Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/527 E. 2019/1 K. 03.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/527
KARAR NO : 2019/1
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 48. ASLİYE TİCARET
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2011/327 Esas – 2012/265 Karar
DAVANIN KONUSU : Kayyımlık (Kayyım Atanması)
Dava dışı … vekilinin 18.12.2017 tarihli dilekçesiyle ilk derece mahkemesinin 28.11.2017 tarihli kararından rücu edilmesinin talep edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesinin 26.01.2018 tarihli ek kararıyla resen Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Dava dışı … vekilinin 18.12.2017 tarihli dilekçesiyle ilk derece mahkemesinin 28.11.2017 tarihli kararından rücu edilmesinin talep edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesinin 26.01.2018 tarihli ek kararıyla resen dava dosyasının Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında taraflarca verilmiş bir istinaf dilekçesi bulunmadığı halde ilk derece mahkemesi 26.01.2018 tarihli ek kararıyla dava dosyasını resen Dairemize göndermiştir.
Dava dosyasının yapılan incelenmesinde: Davacı … Sanayi A.Ş.vekili tarafından davalı …Ş. aleyhine, şirketin organsızlığı nedeniyle organ teşekkülü gündemiyle genel kurul çağrısının yapılması için yetki verilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece işletilen yasal prosedür sonucunda, verilen süreler içinde genel kurulun toplanıp organ teşekkülünü sağlayamaması nedeniyle TTK’nın 435. maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına dair 2011/327 E. – 2012/265 K.sayılı, 27.11.2012 tarihli hükmün verildiği, bu hükmün temyiz edilmeksizin 25.01.2013 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmaktadır.
Hükmün kesinleşmesinden sonra tasfiye memurlarının istifası sonucu yeni tasfiye memuru atanması için aynı dosya üzerinden mahkemeye çeşitli defalar başvurular yapıldığı, mahkemece aynı dosya üzerinden verilen ek kararlarla tasfiye memurlarının değiştirildiği, yenilerinin atandığı, son olarak tasfiye memurunun istifası nedeniyle davacı … vekilinin yeni tasfiye memuru atanması talebi üzerine, mahkemece yasal prosedürün başlatıldığı, tasfiye memuru ücretlerinin yatırılması konusunda ara kararı oluşturulduğu, daha sonra davacı şirket yetkilisinin…A.Ş.’nin Türk ortaklarından birinin tasfiye memuru olarak atanması talebinde bulunduğu, akabinde 17.11.2017 tarihli dilekçeyi vererek, “24.07.2017 tarihli ek kararın 4. maddesinin 1. maddedeki mahkemenizce yatırılması istenen 75.000,00 TL açık olarak …A.Ş.’nin ortaklarından seçilmeyeceği belirtildiğinden ve mahkemenizin daha önce de tayin ettiği tasfiye memurlarının beş seneye yakın zamandır görevlerini yapmamaları dolayısıyla ortaklar arasından seçilmeyecek bir tasfiye memuruna ihtiyacımız olmayacaktır. Dolayısıyla açmış olduğumuz davamızından ve talebimizden feragat ediyoruz” şeklinde talepte bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu dilekçe üzerine ilk derece mahkemesi, aynı esas üzerinden verdiği 28.11.2017 tarihli 2011/327 Esas – 2012/265 Ek karar sayılı kararında, “Davacı … Sanayi A.Ş.yönetim kurulu başkanı … tarafından verilen 17.11.2017 tarihli feragat dilekçesi üzerine mahkememizin 24.07.2017 tarihli ek kararına konu olan davalı …Ş.’ye yeni tasfiye memuru atanmasına ilişkin talebin ve davanın feragat nedeniyle reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu karardan sonra, davalı şirketten alacaklı olduğunu beyan eden dava dışı olup müdahale talebi daha önce reddedilmiş olan … vekilinin 18.12.2017 tarihli dilekçesiyle ilk derece mahkemesinin 28.11.2017 tarihli kararından rücu edilmesinin talep edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesinin 26.01.2018 tarihli ek kararıyla, ” …’un dosyada taraf olmadığı, ancak mahkememizce 28.11.2017 tarihinde karar verilerek dosyadan el çekildiğinden … talebi ve 28.11.2017 tarihli kararın kaldırılması hususunda karar vermek üzere dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine resen gönderilmesine” karar verildiği, bu karar üzerine dosyanın, herhangi bir istinaf başvurusu olmadığı halde, dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Daha sonra feri müdahil Volharding vekili 17.04.2018 tarihli bir dilekçe vererek ilk derece mahkemesinin, feragat nedeniyle davanın reddine yönelik verdiği kararın kaldırılmasına ve davalı şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere ilk derece mahkemesince davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin hükmünün temyiz edilmeksizin 25.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 310. maddesi uyarınca feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Bu düzenlemeye göre, fesih ve tasfiye hükmü kesinleştikten sonra davadan feragat mümkün değildir. Davacı şirket yetkilisinin 17.11.2017 tarihli feragat beyanı, sadece yeni tasfiye memuru atanması talebi yönünden sonuç doğurur. İlk derece mahkemesinin feragat hakkında verdiği 28.11.2017 tarihli karar sadece yeni tasfiye memuru atanması talebi hakkında hüküm ifade eder. Ortada kesinleşmiş bir fesih ve tasfiye kararı bulunduğuna göre ilk derece mahkemesinin, yeni tasfiye memuru atanması hakkındaki talepleri değerlendirmesi gerekir. Bu değerlendirmenin nasıl yapılacağı, yani mevcut dosya üzerinden ek karar yoluyla mı yoksa farklı esaslara kayıt suretiyle mi yapılacağı ilk derece mahkemesinin değerlendirmesi gereken hususlardır.
Sonuç olarak, davanın taraflarınca usulüne uygun olarak verilmiş bir istinaf dilekçesi bulunmadığı halde dava dosyasının resen Dairemize gönderilmiş olmasının hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Başvuru şartları gerçekleşmeden dosyanın Dairemize gönderilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 352/1.ç. maddesi uyarınca, başvuru şartları bulunmadığından dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
2-Usulünce yapılmış bir istinaf başvurusu bulunmadığından harç alınmasına yer olmadığına,
3-Feri müdahil vekilinin, tasfiye memuru atanması yönündeki talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine dair;
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : Karar, HMK’nın 361. Maddesi uyarınca temyizi kabil nihai kararlardan olmadığından, kesindir.