Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/564 E. 2018/1393 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/564
KARAR NO : 2018/1393
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2017
NUMARASI : 2014/825 -2017/1096 E.K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 01/01/2013 -31/12/2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere bir yıl süre ile doğal gaz alım – satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 10.maddesi gereğince müvekkili şirket tarafından davalıya 1.665.161,14 USD tutarlı teminat mektubunun teslim edildiğini, davalı şirketten satın alınan gaz bedelinin sözleşme hükümleri doğrultusunda düzenli olarak ödendiğini, sözleşmenin 4.maddesinde, yılık sözleşme miktarının 20 milyon m3 olarak belirlendiğini, yine aynı sözleşmenin 4.3.maddesinde, belirlenen bu miktarın %80’i asgari alım miktarı olarak tespit edildiğini, asgari alım tutarının sözleşmede “al ya da öde yükümlülüğü” olarak nitelendirildiğini, sözleşmenin 4.5.maddesinde, asgari alım tutarının altında kalınması – eksik çekiş olması- halinde hangi yolların izleneceğinin belirtildiğini, buna göre, iki adet seçenek bulunduğunu, bunlardan ilkinin sözleşme yılı sonunda eksik çekiş bedelinin karşı tarafa ödenmesinin olduğunu, ikincisinin ise, müvekkili şirket tarafından işbu sözleşme yılı sonuna kadar yeni gaz yılı için davalı taraf ile doğal gaz alım satım sözleşmesi imzalanması olduğunu, bu ikinci ihtimalde; imzalanacak yeni sözleşmedeki ürün miktarının ilk sözleşme miktarının %60 oranında olacağını kararlaştırıldığını, yani ilk sözleşme miktarı 20 milyon m3 olduğuna göre, ikinci sözleşmenin miktarının 12 milyon m3 olacağını, bu koşullarda yeni bir sözleşme imzalandığı takdirde, müvekkili şirkete eksik çekiş miktarının telafi imkanı verileceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, dolayısıyla sözleşmenin yenilenmesi, müvekkili şirket tarafından koşulları 2013 yılı sözleşmesinde belirtilen şekilde olmak kaydıyla kabul etmesine bağlı olduğunu, müvekkili şirketin bu madde kapsamında yeni sözleşme imzalama iradesinin defalarca davalı şirkete iletmiş olmasına rağmen, davalı şirket tarafından imzalanacak yeni sözleşme için yeni ve müvekkili şirket için kabul edilemez nitelikteki şartlar ileri sürdüğünü, gelinen noktada davalı tarafça yeni sözleşme imzalanmadığı için müvekkili şirketin eksik çekiş telafisine hak kazanılmadığı iddiasından hareketle asgari satın alma taahhüdüne aykırılık nedeniyle 17/01/2017 tarihli 3.750.877,04 TL bedelli fatura tanzim edilerek gönderildiğini, faturanın kabul edilmeyerek ihtarname ile davalıya iade edildiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşme koşullarına uygun olarak sözleşme iradesinin ortaya konulmuş olmasına rağmen karşı tarafça eksik çekiş telafisi hakkının kullanılmasına engel olmak amacıyla sürecin uzatıldığını, sözleşme taslağına doğal gaz alım satım sözleşmesi hükümlerine aykırı şekilde 2014 yılı tedariki için kabul edilmesi imkansız şartları sözleşmeye dahil etmeye çalışıldığını, sözleşmenin imzalanmasının engellendiğini, dolayısıyla müvekkilinin asgari alım taahhüdüne aykırılıktan ötürü herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek 17/01/2014 tarihli 3.750.877,04 TL bedelli faturadan dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede, davacı tarafından yıllık alınacak gaz miktarının 20.000.000 metre küp olarak belirlendiğini, belirlenen bu miktarının %80’i asgari alım taahhüdü olarak kararlaştırıldığını, buna göre, 2013 yılı için davacı tarafından taahhüt edilen asgari alım miktarının 16.000.000 metre küp olup, bu miktarın davacı tarafından alınmadığında eksik çekilen gazın bedelini ödenmesi gerektiğini, bu yükümlülük sözleşmede “al yada öde” yükümlüğü olarak düzenlendiğini, cezai şart niteliğindeki “al yada öde” yükümlülüğünün doğal gaz alım satım sözleşmelerinde satıcının güvencesi niteliğinde olduğunu, davacının 2013 yılında 9.460.547 metre küp eksik çekiş gerçekleştirdiğinden asgari alım taahhüdüne uymadığını, bu kapsamda 9.460.547 metre küp gaz bedelini “al yada öde” yükümlüğü kapsamında prensip olarak müvekkiline ödemesi gerektiğini, asgari alım taahhüdünü ihlal etmesi nedeniyle söz konusu cezai şartı ödememesinin tek yolunun sözleşmenin 4.5.maddesi uyarınca taraflarca 2014 yılı için yenilenmesi ve davacının eksik çekiş miktarının bu maddeye uygun olarak telafi etmesi olduğunu, müvekkilinin davacı ile 2014 yılı için sözleşmeyi yenileme zorunluluğunun bulunmadığını, buna rağmen iyi niyetli olarak 2014 yılı için sözleşme şartlarının müzakere ettiğini, davacının tarafların iradelerinin uyuşmadığını görmezden gelerek sanki tek taraflı iradesi ile dilediği şartlarda sözleşmeyi yenileyebileceği algısının yaratmaya çalıştığını, sözleşmenin yenilenmesi durumunda davacının yinelenen sözleşmeye aykırı davranması ihtimaline karşı müvekkilinin teminatların artırılması yönündeki talebinin işin doğasına ve ticari teamüllere uygun olduğunu, ayrıca davacının ileri sürdüğü hususların (yıllık azami çekiş miktarları, teminat ve damga vergisine ilişkin maddeler) esasa ilişkin olmayıp davacının sözleşmeyi ihlali dolayısıyla muhtemel bir yenileme durumunda müvekkilinin maruz kalacağı risk nedeniyle kendisini koruma düşüncesinden kaynaklandığını, daha sonradan davacının teminatların artırılması yönündeki talebi de kabul ettiğini, uyuşamadıkları tek konunun azami çekiş miktarının aşılması halinde davacı tarafından ödenecek olan aşım bedeli olduğunu, davacının sözleşmeyi ihlal etmediği sürece bu bedeli ödemeyeceğinden bu maddeyi kabul etmesinin sözleşmeyi ihlal etme yönünde bir iradesinin bulunduğunun gösterdiğini, bu irade karşısında davacı ile sözleşme yenilenmesinin beklenemeyeceğini, davacının müvekkilinin taleplerini, azami aşım bedeli dışında kabul ettiğini, buna karşı dava dilekçesinde müzakerelerde mutabık kalınan tüm hususların sanki mutabık kalınmamış ve bu hususlarda müvekkili tarafından kabul edilmemiş izleniminin yaratıldığını, müzakereler sırasında kötü niyetli davranan tarafın müvekkili değil davacı olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki 2013 yılına ait sözleşmede, sözleşmenin sona ermesinden sonra yeni bir sözleşme yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunduğu, bu hüküm mutlaka sözleşme yapılacağı anlamında “sözleşme yapılır” şeklinde olmayıp “sözleşme yapılabileceği” şeklinde olması nedeniyle emredici bir hüküm olmadığı, ayrıca yine sözleşmede, sözleşmenin aynı koşullarla mı yoksa başka koşullarla mı yapılacağı konusunda açıklık bulunmadığı, davacı tarafın 2013 yılında taahhüt ettiği kadar gaz alımı yapmadığı, 2013 yılı bitmeden 2014 yılında sözleşme imzalanması halinde eksik çekilen kısmın 2014 ve 2015 yıllarında telafi edilebileceği sözleşmeden anlaşıldığı, taraflar arasında 2013 yılı sonuna kadar 2014 yılı sözleşme yapılması hususunda bir çok yazışma yapıldığı, davacı tarafın ağırlıklı olarak yeni yapılacak sözleşmenin 2013 yılındaki şartlara uygun olmasını istediği, davalı taraf ise en son teklifinde günlük 63.000 metre küp, aylık 1.790.000 metre küp yıllık 21.060.000 metre küplük azami miktar içeren sözleşmeyi taslağın 7 ve 10.maddeleri saklı kalmak koşulu ile imzalamaya hazır olduğunu bildirdiği, saklı tutulan maddeler yıllık toplam azami miktar ve 6 aylık çekiş karşılığı teminat mektubu ve ek güvence talebine ilişkin olduğu, doğal gaz sektörünün mahiyeti itibariyle, istenilen yerde üretilemediğinden, depolanması, tüketim mahallerine iletilebilmesi oldukça güç bir doğal kaynak olan doğal gazın bu özellikleri piyasayı etkilediğinden dolayı satıcıların- tedarikçilerin taleplerinin istikrara kavuşturabilmesi ve tüketimle bir uyumlu arz planları yapabilmeleri açısından yatırım rizikolarını azaltmak için asgari alım yükümlülüğü getirdikleri bunun doğal gaz piyasasında al yada öde tabiri ile ifade edildiği, davacı tarafın aylık çekiş miktarlarına uymadığı, son aylarda eksik çekişi telafi etmek için çekişe aşırı yüklenme yaptığı, hususları birlikte değerlendirdiğinde davalı tarafın teminat oranını arttırması ve ek güvence istemi hususunun MK 2.maddesine göre, dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olmadığı, doğal gazla ilgili ikinci bilirkişi heyetinin ek raporunda da belirtildiği üzere EPDK kurul kararı 4646 Sayılı Doğal Piyasası Kanunu ve ŞİD mevzuatı çerçevesinde değerlendirme yapıldığında asgari alım taahhüttü doğal gaz tedarikçilerinin risklerini azaltmak açısından sözleşmeye konulan düzenlemeler olup, Borçlar Hukukundaki hakim ilke olan sözleşme serbestisi çerçevesinde ve bu serbestin istisnaları değerlendirildiğinde, davalının davacıdan yeni sözleşme yılı için talep ettiği ekstra teminat mektuplarının davacının 2013 yılında gerçekleştirdiği gaz çekişleri ve düştüğü dengesizlikler göz önüne alındığında, davalının kendini koruma adına almak için uyguladığı ticari karar olup, teminat mektubu miktarının artırılmasının makul görülebileceği ve taraflar arasında 2014 yılı için sözleşme imzalanmadığı, bu nedenle davacının eksik çekiş bedelini ödemesi gerektiği, teminat mektubu üzerine konulan tedbir nedeniyle bir sureti içerisine bırakılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/11/2002 tarih 2002/4-914 esas 2002/999 karar nolu içtihatta belirtildiği üzere dava değerinin %20 oranında hesaplanan 750.175,40 TL tazminatın İİK 72/4 gereğince davacı aleyhine tazminata hükmedildiği gerekçesiyle davanın reddine, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, İİK 72/4 maddesi gereğince %20 oranında hesaplanan 750.175,40 TL tazminatın ( davacı tarafından yatırılan teminattan karşılanmak suretiyle ) davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;
-Özel ve teknik bilgi gerektiren hallerde uzman bilirkişi görüşüne başvurulması yerinde ise de hakimin hukuki bilgisi ile çözülmesi mümkün hususlarda hukuki değerlendirmesini yapmadan tamamen hukukçu bilirkişinin değerlendirmesine bağlı kalarak karar vermesi HMK’ nın 266. maddesi uyarınca hukuka aykırı olduğunu,
-Sözleşmedeki “Al ya da öde” kayıtları, taahhüt edilen kadar teslim alınmayan doğal gaz miktarının bedelini ödemeyi taahhüt edildiğinden ve dolayısıyla taahhüt edilen asli edim olduğundan bu kayıtların cezai şart olarak kabul edilemeyeceğini, eksik çekiş telafisi hakkı, al ya da öde ödemesinin alıcı için yarattığı olumsuzlukları hafifletmek açısından sözleşmelere konulan ve gerçekleştirilen al ya da öde ödemesine konu miktarda doğal gazın ileriki dönemlerde bedelsiz alınabilmesi imkanının tanındığını, bu bağlamda müvekkilinin telafi hakkını kullanmak isteyip yeni yıl için sözleşmeyi imzalamak isterse sözleşme en kötü ihtimalle 2013 koşullarına göre hazırlanması gerektiğini, zira 2013 yılı sözleşmesi alıcıya “sözleşmenin imzalaması” halinde “telafi hakkı” kazanılacağını kararlaştırdığını,
-Müvekkilinin yeniden sözleşme yapmak istemesi halinde sözleşme asgari 2013 yılı sözleşmesinin koşullarına göre hazırlanması gerektiğini, aksi takdirde koşullardan herhangi birisinin müvekkili aleyhine değiştirilmesi telafi hakkının ihlali anlamına geleceğini,
-müvekkilinin “telafi hakkını” kullanmak isteyip yeniden sözleşme yapmak istemesi halinde pek tabi davalının müvekkili ile yeniden sözleşme yapıp yapmamakta serbest olduğunu, ancak davalının sözleşme yapmak istememesi halinde eksik çekiş telafisini (al ya da öde) de isteme hakkının olmayacağını, çünkü al ya da öde yükümlülüğünün telafi hakkı ile birlikte değerlendirilmesi gereken yükümlülük olduğunu,
-sözleşme müzakereleri sırasında davalının dürüst davranmadığını, teklif edilen 2014 yılı sözleşmesinin 2013 yılına nazaran müvekkili aleyhine daha ağır şart ve hükümler içerdiğini, al yada öde kayıtlarının haksız kazanç elde etmeye yönelik kayıtlar olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, asgari satın alma taahhüdüne aykırılıktan dolayı düzenlenen faturadan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, asgari alım tutarının altında kalınması yani eksik çekiş olması halinde sözleşmede tarafına eksik çekiş miktarının telafi imkanı tanındığını, bunun da sözleşmenin yenilenmesi şartına bağlı olduğunu, yeni sözleşmenin kurulması iradesinin davalı tarafa iletilmesine karşın davalı tarafça yeni sözleşme için yeni ve kabul edilemez şartlar ileri sürdüğünü, bu nedenle yeni sözleşmenin imzalanmadığını, davalı tarafça eksik çekiş telafisi hakkının kullanılmasının engellendiğini, asgari alım taahhüdüne aykırılıktan ötürü herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmiş, davalı ise, 2014 yılı için sözleşmeyi yenileme zorunluluğunun bulunmadığını, buna rağmen iyi niyetli olarak 2014 yılı için sözleşme serbestisi çerçevesinde şartlarının müzakere edildiğini ve fakat tarafların iradelerinin uyuşmadığından sözleşmenin yenilenmediğini, davacının asgari alım taahhüdünü ihlal ettiğinden faturadan dolayı sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davacının 2013 yılı içerisinde sözleşmede kararlaştırılan asgari alım taahhüdü altında doğalgaz alımı yaptığı, davalı tarafça sözleşme hükümlerindeki hesaplama yönetimine uygun olarak eksik çekim bedelini hesaplayarak dava konusu faturayı düzenlediği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasında doğalgaz alım satımına ilişkin olarak akdedilen 01.01.2013 tarihli sözleşmenin süresi 12 aylık/1 yıl olup, 01.01.2013 tarihinde başlayıp, 31.12.2013 tarihinde kendiliğinden sona ereceği ve sözleşme yılı içinde davalı satıcı tarafından davacı alıcıya yıllık 200 milyon m3 miktarında doğalgaz satışı öngörülmüştür. Uyuşmazlıkla ilgili sözleşme hükümlerine gelince;
4.3.1 maddesinde; “Müşteri, sözleşme süresinin başladığı 01/01/2013 tarihi ile 31/12/2013 tarihi arasındaki sözleşme yılı için, işbu sözleşme madde 4.1’de yer alan yıllık sözleşme miktarının %80 (yüzdeseksen)’ine tekabül eden miktar kadara gazı, fiili çekiş yapmak ve satın alarak bedelini satıcıya ödemekle ya da fiili çekiş yapmasa dahi bedelini (Eksik Çekiş Miktarı Bedelini) satıcıya ödemekle yükümlüdür. Asgari alım taahhüdü müşterinin satıcıya karşı olan “Al ya da Öde” yükümlülüğüdür.” denilmiştir.
Sözleşmenin “Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde;
‘Asgari Alım Taahhüdü (Al yada Öde Yükümlülüğü)’; “ müşterinin sözleşme yılı süresince, işbu sözleşme madde 4.3.’e göre belirlenecek doğal gaz miktarını satıcından satın alınacağına ve satın almasa dahi gazın bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği taahhüdü ifade eder.”;
‘Eksik Çekim Telafisi’; “müşterinin eksik çekiş miktarının oluştuğu sözleşme yılını takip eden 2 (iki) sözleşme yılında satıcıdan gaz almaya devam etmesi halinde, müşterinin bu yıl/yıllarda asgari alım taahhüdünü yerine getirdikten sonra fiilen çekeceği gaz miktarını ifade eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
4.4 Eksik Çekiş Miktarı Bedelinin (Asgari Alım Taahhüdü Bedeli) Hesaplanması
“Müşterinin eksik çekişin oluştuğu sözleşme yılını müteakip gaz yılı için satıcı ile doğal gaz alım satım sözleşmesi imzalamaması veya takip eden 2 (iki) sözleşme yılı sonunda eksik çekiş miktarını telafi edememesi halinde; müşteri, satıcıya eksik çekiş miktarı bedelini ödemekle yükümlüdür. Eksik çekiş miktarının eksik çekişin gerçekleştiği sözleşme yılını müteakip 2 (iki) sözleşme yılı sonunda da müşteri tarafından tamamen telafi edilmemesi halinde, kalan eksik çekiş miktarı bedeli, aşağıda formülde de verildiği gibi, telafi edilmeyen eksik çekiş miktarı ile, sözkonusu eksik çekişin oluştuğu sözleşme yılında müşteri için geçerli olan aylık doğal gaz satış fiyatının aritmetik ortalaması alınarak bulunacak doğal gaz satış fiyatının çarpımı sonucu hesaplanacaktır..” denilmiştir.
4.5 Eksik Çekiş Telafisi;
“Müşteri, eksik çekişin gerçekleştiği sözleşme yılını müteakip yeni gaz yılı için, eksik çekişin gerçekleştiği sözleşme yılı sonuna kadar, Doğal Enerji ile Doğal Gaz Alım Satım Sözleşmesi imzalar ise, “Eksik Çekiş Telafisi” hakkı kazanacaktır. İşbu Maddede düzenlenen telafi hükümleri sadece müşterinin serbest tüketici olduğu süre için geçerli olacaktır. Müşterinin her ne sebeple olursa olsun serbest tüketici niteliğini kaybetmesi halinde müşteri, telafi edemediği miktarlar için eksik çekiş miktarı bedelini satıcıya ödeyecektir. Müşterinin eksik çekişinin gerçekleştiği sözleşme yılını müteakip yeni gaz yılı için eksik çekişin gerçekleştiği sözleşme yılı sonuna kadar satıcı ile sözleşme imzalamaması halinde, müşteri işbu maddede düzenlenen “Eksik Çekiş Telafisi” hakkını kaybedecek olup, müşteri söz konusu eksik çekiş telafisine ilişkin olarak Satıcıdan herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacaktır.
Müşteri işbu sözleşme kapsamında 01.01.2013 – 31.12.2013 tarihleri arasında oluşacak eksik çekiş telafisi aşağıdaki şartlarla, 01.01.2014 – 31.12.2014 yılı ile 01.01.2015 – 31.12.2015 yılı içerisinde kullanabilecek, aksi halde eksik çekiş bedelini satıcıya ödeyecektir. Müşteri eksik çekiş telafisi aşağıdaki şartlarla kullanabilecektir;
4.5.1. “Müşterinin eksik çekiş miktarının oluştuğu sözleşme yılını takip eden 2 (iki) sözleşme yılında satıcıdan sözleşme imzalayarak gaz almaya devam etmesi durumunda, müşterinin, eksik çekiş miktarının oluştuğu sözleşme yılını takip eden 2 (iki) sözleşme yılının her biri için o yıla ait Asgari Alım Taahhüdü miktarının üzerinde kullanacağı Gaz miktarları, Eksik Çekiş Miktarının ortaya çıktığı Sözleşme Yılının Eksik Çekişinin Telafisi olarak kabul edilecektir.
4.5.2. “Müşterinin Eksik Çekiş Miktarının telafisine konu 2 (iki) Sözleşme Yılı’nın her bir Yılı için taahhüt edeceği Yıllık Sözleşme Miktarı, Eksik Çekişin oluştuğu Sözleşme Yılına ait Yıllık Sözleşme Miktarı’nın en az %60 (yüzde altmış) oranı ile çarpımı yoluyla hesaplanan miktar kadar olacaktır.” denilmiştir.
Bu durumda, davacı alıcının asgari alım taahhüdünü ihlali ve dolayısıyla eksik çekiş yapması halinde, eksik çekiş telafisi için davacı alıcıya, eksik çekişin gerçekleştiği sözleşme yılını müteakip yeni gaz yılı için, çekişin gerçekleştiği sözleşme yılı sonuna kadar, davalı satıcı ile doğal gaz alım satım sözleşmesi imzalaması şartıyla “eksik çekiş telafisi” hakkı kazanacağı aksi halde “eksik çekiş telafisi” hakkını kaybedeceği öngörülmüştür.
Al ya da öde klozu ile belli bir dönemde belli miktar gazın bedelinin ödenmesi, teslim alınması koşulundan bağımsız olarak, taahhüt edilmektedir. Taahhüde konu miktar genellikle sözleşme miktarının belli bir yüzdesi olmaktadır. Al ya da öde kaydı konulan doğal gaz alım-satım sözleşmelerindeki yıllık al ya da öde miktarı, alıcının teslim alma şartına bağlı olmayarak, bedelini ödemeyi taahhüt ettiği doğal gaz miktarıdır. Eğer alıcı yıllık al ya da öde miktarından eksik miktarda doğal gaz teslim almışsa, bu eksik miktar doğal gazın da bedelini ödemek zorundadır. Çünkü yıllık al ya da öde miktarında doğal gazın bedelini ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Buna esasen alıcının ödemek zorunda olduğu teslim almadığı eksik miktar doğal gazın bedeli, al ya da öde ödemesi olarak belirlenmektedir. Al ya da öde klozuna yer verilen doğal gaz alım-satım sözleşmelerinde, asgari miktarda doğal gaz miktarının alınması değil, bu miktar alınmasa da bedelinin ödenmesini garanti altına alması söz konusu sözleşmelerin sui generis bir yapısı olduğunu ortaya koymaktadır.
Alıcının al ya da öde ödemesi yaptığı, ancak satıcının bedelini aldığı doğal gazı halen elinde bulundurması haksızlık olarak değerlendirilmekte olup, söz konusu sözleşmelerde eksik çekiş telafisi hakkı tanınmaktadır. Eksik çekiş telafisi hakkı, al ya da öde ödemesinin alıcı için yarattığı olumsuzlukları hafifletmek açısından sözleşmelere konulan ve gerçekleştirilen al ya da öde ödemesine konu miktarda doğal gazın ileriki dönemlerde bedelsiz olarak alınabilmesine olanak sağlayan bir kayıttır.
Bu açıklama ve değerlendirmeler ışığında somut olaya gelince, taraflar arasındaki 2013 tarihli sözleşmede, sözleşmenin 31.12.2013 tarihinde kendiliğinden sona ermesinden sonra, davalı satıcıya davacı alıcıyla 2014 yılı için aynı koşullarda doğalgaz alım-satımına ilişkin yeni bir sözleşme yapma yükümlülüğü öngören bir hüküm bulunmadığı gibi, yeni sözleşmenin kurulması durumunda davacı alıcının hak kazanacağı eksik telafi hakkının kullanımına yönelik sözleşmedeki hükümlerin davalı satıcının sözleşme yapma iradesi olarak yorumlanamaz. O halde, taraflar arasında akdedilecek yeni sözleşmenin koşul ve şartları taraflarca yeniden belirlenecektir.
Dosyadaki sektör bilirkişisinin de yer aldığı 3’lü heyetten alınan 09.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 2013 yılının 10. ayında davalıyı BOTAŞ nezdinde pozitif dengesizliğe ve Aralık ayında ise negatif dengesizliği düşürdüğünün görüldüğü, bu durumun davalının bir takım cezalara maruz kalmasına sebebiyet vermiş olabileceği, davalının davacıdan yeni sözleşme yılı için talep ettiği ekstra teminat mektuplarının davacının 2013 yılında gerçekleştirdiği gaz çekişleri ve düştüğü dengesizlikler göz önüne alındığında davacının kendini koruma altına almak için uyguladığı ticari bir karardan ibaret olduğu ve teminat mektubu miktarının arttırmasının makul görülebileceği belirtilmiştir.
Davacı alıcının, eksik telafi hakkını elde edebilmesi yeni bir sözleşmenin kurulması şartına bağlı olduğu ve bu bağlamda davacının davalı satıcıyı icaba davet ettiği, taraflar arasında 2014 yılı sözleşmesi için yapılan müzakerelerin sonuçsuz kaldığı, gözetildiğinde, davacı alıcı lehine eksik çekiş telafisi imkanı hakkı koşulunun gerçekleşmediği dosya kapsamı ile sabittir.
Davalı satıcı tarafından davacı alıcıya sunulan tekliflerin (icapların), önceki sözleşme hükümlerinden teminat oranının arttırılması ve ek güvencenin istenmesi gibi daha ağır şart ve koşullara havi olduğundan tarafların iradelerinin sözleşmenin kurulması noktasına taşınamamasında, doğal gaz sektörünün mahiyeti, tacir olan davalının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve sözleşme serbestisi gözetildiğinde davalıya atfı kabil kusur bulunmadığı gibi, somut olayda TMK.nun 2.maddesine göre, dürüstlük kuralına aykırı bir davranışın olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 282. maddesindeki ” Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” düzenlemesi de dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporundaki tespit ve belirlemelere göre ve gerekçesi belirtilerek hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.