Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/513 E. 2019/420 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/513
KARAR NO : 2019/420
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2017
NUMARASI : 2012/313- 2017/538 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf incelemesinin HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak incelenerek dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ve aynı zamanda İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yenilenen … Esas ( … Esas) sayılı dosyasından ilamsız icra takibine girişildiğini, ipotekli takipte taşınmazların satışı sonucunda 34.500 TL tahsilat yapıldığını, icra takibine konu kredi sözleşmesinde kefil olarak gösterilen müvekkillerinin imzalarının kendilerine ait olmama ihtimalinin bulunduğunu, bu ihtimale karşı sözleşme aslı üzerinde imza incelemesi yaptırılması gerektiğini, imzanın müvekkillerine aidiyetinin saptanması durumunda kefalet limitlerinin 50.000 TL ile sınırlı olduğunu, 75.000 TL limit artırımında imzalarının bulunmadığından yalnızca 50.000 TL limitle sorumlu olduklarını, müvekkillerinin usulüne uygun temerrüte düşürülmediğini, ipoteklerin kefalet borcunun teminatı olarak verildiğini, uzman bilirkişi marifetiyle banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak kullanılan kredi nedeniyle müvekkillerinin sorumlu oldukları tutarın belirlenmesi gerektiğini, sorumlu oldukları ana para borcundan ipoteğin paraya çevrilmesi sonucunda elde edilen tutarın düşülerek sorumlu olunan tutarın banka kayıtları ile belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek, dava konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yenilenen …Esas (… Eski Esas) sayılı dosyasındaki asıl alacak, işlemiş faiz ve ferileri olmak üzere toplam 134.851,00 TL’den borçlu olunmadığının tespitine, müvekkillerin sorumlulukları tespit edildiği takdirde, ipotekli takipte elde edilen tahsilatların müvekkillerin sorumlu olduğu miktardan düşülmesine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, sözleşmedeki imzaların davacılara ait olduğunu, kefil olarak borçtan sorumlu olduklarını, ipotekli takipteki tahsilatların asıl borçlu şirketin toplam borcunun faiz ve masraflarından mahsup edildiğini, bu paranın davacıların kefil oldukları ana para borcundan mahsup edilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 11/10/2015 tarihli raporunda, “…Kredi Sözleşmesinin ilk sayfasındaki rakamların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen, sınırlı sayıda rakamlar olması nedeni ile aidiyetinin ve bu meyanda … ve …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, genel kredi sözleşmesinin 64 ve 65. Sayfasındaki yazıların davacıların eli ürünü olmadığı…” belirtilmiş olup, bu nedenle 18/08/2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesindeki kefalet şerhinin geçersiz olduğu, dolayısıyla davacıların dava dışı asıl borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu kredilerden dolayı davalı bankaya kefalet borçlarının bulunmadığı, ayrıca davacıların sahip olduğu iki adet gayrimenkulü dava dışı asıl borçlu … San ve Tic Ltd. Şti.’nin bankadan kullandığı kredilerin teminatını oluşturmak için bankaya ipotek verildiği ancak banka tarafından ipotekli gayrimenkullerinin 06/11/2009 tarihinde satılarak borca mahsup edildiği ve bu nedenle davacıların davalı bankaya karşı sorumluluklarının sona erdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacıların İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yenilenen… Esas (…Esas) sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 29.04.2015 tarihli adli tıp raporunda sözleşmedeki imzaların davacılara ait olduğunun belirlendiğini, ancak alınan 23.12.2016 tarihli adli tıp raporunda aksi yönde değerlendirmelerin olduğunu, davacıların kefalet limitleri dahilinde borçtan sorumlu olduklarını, rapora itirazlarının gerekçede karşılanmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacılar, kredi sözleşmesindeki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia etmiş, davalı banka ise imzanın davacılara ait olduğunu savunarak borçtan sorumlu olduklarından, davanın reddini istemiştir. Dosya kapsamında alınan adli tıp raporunda, kredi sözleşmesindeki imzaların davacıların eli ürünü olduğunu ve fakat yazıların eli ürünü olmadığı yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulduğu halde ilk derece mahkemesince, davacıların kredi sözleşmesinde kefaletlerinin bulunmadığı yönündeki yanılgılı değerlendirmesinde isabet görülmemiştir.Adli Tıp Kurum raporunu düzenleyen heyetteki adli tıp uzmanı çalışanların KHK ile görevlerinden alınarak haklarında yargılamanın bulunduğu ileri sürülmüş ise de raporun düzenlenmesinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığına ilişkin herhangi bir soruşturmanın olduğu iddia edilmediğinden, bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir Esasen davadaki talep, dava konusu ilamsız icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olmasına göre; icra takip tarihi itibarıyla borçluluk durumunun tespiti ile somut olayda davacı kefillerin, 50.000 TL kefalet limiti dahilinde kendi temerrütleri ile sorumlu olmak kaydıyla, sorumlu oldukları tutarın belirlenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli olmadığından, duruşmalı inceleme yapılmasına karar verilmiş, seçilen uzman bilirkişi eliyle banka kayıtları üzerinde, yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle yapılan incelemeler sonucunda, uzman bilirkişiden kök ve ek bilirkişi raporları alınmıştır. Bankacı bilirkişi …. tarafından düzenlenen 30.01.2019 tarihli kök ve 12.02.2019 tarihli ek bilirkişi raporlarında özetle; davalı banka İle dava dışı kredi borçlusu/kredi lehtarı … Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davacı kefillerinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan BCH-borçlu cari hesap kredisinin (Eski adı … karşılığı avans) öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davalı bankanın davacı/kefiller hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu, davacı kefillerin sorumluğu, davacı/kefillerin 18.08.2004 tarihli ana genel kredi sözleşmesinde gösterilen kefalet limiti tutarının 50.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç toplamının 38.627,49 TL olduğu, dolayısıyla hesaplanan asıl borcun (ana para borcunun), kefalet limitinden daha düşük olduğundan davacıların asıl borç tutan 38.627,49 TL ile bunun temerrüdünün sonuçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, buna göre, davacıların takip tarihi itibari ile, 38.627,49 TL asıl alacak, 4.168,50 TL işlemiş faiz ve 208 TL bsmv olmak üzere toplam 43.004,42 TL borçtan sorumlu oldukları, oysaki davalı banka icra takibinde 118.788,88 TL asıl alacak, 14.089,67 TL işlemiş faiz, 704,48 TL bsmv ve 1.267,97 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 134.851,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği, dava tarihi itibari ile alacağın tespiti durumunda, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte 17.06.2011 tarihinde 17.397,13 TL, 19.07.2011 tarihinde 13.655,50 TL ve 19.07.2017 tarihinde ise 1.095,70 TL tahsilat yapıldığı, dava tarihinden (19.11.2012) önce yapılan toplam 31.052,63 TL tahsilatların TBK.nun 100 maddesi uyarınca öncelikle faiz ve ferilerine mahsup edilmek suretiyle dava tarihi itibariyle 100.792,66 TL toplam borç tutarının tespit edildiği, dava konusu icra takibi yönünden ise kısmi tahsilatlar dikkate alınarak yapılan hesaplamada dava tarihi itibari ile toplam borç tutarının 377.185,86 TL olarak belirlendiği belirtilmiştir.Davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu/lehtarı … Ltd. Şti. arasında 18.08.2004 tarihli 50.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bu kredi sözleşmesine davacılar … ve …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları, daha sonradan 27.09.2007 tarihinde 75.000,00 TL’lik limit artırım sözleşmesi yapılmak suretiyle limittin toplam 125.000,00 TL’ye yükseltildiği, davacıların 75.000,00 TL’lık limit artırım sözleşmesinde kefalet imzalarının bulunmadığı, dolayısıyla davacıların kefaleten sorumlu oldukları kefalet limitinin 50.000,00 TL olduğu, dava dışı kredi lehtarı şirketine BCH-Borçlu cari hesap kredisi (eski adı ile …- Senet karşılığı avans ve yeni adı İle rotatif kredi) ile taksitli ticari kredi kullandırıldığı görülmüştür.Davalı banka, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsiline yönelik olarak 2 adet hesap katı ihtarı keşide etmiş, asıl borçlu ve davacılar kefilleri muhatap göstermek suretiyle keşide etmiş olduğu 18.07.2008 tarihli noter ihtarnamesinde, 18.08.2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan 16.07.2008 tarihi itibariyle … kredisi toplam tutarı 38.314,59 TL nakdi alacağın ödenmesi istemişken, asıl borçlu ve kefiller…. muhatap kılarak keşide etmiş olduğu aynı tarihli 2. kat ihtarında ise; 27.09.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan 16.07.2008 tarihi itibariyle jest kredisi toplam tutarı 80.474,29 TL nakdi alacağın tahsilini istemiştir.18.08.2004 Genel kredi sözleşmesinde imzası bulunan davacı kefillerin 27.09.2007 tarihli limit artırım sözleşmesinde imzaları bulunmasa da, davalı bankaca kullandırılan kredinin esasen 18.08.2004 tarihli tek bir sözleşmeden kaynaklandığı, dolayısıyla davacı kefillerin 50.000 TL limitleri dahilinde kredi borcunun tamamından sorumlu oldukları kabul edilse de, davalı bankaca 2 ayrı hesap kat ihtarı keşide etmek suretiyle davacı kefillerin sorumluluğunu yalnızca cari hesap kredi (eski adı ile … Senet karşılığı avans ve yeni adı ile rotatif kredi) borcu 38.314,59 TL yönünden sınırlandırdığının kabulü gerekir. Davalı banka tacir olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tespit doğrultusunda, davalı bankaca kullandırılan krediden dolayı davacıların kat ihtarı tarihi itibari ile sorumlu oldukları borç tutarının 38.314,59 TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla bu miktar üzerinden davacıların sorumlu oldukları borç tutarı belirlenmiştir.Davalı bankaca İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinde ve gerekse dava konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yenilenen …. Esas ( …. Esas) sayılı icra takip dosyasında, tahsilde tekerrür olmamak kaydının yer aldığı gibi, ipotekli takipte yapılan tahsilatların icra dosyasına yapıldığı gözetildiğinde davacıların dava tarihi itibari ile borçluluk durumunu talep etmelerinde hukuki yararları görülmediği gibi, dosyaya sunulan 30.07.2004 tarihli İpotek akit senedinde, dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya olan borçlarının teminatı olarak davacıların davalı banka lehine taşınmazları üzerinde ipotek tesis ettirmiş oldukları görüldüğünden bu yöndeki itirazı da yerinde değildir. Bu tespit ve değerlendirmeler doğrultusunda, davacıların icra takip tarihi itibari ile borçluluk durumu belirlenmiştir. Şöyle ki; Davacılara hesap kat ihtarının 23.07.2008 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve 1 günlük mehil müddeti gözetildiğinde davacıların 25.07.2008 tarihinde temerrüde düştükleri görülmüştür.Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19. maddesinde. ” Müşteri temerrüt durumunda borcunu ve bu borcuna, bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına % 50’sinin iiavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanmasını ve bu şekilde hesaplanan faizi, bu faizin vergisini ve diğer eklentilerini ve bankanın her türlü masrafları ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder.”; denildiği, davalı bankanın 02.08.2007 tarih ve 2007/58 sayılı faiz oranları Genelgesi ile Ticari Kredi Genel Cari Faiz Oranının yıllık %35 olarak belirlenip banka teşkilatına (Şube ve ilgili birimlerine) deklere edildiği görülmektedir. Dolayısıyla 02.08.2007 -18.07.2008 döneminde (ihtarname tarihi aralığı) ticari kredi faizlerinde herhangi bir değişikliğin olmadığı, cari hesap-rotatif kredinin (eski adı ..) temerrüt faiz oranı yönünden: faiz Genelgesi ile deklere edilen akdi faizin %35 olduğu, dolayısıyla bu akdi faiz oranının sözleşme hükmüne göre % 50’sinin ilavesi ile %52,5 (35 x 1,50) oranında temerrüt faizi belirlenmiştir.Buna göre yapılan hesaplamada, davacıların dava konusu icra takip (06.10.2008) tarihi itibariyle 38.627,49 TL asıl alacak, 4.168,50 TL işlemiş faiz ve 208,43 TL Bsmv olmak üzere toplam 43.004,42 TL borçtan sorumlu oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Takipte istenen ihtarname gideri yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmekle beraber ihtarname gideri ispat edilememiştir. Hal böyleyken davalı banka dava konusu icra takibinde, icra takip tarihi itibariyle 118.788,88 TL asıl alacak, 14.089,67 TL işlemiş faiz ve 704,48 TL Bsmv olmak üzere, toplam 133.583,03 TL talepte bulunduğuna göre, icra takibinde 80.161,39 TL asıl alacak, 9.921,17 TL işlemiş faiz ve 496,05 TL Bsmv olmak üzere toplam, 90.578,61 TL fazla alacak talebinde bulunmuştur.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 356.maddesi uyarınca duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın kısmen kabulüne, davacıların İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yenilenen … (… Eski) Esas sayılı icra takip dosyasında takip tarihi itibariyle 80.161,39 TL asıl borç, 9.921,17 TL işlemiş faiz, 496,05 TL BSMV olmak üzere toplam 90.578,61 TL borçlu olmadıklarının tespitine; icra takibinde istenen ihtarname giderlerinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 2-Fazlaya ilişkin menfi tespit talebinin reddine, 3-Davalı banka, fazla talep yönünden icra takibine girişmekte haksız ise de yasal koşul olan kötü niyetin varlığı sabit görülmediğinden, davacıların icra inkar tazminatı taleplerinin reddine,4-Karar ve ilam harcı 6.187,42 TL’den peşin alınan 2.002,55 TL’nin düşümü ile bakiye 4.184,87 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,5-Davacılar tarafından yapılan 2.023,80-TL ilk harç, bilirkişi ücreti ve tebligat gideri 2.140,00 TL olmak üzere toplam 4.163,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre, 2.831,38 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 6-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 10.097,73 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,7-Davalı banka kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, reddedilen tutar üzerinden hesaplanan 5.080,49 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,8-Taraflarca yatırılan gider avans bakiyelerinin karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,9-İstinaf yargılaması yönünden; a)Davalı banka tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, yatırılan toplam 2.302,90 TL nisbi istinaf karar ilam harcının talep halinde davalıya iadesine, b)Davalı banka tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı, bilirkişi, tebligat ve posta gideri toplamı 2.722,00 TL (ayrıntısı Uyapta kayıtlı) olmak üzere toplam 2.820,10 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, c)İstinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, d-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,11-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 356.maddesi uyarınca duruşmalı olarak yapılan istinaf yargılaması sonucunda, 21/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.