Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/54 E. 2018/183 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/54
KARAR NO : 2018/183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2017
NUMARASI : 2015/91- 2017/784 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 15.02.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi uyarınca, müvekkilinin dava dışı …Ltd.Şti’ndeki %33,33 hissesini devrettiğini, karşılığında ödenmesi gereken bedelin ödenmediğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine icra takibine girişildiğini, davalıların takipten sonra 30.000 TL haricen ödeme yaparak kalan kısma itiraz ettiklerini, icra takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 04.01.2016 tarihli “bilirkişi raporuna karşı beyanımız ile ıslah talebimizdir”açıklamalı dilekçesinde; takip sonrası yapılan harici ödeme tutarının 30.000 TL olduğunu, fakat takip öncesi harici ödemenin 20.000 TL olduğunu, ödeme ilişkin makbuzun davalı tarafta olduğunu, sehven 130.000 TL üzerinden alacağın bildirildiğini, takip çıkışı 130.000 TL değil 140.000 TL olup takipten sonra yapılan haricen ödemenin mahsubu ile takibe konu alacak miktarının 110.000 TL olduğunu, taraflar arasında yapılan protokolde de ödemelerin makbuz karşılığı olacağına karar verildiğini, bu nedenlerle asıl alacağının 110.000 TL olarak kabulü ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, takipte istenen alacak tutarının gerçeği yansıtmadığını, protokol gereğince protokolde adı geçen şirket hisselerinin tamamının müvekkiline devredildiğini, davacı tarafa doğrudan kendi hesabından hem de diğer ortaklar vasıtasıyla ödemeler yapıldığını, şirket hisselerini devreden ortakların şirketin alacaklarını ve borçlarını gizlediklerini, protokol gereğince bu zarardan sorumlu olduklarını, bu nedenle müvekkilinin borcunun bulunmadığını, diğer müvekkili …’ın ise protokole taraf olmadığını, protokolde imzasının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
1-“Protokol” başlıklı 15.02.2014 tarihli sözleşmede; ….Tic.Ltd Şti hisselerinin tamamının ve şirkete ait borçların, alacakların, makine ve tesisatların, taşıtların, demirbaşların, bilgisayar programlarının devrinin öngörüldüğü, sözleşmede devredenin ….Tic.Ltd Şti, devralanın … olduğu, devredilen şirketin sermayesinin 120.000 TL olduğu, şirket ortaklarının hisse oranlarını ve değerinin gösterildiği, buna göre, …’ın 40.000 TL %33,33 (müdür),.. ..ın 40.000 TL %33,33 ve .. ….’in 40.000 TL %33,33 oranlarında şirkette hissedar oldukları belirtilmiş, protokolün devralan … ile devreden şirket adına ortaklar …, … tarafından imzalanmıştır.
Protokolün 4. maddesinde; işletmenin satışından devir eden hisse sahiplerine 500.000 TL sermaye payları oranında nakit ödeme yapılacağı, aynı protokolün 23. maddesinde ise devir eden ortakların arasında oluşacak anlaşmazlıklardan devir alanın sorumlu olmadığı, devir edenlere verilecek olan 500.000 TL nakit ödeme devir edenler kendi aralarında pay oranına göre kendileri tarafından paylaşılacağı öngörülmüştür.
2-Bila tarihli “Hisse Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede, … Ltd Şti hisselerinin tamamının şirket hissedarları …, …ve … tarafından devralan ….’a devrinin ve karşılığında 500.000 TL’nin ödenmesinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin devralan … ile devredenler …, …ve … tarafından imzaşlanmış olduğu görülmüştür.
3-Şirket hissedarlarından davacı …’ın ve dava dışı ..’in hisselerini Bakırköy.. Noterliğinin 24.02.2014 tarih ve … sayılı noter hisse devir sözleşmesi ile devralan davalı … …a devretmiş oldukları, hisse devrinin ticaret sicil gazetesinin 30.04.2014 tarihli sayısında ilan ve tescil edildiği görülmüştür.
4-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/74 Esas sayılı dosyasında davacısı …, davalıları …olan hisse devir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemli davanın bulunduğu belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 15/02/2014 tarihli hisse devir sözleşmesinde devir bedeli 500.000,00 TL olup, buna göre davacıya ait hisse devir bedelinin 160.000,00 TL olduğu noktasında uyuşmazlık olmadığı, ödeme iddiasında bulunan davalıların bu iddialarını ispat edemediği, takip öncesinde bir kısım ödeme yapıldığının ve yine takip sonrasında 30.000,00 TL daha ödemenin yapılmış olduğu tarafların kabulünde olduğu, her ne kadar davacı vekilince sunulan 04/01/2016 tarihli ıslah dilekçesinde, takip öncesi ödemenin 20.000 TL olduğu, takip sonrası yapılan 30.000,00 TL’lik ödeme ile birlikte bakiye 110.000,00 TL alacaklarının bulunduğu iddiasında bulunmuş ise de dilekçenin usulünce harçlandırılmadığı, dolayısıyla talebinin ıslah olarak değerlendirilemeyeceği, davalının sunulan dilekçeye itirazda bulunduğu dikkate alındığında iddianın genişletilmesi niteliğindeki dilekçenin değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, hisse devrinin davalı …’a yapıldığı, davalı …’nın takibe konu borçtan sorumluluğunun bulunmadığı, davalı … yönünden ise takibin 130.000,00 TL üzerinden yapıldığı takip sonrası 30.000 TL ödemenin takip öncesi temerrüt bulunmaması sebebiyle ana paradan mahsubunun gerektiği, ödeme sonrası 100.000,00 TL bakiye borcun kaldığı gerekçesiyle davanın davalı … yönünden reddine, davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulüne davalı tarafından icra takibine vaki itirazın 100.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişken oranlardaki avans faiziyle birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı yararına kabul edilen asıl alacak miktarının %20.’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;
1-Hisse devir sözleşmesi gereğince, müvekkilimin %33.33 hissesine karşılık 166.666,70 TL’nin davalı borçluların ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, 20.000 TL’nin takipten evvel ödendiğini, dolayısıyla ödenmeyen bakiye alacağın 140.000 TL olmasına karşın icra takibinde asıl alacağın 130.000-TL olarak gösterildiğini, icra takibinden sonra 30.000-TL haricen tahsilat yapıldığından kalan alacağın 110.000TL olması gerektiğini, ancak mahkemenin buna itibar etmediği gibi tarafımızın ıslah hakkı olmasına rağmen bu hususta tarafımıza süre verilmediğini, alacak talebinin haklı olunmasına rağmen reddedildiğini,
2-Davalıların baba-oğul olduklarını, devredilen şirketin işletmesinin fiilen davalı …’ın babası olan diğer davalı …’ın işlettiğini, esasen hisse devir sözleşmesinin asıl muhatabının davalı … olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hisse devrinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, hissedarlarından olduğu dava dışı …Ltd Şti hisselerinin tamamının devredildiğini, karşılığında ödenmesi gereken tutardan hisse payına düşen bedelin ödenmediğini, bu alacağın tahsili için davalılar aleyhine başlatılan icra takibine vaki haksız itirazın iptalini istemiş, davalılar ise, şirket hisselerini devreden ortakların şirketin alacaklarını ve borçlarını gizlediklerinden protokolü ihlal ettiklerini, devir bedeli olarak davacıya bir kısım ödemelerin yapıldığını, borcun bulunmadığını, davalı …’ın sözleşmeye ve borca taraf olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İşbu davaya konu İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında; takip alacaklısının …, takip borçlularının … ve … olduğu, 21.10.2014 tarihli ilamsız icra takip talebinde, 130.000 TL asıl alacak ve 10.336,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 140.336,78 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilinin istendiği, takip dayanağı olarak 15.02.2014 tarihli hisse devir sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen bakiye alacağın gösterildiği, borçlular vekili tarafından süresi içinde icra takibindeki borca ve ferilerine itiraz edildiğini, itirazlarında müvekkillerinin borcunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Dava, itirazın iptali davası olup, davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde 130.000 TL asıl alacak ve 10.336,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 140.336,78 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir.
İtiraz üzerine açılan iş bu itirazın iptali istemli dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilen 10.000 TL üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Ancak dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında “itirazın iptali” denilerek, takip konusu alacağın tamamının dava konusu yapıldığı görülmüştür. Zira, davanın toplam alacağa yönelik olduğunun saptanması halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir.
Ne var ki, ilk derece mahkemesince, hüküm fıkrasında hükmedilen miktar üzerinden eksik harcın tamamlanmış olduğu görüldüğünden bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
Davacı, hisse devir alacağının 160.000 TL olduğunu, bu alacağına yönelik olarak icra takibinden önce 20.000 TL ödemenin yapıldığını, buna göre bakiye alacağın 140.000 TL olmasına karşın sehven icra takibinde 130.000 TL asıl alacağın istenmiş olduğunu, takipte gösterilen asıl alacak tutarının 140.000 TL olarak kabul edilmesini istemiştir. İtirazın iptali davası icra takip talebindeki talepler ile sıkı sıkıya bağlıdır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki talebi yerinde değildir.
Somut olayda, dosya kapsamına göre, hisse devir sözleşmesinin tarafı olmayan ve sözleşmeden kaynaklı borcu üstlendiği kanıtlanamayan davalı … yönünden davanın yazılı gerekçe ile reddinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında, HMK 355.madde gereğince istinaf sebepleriyle bağlı kalınarak istinaf edenin sıfatına ve aleyhe hüküm verme yasağı kapsamına göre, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, yerinde görülmeyen istinaf sebeplerinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.