belge sunmamıştır. Fatura içerikleri kesinlenmiştir. Davalı faturaların tamamını yukarıdaki hakuki gerekçelerle ödemek durumundadır.
Davacının alacağı belirli ve likit olup itiraz haksız bulunduğundan, İİK’nın 67.maddesi uyarınca davacının icra inkar tazminatı talep hakkı mevcuttur.
Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak esas hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak esas hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın kabulü ile, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca iptaline, takibin devamına,
2-İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, takip konusu alacak tutarının takdiren %20’si oranında hesaplanan 2.116,51 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 694,11 TL harçtan peşin alınan 173,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 520,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarfedilen 173,53 TL harç gideri, 2.189,50 TL bilirkişi, posta ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 2.363,03 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine,
7- İstinaf yargılaması yönünden;
a) Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
b)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan maktu istinaf harcının talep halinde davacıya iadesine,
c)Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen davetiye ve dosya gönderme gideri 31,50 TL ile 98,10 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 128,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
9-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.