Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/561 E. 2018/1392 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/561
KARAR NO : 2018/1392
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2017
NUMARASI : 2015/645- 2017/642 E.K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 26.08.2011 tarihli acentelik sözleşmesinin davalı tarafça 15.01.2015 tarihli ihtarnamesi ile 3 ay önceden haber verilmek suretiyle feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, müvekkilinin feshin yürürlük tarihi 20.04.2015 ile sözleşmenin bitim tarihi 26.08.2015 tarihleri arasında geçen yılın aynı dönemlerinde yapılmış olan ve yenilenmeleri kuvvetli muhtemel olan poliçelere aracılık edememekten dolayı komisyon alacağından mahrum kaldığını, müvekkili vasıtasıyla davalıya kazandırılan müşterilerden davalının gelir etmeye devam edeceğini, müvekkilinin TTK’nın 122. maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatına hak kazandığını, davalının haksız feshi nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 12.715,00 TL maddi tazminatın, şimdilik 8.616 TL denkleştirme tazminatının işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve 1,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede, müvekkiline her zaman ve tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetme yetkisinin tanındığını, ayrıca davacının müvekkili sigorta şirketi haricinde diğer sigorta şirketleri ile de aynı bölgede ve aynı konularda acentelik ilişkisini tüm uyarılara rağmen sürdürdüğünü, poliçe üretme ve istikrar sağlama konusunda son zamanlardaki hızlı düşüş gösterdiğini, tatminkar bir faaliyet göstermemesinden dolayı müvekkili sigorta şirketinin davacı acentenin bulunduğu bölgede zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği, fesih gerekçesi olarak davada davacı acentenin yeterli prim üretimi yapmadığı gösterilmiş ise de somut olarak bu yönde oransal bir düzenleme ya da rakam belirtilmediği, davacı acentenin aynı yer veya bölge içinde birbiri ile rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapılamayacağı yönünden ise, bu yönde bir belgenin ibraz edilmediği dolayısıyla davalının sözlemeyi feshinde haksız olduğu, davacı acentenin son beş yıllık portföyünde aldığı yıllık komisyon ortalaması dikkate alınarak denkleştirme tazminat miktarının 7.997,80-TL olarak saptandığı, yine Sigortacılık Kanunun 23/15 maddesi hükmüne göre, sigorta acentesinin sözleşmenin sona ermesi halinde sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsa idi elde edeceği komisyonu hak kazanacağı düzenlemesine göre, devam eden işlerden kalan komisyon alacağı bakımından 20/04/2015 sözleşmenin bitimi tarihi ile 26/08/2015 sözleşmenin feshinin yürürlük tarihleri arasındaki dönem için net komisyon gelirinin 2.825,67-TL olarak belirlendiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, portföy tazminatı 7.997,80-TL ve net komisyon alacağı 2.825,67-TL olmak üzere toplam 10.823,47-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmede müvekkilinin tek taraflı ve her zaman hiç bir koşul aranmaksızın sözleşmeyi feshetmeye yetkili olduğunu, kaldı ki sözleşmenin 3 aylık ihbar süresine uyulmak suretiyle feshedildiğini, davacı acentenin prim üretme ve istikrar sağlama konusunda tatminkar faaliyet göstermediğini, bunun yanında davacının diğer sigorta şirketleri ile aynı bölge ve konularda acentelik ilişkisi kurduğunu, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle alacak ve denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında 26.08.2011 tarihinde bağıtlanan sigorta acentelik sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve haksız ise davacının alacak ve denkleştirme tazminatı koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince, yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında 26.08.2011 tarihli, bir yıl süreli acentelik sözleşmesinin akdedildiği, taraflarca herhangi bir sebeple yada suretle feshedilmediği yada sona erme tarihinden en geç bir ay öncesinden ihtarname ile yürürlüğünün uzatılması arzusunda olmadığının diğer tarafa ihbar edilmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden ve her dönem için bir yıllık süre için yenileceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin “Çalışma Sahası” başlıklı 20. maddesinde; “…acente, çalışma bölgesi içinde hiç iş yapamaz veya tatminkar bir faaliyet göstermezse, Mapfre Genel Sigorta işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak ve hiç bir koşul aranmaksızın feshedebilir..”denilmiş, “Sözleşmenin Feshi ve Neticeleri” başlıklı 22. maddede ise; “ Mapfre Genel Sigorta, işbu sözleşmeyi her zaman, tek taraflı olarak hiç bir koşul aranmaksızın feshetmeye yetkilidir…her ne sebeple olursa olsun işbu sözleşme feshedilir veya infisah ederse yahut yürürlük süresinin bitiminden sonra yenilenmezse, acente Mapfre Genel Sigorta’dan herhangi bir nam ve unvan altında herhangi bir hak, zarar, ziyan, tazminat, komisyon, portföy hakkı, mahrum kalınan kar, maddi ve manevi zarar karşılığı kar kaybı ve benzeri taleplerde bulunmayacağını şimdiden beyan kabul ve taahhüt eder…” şeklinde hüküm yer almaktadır.
Davalı tarafından davacı acenteye gönderilen 15.01.2015 tarihli noter ihtarnamesi ile tek taraflı olarak ihbar tarihinden itibaren üç ay sonrası etkisini doğuracak şekilde feshedildiği bildirilmiştir.
Davalı tarafça fesih ihtarnamesinde fesih nedeni olarak herhangi bir neden gösterilmemiş ise de yargılamada fesih nedeni olarak, davacının prim üretme ve istikrar sağlama konusunda tatminkar faaliyet göstermemesine ve diğer rekabet halindeki sigorta şirketleri ile acentelik ilişkisi kurmasına dayanılmıştır.
Bu durumda, davalı … şirketi her ne kadar acente portföyünün verimli olmamasını gerekçe göstermiş ise de portföy azalmasının acentenin kendi kusuru olarak kabul edilmesi ve sözleşmenin haklı feshine neden olarak değerlendirilmesi söz konusu olamaz. Salt böyle bir iddia hukuken davacı acentenin kusurlu bir davranışına dayanak olarak gösterilemez.
Öte yandan, davacı acentenin davalı dışındaki diğer sigorta şirketleri ile acentelik ilişkisi olduğu ihtilafsız ise de davalı … şirketinin sözleşmenin devamı süresince davacı acenteye bu konuda ihtarda bulunduğunu kanıtlayamamış olduğu gibi, bir yıl süreli olarak akdedilen sözleşmenin birer yıllık devrelerle yenilendiği de gözetildiğinde sonradan bu nedene sözleşmenin fesih nedeni olarak dayanılması iyi niyet kuralları çerçevesinde korunamaz.
TTK’nın 122/4. maddesi gereğince, denkleştirme tazminatı isteminden önceden vazgeçilemeyeceğinden, davalının yerinde görülmeyen bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 554,35 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
6-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK 362/1.a. maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.