Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/526 E. 2018/1594 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/526
KARAR NO : 2018/1594
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2017
NUMARASI : 2016/461 2017/1022
DAVANIN KONUSU : Banka Teminat Mektubu Bedelinin Depo Edilmesi
Taraflar arasında görülen banka teminat mektubu bedelinin depo edilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davacı ve davalılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı bankanın Kartal Ticari Merkez Şubesi ile müflis K… ÜRETİM A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden adı geçen davalı şirkete kredi tahsis edildiğini, diğer davalılar …ve …’ın bu sözleşme kapsamında kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını, davalı/müflis …ENERJİ … A.Ş. aleyhine İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/731 Esas sayılı dosyası ile iflas davası açıldığını, mahkemenin 25.02.2015 tarihli ve 2015/141 K. sayılı ilamı ile davalı şirketin iflasına karar verildiğini, İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında iflas işlemlerinin yürütüldüğünü, davaya konu kredi sözleşmesine istinaden davalı/müflis şirketin ticari işlemlerinde kullanılmak üzere, 3.158.016.00 TL. Bedelli olarak düzenlenmiş kesin teminat mektubunun davalı şirkete verildiğini, davalı/müflis şirketin ödemelerini aksatması nedeniyle Kartal …. Noterliğinin 03.03.2015 tarih ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile Genel Kredi Sözleşmesine istinaden teminat mektuplarının iadesi veyahut bedelinin müvekkili banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesinin istendiğini, aksi halde kanuni yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ancak davalı/müflis şirket tarafından söz konusu bedellerin depo edilmediğini belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik mer’i teminat mektubundan kaynaklanan toplam 3.158.016,00 TL’nin davalılar tarafından, davacı banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesine karar verilmesini, dava sürecinde gayri nakit riskin nakde dönüşmesi halinde söz konusu bedelin, Bankanın ödeme tarihinden itibaren sözleşme ile belirlenmiş olan cari kısa vadeli kredilere uygulanan faiz oranının %50 fazlasının ilave edilmesi suretiyle hesap edilecek tutarda temerrüt faizi ve ferileri ile birlikte davalılardan tahsiline, davalı/müflis şirket .. . ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. İcra ve İflas Kanunu’nun 194/1. maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurulması yönünde bir karar verilmesi halinde, dosyanın bu davalı şirket yönünden tefriki ile diğer davalılar yönünden davaya devam edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili savunmasında özetle; … Üretim A.Ş.’nin %50 hissesinin …. ve Tic. A.Ş.’ye, %50 hissesinin ise müvekkili ile diğer hissedarlar …, …ve … ait olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın esasına girilmeden önce dava konusu talepler yönünden usule ve kanuna uygun bir davanın görülebilmesi amacıyla her bir talep yönünden ayrı ayrı harca esas değer bildirilerek, harç ikmali yapılabilmesi için davacı yana bir hafta kesin süre verilmesini talep ettiklerini, davacının her iki talebinin esas itibariyle davalı … Enerji A.Ş. hakkında verilen iflas kararı üzerine talep edildiğini, oysaki iflasa dair İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/731E. sayılı dosyasında verilecek kesin hüküm huzurdaki davayı etkileyeceğinden, HMK madde 161 hükmü gereği, o dava neticesinin bekletici mesele sayılmasına karar verilmesini, davalılardan .. aleyhine taraflarınca İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/846E. sayılı dosya ile Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi sırasında gerçekleştirilen işlemlerden dolayı sorumluluk davası açıldığını, HMK madde 161 hükmü gereği neticesinin bekletici mesele sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, iddiaların muhatabının şirketi bilfiil tek başına yöneten … olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, dava açma ehliyeti olmayan davacının dava konusu talepleri haksız ve hukuka aykırı olduğunu, söz konusu gerçekleşmiş bir risk olmadığı gibi, davacının haksız şart niteliğindeki sözleşme hükümlerinden bahisle açtığı davanın hukuki yarar şartı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini ve davacının talepte bulunma hakkı olmaması sebebiyle dava açma ehliyetinin de bulunmadığının sabit olduğunu, dava konusu teminat mektubu nakde çevrilmediği gibi, ilgili yerde durduğunu, davacının gerek depo ve gerekse de nakde çevrilme ihtimaline binaen ileri sürdüğü tüm talepleri haksız ve keyfi olduğunu, davacının tefrik talebinin hukuka ve dosya içeriğine aykırı olduğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, İİK madde 194/1 hükmü gereği huzurdaki davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, asıl taleplerinin muhatabı lehine teminat mektubu düzenlediği … A.Ş. olduğunu, …A.Ş.’nin teminat mektubuna ilişkin yükümlülükleri yargılama konusu edilmekte iken; kefiller yönünden yargılamaya devam edilmesinin mümkün olmadığını, yargılamanın tefrik yoluyla değil, bir bütün halinde görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesi, müflis asıl borçlu şirket hakkındaki davayı iş bu davadan tefrik ederek ayrı bir esasa almış ve sadece davalı kefiller yönünden eldeki davayı yürütüp sonuçlandırmıştır.
İlk Derece Mahkemesi yaptığı yargılama sonucunda verdiği istinafa konu kararında; taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi ve ekindeki kefalet sözleşmesi kapsamında davacı bankanın mektup bedelinin depo edilmesini herhangi bir sebep göstermeksizin talep edebileceğinin kararlaştırıldığı, davalı kefillerin de genel kredi sözleşmesindeki maddeleri kabul ettiklerine ilişkin kefaletnameyi imzalayarak genel kredi sözleşmesindeki şartları aynen kabul ettikleri, davacı banka tarafından Kartal .. Noterliğinin 03/03/2015 tarihli… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin talep edildiği, mektup lehtarı kredi borçlusu dava dışı şirketin ödemelerinin tadil ettiği, davacının mektupların geri verilmesini veya bedellerinin faiz getirmeyen bir hesapta deposunu talep etme hakkının bulunduğu, kefaletin asıl borçlunun genel kredi sözleşmesine yönelik tüm borçlarını kapsar şekilde düzenlendiği, bu şekli ile teminat mektuplarının depo edilmesi bakımından kefillerin sorumluluğunun doğduğu hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından; davanın kabulüne, 3.158.016,00 TL teminat mektubu bedelinin davacı bankaya ait faiz getirmeyen bir hesapta davalılar tarafından depo edilmesine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkili banka lehine hükmedilmiş olan maktu vekalet ücretinin hatalı olduğunu, gerekçeli kararda yer alan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin iptal edilerek harca esas değer üzerinden müvekkili banka lehine vekalet ücretine ödenmesine karar verilmesini, kararın bu yönden düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap olarak, ilk derece mahkemesince müflis hakkındaki dava yönünden tefrik kararı verilmesinin hukuka uygun olduğunu, davaya konu teminat mektubunun lehtarının kredi müşterisi … Enerji olması sebebiyle bu davanın sadece kredi müşterisine yönetilebileceği yönündeki iddianın hukuk dışı olduğunu, yine davaya konu genel kredi sözleşmesinin haksız şart olduğu iddiasının davalı tarafın kötü niyetini açıkça gösterdiğini belirterek, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili ve davalı … vekili ayrı ayrı verdikleri istinaf başvuru dilekçelerinde özetle;İlk derece mahkemesinin müflis hakkındaki dava yönünden verdiği “yetkisizlik” ve ‘tefrik” kararının kanun hükümlerine ve sözleşmedeki yetki şartına aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, İlk derece mahkemesinin, davalı kefillere karşı açılmış olan davanın müflis asıl borçlu hakkında açılan davadan tefriki kararının da usule ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu teminat mektubunun asıl muhatabı hakkında yetkisizlik karan verilen …A.Ş. olduğunu, davalılaran ise kefil oldukları için asıl muhatap olmadıklarını, yargılamanın bütün halinde görülmesi gerektiğini, asıl muhatabın edimlerine dair yargılama yapılmadan, kefillerin sorumluluğuna gidilmesinin usulen mümkün olmadığından tefrik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Dava konusu teminat mektubunun kesin ve süresiz olup; EPDK nezdinde lisansa ilişkin talep edilen risklerin garanti edilmesi amacıyla verilmiş olmasına rağmen, yerel mahkemece bu husus gözardı edilerek karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu,Davaya konu teminat mektubunun asıl muhatabı olan …Üretim A.Ş. hakkında. İstanbul – Anadolu 6. Aslive Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25.02.2015 tarih ve E. 2014/713 ve K. 2015/141 sayılı iflas kararının Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 02.05.2016 tarih ve E. 2015/3822 ve K. 2016/2818 sayılı karan ile bozulduğunu, bozma sonrası İstanbul Anadolu 6. Aslive Ticaret Mahkemesinin 2016/1051 E. sayısına kaydı yapılan iflas davasının, yargılamasının halen devam ettiğini, davacının taleplerinin esas itibariyle riskin nakde dönme ihtimaline binaen ileri sürülmesi sebebiyle, anılan iflas dosyasında verilecek kararın huzurdaki davayı etkileyeceğini, iflas davasının akıbetini araştırılması, iflas davasının sonucunun beklenilmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesi tarafından, iflas davasının sonucu beklenilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, İflas kararının bozulmuş olması nedeniyle, rizikonun doğmamasından ötürü de davacı tarafın dava konusu teminat mektubunu depo ettirmesi gerektirecek hukuki bir yararı bulunmamasına rağmen, davacı tarafın dava dışı şirket hakkında verilen iflas kararı kesinmiş ve EPDK nezdinde tutulan teminat mektubu yönünden Kurul tarafından bir işlem yapılmış gibi gerçek dışı iddialarla davasını açması hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki dava dışı şirket ve davalı müvekkili tarafından tüm masraf ödemeleri eksiksiz yapılmış olması neticesinde, davacının teminat mektubunu depo ettirmesini gerektirecek hukuki bir yararı bulunmadığını, ilk derece mahkemesince, teminat mektubu bedelinin davacı banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesi yönündeki kararın bu sebeple de usule ve yasaya aykırı olduğunu,Davacının ilgili şubesinde ticari defter ve kayıtların incelendiğini, teminat mektubunun asıl muhatabı … Elektrik Üretim A.Ş.’nin defler kayıtları incelenmeksizin, eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının da hatalı olduğunu, Davacı bankanın, dava konusu yapmış olduğu teminat mektubunun hiçbir şekilde nakde çevrilmediğini, bankaların teminat mektupları ile ilgili muhataba başvurusunun ancak ve ancak tazmin edimini yerine getirdikten sonra söz konusu olabileceğini,Davacı bankanın dava tarihi itibariyle riskinin doğmadığı göz önüne alındığında, bankanın talebinin haksız olduğunu, kefillere başvuru şartlarının da bu nedenle gerçekleşmediğini, kefalet sözleşmesinde davalıların imzasının bulunduğu şeklinde genel-geçer ve yüzeysel bir değerlendirme yapıldığını, bu çerçevede huzurdaki dava kapsamında pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespitinin yapılması gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Dava konusu teminat mektubunun davacı Banka tarafından verilmesinin nedeninin dava dışı şirketin yapmakta olduğu HES santrali ile ilgili EPDK tarafından teminat talep edilmesi olduğunu, EPDK nezdinde yapılan başvuru sürecinde dava dışı … A.Ş.’den talep olunan usuli işlemlerden biri teminat mektubu verilmesi olduğundan, dava konusu teminat mektubunun verildiğini, dava konusu teminat mektubu EPDK’ya lisans alınması amacıyla sunulmuş olup; dava dışı şirket lehine EPDK tarafından 02.10.2017 tarihli yazı ile lisans süresinin 18.08.2019 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiş olduğu yargılama sırasında bildirdiklerini ancak bu hususun yerel mahkemece dikkate almaması usul ve yasaya aykırı olduğunu, EPDK belirli yasal düzenlemelere göre işlem yapmakla yükümlü bir kurum olduğunu, davacının da bu durumu bilerek dava konusu teminat mektubunu verirken, bu şartlara göre garanti ilişkisi içerisine girdiğini, teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilmeyeceği, söz konusu teminat mektubunun iadesinin hangi şartlar altında söz konusu olabileceğinin de yargılama süreci içerisinde EPDK’dan sorulması ve davacının işbu davada hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğini,İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin, mahkemenin 30.03.2017 tarihli ara kararına aykırı şekilde eksik inceleme ve değerlendirme sonucunda düzenlenen rapor hatalı bir şekilde hükme esas teşkil ettiğini, dosyaya sunulan 18.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda açık ara kararına rağmen davacının ticari defter ve kayıtları incelenmediğini, bilirkişiye teslimine ilişkin tutanakta tarflarına dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi talep edildiğini, sadece kefaletnamede imzası olan ve fakat genel kredi sözleşmesinde imzası olmayan müvekkili yönünden bu kapsamdaki itirazlarının bilirkişi raporunda karşılanmadığını,Davacının tek taraflı olarak düzenlediği Genel Kredi Sözleşmesinde kendince salt menfaatine olacak şekilde yer verdiği ve Yüksek Mahkemenin istikrar kazanan içtihatları ile kabul edildiği üzere haksız şart mahiyetinde olan işbu geçersiz düzenlemeden bahisle depo kararı verilmesini talep ettiğini, ortada depo kararı verilmesini gerektirecek yasal hiçbir hukuki sebep bulunmadığını, sözleşme hükümleri geçerliymiş gibi değerlendirmede bulunulması halinde dahi bilirkişinin dava konusu mektubun iadesi ve tutarı olan kısmının davacının davalılardan isteme hakkı olduğu ve tazmini halinde %52 oranında temerrüt faizi istenebileceği şeklindeki tespitlerinin son derece hatalı olduğunu,
Ayrıca savunmalarında ileri sürdükleri hususlar kapsamında, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle banka teminat mektubu bedelinin depo edilmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ve davalılar vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, taraf vekillerinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının istinaf talebi yönünden;Dava, davacı bankaca, hakkındaki dava tefrik edilmiş olan asıl borçlu müflis şirkete teslim edilen teminat mektuplarının iade edilmemesi nedeniyle, bedellerinin depo edilmesi talebini içermektedir. Davanınniteliği itibariyle maktu harca ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 11.HD’nin emsal nitelikteki 2015/12997 E- 2017/1046 K sayılı, 22.02.2017 tarihli kararı). İlk derece mahkemesinin bu konudaki kararı isabetli olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalılar vekillerinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; HMK’nın 282.maddesi uyarınca, bilirkişi raporları mahkemece, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Ayrıca, somut olayda teminat mektubu tutarının ihtilafsız olduğu, teminat mektubunun nakde çevrilmediği hususlarının ihtilafsız olduğu anlaşıldığından, ticari defterlerin incelenmesinin sonuca etkisi olmayacağından, bu konudaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı ile müflis asıl borçlu şirket arasında imzalanan kredi sözleşmesinde, davacı bankanın, teminat mektubu bedellerinin depo edilmesini talep hakkının her zaman mevcut olduğu hükme bağlanmıştır. Davalı kefiller kredi sözleşmesine kefil olmuş ve kefalet beyanında kredi sözleşmesine atıf yapılmıştır. Bu durumda, davacı bankanın asıl borçlulardan ve kefillerden, teminat mektubu bedelinin depo edilmesini talep haklarının bulunduğunun kabulü gerekir. Bunun için teminat mektubunun nakde çevrilmiş olmasına gerek yoktur. Asıl borçlu müflis hakkındaki davanın tefrik edilmiş olması İİK’nın 194, HMK’nın 167.maddelerine uygundur. Davalı kefiller müteselsil kefil olup TBK’nın 586. maddesi uyarınca, kefile başvuru koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, müflis asıl borçlu hakkında davanın tefrikine dair karar usul ve yasaya uygun olup, tefrik edilen dosyada verilen yetkisizlik kararının bu davada incelenmesi mümkün değildir.Hakkındaki dava tefrik edilen asıl borçlu …A.Ş. hakkındaki iflas kararının Yargıtay tarafından bozulmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Çünkü, davacının depo talebinde bulunabilmesi için asıl borçlunun iflasına karar verilmiş olması bir koşul değildir. Asıl borçlu hiç iflas etmeseydi bile davacı banka depo talebinde bulunabilirdi.Asıl borçlunun lisansının yenilenmesi ve EPDK nezdinde yeniden lisans verilmiş olması da davacı bankanın teminat mektubu bedelinin depo edilmesini talep etmesine engel değildir. Sözleşmede, davacı bankanın depo talebinde bulunabilmesi için her hangi bir koşul bulunmamaktadır. Sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralı aykırı genel işlem koşulu olduğu ve geçersiz olduğu iddia edilmişse de bankanın teminat mektubu bedelinin depo edilmesini talep hakkının, hele ki ticari bir işlemde dürüstlük kuralı aykırı olduğundan söz edilemez. Taraflar, özgür iradeleriyle imzaladıkları sözleşme hükümleriyle bağlıdır. Genel işlem koşullarını düzenleyen TBK 01.07.2012′ de yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin düzenlendiği tarihte ticari kredilerle ilgili genel işlem koşullarının uygulanacağına dair yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu hususta her iki davalının istinaf gerekçeleri yerinde görülmemiştir.Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankanın dava dışı müflis şirkete kesin ve süresiz bir teminat mektubu verdiği, eldeki dosyanın davalılarının bu sözleşmenin müteselsil kefilleri oldukları, hesap kat ihtarının davalılara gönderildiği ve teminat miktarının deposunun istendiği, buna rağmen davalıların teminat bedelini depo etmedikleri ve riskin doğduğu bankanın risk doğduğu için teminat konusu bedelin depo edilmesi isteyebileceği sonucuna varılmakla; davalı kefilin pasif husumet ehliyeti olmadığından tarafına açılan davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir.Teminat mektubunun garanti ettiği rizikoların gerçekleşmesi halinde bankanın tazmin talebine uyarak ödeme yapmak zorunda kalacağı, söz konusu teminat mektubunun gayri nakdi risk niteliğinde olduğu, kredi genel sözleşmesinde imzası bulunanların bu mektubun tazmin edilmesi halinde mektup bedelini derhal ödemek, tazmin edilmese bile bankanın talebi üzerine mektup bedelini depo etmek taahhüdü altında oldukları, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri doğrultusunda davacı bankanın teminat mektubu bedellerinin banka nezdinde depo edilmesinin talep edebileceğinin anlaşıldığı, sözleşmede bankanın istediği zaman teminat mektubunu nakde çevirebileceğine ilişkin düzenlemenin bulunması sebebiyle lisans sözleşmesinin süresinin uzatılılıp uzatılmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Davalı … vekili sözlü yargılamaya geçildiğinde kefillerin kredi sözleşmesinde imzalarının olmadığına ilişkin beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 141. Maddesi uyarınca, taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır. HMK’nın 357. maddesi uyarınca da istinaf yargılaması aşamasında, yeni vakıa ileri sürülemez. Dolayısıyla yargılamanın bu aşamasında ileri sürülen bu savunmanın incelenmesi mümkün değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, tüm taraflar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin ve davalılar verillerinin istinaf başvurularının esastan reddine,
2-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, davanın mahiyeti itibariyle başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı ve davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.