Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/491 E. 2018/1271 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/491
KARAR NO : 2018/1271
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2016/129- 2017/544 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacılar vekili, taraflar arasında 12/04/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının müvekkillerine ödemeyi taahhüt ettiği taksitlerden 30.10.2015 tarihli taksitin bir kısmını ödediğini, kalan taksitleri ödemediğini, alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların kar ve zarara katılım akdine dayalı hesap açtırdığını, esasen sözleşmenin borcun nakli olduğunu, temlikten sözedilemeyeceğini, dolayısıyla takip tarihi itibariyle müvekkili şirketten kesinleşmiş, muaccel ve likit bir alacağı bulunmadığını, … Finans şirketin tasfiye halinde bulunduğunu, tasfiye sonucunda alacağın tespit edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, taraflar arasındaki 12.04.2010 tarihli sözleşmeyle davacıların dava dışı … Kurumu A.Ş. nezdinde mevcut alacaklarını davalıya 12.233,00 USD mukabilinde sattığı, sözleşmede davalının satın aldığı alacağın bedelini ödemesine ilişkin takvim mevcut olup, ödemelerin dava dışı finans kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin hüküm bulunmadığından (Yargıtay 19.HD nin E.2016/4537 K:2016/7507 sayılı ilamı) davacının ödenmeyen alacağının miktarının tespit edildiği, takipten sonra dava açılmadan önce ödenen tutarın TBK 100 .maddesi uyarınca öncelikle faize mahsup edildiği, buna göre, asıl alacağın 2.973USD olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe vaki itirazının 2.973,08 USD asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince devlet bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle tahsili için takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; alacağın muaccel olmadığını, sözleşme başlığında alacağın temliki denilse de borcun naklinin (yüklenilmesinin) söz konusu olduğunu,… Finans Kurumu A.Ş.’nin borçlu sıfatının ortadan kalktığını, bu borcu müvekkilinin üstlendiğini, borcun nakli sözleşmesinin niteliği gereği, borcu devralan yeni borçlu davalı şirketin, eski borçlunun davacı alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve defileri ileri sürme hakkının bulunduğunu, …Finans Kurumu A.Ş. hakkındaki tasfiye sürecinin devam etmekte olup kâr-zarar hesabının neticelenmediğini, tasfiye süreci devam ederken alacak talep edilmesinin mümkün olmadığını, çünkü tasfiye sonunda dava konusu alacağın muaccel olacağını, borcun 6 aylık taksitlerinin ödendiğini, dolayısıyla sözleşmede kararlaştırılan mutlak sorumluluğun ortadan kalktığını, ilk derece mahkemesi kararının savunma sebeplerini karşılamaktan uzak olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan alacağın temliki sözlemesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.
HMK.’nın 355.maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki 12.04.2010 tarihli “Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin içeriği incelendiğinde; davacının dava dışı …Finans Kurumundan olan 12.233 USD alacağını davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bu temlik karşılığında davalının davacıya 58 taksitte toplam 12.233 USD ödemeyi taahhüt ettiği, taksitlerin 30.01.2011 tarihinde başlayıp 30.10.2015 tarihinde sona erdiği, aylık 210 USD ödeme kararlaştırıldığı, takip tarihine kadar 6 taksitten fazla tutarın ödenmediği görülmüştür.
Temlik tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 162. maddesi uyarınca, kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak men edilmiş olmadıkça borçlunun rızasını almaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Aynı Yasa’nın 163. maddesi uyarınca temlik sözleşmesinin yazılı yapılması gerekir.
Aynı Yasa’nın 173. maddesinde borcun nakli düzenlenmiş olup bir borçluya karşı yapılan borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya borcu tebliğ etmek yahut alacaklının rızasını istihsal ederek borcu üzerine almak suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder.
Bu durumda, taraflar arasında imzalanan sözleşme niteliği itibariyle alacağın temliki sözleşmesi olup, bu yöndeki istinaf sebep ve gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında yapılan temlik sözleşmesinde, davalı tarafından temlik alınan alacağın karşılığında, alacaklıya temlik bedeli ödenmesine ilişkin takvim mevcuttur. Ödemelerin dava dışı Finans Kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Temlik sözleşmesinde her bir taksitin hangi tarihte ödeneceği belirlendiğinden, davalının temerrüde düşürülmesi için ihtara gerek olmadığı gibi, sözleşmenin 4.6. maddesinde, temlik alanın 6 taksiti ödeyememesi halinde temlik edenin kalan miktarı temlik alandan tahsili cihetine gidebileceği hüküm altına alınmış olmasına göre ve alacağın likit-bilinebilir olduğundan koşulları oluşan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli karar başlığında davacıların eksik gösterilmiş olması, ilk derece mahkemesince HMK’nın 304. maddesi uyarınca her zaman düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olması karşısında, davalının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 533,00 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08/11/2018
KANUN YOLU : HMK.362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.