Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/580 E. 2018/1525 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/580
KARAR NO : 2018/1525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/986 Esas – 2018/144 Karar
KARAR TARİHİ: 07/02/2018
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında kimyasal malzeme satışına dayalı ticari ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan 14.01.2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin davalıya vermiş olduğu kimyasal malzemeleri ve tanzim olunan 16 adet irsaliyeli faturayı davalı tarafa teslim ettiğini, davalının teslim almış olduğu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, davalının müvekkili şirket cari hesap defter ve kayıtlarında tespit edilen güncel borcunun 20.227,79 TL olduğunu ve bugüne kadar herhangi bir ödemenin yapılmadığını, icra takibi öncesinde Antalya .. Noterliğinden 31 Temmuz 2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname borcunu ödemesi için ihtar keşide edildiğini, ihtarnamenin 03.08.2015 tarihinde davalıya tarafa tebliğ edildiğini, davalının ihtarnamede verilen süre içerisinde borcunu ödemediğini, davaya konu borcun ödenmemesi nedeniyle Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, icra talebinde ihtardan kaynaklanan temerrüt edeniyle takip talebi itibariyle faizin de talep edildiğini, davalının 17.08.2015 tarihli dilekçesiyle yetkiye, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, itirazı sonucu icra Müdürlüğü tarafından yetkili icra dairelerinin İstanbul İcra Daireleri olduğuna karar verildiğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine yapılan icra takibinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, başlatılan icra takibinde davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, işbu davada takip talebinde hesaplanan 1.670,90 TL tutarındaki işlemiş faizi şimdilik talep etmediklerini, talep haklarını saklı tuttuklarını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalının İstanbul … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, itirazın haksız olması sebebiyle borçlunun % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılından bu tarafa devam etmekte olduğunu, söz konusu ticari ilişki sürecinde müvekkili şirketin üzerine düşen tüm mali yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, taraflar arasında 14.01.2014 tarihinde akdedilmiş olan sözleşme hükümlerine göre daha önceki sözleşme hükümlerinden farklı olarak %50 tenzilat ve maliyet garantili hesaplama yerine matbu fiyat listesi üzerinden %77 iskonto uygulanacağı ve bu fiyat listesinin davacı şirket tarafından bir yıl boyunca sabit tutulacağının hüküm altına alındığını, müvekkili şirkete ait otelde bulunan ve davacı şirket tarafından düzenli olarak kontrol edilen çamaşır ve bulaşık makinelerinin 2014 yılında yenilendiğini, davacı firma yetkililerinin bu yenileme ile beraber sözleşmede yapılan değişiklik neticesinde müvekkili firmanın daha önceki senelere oranla daha az bir meblağ ödeyeceğini belirttiklerini, bunun üzerine müvekkilinin davacı şirket ile yıllardan beri süren ticari ilişkiye güvenerek, sırf kendisi için daha az maliyetli olacağı gerekçesi ile uzmanlık alanı dışındaki sözleşmedeki bu maddeyi kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili şirkete ait … Hotel’ de 2014 yılında tüketilen deterjan miktarının 2013 yılına oranla daha az olmasına rağmen, davacı tarafça hazırlanan sözleşmedeki hile neticesinde, müvekkili şirketten bir önceki yıla oranla çok daha yüksek bir bedel talep edildiğini, davacı şirket tarafından sözleşmeye ilişkin onlarca faturanın müvekkili şirkete peyderpey gönderildiğini, bu nedenle, tüm faturaların müvekkili şirketin ticari defterlerine işlendikten sonra, şirket aleyhine yapılan sözleşme hilesinin farkına varıldığını, yapılan sözleşme hilesinin farkına varıldıktan sonra davacı şirket yetkilileriyle iletişime geçildiğini, yapılacak protokolle borcun silineceğinin müvekkili şirket yetkililerine söylendiğini, ancak davacı şirket tarafından müvekkili şirkete borcu olduğu iddiasıyla ihtarname gönderildiğini, bunun üzerine davacı şirkete gönderilen ihtar ile müvekkili şirkete gönderilen ihtarın kabul edilmediğini, yapılan hesaplamalar neticesinde 2014 yılı için müvekkili şirketin davacı şirkete borcu olan 30.248,68 TL’nin ödendiğini, müvekkili şirketin her hangi bir borcunun bulunmadığının belirtildiğini, ancak davacının taraflarına verilen cevaba rağmen, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkili şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan söz konusu takibe taraflarınca itiraz edildiğini, davacı şirkete 2014 yılı için olan 30.248,68 TL tutarlı borcunu ödediğini, müvekkili şirketin, davacı şirkete başkaca bir borcunun bulunmadığını belirterek, müvekkili şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 07/02/2018 tarihli, 2015/986 Esas – 2018/144 Karar kararında: “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tarafların üzerinde anlaşamadıkları konuların davacı tarafın taraflar arasında yapılmış olan 14/01/2014 tarihli sözleşmeye istinaden davalı tarafa vermiş olduğu kimyasal malzemelere istinaden gönderdiği 16 adet irsaliyeli faturanın davalı tarafça ödenmemesi üzerine davalı hakkında ilamsız icra takibi yaptığı, davalı tarafın süresi içeisinde takibe itirazı üzerine açılmış olan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır. Talimat mahkemesince alınan 11.11.2016 tarihli rapor ile davalıya ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapıldıktan sonra dosya mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtları ve dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, ibraz edilen 12.01.2018 tarihli raporda: takip alacaklısı davacının, takip tarihi (13.08.2015) itibariyle 20.227,79 asıl, 1.676,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.904,48 TL tutarındaki alacağını asıl alacağı olan 20.227,79 TL’nin takip tarihinden itibaren TCMB Kısa Vadeli Krediler Avans faiz oranlarının kademeli olarak tatbiki suretiyle hesaplanacak ticari faiz ile birlikte takip borçlusu davalı şirketten talep edebileceği bildirilmiştir. Davalı tarafça borcun ödendiği ve bu hususta davacı yana 14.08.2015 tarihinde (yani sözleşme akdedildikten 1 yıl geçtikten sonra) Ankara … Noterliği tarafından ihtarname çekildiği iddia edilmiş ve davalı tarafça hile iddiası ile davacının davalıyı yanılttığı, iskonto oranı üzerinden sözleşmedeki giderlerin düşeceği şeklindeki itirazları açısından yapılan değerlendirmede davalının tacir sıfatına sahip olmakla basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu davalı tarafça süresi içerisinde hile nedenine dayalı bu konuda bir dava açılmadığı, icra dosyasına itiraz edilirken bu konuda herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu davacının davalıdan alacaklı olduğunu tespit edilerek hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporundaki miktarlar dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak taraflarca belirlenebilir mahiyette bulunan likit alacak miktarına kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili gerektiği…” gerekçesiyle “Davanın KABULÜNE, Davalının İst. .. İcra Müd. … E. Sayılı dosyasındaki takibe itirazının iptaline, takibin 20.227,79 TL üzerinden devamına, asıl alacak 20.227,79 TL’sine davacının talebini aşmamak üzere avans faizi uygulanmasına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararında “…Davalı tarafça süresi içerisinde hile nedenine dayalı bu konuda bir dava açılmadığı, icra dosyasına itiraz edilirken bu konuda herhangi bir beyanda bulunulmadığı” belirtilmişse de müvekkili şirketin 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine uygun olarak hilenin farkına vardığı tarihten itibaren bir sene geçmeden Ankara …. Noterliğinin 14.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı … şirketine, sözleşmedeki hilenin farkına vardığını ve herhangi bir borcu olmadığını bildirdiğini, gerek dosyadaki bilirkişi raporlarında ve gerekse ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, sözleşmenin aldatma yolu ile tesis edildiği yönündeki iddialarının hiç tartışılmadığını,
Müvekkili şirketin iş bu davadaki asıl iddiasının; davaya konu sözleşmenin, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 36. maddesinde belirtilen davacının kasten yaptığı hile (aldatma) nedeniyle müvekkili şirket tarafından imzalandığı yönünde olduğunu,
Davacı şirket 2011 yılından beri müvekkil şirkete ait …. A.Ş.’ye ait Sunset Beach Hotel ile müvekkil şirketle organik bağı olan …. A.Ş.’ye ait …Hotel’e kimyasal temizlik malzemelerini tedarik ettiğini, … Tic. A.Ş. arasında İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/986 E. sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini,
BK’nın 36. maddesinde aynen; “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.” denildiğini, aynı Kanunun 39. maddesinde ise; “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” denildiğini, davacı şirket tarafından Antalya … Noterliği’nin 31.07.2015 tarihli ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile 20.227,79 TL borcun 3 gün içerisinde faizi ile birlikte ödenmesi talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından ihtarnameye cevaben Ankara … Noterliğinin 14.08.2015 tarih ve …yevmiye no.lu ihtarnamesinde taraflarınca yapılan hesaplamalar neticesinde; 2014 yılı için müvekkil şirketin şirketinize olan borcu olan 30.248,68 TL’nin davacıya ödendiğinin ve müvekkili şirketin davacıya başkaca borçlarının olmadığının bildirildiğini,
Davacı şirket yetkilisi … tarafından, müvekkili şirketin sahibi …’a gönderilen ve dosyada mevcut 3 adet mail ve mail ekinde gönderilen sözleşme taslağı ile davacı şirketin sözleşme hilesi yaptığını kanıtlar nitelikte olduğunu,
Davacı şirket sözleşmede yaptığı hile sonucunda öncelikle 82.899,26 TL’nin …tarafından kendisine ödenmesi konusunda ısrarcı olduğunu, müvekkili şirkete göndermiş olduğu 13.05.2015 tarihli mail ekindeki, …Şirketleriyle imzalamayı önerdiği iki yıl süreli sözleşme taslağının 4.8. maddesi ile de; tahsil etmek istediği bu bedelin 82.000,00 tl’sini 2 taksit halinde iade etmeyi taahhüt ettiğini, yani davacı şirketin ihtilaf konusu tutarı önce tahsil edip, sonrasında imzalanacak yeni bir sözleşme ile müvekkili şirkete iade etmeyi teklif ettiğini, davacı şirketin yapmış olduğu hileyle müvekkili şirkete 2014 yılında sözleşme imzalattığını, ayrıca bu hilenin farkına varıldıktan sonra, haksız ücreti tahsil etmemek yerine müvekkili şirketi iki senelik yeni bir sözleşme imzalamaya zorladığını, sonrasında ise davacı şirket tarafından müvekkili … Şirketleri aleyhine icra takipleri başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan haklı itirazdan sonra, davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açıldığını, ancak açıklanan nedenlerle sözleşmenin aldatma yolu ile tesis edildiğine ilişkin itirazları ve buna ilişkin dosyaya ibraz edilen delillerin bilirkişi raporunda ve yerel mahkemenin gerekçeli kararında tartışılmadığını,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine, davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiği ileri sürülerek İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasında, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
HMK’nın 282. maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” hükmü yer almaktadır. Bilirkişi raporu takdiri delil olup mahkemece, gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Buna göre davalı vekilinin bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin hile ve aldatmanın etkili olup olmadığı hususunun değerlendirilmediği, mahkemece de bu hususta rapor alınmaksızın ve bu yöndeki iddialarının mahkeme gerekçeli kararında değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Alacağa dayanak faturaların davalı defterlerine kaydedilmiş olduğu gözetildiğinde, borcun davalı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekir. Daha sonra düzenlenen iade faturasının davacı defterinde kayıtlı olmadığı da anlaşılmaktadır. Davalı yanca iadenin haklı sebeplerinin de kanıtlanması gerekir. Davalı tarafça bu hususun kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı, tüzel kişi tacir olup TTK’nın 18. maddesi uyarınca ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü altındadır. Davalı yanca, taraflar arasında 14.01.2014 tarihli imzalanan sözleşme hükümlerinin, önceki sözleşme hükümlerinden farklı hükümlerinin, aldatma ve hile sonucu imzalandığı yönündeki savunmalarını somut delillerle kanıtlayamamıştır. Sözleşmenin ifa edilmesinden, faturaların ticari defterlere kaydedilmesinden sonra, sözleşmenin yapıldığı aşamaya ilişkin olarak ileri sürülen hile iddiası dinlenemez. Böyle bir hilenin varlığı da kanıtlanmadığından, davalı vekilinin bu konulardaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
İDM karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 1.036,32 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/12/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.