Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/571 E. 2018/1344 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/571
KARAR NO : 2018/1344
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANINMAHKEMESİ :
MAHKEMESİ: İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/52 Esas – 2017/1048 Karar
TARİH : 13/12/2017
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında faturalara dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yetkiye, asıl alacağa ve faize itiraz edildiğini, müvekkilinin takibe konu tüm faturalardaki ürünleri davalı borçluya faturaları ile birlikte teslim ettiğini, müvekkilinin adresi itibariyle HMK’nın 10, İİK’nın 50 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca takip yapılan icra dairesinin yetkili olduğunu, bu nedenle davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazının yerinde olmadığını, müvekkili tarafından yapılan satış neticesi ürünlerin ve faturaların borçluya teslim edildiğini, bu durumda alacak muaccel hale gelmiş olup, takip tarihinden itibaren de borçlu/davalının temerrüde düştüğünü, davalı/borçlunun takip sonrası faize ilişkin itirazlarını kabul etmediklerini belirterek, davalının icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ile takibin devamına, borçlunun haksız itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu icra takibinin yetkisiz yerde açıldığını, davanın da aynı şekilde yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili icra dairesi ve yetkili mahkemenin Samsun mahkeme ve icra daireleri olduğunu, davacının icra takibine konu yaptığı müddeabih üzerinden işbu davayı açmamış olmasının, icra takibine itirazda müvekkilinin haklılığını gösterdiğini, taraflar arasında alım-satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişkiye dayanarak müvekkilinin aldığı malların bedelini davacı yana keşidecisinin kendisi olduğu çeklerle ödediğini, bu ödemeler nedeni ile müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, icra takibine yapılan itirazda haksız ve kötü niyet olmadığını ileri sürererk davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacı aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 13/12/2017 tarihli, 2017/52 Esas – 2017/1048 Karar sayılı kararında;”.. HMK’nun 6. Maddesinde düzenlenen genel yetki kuralına göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Dava dilekçesinden ve davalı tarafından ibraz edilen vekaletnameden davalının yerleşim yeri adresinin Samsun olduğu anlaşılmıştır. Davacı, davalının Istanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İcra İflas Kanunun 67. Maddesi uyarınca takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması şarttır. Davalının ikametgah adresi Samsun olup, genel yetki kuralı uyarınca genel yetkili icra daire ve mahkemeleri Samsun İcra Daire ve Mahkemeleridir. Dava konusu alacak bir para alacağı olarak düşünüldüğünde alacaklının ikametgahı icra dairesinde de takip yapılabilir. Davacının ikametgahı icra dairesi de Küçükçekmece İcra Dairesi olup, icra takibi yetkili icra dairesinde yapılmamıştır. Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından alacaklı davacının itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin istinaf konusu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü TBK’nın 89. maddesine göre borcun ifa yerinin tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceğini, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini,
TMK’nın 19.maddesinde yerleşim yerinin tanımının yapıldığını ve buna göre yerleşim yerinin bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğunu, gerçek ya da tüzel kişinin çeşitli yerlerde şubesi varsa, o şubenin işlemlerinden dolayı, o şubenin bulunduğu yer icra dairesinde de takip yapılabileceğini,
Müvekkilinin bir şahıs şirketi olduğunu, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarında iş yeri adresi ”… Eminönü” olarak kayıtlı bulunduğunu, yine Ticaret Sicil Gazetesi’ nin 08/07/2011 tarih 7854 sayılı nüshasının 423 sayfasında iş adresi ”İ…2” şeklinde tescilli olduğunu, ayrıca takibe konu fatura üzerinde de şube adresi olarak ”…ı-Fatih/İst” olarak yazılı bulunduğunu,
Yukarıda izah edilen nedenlerle yasal hükümler gereğince müvekkilinin fatura alacağına dayalı olarak açtığı icra takibini yetkili İstanbul icra dairesinde açtığını, ilk derece mahkemesince müvekkilin gerçek kişi tacir olduğu hususu dikkate alınmaksızın ve adres kayıtlarının ilgili yerlerden celbedilmeksizin müvekkilinin mernis kayıtlarındaki adresi esas alınmak suretiyle davanın usulden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/12/2017 tarihli, 2017/52 esas, 2017/1048 karar sayılı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/52 E. 2017/1048 K. sayılı 13.12.2017 tarihli kararının isabetli olduğunu belirterek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine; gerekçeli kararın 3 nolu bendindeki “davalıdan alınarak davacıya verilmesi” kısmının “Davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı tarafından davalıya satıp teslim edildiği ileri sürelen malların bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan ilamsız takibe davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine açtığı itirazın iptali davasında, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın özel dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verildiği, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince ön inceleme duruşması sonunda, davalının icra takibine yetki yönünden itiraz ileri sürdüğü, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığı, usule uygun yetkili icra müdürlüğünde takip yapılmadığından, davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ancak davacının gerçek kişi tacir olduğu, takibe dayanak faturalardaki adres ile dairemizce UYAP sisteminden yapılan denetim sonucu gerçek kişi tacir davacının ticaret sicil adresinin Eminönü ilçesi olup, takibin yapıldığı İstanbul İcra Müdürlüğünün HMK’nın 10, İİK’nın 50 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca yetkili olmakla, ilk derece mahkemesince yanılgılı gerekçe ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmeksizin, davanın yukarıdaki gerekçe ile dava şartı yanlış değerlendirilerek davanın usulden reddi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemsine gönderilmesi gerekmiştir.
Davalı vekilince hükmün 3 nolu bendinde tayin edilen vekalet ücretinin sehven yazım hatası ile “….davalıdan alınıp davacıya verilmesi” şeklinde kurulup yazıldığı ileri sürülüp istinaf nedeni yapılmıştır. Yukarıda davacı vekilinin istinaf başvuru nedeni kapsamında oluşan sonuca göre, istinafa kanu kararının kaldırılıp dosyanın yargılamasının yeniden yapılması için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında herhangi bir inceleme ve karar verilmesine gerek kalmamıştır.
Bu gerekçeler doğrultusunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Taraf vekillerince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;
HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 15/11/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi
KANUN YOLU : HMK 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.