Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/496 E. 2018/474 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/496
KARAR NO : 2018/474
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/347
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali- Yürürlüğün geri bırakılması
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; şirketin genel merkezinde 09/03/2017 tarihinde 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, şirketin işleyişi ile ilgili kararlar aldığını, ana sözleşmenini 8. maddesinin değiştirildiğini, pay sahiplerinin pay devir özgürlüğünün kısıtlandığını, ön alım hakkı için öngörülen sürelerin uzun olduğunu, anonim şirketlerde payın serbestçe devrinin ana ilke olduğunu, TTK 491. maddesinde şirket sermayesinin korunmasının amaçlandığını, pay devrine onay verme veya payın gerçek değerinden satın alma hakkının sadece anonim şirkete ait olup bu hakkın üçüncü kişiye devredilemeyeceğini, TTK 492. maddesinde nama yazılı payların devrinde esas sözleşme ile getirilecek sınırlamalara ilişkin ana ilkelerin belirlendiğini, bunun dışında devrin şirketin onayına bağlanamayacağını, TTK 493. maddesinde, nama yazılı payların devrinin esas sözleşme ile nasıl sınırlanacağının düzenlendiğini, esas sözleşme ile devredilebilirlik şartlarının ağırlaştırılamayacağını, bu durumun TTK 493/7. maddesine aykırılık teşkil edeceğini, esas sözleşme değişikliği ile pay devrine ağır bir kısıtlama getirildiğini, bunun TTK’nın emredici hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, genel kurulun gündemin 6. maddesi ile alınan ana sözleşmenin 8. maddesinin tadili ile ilgili kararın öncelikle yürütülmesinin geri bırakılmasına ve bu kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; genel kurulda gündemin 6. maddesi ile yer alan şirket ana sözleşmesinin 8. maddesi değişikliğinin mevzuata uygun olarak yapıldığını, değişikliğin TTK 421. maddesinde belirlenen nisaplara uygun alındığını, değiştirilen 8. madde ile pay devri durumunda, mevcut ortaklara ön alım hakkı tanındığını, bu durumda pay sahibinin zarara uğrama ihtimalinin bulunmadığını, değişiklikle herhangi bir hissedara veya gruba imtiyaz tanınmadığını, bu haktan tüm ortakların yararlanacağını, bu sebeple davacının tedbir talebinin reddi gerektiğini, TTK 339/2-d. maddesinde, nama yazılı pay senetlerinin devrinde sınırlama yapılabileceğini, TTK 452. maddesi gereğince de genel kurulun, kanunda öngörülen şartlara uymak suretiyle esas sözleşmenin tüm hükümlerini değiştirebilme yetkisi bulunduğunu, pay devrinin şirket dışı bir kişi veya organın onayına bağlanmasının söz konusu olmadığını, ön alım hakkı nama yazılı pay senetlerinin istenmeyen üçüncü kişilerin eline geçmesini engellemeyi amaçladığını, devir şartları kanunda öngörülenden daha fazla ağırlaştırılmadığını belirterek davacının tedbir talebinin ve iptal talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlayacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikmesinde bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, genel kurulda alınan kararın uygulanmasında bir zararın doğacağı konusunda mahkemede kanaat oluşmadığı, davacının hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir korumaya ihtiyacı bulunmadığı, ihtiyati tedbir talebinin haklılığını ortaya koyacak delil bildirilmediği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İptali talep edilen genel kurul kararı ile pay sahibinin pay devir özgürlüğünün kısıtlandığını, ön alım hakkındaki sürelerin uzun tutulduğunu, yapılan düzenleme ile pay devri hakkı üzerinde TTK’da düzenlenen sistemden daha ağır bir kısıtlama getirildiğini, düzenleme ile payın istenmeyen üçüncü kişinin eline geçmesini engellemekten öte istenen üçüncü kişinin eline geçmesinin sağlandığını, bu durumda hisse satışında alıcı bulmanın zorlaştığını, Hisse devrinin bu kadar zor şartlara bağlanması pay sahibini zarara uğratacağı açık olup bu durumda somut delil aranması açıkça hukuka aykırı olup ilk derece mahkemesinin, tedbir talebinin (yürürlüğün geri bırakılması talebinin) reddine ilişkin kararının kaldırılarak iptal talebine konu genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına dair tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, 09/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında, gündemin 6. maddesi ile alınan şirket ana sözleşmesinin 8. maddesini değiştiren genel kurul kararının iptali ile yürütülmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir. Şirket ana sözleşmesinin hisse senetlerinin türü ve devri başlıklı 8. Maddesinde, ”Nama yazılı hisselerin devir ve temlikinin hukuki geçerlilik olarak akdedilmiş hisse devir sözleşmesinin yönetim kurulu tarafından onaylanması şarttır.” düzenlemesini içermektedir. 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesi ile alınan karar ile ana sözleşmenin 8.maddesinde değişiklik yapılmış, hisse devrinde diğer hissedarlara ön alım hakkı tanınmış ve hisse satımında izlenecek yol ana sözleşmeye eklenmiştir. Hissesini satmak isteyen pay sahibine öncelikle diğer hissedarlara hissesini satmak istediğini noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirmiştir.Rakip şirketlere pay devri zorlaştırılmış, bu durumda şirketteki pay sahiplerine ve şirkete payları devralma hakkı tanınmıştır.TTK 490 vd.maddeleri nama yazılı payların devrini ve devri için getirilen ilkeleri ve sınırlandırmaları düzenlemiştir. TTK 491.maddesi gereğince nama yazılı paylar ancak şirketin onayı ile devredilebilir. Aynı yasanın 493.maddesinde de benzer düzenlemeler yer almakta bu maddenin 7.fıkrasında, esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz hükmüne amirdir.Davacı, getirilen yeni düzenlemenin kanuna aykırı olduğunu iddia ederek iptal talebinde bulunmuştur. TTK 449.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. maddelerinden yararlanmak gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir.İlk derece mahkemesi, TTK.nın 449.m uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra talebin reddine karar vermiştir. Anılan kanun hükmü mahkemeye, taraflar arasındaki hukuki menfaat dengesini gözetmek suretiyle tebdir konusunda takdir hakkı tanımıştır.Somut olayda; iddiaların yargılamayı gerektirmesi, şirket işleyişinin devam etmesi, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zarar doğacağına yönelik de emareler bulunmaması, genel kurul kararının uygulanmasının geri bırakılması yönünden mevcut veya yakın bir tehlikenin varlığı konusunda yaklaşık bir kanaat oluşturacak delil sunulmaması ve tarafların menfaat dengeleri de dikkate alınarak TTK.nın 449.maddesi uyarınca yürütmenin tedbiren durdurulması talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu sebeple davacının istinaf başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.10/05/2018