Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/494 E. 2018/1529 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/494
KARAR NO : 2018/1529
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017
NUMARASI : 2015/487 2017/879
DAVANIN KONUSU : Acentelik Sözleşmenin Fesih İşleminin İptali- Sisteme
Müdahalenin Önlenmesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi işleminin iptali- müdahalenin önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile …nin 29.01.2014 tarihinde acentelik sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme ile müvekkilinin Yüksek Hızlı Tren (YHT) bileti satmaya yetkili kılındığını, …nin 10.01.2015 tarihinde, Yüksek Hızlı Tren bilet satış sistemini hukuka aykırı bir biçimde bloke ettiğini, müvekkilince TCDD Haydarpaşa I .Bölge Müdürlüğüne yapılan itiraz ve noter kanalıyla çekilen ihtar üzerine Yüksek Hızlı Tren bilet satış sisteminin tekrar aktif hale getirildiğini, 12 Ocak 2015 talihinde, Yüksek Hızlı Tren bilet satış sisteminin tekrar on (10) gün süreyle kapatıldığını, müvekkilinin, itiraz ve ihtarları üzerine tekrar aktif hale getirilen Yüksek Hızlı Tren bilet satış sisteminin 7 gün süreyle Yüksek Hızlı Tren bilet satış sistemini hiçbir gerekçe göstermeksizin kapatan TCDD Haydarpaşa 1.Bölge Müdürlüğü Yetkililerinin bloke koyup bilet satışına kapattıkları sistemi tekrar 28 Nisan 2015 tarihinde aktif hale getirdiklerini, müvekkili şirketin Yüksek Hızlı Tren bilet satış sisteminin 15 Haziran 2015 tarihinde TCDD 1.Bölge Müdürlüğünce hiçbir bilgilendirme yapılmaksızın hukuka aykırı davranışla bloke edilmiş olup, bilet satış sisteminin kapatıldığını, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/87041 Soruşturma numarasıyla … yetkilileri hakkında bilet satış sistemini kasıtlı olarak kapatıp iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi ve görevi kötüye kullanma suçlarından dolayı soruşturma yürütüldüğünü, müvekkilinin …nin tek taraflı olarak sözleşmeyi feshederek bilet satış sistemini kapatması sonucu İstanbul 9. İdare Mahkemesinde dava açarak yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, her iki tarafın tacir olması ve acentelik sözleşmesinin varlığı sebebiyle, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle idari mahkemesinin görevsizlik kararı verdiğini, …nin müvekkilinin yasal dava açma süresinin bitimini beklemeden bilet satış sistemini kapattığını, … ve davacının tacir olması nedeniyle ve aralarında bir acentelik sözleşmesi mevcut bulunduğundan, bu sözleşmenin feshinin ne şekilde yapılacağının TTK’da açıkça yer almasına rağmen, kanun ve sözleşme şartlarına aykırı hareket ederek haksız şekilde sözleşme feshedilerek bilet satış sistemi kapatılan müvekkilinin zarara uğradığını ve bilet satış sisteminin kapalı olduğu her gün maddi ve manevi zarara uğrayarak ticari itibar kaybettiğini belirterek, …nin bu hukuka aykırı işleminin daha fazla telafisi güç ve İmkansız zararlar doğurmasını engellemek adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve neticeten bilet satış sisteminin aktif hale getirilerek, bu uyuşmazlığın çözüme kavuşmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; davacıya sözleşme şartları çerçevesinde TCDD anahat yolcu tren biletlerini satma acenteliği yetkisi verildiğini, ancak davacının adres değişikliği talebinde bulunduğunu, bu talebinin reddedildiğini, davacının 29/12/2014 tarihli dilekçesi ile talebini yinelerken bu arada sözleşme adresinden taşındığını, müvekkili tarafından davacının faaliyetine son verilmesinin istendiğini, 22/01/2015 tarih 1869 sayılı yazı ile davacıya adres değişikliği talebinin uygun olmadığını, sözleşme şartlarına uyulması gerektiği, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, davacının noter ihtarına cevap verilerek “Sözleşme hükümlerine aykırı olarak sözleşmede belirtilen yer dışında bilet satışı yapmayacağı konusunda sözlü teminat vermesi üzerine 21/01/2015 saat 16:30 da bilet satış izni verildiğini, sözleşme hükümlerine uyulması, adres dışında satış yapılmamasının” istendiği, davacının, sözleşme hükümlerine aykırı olarak sözleşme adresi dışında satış yapmaya devam ettiğini, davacının ısrarla ve inatla sözleşme hükümlerine uymamış olduğunu, müvekkili kuruluşun davacının bilet satış sözleşmesini iptal-feshettiğini, hukukta ve yasal düzenlemede fesih işleminin iptali için dava açılmasının öngörülmediğini, fesih iradesinin karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğuracağını, davacı fesih sürecini uzatmak için ünce İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 2015/1285 Esasına kayden dava açtığını belirterek, davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinin ıslahı ile TCDD l. Bölge Müdürlüğü Yolcu Servis Müdürlüğünün Acente Sözleşmesi uyarınca çalışan YHT Bilet Satış Sistemine yapılan müdahalenin önlenerek; sözleşmenin tek taraflı fesih işleminin iptali ile eski hale getirilmesine, ayrıca ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesi istinafa konu nihai kararında: yargı yetkisini, Anayasanın 9. maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkemece, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda (Ay. m.141) toplanan deliller, acentelik sözleşmesi, fesih yazısı, idare mahkemesi kararı, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 29/01/2014 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığı, ancak sözleşmenin 15/06/2015 tarihinde davalı tarafından feshedildiği, her ne kadar davacı taraf dava ve ıslah dilekçesinde sözleşmenin feshinin iptalini ve bilet satış sisteminin açılmasını talep etmiş ise de kural olarak hiç kimse, isteği dışında, bir sözleşme ilişkisine girmeye mecbur olmadığı gibi hiç kimsenin bir sözleşmenin kurulması için bir öneride bulunmaya zorlanamayacağı ve aynı zamanda kendisine yöneltilen bir öneriyi kabule de mecbur olmadığı, kendi aralarında sözleşme imzalayan kişilerin, meydana getirmiş oldukları bu sözleşmeyi tamamen ortadan kaldırabilecekleri gibi, sözleşmenin bir bölümünü de ortadan kaldırabilme özgürlüğüne sahip oldukları, hiç kimsenin bir sözleşme ile bağlı kalmaya zorlanamayacağı, sözleşmenin iptaline ilişkin talebin bu nedenle yerinde olmadığı, bilet satış sistemine müdahalenin önlenmesine ilişkin talebin ise sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacı tarafın herhangi bir şahsi hakkının kalmamış olması karşısında yerinde olmadığı, acentelik sözleşmesinin TTK ‘nın 121 vd maddelerinde düzenlendiği, davalının ise özel hukuka tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, davalıyı sözleşme ile bağlı kalmaya zorlayacak herhangi bir hukuki düzenlemenin bulunmadığı sonuç ve vicdani kanaatine (Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
TCDD ile 29.01.2011 günü Acentelik Sözleşmesi yapılarak müvekkilinin bu sözleşmeyle Yüksek Hızlı Tren bileti satmaya yetkili kılındığını, müvekkilinin 2014 yılı Ağustos ayında da bilet satışlarına başlandığını, … Bilet Satış Sistemini 10.01.2015 günü bloke edilerek müvekkilinin ticari itibarina maddi zarar verdiğini, müvekkilinin yaptığı itirazlar ve çektiği Noter ihtarnameleri sonunda bilet satış sistemi yeniden aktif hale getirildiğini, 12/01/2015 günü müvekkiline ait şirketin bilet satış sistemi yeniden 10 gün süre ile kapatıldığını, müvekkilinin maddi zararları yanında manevi zararlarıda çalışma özgürlüğü ihlal edilerek oluştuğunu, ihtar ve itirazlar sonucu 22.01.2015 tarihinde yeniden bilet satış sistemi aktif duruma getirildiğini, 09.02.2015 günü TCDD Haydarpaşa 1.Bölge Müdürlüğünce yine hiçbir neden gösterilmeden hukuka aykırı olarak bilet sisteminin 2 gün süre ile kapatıldığını, itiraz ve ihtarlar üzerine 11.02.2015’te sistemin yeniden açıldığını, bu durumun müvekkilini taciz etme ve yıldırma amacına yönelik olduğunu, müvekkilinin çalışma özgürlüğünü ihlal eden TCDD Haydarpaşa 1.Bölge Müdürlüğü görevlileri hukuka aykırı eylemleri 21/04/2015 günü tekrarladıklarını, 7 gün süre ile de bir gerekçe göstermeksizin kapatılan sistem,yine müvekkilin itiraz ve noter ihtarı ile 28.04.2015’te yeniden aktif hale getirildiğini ve 15.06.2015 günü bir gerekçe gösterilmeden bilet satiş sistemi bloke edilerek yeniden kapatıldığını, ayrıca … Turizm isimli Otobüs Firmasına da baski yaparak müvekkili ile bilet satış sözleşmesini de feshetmesine neden olduğunu, davalı … tarafından tek taraflı olarak sözleşme fesih edilmesinden dolayı İstanbul 9.İdare Mahkemesine başvuru yaparak davalının tek taraflı bilet satış sisteminin iptaline ilişkin yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını, ancak iki tarafında tacir olması nedeni ile İdare Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı ilk derece Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderdiğini, bilet satış sisteminin12.09.2015 tarihinde tekrar kapatıldığını, davalının keyfi ve sözleşmeye aykırı şekilde sistemi kapattığını, akabinde davalının tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin başvurusu üzerine, davalı … vekili 07.12.2015 günlü cevap dilekçesiyle, davacının sözleşmeye aykırı olarak adres değiştirdiği gerekçesiyle talebin reddedildiğini ve sözleşmenin de bu nedenle feshedildiğini bildirdiğini,
Acentelik Sözleşmesinin bir yıl süreli olduğunu ve davalı tarafından davacıya yazılan 18.06.2015 günlü yazı ile acentelîk sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin bu işlemin (sözleşmenin iptali işleminin) iptali ve YHT Bilet Satış Sisteminin açılması ve dava sonuna kadarda tedbir verilmesi istemli bu davayı açtığını,
İlk derece mahkemesinin kararında gösterdiği hukuki gerekçelerin yerinde olmadığını, acentelik sözleşmesini imzalayan davalı idarenin sözleşme ile bağlı olduğunu, bir sözleşme yapmaya zorlanmasının söz konusu olmadığını, acentelik sözleşmesinin 8. maddesi gereği, sistemin şifresini müvekkiline tutanakla teslim etmesi gerektiğini ancak bu gereği yerine getirmeyerek şifreyi tutanakla teslim etmediğini, sonrasında ise müvekkilinin 24.12.2013 tarihinde TCDD hesabına yatırdığı 5.000,00 TL teminatın hayali bir şirketin şifreleri kırarak sistemden çaldığını söyleyerek müvekkilinden ikinci kez teminat yatırmasını talep ettiğini, müvekkilinin ise sisteminin açılması için 08.10.2014 tarihinde ikinci kez teminat yatırmak zorunda kaldığını,
Müvekkilinin bilet satış sistemi kapatılarak çalışması engellendiğini, bir yıllık sözleşme süresince dahi çalışmasına müsade edilmediğini, sonuçta ise haksız suçlamalar ile acentelik sözleşmesinin tek taraflı iptal edildiğini, üstelik …nin, müvekkilinin otobüs bileti satışı yaptığı … Turizm’e de baskı yaparak müvekkilin…. ile sözleşmesinin iptal edilmesini sağlandığını,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin davalı kurum tarafından tek taraflı olarak feshine ilişkin işleminin iptali ve davalı tarafından davacının bilet satış sistemine yapılan müdahalenin meni isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 29.01.2014 tarihli sözleşme, hukuki niteliği itibariyle acentelik sözleşmesidir. Davalı kurum, davacının sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini davacıya bildirmiştir. Davacı, davalının tek taraflı fesih işleminin iptalini ve davalı tarafından, davacının kullandığı bilet satış sistemine yapılan müdahalenin menini istemektedir.
Davada, haksız fesih nedeniyle tazminat ve benzeri parasal talep yoktur.
Davalının, acentelik sözleşmesini tek taraflı sona erdirme yetkisinin bulunup bulunmadığının ortaya konulabilmesi için, acentelik sözleşmesinin hukuki niteliği üzerinde durmak gerekir.
Acentelik sözleşmesi, TTK’nın 102. Maddesinde aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır;
“(1)Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.
“(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır”.
Bu tanıma göre, acentelik sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle vekalet benzeri sözleşmelerdendir. TTK’da özel hüküm bulunmayan hallerde, aracılık yapan acente hakkında öncelikle simsarlık hakkındaki özel hükümler uygulanacak, orada da hüküm bulunmayan hallerde vekalet sözleşmesi hükümleri doğrudan uygulanacaktır.
Somut olayda davacı acente, müvekkili nam ve hesabına yolcu taşıma sözleşmesi akdeden (yolcu bileti satan) konumunda olup, TTK’da hüküm bulunmayan hallerde, komisyon sözleşmesi hükümleri, yani TBK’nın 532 ila 545. maddeleri öncelikle uygulanacak, orada hüküm bulunmayan hallerde ise TBK’nın vekalet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Burada kıyasen uygulama değil, doğrudan uygulama söz konusudur.
Acentelik sözleşmesinin sona ermesi, TTK’nın 121.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre, “Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.” Buna göre, belirli süreli acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak ve haklı bir sebep bulunmadan fesheden taraf, başlamış işlerin tamamlanmaması nedeniyle, diğer tarafın uğradığı zararları tazminle mükelleftir. Yine, haksız fesheden taraf, TBK’nın genel hükümlerine göre, diğer tarafın sözleşmenin bakiye süresi için yoksun kaldığı kârı da ödemekle yükümlü olacaktır. Bunun dışında, sözleşmenin tek taraflı beyanla sona erdirilmesi konusunda TTK’nın acenteliği düzenleyen maddelerinde bir hüküm bulunmamaktadır.
Komisyon sözleşmesini düzenleyen TBK’nın 532. maddesindeki tanıma göre, “Alım veya satım komisyonculuğu, komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği sözleşmedir. Bu bölümdeki hükümler saklı kalmak üzere, komisyon sözleşmelerine vekâlet hükümleri uygulanır”. Komisyon sözleşmesini düzenleyen hükümler arasında, sözleşmenin tek taraflı olarak sona erdirilmesi konusunda genel bir hüküm bulunmamakla birlikte, Kanun’da sözleşmenin bir tarafı komisyoncu (vekil), diğer tarafı ise vekalet veren olarak düzenlenmiştir. Yine, 545. maddedeki düzenlemeye göre, vekâlet verenin vekâleti geri aldığı haberi komisyoncuya ulaştığı anda, komisyoncunun işlemi kendisiyle yapma hakkının düşeceği hükme bağlanmıştır.
TTK’nın 102 ve TBK’nın 532. maddelerinin atfıyla, acentelik sözleşmesi yönünden de uygulanması gereken TBK’nın 512. maddesine göre, “Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür”.
Yukarıdaki hukuki açıklamalar ışığında, acente, sözleşmeyi tek taraflı olarak her zaman sona erdirebilir. Bu düzenleme, bir güven ilişkisi olan vekalet ilişkisinin doğal bir sonucudur. Ancak, uygun olmayan zamanda, yani sözleşmede kararlaştırılan süreden önce ve haklı bir sebep bulunmadan sözleşmeyi fesheden taraf, diğer tarafın zararlarını ödemekle yükümlü olur. Bu açıklamanın doğal bir sonucu olarak, davalı, acentelik ilişkisini devam ettirmeye zorlanamaz.
Somut olayda davacının, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat vb. talepleri yoktur. Sadece, davalı kurumun sözleşmenin feshi işleminin iptalini ve davalının, davacı tarafından kullanılan bilet satış sistemine yaptığı müdahalenin menini istemektedir. Bu talep, davalının acentelik ilişkisini cebren sürdürmesini sağlamaya yönelik olup, yukarıda yapılan hukuki açıklamalar ışığında, davalının sözleşme ilişkisini sürdürmeye zorlanması konusunda bir mahkeme kararı verilmesi hukuken mümkün değildir.
Gerek bu açıklamalar gerekse ilk derece mahkemesince, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 23/1.2. maddesi uyarınca davalının acentelik sözleşmesini fesih hakkına sahip olduğu, karşılıklı güven ilişkisine dayalı iki taraflı dava konusu sözleşmenin devamına kimsenin zorlanamayacağı yönündeki tespit isabetlidir.
Ancak, davalının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı hususu bu davada değerlendirilemez. Çünkü, davadaki talep sonucu, hukuken korunan bir talep değildir. Bu değerlendirme, ancak bir tazminat davasında yapılabilir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.