Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/570 E. 2018/1524 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/570
KARAR NO : 2018/1524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/1116 Esas – 2017/1007 Karar
KARAR TARİHİ: 21/11/2017
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; aralarındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle 28.415,78 TL asıl alacak ile takip öncesi 769,39 TL işlemiş faizin tahsili için davalı hakkında İstanbul … İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının takip sonrası 16.749,22 TL ödediğini öne sürerek, takip sonrası ödenen 16.749,22 TL kısım için yargılama giderleri ile icra dairesine ödenmesi gereken harçlar nazara alınarak, 11.666,56 TL asıl alacak ile takip öncesi 769,39 TL işlemiş faize yönelik itirazının iptaline, takibin takip talebi ve ödeme emrindeki şartlarla devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında açık bir cari hesap mevcut olduğunu, hesaba giren borç ve alacaklar sebebiyle günden güne değişiklik arz ettiğini, bu sebeple alacaklı şirkete takip tarihi itibariyle belirlenen tutar kadar bir borçları bulunmadığı gerekçesiyle takibe itiraz edildiğini, müvekkilinin davacı şirkete 28.415,78 TL tutarında bir borcu bulunmadığını, faturalarda yer alan miktardan önemli bir kısım olan 16.749,22 TL’nin takipten sonra ödem emri tebliğ edilmeden ödendiğini, işbu davadan sonra dahi davacı şirkete ödemeler yapıldığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin sürekli bir ilişki olduğunu, hal böyle iken uzun süre zarfında müvekkili şirketin davacıya herhangi bir ödemede bulunmadan bu işin sürdürülmüş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki cari hesap ilişkisi sona erdirilip, müvekkilleri şirket temerrüde düşürülmeden, davacının ödeme emri göndermesinin kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu ileri sürerek, davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak davayı ikame ettiğinin tespiti halinde % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 21/11/2017 tarihli, 2016/1116 Esas – 2017/1007 Karar kararında: “…Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği, Dava dosyasında, taraflar arasında TTK madde 89’da tarif edilen anlamda yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanılmamıştır. Taraflar, düzenlenen faturaların ne şekilde ödeneceğine dair herhangi yazılı bir belge ibraz etmemiştir. Taraflar arasında dava konusu faturaların ve içeriği malların teslimi yönünde anlaşmazlık bulunmamaktadır. Davacı şirket, davalı şirket ticari defterlerinde 24.10.2016 icra takip tarihi itibariyle 28.415,78 TL alacaklı olduğu, Davalı şirketin, takip sonrası dava tarihinden önce 07.11.2016 tarihinde 16.749,22 TL ödemesi ile davacı şirketin dava tarihi itibariyle alacağının 11.666,56 TL kaldığı, davacı vekili de dava dilekçesinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından 11.666,56 TL. Asıl alacak ve 768,39 TL.faize yönelik itirazın iptalini talep ettiği, davalı takip sonrası 16.749,22 TL.’ yi ödediğinden bu kısım içinde yargılama gideri ile icra dairesine ödenmesi gereken harçlar yönünden de itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği, davacı şirketin dava tarihi itibariyle alacağı 11.666,56 TL kaldığı, davacı şirket, 07.11.2016 tarihinde ödenmiş olan 16.749,22 TL asıl alacaktan (1.507,41TL) vekalet ücreti talep edebileceği, davalı şirket ödeme emrinden önce ödeme yaptığından tahsil harcı talep edemeyeceği, diğer icra masrafları, kalan bakiye üzerinden icra dairesince hesaplanacağı, davacı şirket, takip öncesinde davalı şirketi temerrütte düşürmediğinden takip öncesi 768,39 TL faizi talep edemeyeceği, anlaşıldığından; davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın taleple bağlı kalınarak 11.666,56 TL asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, ( Davalı şirket ödeme emrinin tebliğinden önce ödeme yaptığından tahsil harcı talep edemeyeceği, icra masraflarının kalan bakiye üzerinden icra dairesince kapak hesabı yapılması ve davacı şirketin 7/11/2016 tarihinde ödenmiş olan 16.749,22 TL asıl alacaktan vekalet ücreti talep edebileceğniden vekalet ücretinin ve icra masraflarının kapak hesabı yapılırken icra müdürlüğünce hesaba katılmasına, ), Kabul edilen 11.666,56 TL asıl alacağın % 20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, “1-Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın taleple bağlı kalınarak 11.666,56 TL asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, ( Davalı şirket ödeme emrinin tebliğinden önce ödeme yaptığından tahsil harcı talep edemeyeceği, icra masraflarının kalan bakiye üzerinden icra dairesince kapak hesabı yapılması ve davacı şirketin 7/11/2016 tarihinde ödenmiş olan 16.749,22 TL asıl alacaktan vekalet ücreti talep edebileceğniden vekalet ücretinin ve icra masraflarının kapak hesabı yapılırken icra müdürlüğünce hesaba katılmasına, ) 2-Kabul edilen 11.666,56 TL asıl alacağın % 20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mübrez faturalardan, taraf beyanlarından ve bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere taraflar arasında açık cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, davacı şirketin, Türk Ticaret Kanunu’nun 94’üncü maddesine aykırı olarak cari hesabı, takvim yılı sonu olan 31/12/2016 tarihinde değil, müvekkilinin şirkete karşı icra takibini başlattığı tarih olan 24/10/2016 tarihinde kestiğini, bu işlemin hukuka aykırı olup, bu hukuka aykırı işleme dayalı olarak yapılan takibin iptali gerektiğini, Yargıtayın da cari hesap ilişkisi devam ettiği sürece ödenebilir hesap bakiyesi oluşmayacağı, dolayısıyla hesap bakiyesine ilişkin takip başlatılamayacağı yönünde kararları bulunduğunu,
Müvekkili şirketin davacı şirkete karşı 28.415,78 TL tutarında bir borcu bulunmadığını, nitekim faturalarda yer alan miktardan önemli bir kısım olan 16.749,22 TL tutarında bedelin müvekkili şirket tarafından henüz icra takibi kendisine ulaşmadan önce ödendiğini, geriye kalan bakiyenin, takip tarihi itibarıyla 11.666,56 TL tutarında olup, işbu davadan sonra dahi müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ödemeler yapıldığını,
Müvekkili şirketin davacı şirkete olan borcunun miktarı tam olarak saptanmadan ve müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki cari hesap ilişkisi sona erdirilip, müvekkili şirket temerrüde düşürülmeden, davacı şirketin ödeme emri göndermesinin kötü niyetli olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar erilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, mal satış faturalarından kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında TTK’nın 89. maddesi uyarınca yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunduğu davalı yanca kanıtlanmadığından, davalı vekilinin taraflar arısında TTK’nın 89 vd maddeleri kapsamında cari hesap ilişkisi bulunduğu ve TTK’nın 94. maddesine aykırı olarak dönem sonu hesap kesiminin yapılıp, alacak tutarı belirlenmeden takip yapıldığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davacı alacağının faturaya dayalı olup, faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu da dikkate alındığında, alacak likit olmakla, cari hesap alacağının likit olmadığı ve bu nedenle inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı yönünde davalı istinaf nedeni de yerinde değildir.
Takip tarihi itibarı ile davacı takibe başlamakta haklı olduğundan, takipten sonra davadan önce ödenen kısmi tutar yönünden takip vekalet ücreti hesaplanmasına karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu yöndeki davalı vekili istinafı da yerinde değildir.
İDM karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 597,54 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/12/2018 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.