Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/480 E. 2018/1217 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/480
KARAR NO : 2018/1217
KARAR TARİHİ: 01/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2017
NUMARASI : 2013/326- 2017/1037 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar… AŞ ile …Ltd. Şti vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına ait emtianın İstanbul’dan Kazakistan’a sevkiyatında gerçekleşecek rizikoyu Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalamış olduğunu, emtianın 25.11.2009 tarihinde … plakalı araca yüklenip, 26.11.2009 tarihinde bu aracın İstanbul Halkalı Gümrüğü’ne giriş yaptığını, 05.12.2009 tarihinde taşıma işlemi devam ederken, söndürülmeden atılan sigara izmaritinin araç tentesini tutuşturması sonucu araçta yangın çıktığını, Türkmenistan Güvenlik Ekipleri tarafından müdahale edilerek yangının söndürüldüğünü, taşıma esnasında araçta meydana gelen yangın neticesinde oluşan hasardan ötürü müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına 43.373,39- USD karşılığı olarak 12.01.2010 tarihinde 63.802,24.-TL. hasar tazminatı ödemesi yaptığını, sigortalısının haklarına halef olduğunu, emtianın taşıma işini üstlenen davalıların hasardan dolayı sorumlu olduklarını, alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ltd. Şti. vekili, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile dava dışı … Şti. arasında 24.11.2009 tarihinde taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesi imzalandığını, müvekkili firmanın söz konusu taşıma için diğer davalı … Ltd. Şti. ile anlaştığını, taşıma işinin bu şirkete ait araçlara yüklenerek gerçekleştirildiğini, 12.05.2009 tarihinde araç Türkmenistan’da seyir halindeyken römorkörünün tentesinde çıkan yangın sonucu aracın yandığını, yangın tutanağında, aracın söndürülmeden atılan sigaranın aracın arka tentesine düşmesi neticesinde meydana geldiğinden şüphe edildiği şeklinde değerlendirmede bulunulduğunu, nereden geldiği belli olmayan bir sigara izmaritinin çıkardığı iddia edilen yangından dolayı müvekkili firmanın sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı tasfiye halindeki …Ltd Şti temsilcisi, şirketin yetkilisi olup, tasfiye olmuş şirket aleyhine dava açılamayacağını, itirazın iptali davasının bir yıllık süre içerisinde açılmadığını, keza CMR mad. 32/1 “Bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir” hükmünü içerdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …A.Ş. vekili, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ayrıca uluslararası taşımada uygulanacak olan CMR’nin 32/1. maddesi gereğince, davanın zamanaşımına uğradığını, aracın römorkundaki yangına, nereden geldiği belli olmayan bir sigara izmaritinin sebep olduğunun iddia edildiğini, bu da müvekkil şirketin hasardaki kusursuzluğunu ispat ettiğini, tazminat tutarı fahiş olup, müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, işlemiş faizin yerinde olmadığını, ayrıca CMR’nin 27/1. maddesi uyarınca, %5 üzerinden faiz istenebileceğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, poliçesi kapsamında, sigortalanan emtianın gıda maddesi olduğu, taşıyıcının … nakliyat Kara Taşımacılığı, taşıyıcı araç ruhsat sahibinin .. . Taşımacılık . Ltd. Şti. olduğu, ihracata konu gıda maddesinin Kazakistan’a sevkedilmek üzere diğer davalı … Ltd. Şti. ile anlaşma yapıldığı, 05/12/2009 tarihinde seyir halinde iken aracın söndürülmeden atılan sigara izmaritinin araç tentesini tutuşturması sonucunda yangının meydana geldiği, yangın sonucunda emtianın tam zayi olduğu ve hasara konu emtia da sovtaj değerinin bulunmadığı, sevkiyatı gerçekleştiren araçta seyir esnasında söndürülmeden atılan sigara izmaritinin araç tentesini tutuşturması sonucunda meydana gelen yangında her üç davalının da sorumlu olduğu, araç sürücüsü dışında başka bir amaçla yada başka bir kişinin yangın çıkardığına dair tespit de yapılamadığı, tazminat miktarının 62.547,00 TL asıl alacak ve ödeme tarihine göre takip tarihine kadar işlemiş faizin 8.966,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıların takibe itirazlarının 62.457,00 TL asıl alacak ve 8.966,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.423,00 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 62,457,00 TL’ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi gereğince değişen/azalan oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına, alacağın likit olduğu gözönüne alındığında kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatı tutarı 24.982,80 TL nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar … A.Ş. ve…Ltd. Şti. vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
A-Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ayrıca CMR’nin 32/1. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde davanın açılmadığından süresinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, gerekli özen ve tedbire rağmen bu sonuç ortaya çıkacaksa taşıyıcının sorumlu olmadığını, icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, CMR’nin 32. maddesi uyarınca alacağın dava tarihinden önce zamanaşımına uğradığından davanın bu nedenle reddi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, İstanbul/Türkiye’den Almatı/Kazakistan’a davalılar tarafından taşınan emtianın seyir halindeyken araçta meydana gelen yangın sonucunda zayi olması nedeniyle, dava dışı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının davalı taşımacılara rücundan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davalılar vekillerinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda öncelikli uyuşmazlık usulü yönlerde olup, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı ve davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerekir.
İlk derece mahkemesince, 27.11.2014 tarihli duruşmanın ara kararıyla davalıların zamanaşımı ve hak düşürücü süreye yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. İtiraz tebliğ edilmedikçe süre başlamaz. İcra dairesinde alacaklı tarafından birtakım işlemlerin yapılmış olması da açıkça itiraz hakkında bir ikrar bulunmadıkça yasada öngörülen 1 yıllık sürenin başlamasına cevaz vermez. Somut olayda davalı borçluların itiraz dilekçeleri davacı alacaklıya tebliğ edilmediğine göre davanın süresinde açıldığının kabulünde isabetsizlik yoktur.
Davalılar süresi içerisinde, takibe ve davaya konu alacağın CMR’nin 32. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını savunmuşlardır.
Takip ve davaya konu alacak, CMR hükümlerine göre taşınan emtiadaki hasardan kaynaklanmış olup bu nevi talepler bakımından CMR’nin 32. maddesinin nazara alınması gerekmektedir. TTK’daki halefiyet ilkesi uyarınca, davacı sigortacının, dava dışı sigortalısının hakkından daha fazlasına sahip olamayacağı açıktır. Bu durumda, mahkemece de kabul edildiği üzere, işbu davada ileri sürülen zamanaşımı def’inin karşılanmasında dava dışı sigortalı ile davalı taşımacı arasındaki taşıma ilişkisi bakımından uygulanması gereken sözü geçen uluslararası Sözleşmenin 32. maddesi hükmünün nazara alınması gerektiğinde kuşku yoktur.
CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi bir yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise üç yıl olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, dava dışı sigortalı tarafından gönderilen ve davalılar tarafından taşınan gıda emtiasının sevki sırasında söndürülmeden atılan sigara izmaritinin araç tentesini tutuşturması sonucunda emtia zayi olmuştur. Bu durumda, davalı taşıyıcının hasarın oluşmasına “bilerek kötü hareketinin” neden olduğunun iddia edildiği ileri sürülemeyeceği gibi mahkemenin de bu yolda bir kabulü yoktur. Şu halde, somut dava bakımından zamanaşımı süresinin bir yıl olarak kabulü zorunludur.
İkinci olarak, zamanaşımı başlangıcı üzerinde durulmalıdır. CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin, emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden başlayacağı ifade edilmektedir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda 818 sayılı BK’nın 132, 133 ve 136. maddeleri hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Dosya kapsamı uyarınca emtianın 06.12.2009 tarihinde yangın neticesinde zayi olduğu, davacı tarafından sigortalısına 12.01.2010 tarihinde ödeme yapıldığı ve icra takibine 01.12.2010 tarihinde girişildiği gözetildiğinde, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame edildiğinin kabulü gerekir.
Ne var ki, icra takibiyle kesilen bir yıllık zamanaşımı süresinin yeniden ne zaman başlayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. Bu durumda, zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde, takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı ve başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle bir yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir. Dosyada mevcut icra takip dosyasının incelenmesinde, davacı takip alacaklısı sigorta şirketi tarafından davalı borçlu şirketler aleyhine, ödenen sigorta tazminatının rücuen tazmini için 01.12.2010 tarihinde ilamsız icra takibine girişildiği, icra takibinin davalı borçluların süresi içerisinde itirazları sonucu durduğu, icra dosyasında alacaklı vekilinin 09.02.2011 tarihinde borçlu … A.Ş. hakkında banka hesaplarına haciz konması talebinde bulunduğu ve talep gibi aynı tarihte icra müdürlüğünce işlem yapıldığı görülmüş ve icra memuru tarafından alınan 09.02.2011 tarihli bu karardan itibaren, alacaklının haciz talebinde bulunduğu13.03.2012 tarihine değin geçen bir yılı aşkın sürede zamanaşımını kesen bir takip işlemi bulunmamaktadır.
İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan Yargıtay uygulaması ve doktrince de benimsenen “uyuşmazlığı ileriye götüren işlemler” niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nın 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen bir yıllık ve altı aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir.
Bu açıdan bakıldığında, işbu dava, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.
Öte yandan, TBK’nın 153. maddesinde (818 Sayılı BK’nun 132. mad.) zamanaşımını durduran sebepler sıralanmıştır. Belirtilen durum, bir diğer söyleyişle icra takibinin durması, anılan kanun maddesinde yazılı sebepler arasında yer almadığından işlemeye başlayan zamanaşımının itirazın alacaklıya tebliğine değin durmuş olduğundan da söz edilemeyecektir. Üstelik, İİK’nun 59. maddesi, icra takibine girişen alacaklının, borçlunun yapabileceği itirazın tebliği için gerekli gideri peşinen karşılamakla yükümlü olduğu hükmünü içermektedir. Kısaca söylemek gerekirse, bu konudaki yükümlülük alacaklıya aittir. İncelenen takip dosyası zabıtlarından, alacaklı vekilinin bu gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda da, alacaklının itirazın kendisine tebliğ edilmediğinden bahisle davalının oyalaması nedeniyle zamanaşımı süresinin geçirildiğini, bir başka söyleyişle zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin MK’nun 2. maddesine aykırı olduğuna dayanabilmesi olanaklı değildir. Bir an için, yasada sıralanan zamanaşımını durduran sebeplerin sınırlı olmadığının, icra takibinin itiraz üzerine durdurulması halinde itirazın tebliğine değin alacağa yönelik zamanaşımı süresinin de duracağının ilke olarak kabulü halinde dahi, alacaklının borçlunun zatından kaynaklanmayan nedenlerden yararlanması sonucunu doğuracak şekilde, borçlunun itirazı ile itirazın alacaklıya tebliği arasında zamanaşımı süresinin durması gerektiği de ileri sürülemeyecektir (Yargıtay 11. HD, 24.01.2013 tarih, 2011/12619 Esas-2013/1079 Karar sayılı emsal içtihadı).
Tüm bu nedenlerle, takip ve dava konusu alacak, CMR’nin 32, 818 Sayılı TBK’nın 153, 154 ve 157. maddeleri (818 Sayılı BK’nun 133, 132 ve 136. mad.) gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olup, kararı istinaf eden davalılar vekillerinin bu yoldaki def’inin eksik, hatalı ve yetersiz gerekçeyle reddedilmesi doğru olmamış, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının istinaf eden davalılar yönünden yönünden kaldırılarak, bu davalılar hakkında davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı Tasfiye Halinde …Ticaret Limited Şirketi yönünden ilk derece mahkemesince verilen 2013/326 Esas – 2017/1037 Karar sayılı, 31.10.2017 tarihli hüküm istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, bu davalı şirket hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
B)Davalılar …A.Ş. ile …Ltd. Şti. aleyhindeki dava yönünden;
Davalılar … A.Ş. ile …. Ltd. Şti. vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; ilk derece mahkemesince verilen istinafa konu hükmün HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca bu davalılar yönünden kaldırılarak, Dairemizce adı geçen davalılar hakkında yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davalılar …A.Ş. ile… Ltd. Şti. aleyhindeki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davalılar …A.Ş. ile … Ltd. Şti. tarafından gider yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacının bu davalılar yönünden yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Bu iki davalı kendilerini ayrı vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 8.206,53 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak Tarifenin 3/II.md. uyarınca bu iki davalıya eşit miktarlarda verilmesine,
5-Davalılar … A.Ş. ile … Ltd. Şti. vekilleri tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,
6-Davalılar …A.Ş. ile …Ltd. Şti. vekilleri tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,
7-a)Davalı …A.Ş. vekili tarafından istinaf aşamasında harcanan 98,10 TL başvuru harcı giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
b) Davalı …Ltd. Şti vekili tarafından istinaf aşamasında harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 60,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 158,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
8-İstinaf kanun yolu incelemesinde duruşma açılmadığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi. 01/11/2018
KANUN YOLU : HMK.361.maddesi uyarınca, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.