Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/578 E. 2018/1479 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/578
KARAR NO : 2018/1479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/716 Esas – 2017/118 Karar
KARAR TARİHİ: 06/03/2017
DAVA : Alacak
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; daha önce İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/418 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, yargılama devam etmekteyken dosyanın bilirkişide olması nedeniyle 03/02/2016 tarihli celse için mazeret bildirdiklerini, ancak mahkemesince dava dosyasının işlemden kaldırılarak, açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenle iş bu davayı açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davalının davadışı borca batık ve ayıplı … Ticaret Ltd. Şti. hisselerini aldırıp, şirket ortak ve müdürü sıfatıyla sorumluluklarını yerine getirmeyerek müvekkilini ciddi zararlara uğratması nedeniyle, zarar ve ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL tazminatın masraf ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın daha önce aynı konuda, tarafları ve konusu aynı olan davayı açtığını, dava dosyasının takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dava dilekçesinde belirtilen delillerin tarafına tebliğ edilmediğini, davanın hukuki sebepten yoksun olduğunu, usule ilişkin olarak da iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının … Limited Şti. ortağı ve yöneticisi sıfatı ile müvekkiline açtığı davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, tüm bu sebeplerle ve kanıtlanamadığından davanın reddine, vekalet ücreti ve diğer masrafların davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi istinafa konu 06/03/2018 tarihli, 2016/716 Esas – 2017/118 Karar kararında; “…6102 sayılı TTK nun 553 maddesinde açıkça zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. 6762 sayılı önceki TTK nun 309 maddesinde ise zamanaşımı süresi öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halükarda 5 yıl olarak( sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince) belirlenmiştir. Bu nedenle mahkememizce TTK 553 yönünden sebepsiz zenginleşmeye ilişkin zamanaşımı hükümlerinin uygulanacağı değerlendirilmiştir.
Davacının ilk davayı açtığı 13/01/2013 tarihinden itibaren mahkememiz dosyasındaki davayı açtığı 29/06/2016 ya kadar 2 yıllık süre tamamlanmıştır.
Ayrıca davacının diğer talebinin dayanağı olan hile ve ayıpla kandırma sonucu şirket hisselerinin alınması sonucu sebepsiz zenginleşmeye dayanan tazminat isteminde de aynı süreler uygulanacaktır. Bu talep yönünden de öğrenmeden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi tamamlanmıştır. Açıklanan nedenlerle davacının davasının zamanaşımı sürelerinin tamamlanması nedeniyle reddi gerektiği…” gerekçesiyle TTK 664 göndermesiyle TTK 553 mad gereğince davacının açılmamış sayılmasına karar verilen ilk dava tarihi dikkate alınarak 2 yıllık zamanaşımı süresi ile davacının kandırılıp ayıplı ve hile ile hisselerinin alındığı konusundaki iddiası yönünden ilk dava tarihi itibariyle yasal zamanaşımı süresi dolduğundan, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin davalı tarafından kandırılarak borca batık olan, genetik ruhsatı olmayan ama varmış gibi gösterilerek … Ticaret Ltd. Şti.’nin hisselerini ciddi bedel ödeterek aldırması, akabinde şirket ortak ve müdürü sıfatı ile sorumluluklarını yerine getirmeyerek şirketi ve müvekkilini ciddi zarara uğratan davalı hakkında alacak ve tazminat davası açıldığını, 03/01/2013 tarihinde açılan davanın bilirkişi raporları gelip tam karar aşamasında iken, sehven düşmesi, akabinde üç aylık sürenin 03/05/2016 tarihinde dolması nedeniyle İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/418 Esas – 2016/385 Karar sayılı dosyasından 03/05/2016 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu tarihten itibaren 60 günlük ek süre içerisinde 29/06/2016 tarihinde iş bu davayı açtıklarını,
İlk derece mahkemesinin TTK’nın 553. maddesi gereğince, davanın açılmamış sayılmasına karar verilen ilk dava tarihi dikkate alınarak iki yıllık zamanaşımı süresi ile ilk dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolduğundan, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verdiğini, öncelikli olarak TTK’nın 553. maddesinde zamanaşımı süresi belirlenmediğini, bir an için ilk derece mahkemesinin gerekçesine itibar edilerek 2 ve 5 yıllık zamanaşımı olduğu düşünülse bile; TBK’nın 158. madde ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2005/7079 Esas, 2005/11514 Karar sayılı dava dosyasına örnek teşkil eden kararı uyarınca, iş bu davanın, davanın açılmamış sayılması kararından itibaren ek süre olan 60 günlük süre içerisinde açılmış olması nedeni ile de zamanaşımı itirazının yasal dayanağı bulunmadığını,
Tüm bu nedenlerle zamanaşımına yönelik İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/716 Esas- 2017/118 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanı kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı vekilince, davalının hissedar ve müdürü olduğu dava dışı …. Ltd. Şti.’nin daha sonra anlaşıldığı üzere tabela şirketi olup genetik laboratuvar ruhsatı bulunduğu konusunda kendisini yanıltarak şirketteki eşi adına kayıtlı hisselerin müvekkiline satışını sağladığı, ayrıca ortak ve müdür sıfatıyla sorumluluklarını yerine getirmeyerek müvekkilinin doğrudan zarara uğramasına neden olduğu iddiasıyla, şimdilik 10.000 TL tazmin alacağının davalıdan tahsili istimli açtığı davada, ilk derece mahkemesince davacı taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının davalının hissedar ve müdürü olduğu . … Ltd. Şirketine dava dışı …’a ait hisseleri 16.02.2012 yılında noterde yapılan hisse satışı ile devralarak ortak olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı tarafından davalı yanca şirketin durumu gizlenip yanıltılarak yapılan hisse devri nedeniyle uğranılan zarardan davalının sorumlu olduğu ileri sürülerek ve ayrıca şirket müdürü olan davalının sorumluluklarını yerine getirmemesinden ötürü de zarara uğratıldığı ileri sürülerek, şirket yöneticisinin sorumluluğu hukuki sebebine dayalı olarak tazminat talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince zamanaşımı nedeniyle dava reddedilmiştir.
Davacının davalı tarafından şirketin gerçek durumu gizlenerek ve aldatılma suretiyle davalının eşine ait hisselerin devrinin sağlandığı ileri sürülmüştür. Davacının bu yöndeki iddiası davalının haksız fiil sorumluluğu hukuki sebebine dayalıdır. Şirket hisse devir tarihi itibariyle somut uyuşmazlık 818 sayılı BK hükümlerine tabidir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin talepler, 818 sayılı BK’nın 60. ( 6098 sy yeni TBK’nın 72.) maddesi uyarınca, tazminat isteminin zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yine davacının 6102 sayılı TTK’nın 553. ( eTTK’nın 336.) maddesi uyarınca davalı şirket müdürünün sorumluluğu nedenine dayalı tazmin talebi de 6102 sayılı TTK’nın 560. (eTTK’nın 309.) maddeleri uyarınca, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve herhalde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.
Davacının, ilk derece mahkemesi gerekçesinde belirtildiği üzere, her iki tazminat alacağı kalemi yönünden zarar ve tazminat sorumlusunu İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/418 esasında görülüp HMK’nın 150. maddesi uyarınca 03.05.2016 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilen dava tarihi olan 03.01.2013 tarihinde öğrendiği kabul edilmelidir. İstinafa konu karara ilişkin davanın 29.06.2016 tarihinde ve yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca bir ve iki yıllık zaman aşımı süreleri dolduktan sonra açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya emsal olarak sunulan Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2005/7079 E 2005/11514 K 05.07.2005 Tarihli karar içeriği de gözetildiğinde; TBK’nın 158. ( 818 sayılı BK’nın 137.) maddesindeki “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklı 60 günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir” yönündeki düzenleme, görevsizlik yetkisizlik yada düzeltilebilecek bir usul yanlışlığının bulunması hallerine münhasır olup, somut olayda yani ilk davanın açılmamış sayılmasına karar verilen durumlarda bu maddenin uygulama yeri yoktur. Bu nedenle zamanaşımının hesaplanmasında bu madde dikkate alınamaz.
Sonucu itibariyle doğru olan İDM kararına karşı davacı vekilince yöneltilen istinaf nedenleri yerinde olmamakla, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.