Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/592 E. 2018/1432 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/592
KARAR NO : 2018/1432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/971 Esas 2018/17 Karar
TARİH : 18/01/2018
DAVA : Alacak
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil.. Tic. A.Ş. (…’nin, dava dışı…c. Ltd. Ştt. (…) ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, karşılıklı ticari ilişkilerinin olduğunu, dava dışı … şirketinin davalı …Ş. (…) ile aralarında bulunan ticari ilişki sebebiyle …’den alacakları bulunduğunu, … şirketinin, … şirketi nezdindeki alacaklarını Bakırköy … Noterliği rtezdinde düzenlenen … yev. no.lu temlik sözleşmesi ile 17.03.2014 tarihinde müvekkil şirkete temlik ettiğini ve temliğin 17.03.2014 tarihinde derhal …’ye bildirildiğini, aynca noter aracılığı ile temlik sözleşmesinin …’ye tebliğe çıkarıldığını, dava dışı …,’nin (…) de, … şirketinden alacaklı olduğunu, Analiz şirketinin Bakırköy … İcra Dairesinin … E. dosya no.da HLN ve … şirketlerinden alacağını tahsil etmek amacıyla bu şirketlere karşı takip başlattığını, bu bağlamda icra dosyası kapsamında davalıya İİK. md. 89 uyanca haciz ihbarnamesinin gönderilmesini talep ettiğini, davalının icra dosyasına ödeme yaptığını, bu surette müvekkiline karşı sorumlu olacağını ileri sürerek, temlik alacaklısı müvekkili şirketin davalı tarafından ikrar ve kabul edilen şimdilik 151.482,72 TL alacağının davalı tarafın icra dosyasına ödeme tarihi olan 25/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin, davacının iddialarının aksine dava dışı…. firmasının alacağını temlik aldığından icra dairesine yapılan ödemeden sonra haberdar olduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı İcra dosyasından gönderilen 89/1. haciz ihbarnamesinin 19.03.2014 tarihînde tebliğ edildiğini, …’nin müvekkili ile olan ticari ilişkisi neticesinde ihbarname tarihinde 151.482,72 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, bu tutarın icra dairesine ödendiğini, aşan kısma itiraz ettiklerini, müvekkilinin temlikten haberi olmadığını ve iyi niyetle icra dairesine ödeme yaptığını, ödemede usulsüzlük olmadığından davanın reddini talep ettiklerini, davacı ile dava dışı… arasında imzalanan temlik sözleşmesinin müvekkil şirkette “temizlik görevlisi/çaycı” olarak çalışan…’a usulsüz tebliğ edilmesi nedeni ile bahsi geçen temlikten müvekkilinin İcra dosyasına yaptığı ödeme tarihinde haberinin olmadığını, bu nedenle İcra dosyasına haciz ve ödeme yazılarına istinaden ödeme yapan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 18/01/2018 tarihli, 2016/971 Esas 2018/17 Karar kararında, “…Alınan beyanlar, dosyada mevcut bilgi ve belgeler itibariyle, temlik veren …’nin, davalı nezdinde olan alacağının davacıya usulüne uygun şekilde 17.03.2014 tarihinde temlik edildiği, temlik sözleşmesinin 21.03.2014 tarihinde davalı nezdinde temizlikçi olarak çalışana tebliğ edildiği, haciz ihbarnamesinin 19.03.2014 tarihinde davalının finansman yöneticisi olarak çalışanına tebliğ edildiği, davalının 25.03.2014 tarihinde icra dosyasına 151.482,72 TL ödeme yaptığı hususlarının sabit olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın; temlik sözleşmesinin usule uygun şekilde tebliğinin kabul edilip edilemeyeceği, davalı tarafça yapılan ödemenin iyiniyetli ödeme olarak kabulü ile borçtan kurtulup kurtulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Temsile yetkili kişinin herhangi bir sebeple tebliğ yapıldığı sırada işyerinde bulunmaması veya bizzat alamayacak durumda olması halinde, kendisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürüne, bu da mümkün değilse, tüzel kişinin o yerdeki memur veya işçilerinden birine yapılmalıdır. Bu sıraya uyulması kanuni zorunluluk olup, aksi takdirde tebligat usulsüz sayılacaktır. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun sebeplerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir (benzer mahiyette Yargıtay 12. HD 2014/33714-2015/11942 E-K sayılı ilamı, 22. HD 2017/15337-2017/14918 E-K sayılı ilamı ve 23. HD 2014/4875-2015/5910 E-K sayılı ilamı).
Somut olayda, temlik sözleşmesinin davalıya temizlikçi olarak görev yapan çalışanı aracılığı ile tebliğ edildiği ve tebligat mazbatasında sıralı tebliğe ilişkin bilginin mazbataya şerh edilmediği, davalı vekilince sunulan cevap dilekçelerinde temlikin, icra dosyasına yapılan ödemeden sonra öğrenildiğinin beyan edildiği görülmekle; temlik sözleşmesinin davalıya bildirimine ilişkin tebliğin Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca usulsüz olduğu, alacağın devrini bilmeksizin davalı tarafça yapılan ödeme nedeniyle davalının bu miktarda borçtan kurtulacağı kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, temlik sözleşmesinden haberdar olmaksızın iyiniyetli (aslolan iyiniyetin varlığı kabul edilerek aksinin ispatlanamadığı görülmekle) ifada bulunarak davaya konu 151.482,72 TL’ lik ödeme nedeniyle davalının borçtan kurtulduğu değerlendirilerek açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesince eksik inceleme neticesinde hüküm tesis edildiğini, alacağın devri sözleşmesinin bildiriminin bir şekle tabi olmadığını, öncelikle bildirimin derhal telefonla yapıldığının ispatı açısından tanık beyanlarına başvurulması taleplerinin de mahkemece reddedildiğini, bu kapsamda, ilk derece mahkemesinin delilleri dahi toplanmaksızın, hukuka ve hukukun temel prensiplerine de aykırılık teşkil eder şekilde hüküm tesis ettiğini, davalı tarafa yapılan bildirimin usul ve yasaya uygun olduğunu, tebligatın işyerinde daimi çalışan …a tebliğ edildiğini, kendisinin iş yerinde çalıştığını beyan ettiğini ve söz konusu tebligatı alan bir personelin yetkilisi ile bu tebligatı derhal paylaşmayacağının kabulünün de hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceğini, yine söz konusu tebligatı alan personelin işyeri nezdinde başkaca tebligatları da tebliğ almış olabileceği hususunun açık olduğunu, davalı tarafın kötü niyetli iddialarının kabulünün usul ve yasaya aykırı olacağını, söz konusu tebligatın usul ve yasaya uygun olduğunu ve bu kapsamda iddia ve beyanları destekler bilirkişi raporunun adeta hiçe sayıldığını ve tebligatın usulsüz olduğundan bahisle hüküm kurulduğunu,
Yapılan usul ve yasaya uygun tebligatı usulsüz kabul ederek hüküm tesis eden mahkemenin, davalının ödeme yapmış olduğu 89/1 haciz ihbarnamesinin usul ve yasaya aykırı olarak tanzim edildiği ve tebligatının da usulsüz olarak gerçekleştirildiği iddialarını hiçbir şekilde değerlendirmediğini, bu kapsamda, usul ve yasaya aykırı şekilde düzenlenen ve tebliğ alınan haciz ihbarnamesi uyarınca yapılan ödemenin borçluyu borcundan kurtarmayacağını,
Bilirkişi tarafından dosya kapsamında yapılan tespitlerin, işbu iddialarının doğruluğunu ve usule, yasaya uygunluğunu ortaya koyduğunu, ancak ilk derece mahkemesi tarafından bu hususların hiçbir şekilde değerlendirilmediğini ve hukuken bildirimi şekle tabi olmayan temlik bildiriminin usulsüz olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından dava dışı … şirketinin davalıdan olan alacaklarının temlik alınıp, temlikin davalıya bildirilmesine rağmen, davalı tarafından İİK’nın 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesi sonucu, haciz ihbarnamesinin gönderildiği icra dosyasına ödeme yapıldığı, bu şekildeki ödemenin davalıyı TBK’nın 183 vd maddeleri uyarınca kendilerine karşı sorumluluktan kurtarmayacağı ileri sürülerek, davalıdan ödeme yaptığı 151.482,72 TL’nin, icra dosyasına ödeme tarihinden itibaren faizi ile tahsilinin talep edildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince kararın istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
TBK’nın 186. maddesine göre” Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur.”
Davacı vekilince davalıya temlikin bildirimine ilişkin tebliğin usule uygun yapıldığının kabulü gerekeceği, davalıya temlikin bildiriminin şekle bağlı olmayıp, bu konuda tanık dinletme isteklerinin karşılanmaksızın davalının ödemede kötü niyetli olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddinin yerinde olmadığı ileri sürerek karar istinaf edilmiştir.
İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde yer verildiği üzere, tarafların tüzel kişi tacir oldukları da dikkate alındığında, her ne kadar temlikin davalıya bildirimi herhangi bir şekle tabi değilse de, davalıya temlikin bildirimine ilişkin tebligat tutanağına göre, tebligatın Tebligat Kanunu’nun 12,13 ve Tebligat Yönetmeliğinin 20. Maddelerindeki tebligat usulüne uyulmadığı, bu nedenle usulüne uygun bir tebligatın varlığından söz edilemeyeceği, davalıya temlik bildiriminin sonuçları dikkate alındığında, hukuki işlem niteliğinde olduğu, dava konusu alacağın tutarı da dikkate alındığında temlikin davalıya bildiriminin telefon ile yapıldığının ispatı yönünde tanık dinletme isteminin karşılanmayarak sonuca gidilmesinde usule aykırılık bulunmadığı dikkate alındığından, davacı vekilinin bu konudaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tebligatın usulsüz şekilde yapılmış olması halinde, muhatabınca tebliğin öğrenme tarihi itibariyle hüküm ifade edeceği de dikkate alındığında, davacı vekilince Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından davalıya 19.03.2014 tarihinde İİK’nın 89. maddesi uyarınca yapılan tebliğin de geçersiz kabulü gerektiği yönündeki davacı istinaf nedeni yerinde değildir.
İDM karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/11/2018
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.